Lübnan: İsrail'in yıkımı siyasi çözümlerin önüne geçiyor

Berri'den Şarku’l Avsat’a: Ateşkes çabaları ABD seçimleri sonrasına ertelendi

Beyrut'un güney banliyösü Haret Hreik'te İsrail bombardımanında yıkılan binaların önünden geçen iki Lübnanlı (AFP)
Beyrut'un güney banliyösü Haret Hreik'te İsrail bombardımanında yıkılan binaların önünden geçen iki Lübnanlı (AFP)
TT

Lübnan: İsrail'in yıkımı siyasi çözümlerin önüne geçiyor

Beyrut'un güney banliyösü Haret Hreik'te İsrail bombardımanında yıkılan binaların önünden geçen iki Lübnanlı (AFP)
Beyrut'un güney banliyösü Haret Hreik'te İsrail bombardımanında yıkılan binaların önünden geçen iki Lübnanlı (AFP)

İsrail'in yıkımı, Lübnan'da ateşkes sağlanması için önerilen siyasi çözümlerin önüne geçiyor. İsrail ordusu, dün (Cuma) ‘üç katliamın’ kaydedildiği Beyrut'un güney banliyöleri ile Sur ve Baalbek kentlerindeki şehir merkezlerini hedef almaya odaklanarak, güney ve doğu Lübnan'da eşi benzeri görülmemiş bir hava bombardımanına girişti.

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı’nın ‘ABD'nin Lübnan Özel Temsilcisi Amos Hochstein ile üzerinde anlaşılan Lübnan yol haritasını reddettiğini’ belirterek, krizi çözmeye yönelik siyasi hareketin önümüzdeki salı günü yapılması planlanan ‘ABD seçimleri sonrasına ertelendiğini’ söyledi.

Berri, ABD seçimlerinin sonuçları ışığında krizin gidişatı hakkında tahminde bulunmayı reddetti ve değişmeyen tek şeyin hareketin ‘bu seçimlerden sonraya ertelenmiş olması’ olduğunu belirtti. Bu durumun Lübnan'da işleri ‘sahadaki gelişmelere bağlı’ bıraktığını söyleyen Berri, ‘Lübnan'ın ikinci bir Gazze'ye dönüşmesinden’ korktuğunu ifade etti.

Lübnan Başbakanı Necib Mikati ise yeniden başlayan bombardımanın ‘İsrail'in 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) kararının tam olarak uygulanmasına hazırlık olarak ateşkes sağlanması yönündeki tüm çabaları reddettiğini teyit ettiğini’ belirtti.



ABD’den vize almak isteyenlerin iletişim hesaplarında Gazze denetimi

Sosyal medya hesapları tüm göçmen ve göçmen olmayan vizeler için denetlenecek. (Arşiv)
Sosyal medya hesapları tüm göçmen ve göçmen olmayan vizeler için denetlenecek. (Arşiv)
TT

ABD’den vize almak isteyenlerin iletişim hesaplarında Gazze denetimi

Sosyal medya hesapları tüm göçmen ve göçmen olmayan vizeler için denetlenecek. (Arşiv)
Sosyal medya hesapları tüm göçmen ve göçmen olmayan vizeler için denetlenecek. (Arşiv)

ABD Dışişleri Bakanlığı'na ait bir iç yazışmaya göre, Başkan Donald Trump yönetimi dün 1 Ocak 2007 ve sonrasında Gazze Şeridi'ni ziyaret eden tüm vize başvuru sahiplerinin sosyal medya denetimine tabi tutulmasını emretti.

Reuters tarafından görülen mesajda, tüm göçmen ve göçmen olmayan vizeler için sosyal medya denetimi yapılması emrinin, sivil toplum kuruluşu çalışanlarının yanı sıra Gazze Şeridi'nde resmi ya da diplomatik bir sıfatla uzun süre bulunmuş kişileri de kapsaması gerektiği belirtildi.

Mesajda, “Sosyal medya hesaplarının incelenmesi sonucunda güvenlik konularıyla ilgili potansiyel aşağılayıcı ifadeler ortaya çıkarsa, vize başvurusunda bulunan kişinin ABD ulusal güvenliği için bir risk oluşturup oluşturmadığının belirlenmesi için kurumlar arası bir soruşturma olan güvenlik danışma görüşüne ihtiyaç duyulacağı belirtildi. Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre mesaj, ABD’nin tüm diplomatik ve konsolosluk misyonlarına gönderildi.

Trump yönetiminin ülke genelinde yüzlerce vizeyi iptal ettiği ve bazı yasal daimî mukimlerin statülerini de iptal ettiği bir dönemde gelen bu hamle, Dışişleri Bakanı'nın ülkede bulunmasının ABD dış politikasına zarar verdiğine onayladığı göçmenlerin sınır dışı edilmesine olanak tanıyan 1952 tarihli bir yasa kapsamında gerçekleşti.

Söz konusu iç yazışma 17 Nisan tarihli olup, mart ayı sonunda 300'den fazla vizeyi iptal etmiş olabileceğini söyleyen Dışişleri Bakanı Marco Rubio tarafından imzalandı. Dışişleri Bakanlığı yorum talebine henüz yanıt vermedi.

Trump yönetimi yetkilileri, öğrenci vizesi sahiplerinin Filistinlilere verdikleri destek ve İsrail'in Gazze savaşındaki tutumunu eleştirmeleri nedeniyle sınır dışı edilme riski altında olduklarını söylüyor ve bu kişilerin eylemlerini ABD'nin dış politika çıkarlarını tehdit ettiğini belirtiyor. Trump'ın muhalifleri bu çabaları ABD Anayasasının Birinci Değişikliği uyarınca ifade özgürlüğü haklarına bir saldırı olarak nitelendiriyor.