Netanyahu, 7 Ekim saldırısının yıldönümünde ‘savaşa devam etme’ sözü verdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen yıl ekim ayında Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ile bir araya geldi. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen yıl ekim ayında Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ile bir araya geldi. (DPA)
TT

Netanyahu, 7 Ekim saldırısının yıldönümünde ‘savaşa devam etme’ sözü verdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen yıl ekim ayında Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ile bir araya geldi. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen yıl ekim ayında Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ile bir araya geldi. (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, dün (Pazartesi) Hamas’ın 7 Ekim 2023'te gerçekleştirdiği eşi benzeri görülmemiş saldırının yıldönümünü anarken, Gazze Şeridi'nde patlak veren ve Lübnan'a sıçrayan savaşın hedeflerine ulaşılana kadar ‘savaşmaya devam etme’ sözü verdi.

Gazze Şeridi'nde Hamas'la bir yıldır savaşan İsrail, son iki haftadır Lübnan'daki Hizbullah hedeflerine yönelik hava saldırılarını ve ülkenin güneyindeki kara operasyonlarını arttırdı. Yemen ve Irak'tan füze ve insansız hava aracı (İHA) ateşine maruz kalan İsrail, geçen hafta İran'ın füze saldırısına karşılık vereceğini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre bu çatışmalar Ortadoğu'da geniş çaplı ve uzun süreli bir çatışma korkusunu arttırıyor.

Savaşın hedefleri

İsrail dün, kurulduğu 1948 yılından bu yana gerçekleşen en ölümcül saldırıyı anmak üzere bir tören düzenledi. Netanyahu konuşmasında, “Düşman varlığımızı ve ülkemizin huzurunu tehdit ettiği sürece savaşmaya devam edeceğiz” dedi.

Netanyahu, “Esirlerimiz Gazze Şeridi'nde kaldığı sürece savaşmaya devam edeceğiz... Teslim olmayacağım. Savaşın hedeflerini belirledik ve bu hedeflere ulaşma sürecindeyiz: ‘Gazze Şeridi'nde Hamas'ın ortadan kaldırılması, canlı ve ölü tüm esirlerin geri dönmesi.’ Bu kutsal bir görev ve bunu başarana kadar durmayacağız” ifadelerini kullandı.

Netanyahu savaşın, Gazze Şeridi'nden İsrail'e yönelik gelecekteki her türlü tehdidi ortadan kaldırmak ve ‘güney ve kuzeydeki tüm sakinleri güvenli bir şekilde evlerine geri döndürmek’ gibi başka hedefleri de olduğunu vurguladı.

“Savaşmaya devam edeceğiz... Savaşmaya devam edeceğiz ve birlikte kazanacağız” diyen Netanyahu, ‘zaferin ölümsüzlüğü garanti ettiğini’ vurguladı.

Netanyahu'nun açıklamaları, Hamas saldırısı sırasında öldürülen ya da kaçırılanların aileleri ve yakınlarıyla Tel Aviv'de akşam saatlerinde düzenlenen bir tören sırasında geldi.

İsrail'de dün Aksa Tufanı Operasyonu’nun yıldönümünü anmak için yetkililerin ve kurbanların aile üyelerinin katıldığı mitingler ve törenler düzenlendi. AFP'ye göre İsrail'de çoğu sivil bin 206 kişinin ölümüne neden olan saldırının yıldönümü dolayısıyla dünyanın dört bir yanında Filistin yanlısı gösteriler düzenlendi. Bu sayıya Gazze Şeridi'nde tutulurken ölen ya da öldürülen esirler de dahil.

‘Uluslararası toplumun utanç verici beceriksizliği’

İsrail'deki en önemli tören, yaklaşık 370 kişinin öldürüldüğü Nova müzik festivalinin yapıldığı Kibbutz Reim'de düzenlendi.

Anma töreniyle eş zamanlı olarak İsrail, Gazze Şeridi'ne ve Lübnan'ın özellikle güney bölgelerine ve Hizbullah'ın kalesi Dahiye’ye saldırılar düzenledi. Öte yandan muhalifler, kuzeyden, güneyden ve Yemen'den İsrail’e füzeler fırlatarak son dönemde katlandıkları ağır bedellere rağmen savaşmaya devam etme sözü verdi.

ABD Başkanı Joe Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Hamas saldırılarının ‘vahşetinden’ ve ‘dehşetinden’ söz etti. Ancak Hamas’a bağlı Sağlık Bakanlığı'na göre İsrail'in Gazze Şeridi'nde çoğu sivil 42 bin kişinin ölümüne neden olan yıkıcı askerî harekâtı sonucunda Filistinli sivillerin çektiği acıları da paylaştıklarını ifade ettiler.

Vatikan'da Papa, ‘uluslararası toplumun ve en güçlü ulusların, silahları susturma ve savaş trajedisine son verme konusundaki utanç verici yetersizliğini’ kınadı.

Kudüs'te konuşan Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot ise Paris'in ‘İsrail'in güvenliğini sağlamak için sadece gücün yeterli olmadığı’ yönündeki görüşünü yineledi.

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi'ndeki esirler için on iki ay tarifsiz acılarla geçti” ifadesini kullandı. Lazzarini ayrıca, savaşın Gazze Şeridi'ni ‘tanınmaz bir moloz denizine ve on binlerce insan için bir mezarlığa’ dönüştürdüğünü belirtti.



Fransa ve İsrail arasında Gazze ve Lübnan’daki savaşla ilgili derin görüş ayrılıkları

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Vietnam Devlet Başkanı To Lam dün Elysee Sarayı'nda düzenlenen imza törenine katıldılar (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Vietnam Devlet Başkanı To Lam dün Elysee Sarayı'nda düzenlenen imza törenine katıldılar (AFP)
TT

Fransa ve İsrail arasında Gazze ve Lübnan’daki savaşla ilgili derin görüş ayrılıkları

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Vietnam Devlet Başkanı To Lam dün Elysee Sarayı'nda düzenlenen imza törenine katıldılar (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Vietnam Devlet Başkanı To Lam dün Elysee Sarayı'nda düzenlenen imza törenine katıldılar (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İsrail’e Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaşı durdurana kadar silah tedarik edilmemesi çağrısının ardından ilki cumartesi günü France Inter radyosuna verdiği röportajda, ikincisi ise Paris'teki Frankofon Zirvesi'nin sonunda düzenlenen basın toplantısında olmak üzere Macron’a karşı hakarete varan sert eleştirilerde bulunmuştu. Fransa şimdi Cumhurbaşkanı Macron ile İsrail Başbakanı Netanyahu arasındaki tartışmayı hızla geride bırakmaya çalışıyor.

İki taraf arasındaki gerginlik karşısında Elysee çevreleri, aynı günün akşamından itibaren, Fransa'nın İsrail'in güvenliğine olan bağlılığını teyit ederek ve Netanyahu'nun “İsrail'i kendini savunma hakkından mahrum bırakma çağrısında bulunanlar utanç içinde kalacaktır” şeklindeki sözlerinin ‘abartılı’ olduğunu vurgulayarak ülke içinde taşınabilecek gerilimi azaltmak için harekete geçti. Ardından pazar günü öğleden sonra Macron aynı amaçla Netanyahu'yu aradı. Macron, dün sabah 7 Ekim’in yıldönümü vesilesiyle X platformundan yaptığı paylaşımda “7 Ekim. Acı, bir yıl önceki kadar taze. İsrail halkının acısı, bizim acımız ve yaralı insanlığın acısı. Kurbanları, rehineleri ya da kalpleri yokluktan veya beklemekten kırık aileleri unutmuyoruz. Onlara kardeşçe düşüncelerimizi gönderiyoruz” diye yazdı. Fransa Cumhurbaşkanı, akşam saatlerinde ise Hamas'ın elindeki Fransız rehinelerin aileleriyle bir araya geldi.

Fakat Netanyahu ile yapılan telefon görüşmesi daha önemliydi. Elysee Sarayı'ndan telefon görüşmesine ilişkin yapılan açıklamada, görüşmenin diplomatik dilde gerçekleştirildiği ve iki tarafın görüş ayrılıklarını kabul ettiği anlamına gelen ‘açık sözlü’ bir görüşme olduğu belirtildi. Macron, Fransa'nın İsrail'in güvenliğine olan bağlılığının sarsılmazlığını ve İsrail'in de herkes gibi teröre karşı kendini savunma hakkına sahip olduğunu vurguladı. Ancak ateşkes zamanının geldiğine inandığını ifade eden Macron, “Silah sevkiyatı, Gazze'deki savaşın uzaması ve savaşın Lübnan'a sıçraması, İsraillilerin ve bölgedekilerin beklediği güvenliği sağlayamaz. İsrail'in ve Ortadoğu'daki herkesin güvenliği için gerekli siyasi çözümlerin daha fazla geç kalınmadan hayata geçirilmesi için kararlı bir çaba sarf edilmeli” ifadelerini kullandı. Elysee Sarayı'ndan yapılan açıklamaya göre Macron sözlerin, “Fransa, İsrail’de ve Ortadoğu'da adil ve kalıcı bir barışın inşasıyla ilgilenen tüm bölgesel ve uluslararası ortaklarıyla güvenle çalışmaya devam edecektir” diyerek sonlandırdı.

Birbiriyle uyumsuz iki okuma

Dün İsrail'i ziyaret eden, 7 Ekim anma törenlerine katılan ve İsrialli mevkidaşı Israel Katz ile görüşen Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot da Macron tarafından dile getirilen bu hususları vurguladı. Fransız Bakan gazetecilere yaptığı açıklamada, “Güç tek başına İsrail'in güvenliğini garanti etmez ve siyasi bir yaklaşımın yerini de alamaz” dedi. Bu vesileyle ülkesinin Gazze, Lübnan ve bölgedeki topyekûn bir savaşa ilişkin bütüncül bakış açısını özetleyen Barrot, “Çoğu ülke gibi Fransa da ateşkesten ve askeri gücün yerini diplomasiye bırakmasından yana. Aylardır, dünyanın büyük bir bölümü gibi biz de tüm rehinelerin serbest bırakılmasını ve insani yardımların engelsiz olarak ulaştırılmasını sağlayacak bir ateşkes yapılması çağrısında bulunuyoruz” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Macron'un İsrail'e silah sevkiyatının durdurulması yönündeki tutumunu destekleyen Barrot, “Tutarlı olmak zorundayız. Savaşan tarafları silahlandırırken ateşkes çağrısında bulunamayız” dedi.

Fransa Dışişleri Bakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Böyle bir ateşkes İsrail'in Gazze'den gelebilecek tehlikelere karşı güvenliğini sağlamaya yeterli olmaz. Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'ne geri dönmesine izin verilmeli. İsrailliler ve Filistinliler arasında adil ve kalıcı bir barışın sağlanmasının tek yolu olan iki devletli bir çözüme ulaşılması amacıyla müzakerelere başlanmalı. Bu çözümün uygulanabilirliğini tehlikeye atan Batı Şeria'daki yerleşim biri inşaları durdurulmalı. Bu konuları İsrailli mevkidaşımla da görüştüm.”

İsrail askeri operasyonlarında çok sayıda sivilin hayatını kaybetmesinin kabul edilemez olduğunu söyleyen Barrot, sivillerin acılarına son verilmesi çağrısında bulundu. Kalıcı barış ve güvenliğin ancak adalete dayalı olabileceğini ve bu krizlere yönelik çözümlerin mevcut olduğunu vurgulayan Fransız Bakan, “Zaman daralıyor ve eğer başarılı olamazsak ne İsrail, ne İran ne de Ortadoğu'daki herhangi bir ülkenin galip gelemeyeceği, dünya, Avrupa ve Fransa için çok ciddi sonuçları olacak bölgesel bir savaşa doğru sürükleniyoruz. Uçurumun kenarındayız. Sorumlu bir şekilde hareket etmenin zamanı geldi” diye konuştu.

Yukarıdakilerden de anlaşılacağı üzere iki farklı okuma söz konusu. Bu okumalardan birincisi, Fransızların, ikincisi ise İsraillilerin yaptığı okuma. Birinci okuma Fransa'da, Cumhurbaşkanı Macron'un partisi Cumhuriyet İçin Hep Birlikte İttifakı da dahil olmak üzere İsrail destekçileri tarafından da destekleniyor. Öte yandan Elysee'nin telefon görüşmesine ilişkin açıklaması ile Netanyahu'nun ofisi tarafından yapılan açıklama arasındaki farklar dikkati çekti. Bu farklar, iki taraf arasındaki uçurumun oldukça derin olduğunu gösteriyordu. Konuyla ilgili bilgi sahibi kaynaklara göre Elysee, Netanyahu'nun Birleşmiş Milletler Genel Kurul görüşmelerinin oturum aralarında, ABD Başkanı Joe Biden ve Cumhurbaşkanı Macron'un doğrudan tasdiki, Arap ve Avrupa ülkelerinden verilen geniş kapsamlı desteği ve Lübnan'ın onayı ile başlatılan Fransa-ABD girişimini etkisiz hale getirmedeki aceleciliği karşısında şoke oldu. Girişim, Lübnan ve İsrail arasındaki sınırda güvenlik düzenlemeleri yapılması, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararının uygulanması ve sınır anlaşmazlıklarının çözümü için müzakerelerin gerçekleştirileceği 21 günlük bir ateşkes öngörüyordu. Paris, Netanyahu'nun İsrailliler ve Amerikalılar arasında girişimle ilgili müzakerelerin devam ettiğini söylerken ‘yalan söylediğini’ ve aynı sıralarda Hizbullah'ın merkez karargâhına saldırarak Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ı ve girişimi öldürmeye hazırlandığını düşünüyor.

İsrail Başbakanlık Ofisi’nden yapılan açıklamaya göre Netanyahu, Macron'u İsrail’e silah sevkiyatı yapılmaması yönündeki çağrısından dolayı suçladı. Netanyahu, Macron'a “İran'ın terör ekseninin tüm parçalarını desteklediği gibi, İsrail'in dostlarından da İsrail'i desteklemeleri ve sadece İran'ın şer eksenini güçlendirecek kısıtlamalar getirmeleri beklenir” dedi. Netanyahu ayrıca “İsrail'in Hizbullah'a karşı eylemi, tüm bölgede daha iyi istikrar, güvenlik ve barış için Lübnan'daki gerçekliği değiştirme fırsatı yaratıyor” diyerek Lübnan'a karşı yürüttüğü savaşı savundu. Bu okuma, Fransa’nın okumasıyla tamamen çelişirken iki taraf arasındaki uçurumun derinliğini yansıyor. İsrail’in Lübnan'ı yeni bir Gazze'ye dönüştürme korkusu görmezden gelinen Macron, cumartesi günü de yinelediği üzere bu ay sona ermeden önce Lübnan için bir destek konferansı düzenlenmesi çağrısında bulunmak istiyor.

Macron iki ayrıca cephede mücadele ediyor

Macron'un sorunu iki cephede birden mücadele ediyor olması. Macron, bir yandan dışarıda İsrail'le diğer yandan içeride Fransa Yahudi Kurumları Temsilci Konseyi’nin (CRIF) yanı sıra aşırı sağ ve geleneksel sağın bir bölümü ile eski Başbakan Gabriel Attal'ın partisinin meclis grubu üyelerinin de olduğu Fransa içindeki İsrail yanlılarıyla mücadele içinde.

Macron'un parti listesinden seçimlere katılan ve Macron'un milletvekillerinin oylarıyla yeniden Ulusal Meclis Başkanı seçilen Yaël Braun-Pivet'in tepkisi de oldukça dikkat çekiciydi. 7 Ekim'den birkaç gün sonra İsrail'i ziyaret eden ve Senato Başkanı Gerard Larcher ile birlikte Fransızlara İsrail yanlısı büyük bir gösteriye katılmaları için çağrıda bulunan Braun-Pivet, Macron'un ‘İsrail'i silahsızlandırma’ görüşünü paylaşmadığını söyledi. Braun-Pivet, “İsrail bugün pek çok terör saldırısıyla karşı karşıya... Terör örgütü Hamas'ın elinde hala rehinelerimiz var. Vatandaşlarımız halen Gazze'de tutuluyor. Dolayısıyla teröre karşı savaş durmuş değil ve İsrail'in bu varoluşsal savaşta kendisini savunmak için yeterli güce sahip olması gerekiyor. Bu koşullar altında İsrail silahsızlandırılmamalı” ifadelerini kullandı. İsrail yanlısı Fransız Milletvekili Caroline Yadan da Macron'un çağrısı karşısında ‘öfkelendiğini’ ve ‘bunu hiç anlamadığını’ söyledi. Pazartesi günü İsrail'i ziyaret eden ve Yadan ile aynı partiden olan Milletvekili Sylvain Maillard ise “İsrail'i silahsızlandırmak onu terör örgütleriyle eşit konuma getirmek demektir” dedi.