Trump, göçmenlere yönelik toplu sınır dışı etme planını uygulamak için orduyu kullanma niyetini doğruladı

Donald Trump'ın yeni yönetiminde yaptığı atamalar Türkiye'yi endişelendiriyor. (Reuters)
Donald Trump'ın yeni yönetiminde yaptığı atamalar Türkiye'yi endişelendiriyor. (Reuters)
TT

Trump, göçmenlere yönelik toplu sınır dışı etme planını uygulamak için orduyu kullanma niyetini doğruladı

Donald Trump'ın yeni yönetiminde yaptığı atamalar Türkiye'yi endişelendiriyor. (Reuters)
Donald Trump'ın yeni yönetiminde yaptığı atamalar Türkiye'yi endişelendiriyor. (Reuters)

Başkan seçilen Donald Trump dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, sınır güvenliği konusunda ulusal acil durum ilan etmeyi ve ABD ordusunu yasadışı göçmenleri toplu sınır dışı etmek için kullanmayı planladığını vurguladı.

Göçmenlik, seçim kampanyasında kilit bir konuydu. Trump, Başkan Joe Biden döneminde rekor sayıda göçmenin yasadışı yollardan geçmesinin ardından milyonlarca kişiyi sınır dışı etme ve Meksika sınırını istikrara kavuşturma sözü verdi.

Trump, sosyal medya platformunda, seçilmiş başkanın ‘ulusal acil durum ilan etmeye hazır olduğunu ve Biden yönetimi altında meydana gelen bir istilayı toplu bir sınır dışı etme programı yoluyla tersine çevirmek için askeri araçlar kullanacağını’ söyleyen muhafazakâr bir aktivistin yakın tarihli bir paylaşımını doğruladı.

Trump, söz konusu paylaşıma şu yorumu yaptı: ‘Doğru!’

Trump, 5 Kasım'da Demokrat Başkan Yardımcısı Kamala Harris'i yenerek başkanlığa ezici bir üstünlükle geri döndü.

Göçmenlik konusunda sertlik yanlılarından oluşan bir kabine kurduğunu açıklayan Trump, ilk döneminde Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Kurumu Müdür Vekili olan Tom Homan'ı, ABD sınırlarını denetlemekle görevli kurumun başına getireceğini açıkladı.

Homan, temmuz ayındaki Cumhuriyetçi Parti Ulusal Kongresi sırasında destekçilerine şu açıklamayı yaptı: “Joe Biden'ın ülkemize girmesine izin verdiği milyonlarca yasadışı göçmene bir mesajım var: Bavullarınızı toplasanız iyi edersiniz.”

Yetkililer ABD'de yaklaşık 11 milyon kişinin yasadışı olarak yaşadığını tahmin ediyor. Sınır dışı etme planının yaklaşık 20 milyon aileyi doğrudan etkilemesi bekleniyor.

ABD hükümeti yıllardır Meksika ile olan güney sınırını kontrol altına almaya çalışırken, Trump Amerikalılara tecavüz edecek ve onları öldürecek göçmenlerin ‘istilası’ olduğunu iddia ederek endişeleri arttırdı.

Seçim kampanyası sırasında yasadışı göçmenleri defalarca eleştiren Trump, ABD'nin ‘kanını zehirlediğini’ söylediği yabancılar hakkında kışkırtıcı söylemler kullandı ve destekçilerini göçmenlik istatistikleri ve politikaları konusunda yanlış yönlendirdi.



Hochstein savaşı durdurma çabaları kapsamında Beyrut'ta

ABD Özel Temsilcisi Amos Hochstein (Lübnan Ulusal Haber Ajansı - NNA)
ABD Özel Temsilcisi Amos Hochstein (Lübnan Ulusal Haber Ajansı - NNA)
TT

Hochstein savaşı durdurma çabaları kapsamında Beyrut'ta

ABD Özel Temsilcisi Amos Hochstein (Lübnan Ulusal Haber Ajansı - NNA)
ABD Özel Temsilcisi Amos Hochstein (Lübnan Ulusal Haber Ajansı - NNA)

ABD Özel Temsilcisi Amos Hochstein bugün (Salı) Beyrut'a ulaştı ve yarın (Çarşamba) İsrail'e geçecek. Hochstein’ın İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes anlaşmasına varılması için Lübnan ve Hizbullah'ın pozisyonunu gündeme getirmesi beklenirken, anlaşmanın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun çıkardığı engellere takılmadan başarıya ulaşabileceği beklentisi hâkim.

Şarku’l Avsat’ın el-Merkeziyye haber ajansından aktardığına göre, Hochstein ve beraberindeki heyet aramadan geçirildi. Sonrasında Hochstein kendi inisiyatifiyle, yasalara uygun olarak, çantasını X-Ray cihazına koydu.

Hochstein'ın bölgeye yaptığı son ziyaret, İsrail ordusunun Lübnan'ın birçok bölgesine yönelik bombardımanını yoğunlaştırdığı ve ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Lisa Johnson'ın geçen hafta Berri'ye teslim ettiği, onun da Hizbullah'a ilettiği anlaşma taslağını kabul etmesi için Hizbullah üzerindeki baskıyı arttırmak amacıyla birçok Hizbullah liderini ortadan kaldırdığı bir döneme denk geldi.

Lübnan basınında dün (Pazartesi) yer alan haberlere göre Hochstein, ABD'nin Beyrut Büyükelçiliği'nin önerilen ateşkes anlaşmasına Lübnan'ın yanıtını almasının ardından Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Necib Mikati ile görüşecek. Hizbullah'ın ateşkes önerisine yazılı bir yanıt vermediğine dikkat çeken yerel medya, ‘Hizbullah’ın Meclis Başkanı ile birlikte hazırladığı bazı düzenli notlar’ olduğunu açıkladı.

Pazar günü yerel medya Lübnan'ın İsrail tarafıyla ateşkes önerisini onayladığını ABD'ye bildirdiğini ve ABD Özel Temsilcisi’nin Beyrut ziyareti sırasında anlaşmanın son bir incelemesini yapacağını duyurdu.

CNN'in ismini vermediği Lübnanlı bir yetkiliye dayandırdığı haberinde, Hizbullah'ın cevabını pazar akşamı Lübnanlı yetkililere sunduğu ve bazı çekinceler içermesine rağmen büyük ölçüde ‘olumlu’ olarak nitelendirdiği belirtildi.

Bir ateşkes anlaşmasına varılması olasılığı konusunda iyimser olduklarını belirten kaynaklar, anlaşmanın ihlal edilmesi halinde İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı hareket özgürlüğü ve askeri müdahale talebinin temsil ettiği büyük engelin akıbetine değinmedi.

Öte yandan CNN'in haberine göre, görüşmeler hakkında bilgi sahibi İsrailli bir kaynak, yakın zamanda bir anlaşmaya varılması olasılığını sorgulayarak, kaydedilen ilerlemeye rağmen Hizbullah'ın İsrail'in askeri müdahale özgürlüğü talebini kabul etmemesinin tüm müzakere sürecini tehlikeye atabileceğini belirtti.

Kaynağa göre, ‘bu madde olmadan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun anlaşmayı kabineye onaylatıp onaylatamayacağı belirsiz’.

Bu sonuç, aşırı sağcı İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in dün yaptığı ve İsrail ordusunun Güney Lübnan'da tam hareket özgürlüğünü ‘müzakere edilemez bir koşul’ olarak tanımladığı açıklamalarla yan yana konulduğunda mantıklı görünebilir.

Smotrich, “Savaşın sonunda Gazze Şeridi'nde operasyonel özgürlüğe sahip olacağız ve dolayısıyla Lübnan'da da operasyonel özgürlüğe sahip olacağız. Üzerine yazıldığı kâğıda değmeyecek hiçbir anlaşmayı kabul etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Bilgi sahibi kaynaklara göre bir başka anlaşmazlık noktası da Lübnan'ın Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararının uygulanmasını izlemekle görevli komitenin diğer ülkelerin de katılımıyla genişletilmesini reddetmesi ve ABD, Fransa, Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) ve Lübnan'dan oluşan mevcut yapısında ısrar etmesinde yatıyor olabilir.

Lübnan'ın 13 maddelik anlaşmanın bazı maddelerinin 1701 sayılı kararın hükümleriyle daha uyumlu hale getirilmesi için revize edilmesi çağrısında bulunan önceki pozisyonu konusunda da belirsizlik var.

Gözlemciler Hizbullah'ın açıklanmayan esnekliğini, İran Dini Lideri Ali Hamaney'in danışmanı Ali Laricani'nin iki gün önce Beyrut'a yaptığı ve İranlı yetkililerin Hizbullah'a savaşı durdurma çabalarına karşılık vermesi için yeşil ışık yakmadığı şeklinde yorumlanan açıklamalarının ardından düzeltici olarak nitelendirilen ziyarete bağlıyor.

Laricani ilk kez, Tahran'ın Lübnan hükümeti ve Hizbullah tarafından 1701 sayılı BM kararının uygulanması yönünde alınacak her türlü kararı desteklediğini ve Lübnanlıların üzerinde anlaştığı herhangi bir cumhurbaşkanının seçilmesini desteklediğini açıkça ifade etti.

Laricani güney cephesinin Gazze'ye bağlanması konusuna değinmediği gibi ‘arenaların birliği’ konusundan da bahsetmedi.

Başbakan Necib Mikati ise İran'ın 1701 sayılı BM kararının uygulanması konusunda ülkesinin tutumunu desteklemesi, ulusal birliği desteklemesi ve ‘Lübnanlı gruplar arasında hassasiyet yaratacak ya da bir grubu diğerine tercih edecek’ pozisyonlar almaktan kaçınması gerektiğini vurgulayarak, Lübnan hükümetinin önceliğinin ‘İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırganlığını’ durdurmak olduğunu söyledi.

Gözlemciler, İsrail'in ister Gazze Şeridi'nde ister Lübnan'da olsun ilan ettiği hedeflerin çoğuna ulaştığına ve kendisine insan ve maddi kayıplara mal olan ve ekonomik olarak yıpratan çok cepheli bir savaşın son sözünü yazıp galip olarak çıkmaya çalışabileceğine inanıyor. Diğerleri ise İsrail’in niyetlerine şüpheyle yaklaşıyor ve savaşı uzatmak için savaşı sona erdirmeye yönelik her türlü müzakereyi oyaladığını ve sabote ettiğini düşünüyor.

İkinci grup, İsrail'in anlaşmanın ihlal edilmesi halinde askeri müdahalede bulunma özgürlüğünde ısrarcı olduğunu savunuyor ve İsrail'in yaklaşık bir buçuk ay önce Lübnan'ın egemenliğini ihlal etmek ve ülkenin tüm bölgelerine saldırılar düzenlemek için kendisine yetki veren anlaşmaları ya da kararları beklemediğine dikkat çekiyor.

Farklı yorumlar ve beklentiler arasında Hochstein'ın ziyaretinin ABD girişiminin akıbeti ve bu konuda ortak bir tutum belirlemek üzere planlandığı gibi İsrail'e gidip gitmeyeceği konusunda çok şey ortaya koyması bekleniyor.