UNRWA'nın çalışmalarını yasaklayan İsrail, BM'ye savaş mı ilan etti?

TT

UNRWA'nın çalışmalarını yasaklayan İsrail, BM'ye savaş mı ilan etti?

UNRWA'nın çalışmalarını yasaklayan İsrail, BM'ye savaş mı ilan etti?

İsrail ile Birleşmiş Milletler (BM) arasında uzun süredir gergin olan ilişkiler, bu hafta Knesset'in Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) faaliyetlerini İsrail ve işgal altındaki Doğu Kudüs'te yasaklamasıyla savaş ilanına varacak kadar kötüleşti.

İsrail, Gazze Şeridi'ne yapılan yardımların neredeyse tamamını koordine eden UNRWA'nın çalışmalarını yasaklayan yasa tasarısının parlamentodan geçmesinin ardından uluslararası alanda ciddi eleştirilere maruz kaldı.

Bu adım, iki tarafın karşılıklı hakaret, suçlama ve saldırılarına sahne olan bir yılın ardından İsrail ile BM arasındaki ilişkiyi daha da kötüleştirerek, İsrail’in uluslararası kuruluşun bir üyesi olarak kalıp kalamayacağını sorgulattı.

İsviçre gazetesi Le Temps'de dün yayınlanan bir makalede, “Bu bir savaş ilanının doruk noktası” ifadesi yer aldı.

Hamas'ın geçen yıl 7 Ekim'de İsrail yerleşimlerine yönelik eşi benzeri görülmemiş saldırısından bu yana İsrail ile çeşitli BM organları arasındaki söz düellosu yoğunlaştı.

Uluslararası kuruluşa bağlı örgütler İsrail'i, 7 Ekim saldırısına yanıt olarak Gazze Şeridi'ne karşı başlattığı yıkıcı savaşta defalarca ‘soykırım’ yapmakla suçladı.

dfvgfe
İsrail parlamentosundan (Knesset) genel bir görünüm (Arşiv - Reuters)

Bu arada İsrailli yetkililer BM'yi giderek daha fazla önyargılı olmakla suçluyor, hatta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'i ‘terörizmin suç ortağı’ olmakla itham ediyor.

Bu ayın başlarında İsrail, kendisine yönelik bir füze saldırısını derhal kınamadığı için BM Genel Sekreteri’ni ‘istenmeyen adam’ ilan edecek kadar ileri gitti, yani Guterres’in İsrail topraklarına girmesi yasaklandı.

İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, Guterres'i ‘teröristleri, tecavüzcüleri ve katilleri desteklemekle’ suçlayarak, “İran'ın İsrail'e yönelik iğrenç saldırısını kesin bir dille kınayamayan hiç kimse İsrail topraklarına ayak basmayı hak etmiyor” dedi.

Bu açıklama, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun geçen ay BM Genel Kurulu'nda yaptığı ve uluslararası kuruluşu ‘antisemitizm bataklığı’ olarak nitelendirdiği konuşmanın ardından geldi.

Netanyahu ayrıca, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u da İsrail'in varlığını bir BM kararına borçlu olduğunu ve bu nedenle BM kararlarına daha fazla saygı göstermesi gerektiğini öne sürdüğü için eleştirdi.

İsrail'in Lübnan'daki Hizbullah kalelerine yönelik saldırılarını yoğunlaştırması ve ülkeye kara birlikleri göndermesiyle gerilim daha da arttı.

İki ülke arasındaki sınır bölgesinde görev yapan Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL), İsrail ordusunun personeline ve mevzilerine ‘kasıtlı saldırılar’ düzenlediğini duyurdu. Bu da uluslararası tepkiye yol açtı.

Geçtiğimiz yıl boyunca İsrail, Gazze Şeridi'ndeki eylemleri nedeniyle BM'ye bağlı mahkemeler, konseyler, ajanslar ve personel tarafından eleştirildi.

İsrail'in Cenevre'deki BM Daimî Temsilcisi Daniel Meron geçtiğimiz günlerde AFP'ye yaptığı açıklamada, “BM'nin İsrail'e ihanet ettiğini düşünüyoruz” dedi.

İsrail'in BM'nin önyargılı davrandığına dair şikâyetleri çok daha önce başlamış, örneğin aleyhine alınan çok sayıda karar gerekçe gösterilmişti.

BM İnsan Hakları Konseyi'nin kurulduğu 2006 yılından bu yana 300'den fazla kınama kararının üçte birinden fazlasının İsrail'i hedef aldığını belirten Meron, bunu ‘şaşırtıcı’ olarak nitelendirdi.

İsrail'in Guterres'e yönelik istifa çağrıları, 7 Ekim saldırısından sadece birkaç hafta sonra Guterres'in, saldırının ‘birdenbire ortaya çıkmadığını, Filistin halkının 56 yıldır boğucu bir işgale maruz bırakıldığını’ ifade etmesiyle başladı.

UNRWA en ağır saldırıların hedefi oldu. Geçtiğimiz yıl Gazze Şeridi'nde 220'den fazla UNRWA çalışanı öldürüldü, ajansın finansmanı büyük ölçüde azaltıldı ve İsrail bazı çalışanlarını 7 Ekim saldırısına katılmakla suçladığı için ajansın lağvedilmesi yönünde çağrılar yapıldı.

scdvfb
UNRWA, yetmiş yılı aşkın süredir Filistinlilere hayati önem taşıyan yardımlar sağlıyor. (AP)

Yahudi devletinin muhalifleri, 1948'de BM Genel Kurulu'nda yapılan bir oylamanın İsrail'in tanınmasının önünü açmasından bu yana İsrail’in bir dizi BM kararını ve uluslararası mahkemeyi görmezden geldiğine işaret ediyor.

İsrail, 1948'de işgal ettiği topraklardan sürülen Filistinlilere geri dönüş ya da tazminat hakkı tanıyan 194 sayılı kararı uzun süre görmezden geldi.

Ayrıca, 1967 Arap-İsrail savaşından sonra Doğu Kudüs'ü ilhak ederek toprak kazanmasını ve Batı Şeria'da yerleşim yerlerini genişletmeye devam etmesini kınayan kararları da göz ardı etti.

Cenevre Yüksek Enstitüsü'nde siyaset sosyolojisi profesörü olan Riccardo Bocco, ‘Batı’nın, İsrail'in uluslararası hukuka uymamaya devam etmesine izin vererek, İsraillileri uluslararası hukukun üstünde olduklarına inandırdığını’ söyledi.

Filistin topraklarındaki insan hakları durumu konusunda tartışmalı bir bağımsız BM uzmanı olan Francesca Albanese de aynı fikirde.

Albanese dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nde ‘devam eden soykırımın, şüphesiz İsrail'e tanınan istisnai statü ve yaygın cezasızlığın bir sonucu’ olduğunu söyledi.

Geçtiğimiz ay İsrail tarafından sınır dışı edilmesi istenen Albanese, Yahudi devletinin hızla bir ‘dışlanmış’ devlet haline geldiği uyarısında bulundu.

Albanese gazetecilere şu soruyu yöneltti: “İsrail'in hiç saygı duymadığı bu örgüte üyeliği yeniden gözden geçirilmeli mi?”



(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Almanya: Noel pazarına saldırı planlamak şüphesiyle beş kişi gözaltına alındı

Alman polisi (EPA)
Alman polisi (EPA)
TT

Almanya: Noel pazarına saldırı planlamak şüphesiyle beş kişi gözaltına alındı

Alman polisi (EPA)
Alman polisi (EPA)

Münih savcılığı, Almanya'nın güneyindeki bir Noel pazarına saldırı planlamakla suçlanan beş kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Alman Haber Ajansı'na (DPA) göre savcılık, bu kişilerden dördü hakkında resmi tutuklama emri çıkarıldığını, beşinci kişinin ise Bavyera'nın güneyindeki Dingolfing'deki bir Noel pazarına saldırı planlamak şüphesiyle önleyici gözaltına alındığını belirtti.

Savcılar, saldırının arkasında İslamcı bir motif olduğundan şüpheleniyor.

Geniş çapta tanınan Bild gazetesi daha önce olayla ilgili haber yapmıştı.

Gözaltıların cuma günü gerçekleştiği ve zanlıların dün soruşturma hakimi önüne çıkarıldığı düşünülüyor.


Trump: DEAŞ bize tekrar saldırırsa Suriye'de onlara karşılık vereceğiz

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
TT

Trump: DEAŞ bize tekrar saldırırsa Suriye'de onlara karşılık vereceğiz

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Suriye'de bir silahlı saldırgan tarafından üç ABD askerinin öldürülmesiyle ilgili olarak, tekrar saldırılması halinde ABD'nin DEAŞ güçlerine karşılık vereceğini söyledi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Trump, Beyaz Saray dışında gazetecilere yaptığı açıklamada, üç Amerikalının bir pusu sonucu öldürüldüğünü belirtti.

Trump ayrıca Truth Social platformunda "Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara bu saldırıdan dolayı çok öfkeli ve üzgün" ifadelerini kullandı.

ABD ordusu, dün bir DEAŞ militanının ABD ve Suriye güçlerinden oluşan bir konvoya düzenlediği saldırıda üç personelinin (iki asker ve bir sivil tercüman) öldüğünü açıkladı.

ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM), üç ABD askeri personelinin de yaralandığını bildirdi.

Açıklamada, tek başına hareket eden bir silahlı saldırgan tarafından gerçekleştirilen saldırının, Suriye'nin merkezindeki Palmira şehrinde "askerlerin önemli bir komutanla çatışma halinde olduğu sırada" meydana geldiği belirtildi.

ABD Savunma Bakanı Pete Higseth ise "müttefik güçlerin" saldırganı öldürdüğünü ifade etti.