Güvenlik Konseyi “kapsayıcı ve Suriye öncülüğünde” bir siyasi süreç çağrısında bulundu

 Güvenlik Konseyi oturumu sırasında Amerikan delegesi (Reuters)
 Güvenlik Konseyi oturumu sırasında Amerikan delegesi (Reuters)
TT

Güvenlik Konseyi “kapsayıcı ve Suriye öncülüğünde” bir siyasi süreç çağrısında bulundu

 Güvenlik Konseyi oturumu sırasında Amerikan delegesi (Reuters)
 Güvenlik Konseyi oturumu sırasında Amerikan delegesi (Reuters)

BM Güvenlik Konseyi dün, devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed'in Suriye'yi terk etmesinden yaklaşık on gün sonra “kapsayıcı ve Suriye liderliğinde” bir siyasi süreç çağrısında bulunarak, Suriye halkının “kendi geleceğini belirleyebilmesi” gerektiğini vurguladı.

Aralarında Esed'in müttefiki Rusya ve ABD'nin de bulunduğu 15 üyenin oybirliğiyle yayınladığı bildiride Konsey, Suriye ve komşularına bölgesel güvenliğe zarar verebilecek her türlü eylemden kaçınmaları çağrısında bulundu. Konsey açıklamasında “Bu siyasi süreç tüm Suriyelilerin meşru isteklerini karşılamalı, hepsini korumalı ve kendi geleceklerini barışçıl, bağımsız ve demokratik bir şekilde belirlemelerine olanak sağlamalıdır” denildi.

Konsey üyeleri yaptıkları açıklamada “Suriye'nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne olan güçlü bağlılıklarını” vurgulayarak, tüm devletleri bu ilkelere saygı göstermeye çağırdı. BM Güvenlik Konseyi açıklamasında “Suriye ve komşuları karşılıklı olarak birbirlerinin güvenliğine zarar verecek her türlü eylem ya da müdahaleden kaçınmalıdır” denildi.

Konsey açıklamasını, BM Suriye temsilcisi Geir Pedersen'in Esediın devrilmesine rağmen Suriye'de “çatışmanın bitmediği” uyarısında bulunarak, ülkenin kuzeyinde Türkiye destekli gruplar ile Kürt savaşçılar arasında devam eden çatışmalara atıfta bulunmasının ardından yaptı. Pedersen ayrıca İsrail'e “işgal altındaki Suriye toprağı Golan'daki tüm yerleşim faaliyetlerini durdurması” çağrısında bulundu ve Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılmasının bu ülkeye yardım için elzem olduğunu belirtti.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Batılı ülkeler, Esed'in devrilmesinde diğer muhalif gruplara liderlik eden ve Batı tarafından “terörist” örgütler listesinde yer alan İslamcı örgüt Heyet Tahrir el Şam'a karşı nasıl bir yaklaşım benimseyeceklerini belirlemeye çalışıyor.



Meksika'da bir milyar dolar maliyetle yeni bir ABD büyükelçiliği açıldı

Görevden ayrılan ABD Büyükelçisi Ken Salazar, Meksika'daki yeni ABD büyükelçiliğinin açılışını kutluyor (Reuters)
Görevden ayrılan ABD Büyükelçisi Ken Salazar, Meksika'daki yeni ABD büyükelçiliğinin açılışını kutluyor (Reuters)
TT

Meksika'da bir milyar dolar maliyetle yeni bir ABD büyükelçiliği açıldı

Görevden ayrılan ABD Büyükelçisi Ken Salazar, Meksika'daki yeni ABD büyükelçiliğinin açılışını kutluyor (Reuters)
Görevden ayrılan ABD Büyükelçisi Ken Salazar, Meksika'daki yeni ABD büyükelçiliğinin açılışını kutluyor (Reuters)

ABD hükümeti dün, inşaatının tamamlanması planlanandan yaklaşık iki yıl sonra gerçekleşen, maliyeti bir milyar dolardan fazla olan Meksika'daki yeni büyükelçiliğinin açılışını yaptı.

Görev süresinin sonuna yaklaşan ABD Büyükelçisi Ken Salazar, dünyadaki en büyük ABD büyükelçiliğinin "ülkelerimiz ve halklarımız arasındaki benzersiz ilişkiyi vurguladığını" belirtti.Yeni büyükelçiliğin temeli Şubat 2018'de atılmıştı.
Amerika Birleşik Devletleri'nin mevcut binası, Meksika'nın başkentindeki, yıllar boyunca düzenli olarak yürüyüşlere ve protestolara sahne olan büyük Paseo de la Reforma Bulvarı üzerinde bulunuyor.

Yeni büyükelçilik, zehirli maddelerin kapsamlı bir şekilde temizlenmesini gerektiren eski bir sanayi bölgesinde yer alıyor. Neo Polanco olarak bilinen bölge, dünyanın en zengin adamlarından Carlos Slim tarafından geliştirilen modern müzeler ve diğer üst düzey gelişmeleri içeriyor. Yeni bina henüz halka açılmadı. Çalışmalar devam ettiği için faaliyete geçmesi muhtemelen önümüzdeki yılın sonlarına kadar gerçekleşmeyecek.

Açılış, seçilmiş Başkan Donald Trump'ın önümüzdeki ay Beyaz Saray'a dönüşü öncesinde gerçekleşti. Toplu sınır dışı etme sözü veren Trump, göç ve uyuşturucu kaçakçılığını kontrol altına almak için daha fazlasını yapmaması halinde Meksika'yı ağır gümrük vergileriyle tehdit etti.