Halk Koruma Birlikleri: Amerikan desteği ve siyasi esneklik

Halk Koruma Birlikleri (YPG), nüfuzunu Rakka ve Deyrizor'u da kapsayacak şekilde genişletti

El-Havl kampında iki  YPG’li (AFP)
El-Havl kampında iki YPG’li (AFP)
TT

Halk Koruma Birlikleri: Amerikan desteği ve siyasi esneklik

El-Havl kampında iki  YPG’li (AFP)
El-Havl kampında iki YPG’li (AFP)

Ömer Önhon/Türkiye Eski Suriye Büyükelçisi
 

12 Aralık'ta Türkiye'ye resmi bir ziyaret gerçekleştiren ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, burada Türk mevkidaşı Hakan Fidan ile görüştü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da kendisini kabul etti. Görüşmelerde Suriye dosyası ve Halk Koruma Birlikleri (YPG) başta olmak üzere birçok konu ele alındı.

Bu birliklerin Türkiye için tehdit oluşturmamasının yanı sıra, Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı duymalarına dair güvencelerle birlikte ABD, Türkiye ve Suriye'deki müttefiklerinin YPG’yi tasfiye etmesini engelleyecek bir anlaşmaya varmaya çalışıyor gibi görünüyor.

Demokratik Birlik Partisi (PYD) Suriye'deki Kürt siyasi partilerinden biriyken, YPG tahmini üye sayısı yaklaşık 150 bin olan askeri kanadını temsil ediyor.

YPG ve PYD’nin Türkiye, ABD ve diğer Batılı ülkelerin terör örgütü olarak sınıflandırdığı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile ideolojik bağları bulunuyor. Parti liderleri, PKK'nın Türkiye'de tutuklu bulunan lideri Abdullah Öcalan'ı “davanın büyük lideri” olarak tanıyor.

YPG'nin başında, Abdullah Öcalan'ın “manevi oğlum” olarak tanımladığı, PKK üyesi Mazlum Kobani olarak bilinen Mazlum Abdi bulunuyor. Abdi, YPG güçlerinin komutasını üstlenmek üzere 2012 yılında Suriye'ye geçiş yaptı. Türkiye, YPG’yi PKK’nın Suriye'deki uzantısı olarak görüyor ve bu temelde terör örgütü olarak sınıflandırıyor.

Buna karşılık PKK terör örgütü olarak sınıflandırılsa da YPG, ABD ve Batılı ülkeler tarafından ayrı bir örgüt olarak değerlendiriliyor.

YPG savaşçılarının büyük bir kısmı PKK’ya bağlı kadrolardan oluşuyor ve Türkiye'den Suriye'ye geçiş yaptılar. Emirleri doğrudan Kuzey Irak'ın Kandil bölgesinde bulunan PKK’nın lider kadrosundan alıyorlar.

YPG, Eylül 2014'te İslam Devleti'nin (DEAŞ) Kobani kentine yönelik saldırısına karşı koyup direnmesi ile birlikte öne çıktı. O zamandan bu yana ABD'nin saha ortağı haline geldi ve Washington ona eğitim ve silah sağladı.

YPG’ye “DEAŞ ile mücadele ve tutuklularını hapishanelerde tutma" çabalarını desteklemek için ABD savunma bütçesinden finansman sağlanıyor. 2024 bütçesinden kendisine 156 milyon dolar tahsis edildi.

YPG daha sonra nüfuzunu, nüfusu ağırlıklı olarak Araplardan ve aşiretlerden oluşan, Kürt varlığının çok az olduğu veya hiç olmadığı iki bölge olan Rakka ve Deyrizor'u da kapsayacak şekilde genişletti. Her iki bölge aynı zamanda Suriye petrol ve su kaynakları açısından da zengin.

YPG, uluslararası yaptırımları ihlal ederek bu sahalardan petrol çıkardı ve varili 15 ile 20 dolar arasında değişen fiyatlarla karaborsada satıyordu. Bu ona faaliyetleri için bir finansman kaynağı sağladı.

Türkiye, YPG’nin ve Suriye'nin kuzeyinden onlarca Türk vatandaşının ölümüyle sonuçlanan bir dizi terör saldırısına maruz kaldı.

YPG koşullara uyum sağlama konusunda büyük esneklik ve beceri gösteriyor. DEAŞ  ile mücadelede Washington'dan güçlü destek almasına rağmen, Rusya ile yakın iş birliğini ve Esed rejimi ile ilişkilerini de sürdürdü.

Türk kuvvetleri, 2015-2019 yılları arasında Suriye'nin kuzeyinde YPG ve DEAŞ’ı hedef alan bir dizi askeri operasyon gerçekleştirdi. Esed rejiminin düşmesine yol açan muhaliflerin taarruzu sırasında Suriye Milli Ordusu, kuzeyde YPG’ye karşı bir cephe açtı.

Silahlı muhalif gruplar Tel Rıfat ve Münbiç'i YPG'nin elinden aldıktan sonra kontrol altına almayı başardı. YPG’nin Kobani/Ayn el-Arap bölgesi dışında Fırat Nehri'nin batısında varlığı kalmadı ve Deyrizor'dan da çekildi.

Türkiye, YPG’nin Suriye'nin kuzeyinden düzenlediği saldırılardan kendini korumaya çalışıyor. Suriye'nin toprak bütünlüğünü destekliyor ve YPG'nin, Suriyelilerin çoğunluğunun iradesine aykırı olarak Suriye içinde devlet benzeri bir yapı oluşturma girişimlerine karşı çıkıyor.

Ocak ayında Beyaz Saray'daki liderlik değişikliğinin neler getireceği netleşiyor. ABD'nin yeni Başkanı Donald Trump, Suriye için “Bu ABD'nin savaşı değil” dedi ancak YPG ile ilişkiler konusundaki tutumu hâlâ belirsizliğini koruyor.

YPG koşullara uyum sağlama konusunda büyük esneklik ve beceri gösteriyor. DEAŞ ile mücadelede önemli bir ortak olarak ABD'den güçlü destek almasına rağmen, Rusya ile yakın iş birliğini ve Esed rejimi ile ilişkilerini de sürdürdü.

YPG, Esed rejiminin devrilmesiyle birlikte bölgede varlığını korumaya ve pekiştirmeye çalışıyor. Kendi bayrağını bırakıp, üç yıldızlı yeni Suriye bayrağını kullanmaya başladı.

Bu arada lideri Mazlum Abdi'nin duyurduğuna göre, Fırat Nehri'nin iki taraf arasında bir sınır kabul edilip buna saygı duyulmasına dair bir anlaşmaya varılması amacıyla YPG, Heyet Tahrir el-Şam ile de görüşmelerde bulunuyor. ABD'nin aracılık ettiği Türkiye ile temaslarınsa zaten başladığına işaret ediyor.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafınadan Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Venezuela lideri Maduro, ülkeden kaçan rakibinin başına para ödülü koydu

Machado (solda) ve Urrutia (sağda), Maduro'nun zaferini kabul etmemişti (Reuters)
Machado (solda) ve Urrutia (sağda), Maduro'nun zaferini kabul etmemişti (Reuters)
TT

Venezuela lideri Maduro, ülkeden kaçan rakibinin başına para ödülü koydu

Machado (solda) ve Urrutia (sağda), Maduro'nun zaferini kabul etmemişti (Reuters)
Machado (solda) ve Urrutia (sağda), Maduro'nun zaferini kabul etmemişti (Reuters)

Venezuela'dan İspanya'ya kaçan muhalif siyasetçi Edmundo Gonzalez Urrutia'nın başına para ödülü kondu. 

Venezuela yönetiminden perşembe günü yapılan açıklamada, Urrutia'nın yakalanmasını sağlayacak bilgi paylaşan kişiye 100 bin dolar para ödülü verileceği duyuruldu. Polis de 75 yaşındaki siyasetçinin fotoğrafını sosyal medyada paylaştı. 

Urrutia, 28 Temmuz'daki seçimde Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'yu yendiğini öne sürmesiyle gündem olmuştu. ​​Venezuela Seçim Konseyi'nin bir sonraki gün duyurduğu sonuçlara göre, Maduro yüzde 51,20'le seçimleri üçüncü kez kazanmıştı. Ancak muhalefet koalisyonu adayı Urrutia ve muhalif lider Maria Corina Machado sonuçları reddettiğini açıklamıştı. 

Avrupa Birliği (AB) ve ABD, Maduro'nun hile yaptığını savunmuş, solcu Brezilya ve Kolombiya yönetimleri de Venezuela'dan seçim sonuçlarına ilişkin tutanakları paylaşmasını talep etmişti. Fakat Venezuela Yüksek Mahkemesi'nden ağustosta yapılan açıklamada, Maduro'nun seçimleri kazandığı duyurulmuştu. Buna rağmen AB, Maduro'nun zaferini tanımadığını seçimin galibinin Urrutia olduğunu savunmuştu. 

Seçimlerin ardından patlak veren protestolarda 28 kişi ölmüş, 200 kişi de yaralanmıştı. Ayrıca en az 2 bin 400 kişi gözaltına alınmıştı. 

Urrutia, kendisine yönelik baskının arttığını savunarak eylülde İspanya'ya kaçmıştı. Venezuela mahkemesi, muhalif siyasetçi hakkında yolsuzluk ve komplo iddiasıyla hukuki işlem başlatmış, İspanya da bunun üzerine Urrutia'ya 20 Aralık'ta sığınma hakkı tanımıştı. 

Ancak Urrutia'nın X hesabından yaptığı açıklamada, Arjantin lideri Javier Milei'yle cumartesi görüşeceğini duyurması Venezuela'yı harekete geçirdi. Muhalif siyasetçi, destekçilerini Buenos Aires'teki Plaza de Mayo'da protesto düzenlemeye de çağırdı. 

Fransız haber ajansı AFP'ye konuşan ve adının açıklanmasını istemeyen Venezuelalı yetkililer, Urrutia'nın bugün Arjantin'in başkenti Buenos Aires'e gideceğini belirtiyor. Kaynaklar, Buenos Aires Havalimanı'nda birçok noktaya Urrutia'nın fotoğraflarının yerleştirileceğini söylüyor.  

Maduro, 10 Ocak'ta yemin töreni düzenleyecek. Ancak Urrutia, bu tarihe kadar Venezuela'ya dönüp Maduro yerine kendisinin ülkenin başına geçeceğini vaat ediyor. Bu süreçte ordunun da desteğini alacağını ileri sürüyor.

Independent Türkçe, Guardian, AFP