İran'ın barışa ulaşma vizyonu

İran Cumhuriyeti ABD dahil müzakerelere açık

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan Basra, Irak'ta konuşuyor, Eylül 2024, (Isam el-Sudani/Reuters)
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan Basra, Irak'ta konuşuyor, Eylül 2024, (Isam el-Sudani/Reuters)
TT

İran'ın barışa ulaşma vizyonu

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan Basra, Irak'ta konuşuyor, Eylül 2024, (Isam el-Sudani/Reuters)
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan Basra, Irak'ta konuşuyor, Eylül 2024, (Isam el-Sudani/Reuters)

Muhammed Cevad Zarif

30 Temmuz'da Mesud Pezeşkiyan İran'ın yeni cumhurbaşkanı olarak yemin etti. Yemin töreninden birkaç saat sonra İsrail, Filistin Ulusal Otoritesi'nin eski başbakanı ve Hamas'ın siyasi büro başkanı İsmail Heniyye'ye cumhurbaşkanlığı kompleksi yakınındaki bir misafirhanede suikast düzenledi. Heniyye yemin törenine davet edilmişti, ancak İran topraklarında suikasta uğraması yemin törenini bozdu ve dikkatleri törenden uzaklaştırdı. Ayrıca Pezeşkiyan'ın dış politika hedeflerini gerçekleştirmeye çalışırken karşılaşacağı zorlukları da açığa çıkardı.

Ancak Pezeşkiyan önümüzdeki yıllarda beklenen tüm zorluklarla başa çıkmaya tamamen hazır. Yeni Cumhurbaşkanı, dünyanın, küresel aktörlerin farklı alanlarda eş zamanlı olarak hem iş birliği yapıp hem rekabet edebildiği kutuplar sonrası bir döneme doğru ilerlediğinin bilincinde. Bu nedenle modası geçmiş modellere dayanmak yerine, diplomatik angajmanı ve yapıcı diyaloğu ön planda tutan esnek bir dış politika benimsedi. İran'ın güvenliğine ilişkin vizyonu da kapsamlı; geleneksel savunma yeteneklerini ekonomik, sosyal ve çevresel sektörlerin iyileştirilmesi yoluyla insan güvenliğinin güçlendirilmesi ile birleştiriyor.

Gerçek şu ki, Pezeşkiyan Ortadoğu'da istikrar ve ekonomik kalkınmayı sağlamak istiyor. Komşu Arap ülkeleriyle iş birliği yapmayı ve İran'ın müttefikleriyle ilişkileri güçlendirmeyi amaçlıyor, lakin aynı zamanda Batı ile yapıcı ilişkiler kurmayı da arzuluyor ve bunu hedefliyor. Hükümeti, yeni bir başkan seçen ABD ile gerilimi yönetmeye hazır. Pezeşkiyan, nükleer anlaşma konusunda adil ve eşit müzakereler yürütmeyi ve hatta belki de bundan daha fazlasını umuyor.

Bununla birlikte Pezeşkiyan, İran'ın mantıksız taleplere boyun eğmeyeceğini, ülkenin her zaman İsrail saldırganlığının karşısında duracağını ve ulusal çıkarlarını korumaktan geri adım atmayacağını da açıkça ifade etti.

Çözümler içeriden başlar

Bu, istikrarı gerçekleştirmek için dünyanın kaçırmaması gereken tarihi bir fırsat ve Tahran da şüphesiz bunu kaçırmayacak. İki asırdan fazla süren zayıflığın ardından, Dini Lider Ali Hamaney liderliğinde İran, nihayet kendisini her türlü dış saldırıya karşı savunabileceğini kanıtladı. İran, bu başarıyı daha yüksek bir düzeye taşımak amacıyla, yeni liderliği altında istikrarı, refahı ve güvenliği artıran bölgesel bir düzenin kurulmasına yardımcı olmak için komşu ülkelerle ilişkilerini geliştirmeyi planlıyor.  Bölgemiz çok uzun süredir dış müdahalelerden, savaşlardan, mezhep çatışmalarından, terörizmden, uyuşturucu kaçakçılığından, su kıtlığından, mülteci krizlerinden ve çevresel bozulmadan dolayı acı çekti ve çekiyor. Bu zorlukların üstesinden gelmek için ekonomik entegrasyon, enerji güvenliği, seyrüsefer özgürlüğü, çevrenin korunması ve dinler arası diyaloğun sağlanması için çalışacağız.

Sonuçta bu çabalar, Körfez'in dış güçlere bağımlılığını azaltacak ve paydaşları çözüm mekanizmaları yoluyla çatışmaları çözmeye teşvik edecek yeni bir bölgesel düzenlemeye götürebilir. Bunu sağlamak için de bölge ülkeleri anlaşmalar yapma, kurumlar oluşturma, politikaları onaylama ve mevzuatlar çıkarma yoluna gidebilir. İran ve komşuları, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın kuruluşunun zeminini hazırlayan Helsinki Anlaşması’nı simüle etmeye başlayabilir. Ayrıca, BM Güvenlik Konseyi'nin 1987'de BM Genel Sekreteri'ne 598 sayılı karar uyarınca verdiği, hiçbir zaman kullanılmayan yetkiden de yararlanabilirler. İran-Irak savaşını sona erdiren bu kararda Genel Sekreter'e, Körfez'de güvenlik ve istikrarı artırabilecek tedbirleri uygulamak için İran, Irak ve bölgedeki diğer ülkelerle istişarede bulunması çağrısında bulunuluyordu. Pezeşkiyan yönetimi, bu maddenin kapsamlı bölgesel görüşmelerin yapılmasına yasal temel oluşturabileceğine inanıyor.

Elbette barışçıl ve entegre bir bölgesel düzenin kurulması için İran ve komşularının aşması gereken engeller var. Komşularıyla yaşadığı bazı anlaşmazlıkların derin kökleri ve arkasında da tarihin farklı yorumlanması var. Bazı anlaşmazlıklarsa çoğunlukla kötü veya yetersiz iletişimden kaynaklanan yanlış anlamalardan doğuyor. İran'ın nükleer programının niteliği ve hedeflerine ilişkin iddialar gibi, dış güçlerin yerleştirdiği siyasi algı ve kavramlardan kaynaklanan başka anlaşmazlıklar da bulunuyor.

Ancak Körfez bölgesinin de ileriye bakması gerekiyor, çünkü İran'ın vizyonu, gelecek nesiller için daha istikrarlı ve müreffeh bir bölge arzulayan Arap ülkelerinin çıkarlarıyla uyumludur. Bu nedenle İran ve Arap dünyasının anlaşmazlıklarını aşabilmesi gerekiyor. İran'ın Filistin direnişine verdiği destek bu tür bir iş birliğinin teşvik edilmesine yardımcı olabilir, zira Arap dünyası, nihayetinde Filistin halkının haklarını geri kazanması için verdiği destekte İran ile birleşmektedir.

Süreci sıfırlama

20 yılı aşkın ekonomik kısıtlamaların ardından ABD ve Batılı müttefikleri, İran'ın baskılara boyun eğmediğini anlamalı. Giderek zorlayıcı olan tedbirleri sürekli olarak geri tepti. Washington'un son “maksimum baskı” kampanyasının zirvesinde, İsrail'in önde gelen İranlı nükleer fizikçi Muhsin Fahrizade'ye suikast düzenlemesinden sadece birkaç gün sonra, İran Meclisi nükleer programını hızlandırmaya ve uluslararası denetimi azaltmaya yönelik bir yasayı kabul etmişti. ABD Başkanı Donald Trump'ın nükleer anlaşmadan çekildiği 2018 yılından bu yana İran'daki santrifüjlerin sayısı önemli ölçüde arttı. Zenginleştirme seviyeleri muazzam bir şekilde yüzde 3,5'tan yüzde 60'ın üzerine çıktı. Eğer Batı iş birliğine dayanan yaklaşımını terk etmemiş olsaydı, bunların herhangi birinin gerçekleşebileceğini hayal etmek zor. Bu bağlamda, ocak ayında yeniden başkanlığı devralacak olan Trump ve Washington'un Avrupa'daki ortakları, İran'ın nükleer programının ilerlemesinin sorumluluğunu taşıyor.

Batı, İran üzerindeki baskıyı artırmak yerine herkesin yararına olacak çözümler aramalı. Aslında nükleer anlaşma bu bağlamda öne çıkan bir model [güvenilir bir emsal] sunuyor ve Batı'nın bunu canlandırmaya çalışması gerekiyor. Ancak bunu yapabilmek için söz verildiği gibi İran'ın anlaşmadan ekonomik olarak faydalanmasını sağlamak amacıyla karşılıklı yarar sağlayacak siyasi, yasal ve yatırım icraatları dahil, somut ve pratik adımlar atmalı. Trump'ın bu tür adımlar atmaya karar vermesi halinde, İran hem Tahran'ın hem de Washington'un yararına olacak bir diyaloğa girmeye hazır.

Daha geniş bir ölçekte, Batılı karar vericiler, (bir dizi Arap ülkesi ile İsrail arasındaki ilişkileri normalleştiren) İbrahim Anlaşmaları gibi girişimleri destekleyerek İran ve Arap ülkeleri arasında anlaşmazlık yaratmayı amaçlayan stratejilerin, geçmişte başarısızlığını kanıtladığını ve gelecekte de başarısız olacağını anlamalıdır. Batı'nın, İran'ın inşa etmek için çok çalıştığı özgüvenden yararlanacak daha olumlu bir yaklaşıma ihtiyacı var. İran'ın bölgesel istikrarın direği olduğunu kabul etmeli ve ortak sorunlara iş birliğine dayanan çözümler aramalı. Bu ortak meydan okumalar Tahran ve Washington'u gerilimi artırmak yerine çatışmaları yönetmeye yönelmeye itebilir. Bölgesel huzursuzluğun temel nedenlerini ele almak, İran ve ABD de dahil olmak üzere tüm ülkelerin ortak çıkarınadır.

Her ne kadar İran kendini savunmak için savaşma gücünden emin olsa ve buna güvense de barış istiyor.

Bu, İsrail işgalinin sona ermesinde tüm ülkelerin çıkarı olduğu ve işgal bitene kadar savaş ve öfkenin devam edeceğinin farkına varmaları gerektiği anlamına geliyor. İsrail, Filistinlilere karşı kalıcı bir zafer elde edebileceğine inanıyor olabilir ama bu gerçeğe aykırı, çünkü kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir halk yenilmez. Hizbullah ve Hamas gibi örgütler işgale tepki olarak ortaya çıkan halk kurtuluş hareketleridir ve varlıklarının ardındaki koşullar devam ettiği sürece, önemli bir rol oynamaya devam edeceklerdir. Bunun anlamı, Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etme haklarını elde etmesi gerektiğidir. Bunun için Lübnan ve Gazze'de derhal ateşkes de dahil olmak üzere ara (ön) adımlar atılabilir.

İran, Gazze'deki mevcut insani felaketin sona erdirilmesinde yapıcı bir rol oynamaya devam edebilir ve çatışmada kalıcı ve demokratik bir çözüme ulaşmak için uluslararası toplumla birlikte çalışabilir. Tahran, Filistinlilerin kabul edeceği her türlü çözümü kabul edecektir, ancak hükümetimiz, bir asırdır süren bu acıdan kurtulmanın en iyi yolunun, gelecekte yaşanabilir bir yönetim sisteminin belirlenmesi için Ürdün Nehri ile Akdeniz arasında yaşayan tüm halkların, Müslümanların, Hıristiyanların ve Yahudilerin, ilave olarak (çocukları ve torunlarıyla birlikte) 20. yüzyılda yerlerinden edilen Filistinlilerin katılabileceği bir referandum yapılması olduğuna inanıyor. Bu, uluslararası hukuka da uygundur ve apartheid rejiminin yaşanabilir ve sürdürülebilir demokratik bir devlete dönüştüğü Güney Afrika'daki başarılı deneyime dayanmaktadır.

İran ile yapıcı ilişkiler ve çok taraflı diplomasi taahhüdü, Körfez'de küresel güvenlik ve istikrar için bir çerçeve oluşturulmasına katkıda bulunabilir. Bu yaklaşım gerilimleri azaltabilir ve uzun vadeli refah ve kalkınmayı teşvik edebilir. Bu dönüşümün köklü çatışmaların üstesinden gelmek için hayati önem taşıdığı varsayılıyor. İran bugün kendini savunmak için savaşma gücünden emin olmasına rağmen barış istiyor ve daha iyi bir gelecek inşa etmeye kararlı. Ortaklıkları karşılıklı saygı ve eşitliğe dayandığı sürece de buna kadir, istekli ve (hazır) bir ortak olabilir. Yeni bir başlangıç ​​için bu fırsatı kaçırmayalım.

* Tahran Üniversitesi'nde küresel çalışmalar alanında üye profesör olan Muhammed Cevad Zarif, Ağustos 2024'ten bu yana İran'ın Stratejik İşlerden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak görev yapıyor. 2013'ten 2021'e kadar İran Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı. 2013'ten 2015'e kadar ülkenin baş nükleer müzakerecisi ve 2002'den 2007'ye kadar da BM Daimî Temsilcisiydi

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Netanyahu: Lübnan ve Gazze'de ateşkesi demir yumrukla uygulamaya kararlıyız

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)
TT

Netanyahu: Lübnan ve Gazze'de ateşkesi demir yumrukla uygulamaya kararlıyız

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada, İsrail'in Lübnan ve Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmalarını zorla uygulayacağını duyurdu. Netanyahu, ‘İsrail’e zarar vermek isteyen herkese karşı mücadele edeceğine’ söz verdi.

Netanyahu, Knesset'te yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Bizi yok etmek isteyenlere karşı, var olan ateşkes anlaşmalarını demir yumrukla uygulamaya kararlıyız. Lübnan'da her gün neler olduğunu görebilirsiniz.”

“İran'ın kötücül nüfuzunun sona erdirilmesi”

ABD'nin Terörizm ve Mali İstihbarattan Sorumlu Hazine Müsteşarı John Hurley dün, Beyrut'taki yetkililere ‘İran'ın Hizbullah aracılığıyla sağladığı kötücül nüfuzunu sona erdirmeleri’ çağrısında bulundu.

Görsel kaldırıldı.
İsrail Hava Kuvvetleri’nin dün Lübnan'ın güneyindeki Nebatiye yakınlarında bulunan Cermak bölgesine düzenlediği bombardıman sonrası yükselen dumanlar (AFP)

Hurley, ülkesinin Hizbullah destekçisi Tahran'dan gelen finansman kaynaklarını kesme konusunda ‘çok ciddi’ olduğunu vurguladı.

Washington, Lübnan’a Hizbullah’ın finansman kaynaklarını ve Tahran'dan gelen fon transferlerini kesmesi için baskı yaparken, Lübnanlı yetkililere de partiyi silahsızlandırması için baskı yapmaya devam ediyor.

Lübnanlı yetkililerle görüştükten sonra ABD Büyükelçiliği’nde aralarında Fransız Haber Ajansı AFP’nin de olduğu ajanslara konuşan Hurley, şunları söyledi:

“Lübnan halkının ülkesini geri kazanmasının anahtarının, İran'ın Hizbullah aracılığıyla yaptığı kötü niyetli etkisini sona erdirmek olduğuna inanıyoruz.”

Hurley, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Cumhurbaşkanı (Joseph Avn), Başbakan (Nevaf Selam) ve diğer üst düzey yetkililere, özellikle gelecek yıl yapılacak parlamento seçimlerine kadar olan süreçte, şu anda bir fırsat penceresi olduğunu çok açık bir şekilde ifade ettik.”

Hurley, Hizbullah'ın finansman kaynaklarını kurutmak için yetkililere baskı yapmak amacıyla, ABD Başkanı Donald Trump’ın Terörle Mücadele Yardımcısı Sebastian Gorka liderliğindeki ABD heyetin bir üyesi olarak pazar günü Beyrut'a geldi.

ABD’li heyet, Avn, Selam ve bazı yetkililerle bir araya geldi. Lübnanlı yetkililer, Lübnan'ın kara para aklama ve kaçakçılıkla mücadele için onaylanmış tüm prosedürleri uyguladığını garanti ettiler.

Hurley, mevcut ABD yönetiminin, İran'ın yaklaşık bir yıl kadar önce ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes anlaşmasına varılmasından öncesinde İsrail ile yaşadığı son savaşta zayıflayan Hizbullah’a sağladığı fonu kesme konusunda çok ciddi olduğunu vurguladı.

ABD Hazine Bakanlığı perşembe günü, 2025 yılında döviz büroları aracılığıyla İran’dan Hizbullah’a on milyonlarca dolar transferini kolaylaştırmakla suçlanan üç Hizbullah üyesine yaptırım uyguladı.

Bakanlık, yılın başından bu yana İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurtdışı kolu Kudüs Gücü'nün çoğunlukla döviz büroları aracılığıyla Hizbullah'a 1 milyar dolardan fazla para aktardığını açıkladı.

Görsel kaldırıldı.
İsrail tarafından düzenlenen suikasta kurban giden Hizbullah’ın eski Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın birinci ölüm yıldönümünde Hizbullah bayrakları ve Nasrallah’ın fotoğraflarıyla Hizbullah destekçileri, Ekim 2025 (AFP)

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla AFP'ye konuşan Lübnanlı yetkiliye göre ABD heyeti, Beyrut’taki toplantılarında Lübnanlı yetkililere ‘yıl sonuna kadar somut adımlar atılması’ talebiyle ‘kararlı ve net’ bir mesaj gönderdi. Bu mesaj, ‘kara para aklama ve nakit temelli ekonomiyle mücadeleyi ve Karz-ı Hasen Vakfı’nın kapatılmasını’ da içeriyordu. Hizbullah'a bağlı bir finans kuruluşu olan Karz-ı Hasen Vakfı, altın teminat karşılığında kredi veriyor. ABD, Karz-ı Hasen Vakfı’na yaptırımlar uyguluyor.

Hurley bu konuda, Lübnanlı yetkililerin havaalanında nakit ve altın akışını durdurmada bir miktar başarı elde ettiklerini ve bunun limanlara ve tüm sınır geçişlerine yayılmasını umdukları açıklamasında bulundu.


Trump ile Şera arasında gerçekleşen görüşmeyle eş zamanlı olarak Suriye’ye yönelik yaptırımların askıya alınma süresi uzatıldı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve ABD Başkanı Donald Trump, 10 Kasım 2025'te Beyaz Saray'da bir araya geldi. (Suriye Cumhurbaşkanlığı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve ABD Başkanı Donald Trump, 10 Kasım 2025'te Beyaz Saray'da bir araya geldi. (Suriye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Trump ile Şera arasında gerçekleşen görüşmeyle eş zamanlı olarak Suriye’ye yönelik yaptırımların askıya alınma süresi uzatıldı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve ABD Başkanı Donald Trump, 10 Kasım 2025'te Beyaz Saray'da bir araya geldi. (Suriye Cumhurbaşkanlığı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve ABD Başkanı Donald Trump, 10 Kasım 2025'te Beyaz Saray'da bir araya geldi. (Suriye Cumhurbaşkanlığı)

ABD Hazine Bakanlığı, Sezar Yasası kapsamında Suriye’ye uygulanan yaptırımların 180 gün süreyle askıya alındığını duyurdu. Açıklama, ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera’nın Beyaz Saray’daki görüşmesiyle eş zamanlı olarak yapıldı. Bakanlık, yeni kararın 23 Mayıs’ta yürürlüğe giren önceki muafiyetin yerini aldığını bildirdi.

Şera dün Beyaz Saray’da Trump ile bir araya geldi. Görüşme, Suriye’nin uluslararası izolasyonunu sona erdirme yönünde yoğun çabalar harcadığı kritik bir yılın sonunda gerçekleşti. Geride kalan yıl, Şera için geçiş döneminde dönüm noktası niteliği taşıdı. Kısa bir süre öncesine kadar silahlı muhalif bir grubun lideri olan Şera, geçen yılın sonunda uzun yıllar ülkeyi yöneten Esed rejiminin devrilmesine öncülük etti.

t5y6
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, 10 Kasım 2025'te Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump ile el sıkışırken (Suriye Cumhurbaşkanlığı)

Suriye Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera’nın Beyaz Saray’da bir görüşme gerçekleştirdiği bildirildi. Görüşmeye, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani ile ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da katıldı. Açıklamaya göre taraflar, Suriye ile ABD arasındaki ikili ilişkileri ve bu ilişkilerin geliştirilmesi için atılabilecek adımları ele aldı. Ayrıca ortak öneme sahip bölgesel ve uluslararası konular da gündemdeydi. Bu ziyaret, bir Suriye liderinin Beyaz Saray’a yaptığı ilk resmi ziyaret olma özelliği taşıyor. Şera ve Trump, bundan altı ay önce, mayıs ayında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın arabuluculuğunda Riyad’da ilk kez bir araya gelmişti. O görüşmede Trump, Suriye’ye yönelik onlarca yıldır süren Amerikan yaptırımlarını kaldırma niyetini açıklamıştı.

Suriye liderinin Beyaz Saray’a gelişi ise alışılmış lider ziyaretlerinden farklı, sessiz bir şekilde gerçekleşti. Gazetecilerin göremediği yan kapıdan binaya giren Şera, Batı Kanadı’nın ana girişinde kameraların önüne çıkmadı.

sdfr
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmek üzere Beyaz Saray'a geldi, 10 Kasım 2025. (EPA)

Beyaz Saray’daki tarihi görüşme, Şera’nın Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararıyla terör listelerinden çıkarılmasından sadece günler sonra gerçekleşti.

Sezar Yasası’nın kısmi askıya alınması

Görüşme sırasında, ABD Hazine Bakanlığı 2019 tarihli Sezar Yasası kapsamındaki yaptırımların 180 gün süreyle askıya alındığını duyurdu. Bakanlık, yaptırımların Rusya ve İran ile yapılan işlemler ile bu ülkelerden yapılan mal, teknoloji, yazılım, para ve hizmet transferlerini kapsadığını belirtti.

Şera’nın Washington’a gelişiyle birlikte, ABD’nin Sezar Yasası’yla bağlantılı yaptırımları kaldırma yönündeki olumlu görüşmelerine dair haberler sızdı. Trump, Suriye’ye başarı şansı tanıyacaklarını, yabancı yatırımları çekeceklerini, ülkeyi yeniden inşa edeceklerini ve Ortadoğu’da barış ve refahı destekleyeceklerini taahhüt etti. Yetkililer, Trump’ın Kongre’yi, Sezar Yasası yaptırımlarının tamamen kaldırılması için harekete geçmeye teşvik edeceğini ifade etti.

Görüşme iki saatten uzun sürdü. Toplantı sonrası Şera, Beyaz Saray’dan çıkarken Beyaz Saray önünde toplanan Suriyeli topluluğu selamlamak için aracından indi.

Fox News, bir Amerikalı yetkiliye dayandırdığı haberinde, yönetimin Kongre’yi Sezar Yasası’nı tamamen kaldırmaya zorlayacağını ve bunun Suriye’de ekonomik büyümeyi destekleyeceğini bildirdi. Yetkili, Trump yönetiminin yasanın tamamen kaldırılmasını desteklediğini ve bu adımın başkanın yaptırımların kaldırılmasına ilişkin açıklamasıyla uyumlu olduğunu açıkladı. Yetkili ayrıca, Sezar Yasası'nın yürürlükten kaldırılmasının, ABD şirketlerinin ve bölgedeki ülkelerin Suriye'de faaliyetlerini sürdürebilmeleri için gerekli olduğunu belirtti.

Yetkili, Hazine, Dışişleri ve Ticaret bakanlıklarının yaptırımların kaldırılmasıyla ilgili adımları ve yatırımcılar için uyum kurallarını ortak şekilde duyuracağını söyledi. Ayrıca ABD’nin, Suriye’nin Washington’daki büyükelçiliğini yeniden faaliyete geçirmesine izin vererek terörle mücadele, güvenlik ve ekonomik iş birliğini güçlendireceğini bildirdi.

Suriye, DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’na katılıyor

Bir Amerikalı yetkiliye göre, Şera’nın Washington ziyareti sırasında, ülkesinin DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’na (DMUK) katılacağı açıklanacak. Yetkili, Suriye’nin ABD ile örgütün kalıntılarını yok etme ve yabancı savaşçı akışını durdurma konularında iş birliği yapacağını belirtti.

Suriye’nin ittifaklarının evrimi

43 yaşındaki Şera, Suriye yönetimini geçen yılın sonunda devraldı. Şera’nın liderliğindeki silahlı muhalif gruplar, kuzeybatıdaki kontrol noktalarından hızlı bir saldırı başlatarak, sadece birkaç gün içinde Beşşar Esed’i devirdi (8 Aralık 2024).

O günden bu yana Suriye, İran ve Rusya gibi Esed’in başlıca müttefiklerinden uzaklaşarak hızlı bir şekilde yeni ittifaklar kuruyor. ABD, Suriye ile İsrail arasında olası bir güvenlik anlaşması için arabuluculuk yapıyor. Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre ABD, Şam’da bir hava üssünde askeri varlık oluşturmayı planlıyor.

Trump, Beyaz Saray’da gazetecilere yaptığı açıklamada, Suriye dosyasında ‘büyük ilerleme’ kaydedildiğini söyledi. Trump, “Bence Şera iyi bir iş çıkarıyor. Bölge karmaşık, kendisi güçlü bir lider ama çok iyi anlaştık” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz mayıs ayında Riyad’daki görüşmenin ardından Trump, Suriye’ye uygulanan tüm yaptırımları kaldıracağını açıklamıştı. Ancak en sert yaptırımlar, yani Sezar Yasası, yalnızca Kongre kararıyla kaldırılabiliyor.

Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı, yasanın 2025 sonuna kadar kaldırılmasını açıkça destekliyor. Ancak uzmanlar, mevcut ABD hükümetinin kapanmasının süreci etkileyebileceğini belirtiyor. Şera’nın, yasanın kaldırılması için güçlü bir şekilde baskı yapması bekleniyor. Zira bu adım, savaşla harap olmuş Suriye’de uluslararası yatırımların canlanmasına katkı sağlayacak. Dünya Bankası, yeniden inşanın 200 milyar dolardan fazla maliyet gerektireceğini öngörüyor.

Suriye’nin sosyal dokusu da son dönemde zorlu sınavlardan geçti. Esed’in devrilmesinin ardından yaşanan şiddet olaylarında 2 bin 500’den fazla kişi hayatını kaybetti. Bu durum iç savaşın yaralarını derinleştirdi ve yeni yetkililerin tüm Suriyelileri yönetme kapasitesi konusunda soru işaretleri yarattı.


Pakistan Genelkurmay Başkanı’nın yetkileri, önerilen yasal değişiklikler kapsamında genişletilecek

Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir (Pakistan Ordusu)
Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir (Pakistan Ordusu)
TT

Pakistan Genelkurmay Başkanı’nın yetkileri, önerilen yasal değişiklikler kapsamında genişletilecek

Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir (Pakistan Ordusu)
Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir (Pakistan Ordusu)

Pakistan'da Genelkurmay Başkanı’nın halihazırda güçlü olan yetkileri daha genişletilirken Yüksek Mahkeme'nin yetkileri kısıtlanacak. Bu değişiklikler dün Pakistan parlamentosunun üst meclisi tarafından onaylanan anayasa değişiklikleri kapsamında gerçekleştirilecek. Ancak muhalefet kanadı bu adımın demokrasiyi zayıflatacağını söylüyor.

Tarih boyunca darbelerle boğuşan Pakistan, şu anda tarihinin en uzun süreli seçilmiş iktidarı dönemini yaşıyor. Ancak son yıllarda siviller hükümetteki güçlerini pekiştirmeye çalışırken, ordu açıkça iktidarı ele geçirmeden iktidar mekanizmaları üzerindeki kontrolünü sıkılaştırdı.

Pakistan parlamentosunun üst meclisi Senato, pazartesi günü yaklaşık üç saat içinde, anayasa değişikliği için alışılmadık bir hızla ve muhalefetin tartışmayı boykot etmesinin ardından onayladığı değişiklik, şimdi yasaya dönüşmeden önce alt meclis Milli Meclis'e sunulacak. Önerilen değişiklikle, ABD Başkanı Donald Trump'ın ‘en sevdiğim mareşal’ dediği Genelkurmay Başkanı Asim Munir, ‘savunma kuvvetleri komutanı’ pozisyonunun oluşturulmasıyla hava kuvvetleri ve donanma da dahil olmak üzere ordunun genel komutasını üstlenecek. Görev süresini tamamladıktan sonra rütbesini koruyacak ve ömür boyu yasal dokunulmazlık hakkına sahip olacak.

Ordu uzun süredir geniş yetkilerle donatılmış olsa da, bu değişiklik ona geri alınması kolay olmayacak daha büyük bir anayasal destek sağlayacak. Şimdiye kadar, ordu komutanı hava kuvvetleri ve deniz kuvvetleri komutanlarıyla eşit konumdaydı ve onun üzerinde genelkurmay başkanı yer alıyordu, ancak bu pozisyon kaldırılacak.

Anayasa davaları artık Yüksek Mahkeme tarafından değil, hükümet tarafından atanan yargıçlardan oluşan yeni bir federal anayasa mahkemesi tarafından görülecek. Son yıllarda, Yüksek Mahkeme bazen hükümet politikalarını engelledi ve başbakanları görevden aldı. Eleştirenler, özenle seçilmiş yargıçların artık hükümeti etkileyen en hassas siyasi davaları, Yüksek Mahkeme'nin ise hukuk ve ceza davalarını göreceğini söylüyor.

Değişikliklere göre Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari de ömür boyu yargı dokunulmazlığı kazanacak. Enformasyon Bakanı Ataullah Tarar, geçtiğimiz mayıs ayında Hindistan ile yaşanan çatışmalara atıfla, “Tüm bu değişiklikler, yönetişim, federal hükümet ile eyaletler arasındaki koordinasyon ve savaşta kazanılan zaferin ardından savunma kapasitesinin güçlendirilmesi için yapılmıştır” dedi.

Hükümet, anayasa değişikliklerini geçirmek için parlamentoda yeterli desteğe sahip olduğundan emin olduğunu söyledi. Anayasa değişikliklerinin kabul edilmesi için, Senato ve Ulusal Meclis olmak üzere parlamentonun her iki kanadında da üye sayısının üçte ikisinin onayı gerekiyor.

Şu an hapiste olan eski Başbakan İmran Han tarafından kurulan en büyük muhalefet hareketi, değişiklikler konusunda kendilerine danışılmadığını söyledi. Gürültülü bir protesto sonrasında, muhalefet partileri dün, değişiklik tasarısı Senato'da tartışmaya açıldığında salonu terk etti. Han'ın lideri olduğu Adalet Hareketi, önerilen değişiklikleri kınadı.

Adalet Hareketi Uluslararası Basın Sözcüsü Zulfi Buhari, Reuters'a yaptığı açıklamada, “Bu değişiklik, iktidar koalisyonunun kurumsal denetim ve dengeyi zayıflatmak, muhalefeti susturmak, temel hakları kısıtlamak ve gücü kendi elinde toplamak için kullandığı bir araçtır” dedi.

Munir, geçtiğimiz mayıs ayında Hindistan ile yaşanan çatışmanın ardından generalden mareşal rütbesine terfi etti. Hukuk Bakanı Azam Nazir Tarar cumartesi günü yaptığı açıklamada, bu rütbenin anayasa tarafından korunacağını belirterek “Çünkü o tüm ulusun kahramanı” dedi. Pakistan ordusu, yorum talebine henüz yanıt vermedi. Güvenlik yetkilileri, kara kuvvetlerinin en önemli rolü üstlenmediği modern savaşın değişen doğasının, tüm silahlı kuvvetlerin ortak bir şekilde komuta edilmesini gerektirdiğini söyledi.

Hükümet, anayasa davalarının Yüksek Mahkeme'nin zamanının büyük bir kısmını alması ve davaların birikmesine yol açması nedeniyle Yüksek Mahkeme ile ilgili reformların gerekli olduğunu belirtiyor.