Başı ve kollarıyla İran ile mücadele

Otuz yıl boyunca “Arapları, Batı'yı ve İsrail'i iki şeyle korkutmaya çalıştı; nükleer yarış tehdidi ve direniş ekseninin örgütlenmesi.”

Bugün yeni olan, rejimi devirmenin en kesin yolunun ne olduğuna dair onlarca yıldır süren stratejik tartışmanın ardından, İran'ın kollarını zayıflatmak için yürütülen savaştır (AFP)
Bugün yeni olan, rejimi devirmenin en kesin yolunun ne olduğuna dair onlarca yıldır süren stratejik tartışmanın ardından, İran'ın kollarını zayıflatmak için yürütülen savaştır (AFP)
TT

Başı ve kollarıyla İran ile mücadele

Bugün yeni olan, rejimi devirmenin en kesin yolunun ne olduğuna dair onlarca yıldır süren stratejik tartışmanın ardından, İran'ın kollarını zayıflatmak için yürütülen savaştır (AFP)
Bugün yeni olan, rejimi devirmenin en kesin yolunun ne olduğuna dair onlarca yıldır süren stratejik tartışmanın ardından, İran'ın kollarını zayıflatmak için yürütülen savaştır (AFP)

Refik Huri

İran'ın gücü, İmam Humeyni Devriminden bu yana geliştirdiği güç unsurlarının yanı sıra, kollarında yatmaktadır. Ancak kendisi ABD dostu rejimler için korkutucu olduğu kadar o da Velayet-i Fakih rejiminin güvenliği konusunda ABD’den korkmaktadır. Washington ne zaman “rejimi değiştirmek değil, rejimin davranışlarını” değiştirmek istediğini söylese, bunun Tahran'daki tercümesi rejime karşı komplo olmuştur, çünkü davranışları rejimin temel bir faktörüdür. Özellikle Başkan Barack Obama döneminde, ABD ile ne zaman masanın üstünden veya altından anlaşmalara ya da uzlaşılara varılsa, İran sanki ondan bölgeye hâkim olma ve Amerikan nüfuzunu zayıflatma izni almış gibi davrandı. Brookinger Enstitüsü Başkan Yardımcısı ve Dış Politika Programı Direktörü Susan Maloney’in dediği gibi; “İran'ın çevreleme stratejisi kapsamında izole edildiği yönündeki hâkim izlenim yanlıştır, zira İran yakın çevresinde kendi adına faaliyet gösteren milisleri güçlendirmek için hesaplı bir strateji geliştirmiştir.”

“Tahran'ın hegemonya kurmasını ABD dışında engelleyebilecek güç yoktur.”

Bugün yeni olan, rejimi devirmenin en kesin yolunun kollardan mı başlamak yoksa doğrudan başı hedef almak mı olduğuna dair onlarca yıldır süren stratejik tartışmanın ardından İran'ın kollarını zayıflatmak için yürütülen savaştır. Zira Humeyni, “Devrim Muhafızları” tarafından “devrimin ihraç edilmesi” çağrısında bulunduğunda, “Rejim kapalı bir ortamda kalırsa mutlaka yenilgiyle karşı karşıya kalacaktır” demişti.

Tahran, Lübnan'daki Hizbullah'a, Irak'taki Haşdi Şabi Güçleri’ne, Suriye'deki Kudüs Gücü'ne bağlı milislere ve Yemen'deki Husilere baktığında ilk savunma hattının güçlü olduğu konusunda kendisini güvende hissediyor.

İngiliz The Economist dergisinin görüşüne göre İran 30 yıldır “Arapları, Batı'yı ve İsrail'i iki şeyle korkutmaya çalışıyor: nükleer yarış tehdidi ve direniş ekseninin örgütlenmesi.” Ancak İsrail “Gazze'de Hamas'ın askeri kanadını vurdu ve deha ile aldatma konusunda Hizbullah'ı alt etti.” İran, kollarına yardım edemeyecek ve kendini savunamayacak kadar zayıf göründü ve İsrail'i kendisine saldırmaktan caydırmak konusunda silahlarına olan güveni sona erdi. Richard Fontaine ve Andrea Kendall-Taylor'ın Rusya, Çin, Kuzey Kore ve İran'ı kapsayan ve uluslararası sistemde Amerikan tek kutupluluğuna itirazda birleşen “kargaşa ekseni” olarak adlandırdıkları eksen bile İslami Cumhuriyeti’ne destek adına fazla bir şey sunamıyor.

Ancak kesin sonuçlara varmak için henüz çok erken; zira İran'ın Arap ülkelerinde inşa ettiği yapılar sadece füzeler, insansız hava araçları ve diğer silahlarla donanmış askeri örgütler değil, aynı zamanda Velayet-i Fakih’e inanan ideolojik örgütler de. İran rejimi düşse veya kollarıyla birlikte zayıflasa bile desteklemeyi benimsediği Filistin davası, Filistinli nesiller arasında ölmeyecektir. İran, 1,8 milyon metrekarelik yüzölçümüyle çok büyük bir ülke olup, 2.700'ü deniz olmak üzere 8.731 kilometre uzunluğunda sınırı bulunmaktadır. 15 ülkeyle komşudur. Stratejik konumu kuzey-güney eksenindeki Hazar Denizi bölgesi ile doğu-batı eksenindeki Batı Asya olarak adlandırdığı Orta Asya ve Ortadoğu arasında merkezi bir konumdadır. Dolayısıyla tek bir Amerikan ya da İsrail saldırısı nükleer tesisleri yok edemez. Nükleer bomba yapmayı öğrenen beyinleri öldürmek de mümkün değil. ABD, İran ile uzlaşmak istediğini birçok alanda kanıtladığı gibi, Tahran da Büyük Şeytan ile nükleer ve bölgesel bir anlaşma sağlamak için çalıştı ve çalışıyor.

Dahası Mollalar Cumhuriyeti, Gazze ve Lübnan savaşının güç dengesinde eninde sonunda Amerikan nüfuzunu zayıflatacak ve İran'ın büyük rol oynayacağı bölgesel sistemin önünü açacak bir değişime yol açacağına hâlâ inanıyor. Yıkım ve kurbanlar ise umurunda değil. Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre stratejik sabır, ABD'nin sabırsızlığı, ABD ile Avrupa arasındaki ekonomik çıkar farklılıklarından yararlanma üzerine bahis oynuyor.

Bunlar elbette yanılsamaların, hayallerin, bahislerin ve gerçeklerin birbirine karıştığı hesaplamalardır. En tehlikeli politikalar, stratejik belirsizliklerin hâkim olduğu bir dünyada, ideolojik kesinlik üzerine inşa edilen politikalardır. Uzmanlar Ray Takeyeh ve Eric Edelman'ın “rejim değişikliği” üzerinde çalışmaya ve üçüncü İran devrimini desteklemeye çağırdığı ABD eğer Ortadoğu'da istikrar üzerine bahis oynuyorsa, Rusya Devlet Başkanı da “Putin'in ödülü” olan Tahran ile ortaklığa öncelik veriyor.

İran bölgedeki kargaşa, kaos ve krizlerle besleniyor ve rakiplerinin yaptıklarından faydalanıyor. Ama İran uzmanlarına göre rejim için asıl tehlike içeride yatıyor; rejimin baskıları, bazı liderlerinin yolsuzluğa bulaşması ve ekonomik durumun kötü olması sebebiyle büyük bir memnuniyetsizlik var ve “Özgürlük, Yaşam ve Kadın” gösterileri hâlâ halk arasında canlılığını koruyor.

Yurt dışında yaşayan İranlı uzmanlar arasında ABD’ye muhalifleri desteklemeyi bırakması çağrısında bulunanlar da var çünkü onlara göre bu destek, iç işlerine karışılmasını reddeden halkın gözünde muhalefeti zayıflatıyor.

Karim Sadjapour, New York Times'ta şöyle diyor: “Hamaney reform ve baskı arasında seçim yapmakla karşı karşıya kaldığı her dönüm noktasında, seçimini baskıdan yana yaptı.”

Hüseyin Celali, “örtünün düşmesinin cumhuriyetin bayrağının düşmesi anlamına geldiğine ve 40 yıllık sert gücün, 2 bin yıldan fazla süredir var olan İran'ın kültürel yumuşak gücü tarafından mağlup edileceğine” inanıyor.

Hatta Devrim Muhafızları bile komutanı Hüseyin Selami'ye sunduğu gizli bir çalışmada, halkın yüzde 65'inin rejimi desteklemediğini, yüzde 21'inin güçlü bir şekilde desteklediğini, yüzde 5'inin ise belli ölçüde desteklediğini itiraf etti.

Dini rejimin karşı karşıya olduğu yeni meydan okuma, bu kez hem başının hem de kollarının dertte olmasıdır.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.



İsrail, hava saldırılarından önce İran'a nereye saldıracağını bildirdi ve karşılık vermemesi konusunda uyardı

 İsrail saldırılarının ardından İran'da çıkan yangın (dolaşımda)
İsrail saldırılarının ardından İran'da çıkan yangın (dolaşımda)
TT

İsrail, hava saldırılarından önce İran'a nereye saldıracağını bildirdi ve karşılık vermemesi konusunda uyardı

 İsrail saldırılarının ardından İran'da çıkan yangın (dolaşımda)
İsrail saldırılarının ardından İran'da çıkan yangın (dolaşımda)

Konu hakkında bilgi sahibi üç kaynağın Axios'a yaptığı açıklamaya göre İsrail, misilleme hava saldırılarından önce dün İran'a bir mesaj göndererek, karşılık vermemeleri konusunda uyarıda bulundu.

Kaynaklara göre İsrail'in bu mesajı, İsrail ile İran arasında süregelen karşılıklı saldırıları sınırlama ve daha geniş çaplı bir gerilimi önleme girişimiydi.

ABD’li ve İsrailli yetkililer bu sabah hava saldırısının dalgasının üç aşamada gerçekleştiğini bildirdi.

İlk dalga İran'ın hava savunma sistemine, ikinci ve üçüncü dalgalar ise füze ve insansız hava aracı (İHA) üsleri ile silah üretim tesislerine odaklandı.

İran, İsrail saldırısını engellediğini ve ülke genelindeki askeri hedeflerde sadece ‘ufak çaplı hasar’ meydana geldiğini duyurdu.

Karşılık vermemesi konusunda uyarı

Kaynaklar İsrail'in mesajının İranlılara birkaç taraf aracılığıyla iletildiğini belirtti.

Axios'a konuşan bir kaynak, “İsrailliler İranlılara genel olarak nereye saldıracaklarını ve nereye saldırmayacaklarını önceden açıkça belirttiler” dedi.

Diğer iki kaynak ise İsrail'in İranlıları saldırıya karşılık vermemeleri konusunda uyardığını ve İran'ın karşılık vermesi halinde, özellikle de İsrailli sivillerin ölmesi ya da yaralanması halinde, İsrail'in daha büyük bir saldırı düzenleyeceğini vurguladığını söyledi.

İran, İsrail ile topyekûn bir savaş istemediğini, ancak saldırıya uğraması halinde karşılık vereceğini bildirdi.

İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari bugün düzenlediği basın toplantısında, İran'ın İsrail saldırılarına karşılık olarak gerilimi artırması halinde İsrail'in de karşılık vermek zorunda kalacağını ifade etti.

Diğer yandan ABD'li bir yetkili ABD'nin İsrail operasyonuna dahil olmadığını, ancak İran'ın misilleme yapması halinde ABD'nin İsrail'i böyle bir saldırıya karşı savunmaya hazır olduğunu doğruladı.

Şarku’l Avsat’ın Axios’tan aktardığına göre yetkili, “Bu, İsrail ile İran arasındaki doğrudan askeri temasın sonu olmalı. Eğer İran İsrail'e tekrar saldırırsa, bunun sonuçları olacaktır. Bunu İran'a doğrudan ve dolaylı olarak ilettik” ifadelerini kullandı.

Başka bir kaynağa göre İsrail saldırısından önce İran'a mesaj ileten kanallardan biri de Hollanda Dışişleri Bakanı Caspar Veldkamp'tı.

Veldkamp, İsrail saldırısından birkaç saat önce X platformundaki hesabında şunları yazdı: “İran Dışişleri Bakanı ile savaş ve bölgede artan gerilim hakkında konuştum. İtidal çağrısında bulundum. Tüm taraflar gerilimin daha da artmasını önlemek için harekete geçmeli.”

Nelere dikkat edilmeli?

ABD'li yetkililer, İran'ın önümüzdeki günlerde İsrail saldırısına karşılık vermesini beklediklerini, ancak bunun İsrail'in ‘göze göz’ döngüsünü durdurmasını sağlayacak sınırlı bir şekilde olacağını söylediler.

ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Sean Savitt şu açıklamayı yaptı: “Amacımız diplomasiyi hızlandırmak ve Ortadoğu'daki gerilimi düşürmek. Bu çatışma döngüsünün daha fazla tırmanmadan sona erdirilebilmesi için İran'ı İsrail'e yönelik saldırılarını durdurmaya çağırıyoruz.”