Trump ya da şanslı Lazarus

Ortadoğu'ya ilişkin fikirlerinin koşullara, olgulara, çatışmanın karmaşıklığına ve savaşları sona erdirmenin zorluğuna göre değişebildiği görülüyor.

Güçlü bir şahin rolü oynamasına rağmen, aslında en yakın danışmanları tarafından kendisine verilen Obama'nın reçetelerini uygulamaya yaklaşıyor (AFP)
Güçlü bir şahin rolü oynamasına rağmen, aslında en yakın danışmanları tarafından kendisine verilen Obama'nın reçetelerini uygulamaya yaklaşıyor (AFP)
TT

Trump ya da şanslı Lazarus

Güçlü bir şahin rolü oynamasına rağmen, aslında en yakın danışmanları tarafından kendisine verilen Obama'nın reçetelerini uygulamaya yaklaşıyor (AFP)
Güçlü bir şahin rolü oynamasına rağmen, aslında en yakın danışmanları tarafından kendisine verilen Obama'nın reçetelerini uygulamaya yaklaşıyor (AFP)

Refik Huri

ABD'de başlangıçtan beri süregelen bir gelenek vardır, görev süresinin son gününe kadar tek bir başkan vardır. Seçilen başkan geleneğe saygı duyar ve Kasım 2024'teki zaferinden 20 Ocak'ta göreve gelmesine kadarki süreyi, yönetimini, önceliklerini ve görev süresinin ilk 100 gününde neler yapacağını düzenleyerek geçirir.

Ancak Başkan Donald Trump acele ediyor, iktidarı ele geçirmeden önce onu kullanmak istiyor. ABD ve dünyada onun görevine başlamasını bekleyenler de, kendilerini neyin beklediğini bilmek için acele ediyorlar. Trump şanslı bir adam, 2016'da başkan Barack Obama ve politikalarına karşı beyazların başlattığı protesto dalgasıyla ilk başkanlığını kazandı. Başkan Joe Biden'ın politikalarına karşı başlatılan protesto kampanyasının ardından da 2024'te ikinci kez seçildi. Şansı katıldığı iki seçimde de bir kadına karşı yarışmasıyla zirveye çıktı. İlk seferinde Hillary Clinton, ikinci seferinde ise Kamala Harris’e karşı yarıştı. Kesin olan bir şey var ki, o da Amerikan toplumunun henüz Beyaz Saray'da bir kadının başkanlık mührüne sahip olmasına hazır olmadığı. Nitekim Obama'nın iki dönemlik başarısının arkasındaki Demokrat stratejist David Axelrod, Time dergisine verdiği demeçte, “Trump’a karşı siyah bir kadının yarışması, yutulması zor güçlü bir ilaçtır” demişti.

Trump'ın tercihlerine gelince bir sürpriz yok. Birinci dönemden birikmiş politikalarının yanı sıra Heritage Kuruluşu’nun 2025 Projesi ve ABD’yi Yenileme Merkezi projesi var. Trump’ın öncelikleri çatışma için bir davet niteliğinde. Sadece Çin değil, aynı zamanda Avrupalı müttefikleri için de gümrük vergilerinin artırılması, Çin'in geniş çaplı bir tepkisine yol açacaktır. The Economist'ten Patrick Foulis'a göre Trump'ın “izolasyonist ve korumacı eğilimi ABD’nin ittifaklarını tahrip edecek.” Edward Carr'ın görüşüne göre ise Avrupa, “Rusya'ya Ukrayna'da üstünlük sağlayabilecek değişken bir başkanın yönetimi altında 1930'lardan beri görülmemiş zorluklarla, NATO’nun ABD'nin korumasına olan güveni sarsacak şekilde daha agresif bir şekilde test edilmesiyle karşı karşıya kalacak.” Her ne kadar Obama bir yılda 400 bin göçmeni, Eisenhower da 1954'te 1 milyon kişiyi sınır dışı etmiş olsa bile, milyonlarca göçmenin hızla sınır dışı edilmesinin de sonuçları olacaktır. Ek olarak Trump her yerde savaşları sona erdireceğinde ısrar ediyor.

Güçlü bir şahin rolü oynamasına rağmen, aslında Obama'nın en yakın danışmanı Ben Rhodes'un kendisine verdiği reçeteleri uygulamaya yaklaşıyor. ABD'nin “Uzak Doğu, Avrupa ve Ortadoğu'daki üç alanda güç oluşturması” çağrısında bulunan 2024 tarihli bir RAND Corporation raporuna yanıt olarak, Ben Rhodes, maksimalist hedefler peşinde koşmaktan ve “Rusya'nın Ukrayna ile savaşına karışmaktan, İran ile çatışmaktan ve Çin-Tayvan çatışmasına” bulaşmaktan kaçınılması gerektiği konusunda uyarmış ve “Bunlar ABD'nin doğrudan askeri müdahalesi için uygun alanlar değil, çünkü Rusya'nın tamamen yenilmesi, İran rejiminin değişmesi ve Tayvan'ın bağımsızlığına bahis oynamanın riskleri arasında bir halk desteği veya yasal yükümlülükler yoktur” demişti.

Ortadoğu'ya gelince, Trump'ın fikirlerinin koşullara, olgulara, bölgedeki çatışmaların karmaşıklığına ve savaşları sona erdirmenin zorluğuna göre değişebileceği görülüyor. İlk dönemde damadı Jared Kushner'in Ortadoğu'da serbestçe çalışmasını sağlamıştı. Kushner, bölgede Netanyahu'nun ve ABD’nin yararına hareket etti. Bunun için öncelikle Arap ülkelerini Filistin devleti için müzakerelere yönelik hiçbir adım atmadan İsrail ile İbrahim Anlaşmaları imzalamaya teşvik etti. İkincisi, Trump'ın açıkladığı ve Filistinlilere birkaç kırıntı sunan, İsrail’e ise toprağın büyük bir kısmını veren ve tanıyan, ekonomik bir anlaşmadan ibaret olduğu için ölü doğan “Yüzyılın Anlaşması”nı sundu.

İkinci dönemde Ortadoğu işlerinden sorumlu kıdemli danışmanı ise Trump'ın Lübnan asıllı damadının babası Massad Boulos olacak. Kendisi hâlâ istişarelerde bulunuyor ve Arap-İsrail ihtilafını çözmek için nasıl bir plan önerdiği bilinmiyor. Ama Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz'un İran'a daha fazla baskı yapılmasından, İran'ın bölgesel oyundan çıkarılmasından ve böylece onu, Esed rejiminin devrilmesi, Tahran'ın Suriye coğrafyasından çekilmesi, Gazze ve Lübnan'ın bazı kesimlerinin harap olması, Hamas ve Hizbullah'ın zayıflamasıyla ciddi yara alan bölgesel projesinden soyutlamaktan bahsettiğini herkes biliyor. Esasen İsrail ile yaşanan ihtilafta her türlü çözümü reddeden ve Filistin'i özgürleştirme sloganını öne süren İran, yokluğunun veya nüfuzunun zayıflamasının bir uzlaşıya varılmasını kolaylaştırmasına olanak tanımayacaktır.

Trump'ın Körfez ülkeleriyle ilişkilerinin iyi olduğu bir sır değil ancak The Economist, ikinci dönemde ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının Körfez'e de yansıyacağını tahmin ediyor. Körfez ülkelerinin Çin ile teknolojik alanda ilişkilerini genişlettiğini bilen Trump, Körfez ülkelerinin istemediği ve çıkarına olmayan bir şey yapabilir. Körfez'i zor bir tercihle karşı karşıya bırakabilir; teknolojik iş birliğinde ABD ya da Çin’i seçmek.

Ama Trump’ın şanslı olduğunu tekrarlayalım, çünkü bütün güç onun elinde; Beyaz Saray, Senato ve Temsilciler Meclisi. Cleveland (1822) ve şimdi Trump (2024) dışında hiçbir başkan seçim kaybettikten sonra ikinci dönem yeniden seçilerek Beyaz Saray'a dönmedi. Tarihçiler buna “Lazarus Mucizesi” adını veriyorlar; Lazarus mezarından mucizevi bir şekilde dirilen ölü bir adamdır. Avrupa'da başkanların ve başbakanların birkaç kez göreve gelmesi sıkça görülen bir durumken, ABD'de bu enderdir. Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva’ya göre ise küresel ekonomi gelecekteki şoklara hazır değil.

*Bu makale Şarku’l Avsat  tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



İsrail ordusu, Gazze'de bir Hamas liderinin öldürüldüğünü duyurdu

Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında hedef alınan bir araç (AFP)
Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında hedef alınan bir araç (AFP)
TT

İsrail ordusu, Gazze'de bir Hamas liderinin öldürüldüğünü duyurdu

Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında hedef alınan bir araç (AFP)
Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında hedef alınan bir araç (AFP)

İsrail ordusu, Gazze şehrinde bir Hamas liderini öldürdüğünü duyurdu. Şarku’l Avsat’ın İ24 NEWS’ten aktardığına göre dün Gazze şehrinde bir araca düzenlenen İsrail saldırısında dört kişi hayatını kaybetti. Saldırının Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın Operasyon Komutanı Ala el-Hadidi'yi hedef aldığı belirtildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi dün, Hamas’ın Yahudi devletiyle olan kırılgan ateşkes anlaşmasını ihlal ettiğini gerekçe göstererek, İsrail'in Gazze Şeridi'nde beş üst düzey Hamas yetkilisini öldürdüğünü açıkladı.

Netanyahu'nun ofisi tarafından X platformu üzerinden yapılan paylaşımda şu ifadeler yer aldı: “Bugün Hamas, İsrail askerlerine saldırmak için teröristleri İsrail kontrolündeki bölgelere göndererek ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti. Buna karşılık İsrail, beş üst düzey Hamas teröristini ortadan kaldırdı.”


Cenevre Görüşmeleri… ABD’den Ukrayna Savaşı’nı sonlandırma planına açık kapı

Cenevre Görüşmeleri… ABD’den Ukrayna Savaşı’nı sonlandırma planına açık kapı
TT

Cenevre Görüşmeleri… ABD’den Ukrayna Savaşı’nı sonlandırma planına açık kapı

Cenevre Görüşmeleri… ABD’den Ukrayna Savaşı’nı sonlandırma planına açık kapı

ABD, Ukrayna ve Avrupa’dan yetkililer pazar günü İsviçre’nin Cenevre kentinde bir araya gelerek, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna’ya yönelik barış planını ele alacak. Kiev’de ise bu planın “zorunlu bir teslimiyet” anlamına gelebileceği endişesi hâkim. Washington ise önerinin nihai bir teklif olmadığını vurguluyor.

Trump, yaklaşık dört yıldır süren savaşın sona erdirilmesine yönelik planına Kiev’in 27 Kasım tarihine kadar onay vermesini istemişti. Ancak Ukrayna, taslakta Rusya lehine görülen bazı maddelerde değişiklik yapılmasını talep ediyor.

Rus vizyonu tartışması

ABD yönetimi, planın Amerikan resmi politikasını yansıttığını belirterek, Senato üyelerinin Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun planı “Rusya’nın dilek listesi” olarak nitelediği iddiasını reddetti.

xscd
ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna Özel Temsilcisi Keith Kellogg, Kiev'de Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile bir araya geldi (Reuters)

28 maddelik taslak, Ukrayna’nın bazı topraklardan vazgeçmesini, ordusunun küçültülmesini ve ülkenin NATO’ya katılmama taahhüdünü içeriyor.

Trump, cumartesi günü yaptığı açıklamada planın “nihai teklif” olmadığını, amacının çatışmaları “bir şekilde” durdurmak olduğunu söyledi. ABD’nin Ukrayna Özel Temsilcisi Keith Kellogg da metni “devam eden bir çalışma” olarak nitelendirdi.

Avrupalı müttefikler ise hazırlık sürecine dahil olmadıkları plana temkinli yaklaşıyor ve daha fazla geliştirilmesi gerektiğini belirtiyor. G20 zirvesi sırasında Kiev’in elini güçlendirecek karşı öneriler üzerinde çalışıldı.

ABD Heyeti Cenevre’de

Dışişleri Bakanı Marco Rubio bugün (Pazar)Cenevre’ye ulaştı. ABD’nin diplomatik temsilcilerinden Steve Whitkov’un da görüşmelere katılması bekleniyor. ABD Kara Kuvvetleri Sekreteri Daniel Driscoll ise Kiev’de Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile görüştükten sonra Cenevre’ye geçiş yaptı.

Rubio sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, barış planının ABD tarafından hazırlandığını belirterek, “Bu, devam eden müzakereler için güçlü bir çerçeve sunuyor. Rusya’nın katkılarının yanı sıra Ukrayna’nın önceki ve mevcut önerilerini de içeriyor” dedi.

Rusya’nın katılımı belirsiz

Zelenskiy, başmüzakereci görevine Andriy Yermak’ın getirildiğini duyurdu. Kararnamede müzakerelere “Rusya Federasyonu temsilcilerinin” de katılmasının öngörüldüğü ifade edildi; ancak Moskova’dan bu konuda resmi bir açıklama gelmedi.

Zelenskiy, “Barışı sağlamak için atılması gereken adımlar konusunda ortaklarımızla istişarelerde bulunacağız” dedi. Ukrayna lideri, temsilcilerinin ülkenin ulusal çıkarlarını savunmayı bildiğini ve “Rusya’nın üçüncü kez saldırmasını engelleyecek” şekilde hareket edeceklerini vurguladı.

Avrupa’dan güvenlik vurgusu

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, üst düzey yetkililerin Cenevre’de “ilerleme kaydetmek” için bir araya geleceğini söyleyerek, Ukrayna’ya güçlü güvenlik garantileri verilmesinin önemini vurguladı. İngiltere’nin ulusal güvenlik danışmanı Jonathan Powell’ın da toplantıya katılacağı belirtildi.

cdfg
Trump ve Putin, geçen Ağustos ayında Ukrayna'daki savaşın sona erdirilmesini müzakere etmek için yaptıkları görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında el sıkışıyor (Reuters)

İtalya’nın güvenlik danışmanı Fabrizio Saggio’nun da Cenevre’ye gideceği bildirildi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise AB, Fransa ve Almanya’dan güvenlik yetkililerinin görüşmelere katılacağını açıkladı.

Johannesburg’daki G20 toplantısı sırasında Starmer, Macron ve Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Trump’ın planını ele almak üzere bir araya geldi. Görüşmeye Avustralya, Kanada ve Japonya’dan yetkililer de katıldı.

Liderler, yayımladıkları ortak açıklamada ABD planının “üzerinde çalışılması gereken bir temel” olduğunu kaydetti. Açıklamada ayrıca “sınırların güç yoluyla değiştirilemeyeceği” ve Ukrayna ordusuna getirilebilecek kısıtlamaların ülkeyi gelecekte risk altında bırakabileceği uyarısı yer aldı.

fgb
Rusya Savunma Bakanlığı'nın 18 Kasım'da yayımladığı bir videodan alınan bir karede, bir Rus askerinin Ukrayna'da açıklanmayan bir konumda bulunan Ukrayna ordusu mevzilerine top mermisi ateşlediği görülüyor. (EPA)

Macron, planın Ukrayna’nın NATO ilişkileri ve AB’de dondurulan Rus varlıkları gibi Avrupa’yı ilgilendiren kritik konular içerdiğini belirterek, “Hepimiz güçlü ve kalıcı bir barış istiyoruz. Bu barış tüm Avrupalıların güvenliğini gözetmelidir” dedi.

Kiev’de kritik günler

Zelenskiy, cuma günü yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında Ukrayna’nın tarihinin en zor dönemlerinden birinden geçtiğini söyledi. Trump’ın planına alternatif öneriler sunacağını belirterek, ülkeye yönelik baskının “çok yoğun” olduğunu dile getirdi.

Ukrayna lideri, ülkesinin “onurunu kaybetmek ile en önemli müttefikini kaybetme riski arasında çok zor bir seçimle” karşı karşıya kalabileceğini ifade etti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise planın nihai barış için “temel oluşturabileceğini” söyledi ancak Ukrayna’nın masadan çekilmesi halinde daha fazla toprak alacağı tehdidinde bulundu.


İran: Batı’nın UAEA’ya müdahalesi uluslararası ilişkileri zedeliyor

İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü İsmail Bekayi (İRNA)
İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü İsmail Bekayi (İRNA)
TT

İran: Batı’nın UAEA’ya müdahalesi uluslararası ilişkileri zedeliyor

İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü İsmail Bekayi (İRNA)
İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü İsmail Bekayi (İRNA)

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi bugün(Pazar) yaptığı açıklamada Batılı ülkelerin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (IAEA/UAEA) çalışmalarına müdahale ettiğini savunarak, bu tutumun ajansın diğer ülkelerle ilişkilerini “ciddi şekilde zorlaştırdığını” söyledi.

Başkent Tahran’da düzenlediği basın toplantısında konuşan Bekayi, İran ile UAEA arasında herhangi bir arabuluculuğa ihtiyaç olmadığını vurgulayarak, Kahire’de taraflar arasında sağlanan son mutabakatın “geçerliliğini yitirdiğini” dile getirdi.

Washington’un nükleer müzakerelerde “ciddiyetten uzak davrandığını” öne süren Bekayi, ABD’nin diplomatik teamüllere uygun hareket etmediğini ifade etti. Sözcü, UAEA’nın da ABD ile İsrail’in “siyasi baskılarına boyun eğdiğini” iddia etti.

Bekayi, ABD’yi “dünyanın en büyük istikrarsızlık kaynağı” olarak tanımlarken, Sudan’daki çatışmalara ilişkin değerlendirmesinde de ülkedeki gelişmelerin “son derece kaygı verici” olduğunu belirtti. Sözcü, Sudan’daki gerilimin tırmanmasından “Washington’un sorumlu olduğunu” ileri sürdü.