İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi dün devlet televizyonuna verdiği röportajda, Tahran'ın ‘kapsamlı anlaşmayı’ kabul etmediğini söyledi. Arakçi, İran’ın ‘ülkenin çıkarlarına uygun olması halinde’ nükleer programını müzakere etmeye hazır olduğunu belirtti.
Arakçi, ülkesinin Gazze konusunda ABD ile müzakere veya mektup alışverişinde bulunduğunu yalanladı. ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un, Tahran'ın Gazze'de ateşkes için destek vermesi konusunda bir talepte bulunduğunu reddeden Arakçi, bunu ‘gerçek dışı bir iddia’ olarak nitelendirdi.
Arakçi, Gazze Şeridi'ndeki ateşkese şüpheyle yaklaştığını belirterek, “Siyonist rejime güven olmaz” dedi. “Geçmişte, başta Lübnan olmak üzere farklı yerlerde birden fazla ateşkes oldu” diyen Arakçi, İsrail'in ‘ateşkesleri defalarca ihlal ettiğini’ belirtti. Arakçi, “Siyonist rejimin hilelerine ve ihanetlerine karşı uyarıyoruz” ifadesini kullandı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'ın İbrahim Anlaşmaları’na katılma isteği hakkındaki açıklamalarına yanıt veren Arakçi, “Siyonist varlıkla normalleşme, ilkelerimizle bağdaşmaz. Bu konudaki tutumumuz açık ve net” şeklinde konuştu.
Trump perşembe günü yaptığı açıklamada, yönetiminin İran ile iş birliği yapacağını ve İranlı liderlerin ülkelerini yeniden inşa edebilmelerini istediğini söyledi. Trump ayrıca, Tahran'ın İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasına verdiği desteği kabul ettiğini bildirdi.
Trump, “Her şey birbiriyle bağlantılıydı. İran'a saldırı olmasaydı, şu anda birkaç nükleer silaha sahip olabilirdi ve anlaşma imzalanmış olsa bile, bölge halen nükleer tehdit altında olurdu” ifadelerini kullandı.
Trump, “İran bugün farklı ve barış için çalışmak istiyor” dedi. Tahran'ın ‘anlaşmaya tam destek verdiğini ve bunu iyi bir başarı olarak gördüğünü’ belirten Trump, şunları söyledi: “Bunu takdir ediyoruz ve İran ile çalışacağız. Onlara önemli yaptırımlar uyguluyoruz, ancak nükleer silaha sahip olmadıkları sürece ülkelerini yeniden inşa edebilmelerini istiyoruz.”
Ancak Arakçi, “Witkoff ile aramızda herhangi bir görüşme veya mektup alışverişi olmadı. Trump'ın söylediği şey İran Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasının yanlış yorumlanmasıdır. Nükleer dosya dışında herhangi bir konuda ABD ile herhangi bir müzakere yapmadık” şeklinde konuştu. Arakçi, Tahran ve Washington'un aracılar vasıtasıyla mesaj alışverişinde bulunduğunu bildirdi.
Nükleer müzakereler
Witkoff'un ‘New York'ta doğrudan müzakereler yapılması çağrısında bulunan bir mektup gönderdiğini’ belirten Arakçi, “Avrupalılar ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi'nin huzurunda masaya oturup görüşmeye hazır olduğumuzu bildirdik, ancak o reddetti” dedi.
Arakçi, “Mevcut ABD yönetimi, sık sık değişen açıklamaları ve iddialarıyla, tutumunun sürekli değiştiğini göstermiştir. Yapılan müzakerelerle ilgili olarak bunu ilk elden deneyimledik” dedi.
Bununla birlikte Arakçi, “Mevcut koşullar altında, İran halkının çıkarlarını garanti altına alan dengeli, makul ve saygılı bir öneri olmadığı sürece, ABD ile yapılacak herhangi bir müzakere sadece bir çıkmaza yol açacaktır” değerlendirmesinde bulundu..
Arakçi, ülkesinin nükleer zenginleştirme hakkından vazgeçmeyeceğini, ancak ‘karşı tarafın İran’a güven vermesi ve bazı yaptırımları kaldırması koşuluyla, bu zenginleştirmenin yalnızca barışçıl amaçlarla yapıldığına dair güven oluşturmaya istekli’ olduklarını vurguladı.
New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantısı sırasında yaptığı son görüşmelere atıfta bulunan Arakçi şu ifadeleri kullandı: “Yaptırımları geri getirme mekanizmasının (snapback) kalıcı olarak sona erdirilmesi halinde İran'ın yüzde 60 uranyum zenginleştirme konusunda müzakereye hazır olduğunu açıkça belirttik. ABD, snapback mekanizmasının devreye girmesinin altı ay ertelenmesi karşılığında yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyumu teslim etmemizi önerdi. Ancak bu teklif reddedildi. Aklı başında hiç kimse bunu kabul edemezdi.”
Kapsamlı anlaşma
Avrupa Troykası olarak bilinen Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık cuma günü, İran'ın nükleer programı konusunda ‘İran ile müzakereleri yeniden canlandırma kararlılıklarını’ ifade ettiler.
Üç ülke tarafından cuma günü yapılan ortak açıklamada şu ifadeler yer aldı: “İran'ın asla nükleer silaha sahip olmamasını sağlayacak kapsamlı, kalıcı ve doğrulanabilir bir anlaşmaya varmak amacıyla İran ve ABD ile müzakereleri yeniden başlatmaya kararlıyız. Yaptırımların yeniden yürürlüğe girme mekanizmasının devreye sokulmasının haklı olduğuna inanıyoruz. Tüm BM üye ülkelerini ‘snapback’ mekanizmasıyla yeniden getirilen kısıtlamalara uymaya çağırıyoruz. İran'ın nükleer programı, küresel barış ve güvenliğe ciddi bir tehdit oluşturuyor.”
Üç ülke daha önce söz konusu krize ‘diplomatik bir çözüm’ çağrısında bulunmuştu. Ancak Tahran geçen hafta başında ‘şu anda’ müzakereleri yeniden başlatmayı düşünmediğini vurguladı.
BM geçtiğimiz ay, Avrupa güçlerinin başlattığı sürecin ardından, İran'ın nükleer programı nedeniyle ülkeye silah ambargosu ve diğer yaptırımları yeniden uyguladı ve Tahran'a sert bir tepkiyle karşılaşacağı uyarısında bulundu.
Avrupa Troykası, İran'ın nükleer bomba geliştirmesini önlemeyi amaçlayan 2015 anlaşmasını ihlal ettiği suçlamasını gerekçe göstererek, BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a yaptırımları yeniden uygulamaya koymak için snapback mekanizmasını başlattı. Tahran ise nükleer silah elde etmeye çalıştığını reddediyor.
Arakçi, İran'ın şu anda Avrupa Troykası ile görüşmeler yapmasının bir nedeni veya faydası olmadığını belirterek, “Onlarla diyalog artık yararlı değil” dedi. Arakçi sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupalılarla neden yeniden müzakere etmemiz gerektiğini ve onlarla konuşmanın ne anlamı olduğunu bilmiyoruz. Çünkü önceki müzakereler sırasında bile bizden gidip Amerikalılarla doğrudan konuşmamızı istediler, yani kendileri de onlarla diyalog kurmanın yararsız olduğunu fark ettiler.”
“Kahire anlaşması, uygulanması için gerekli koşullar değiştiği için şimdilik donduruldu” diyen Arakçi, İran parlamentosunun kabul ettiği yasa uyarınca, UAEA'nın denetim taleplerinin Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'ne iletileceğini bildirdi.
Arakçi, “UAEA ile bazı iş birliği biçimleri bizim için halen yararlı. Örneğin, Buşehr Nükleer Santrali’nde veya Tahran'daki nükleer araştırma reaktöründe yakıt değiştirilirken müfettişlerin hazır bulunması gibi” ifadelerini kullandı.
Rusya'nın arabuluculuğu
Arakçi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, İsrail'in ‘İran ile çatışmaya girmek istemediği’ yönündeki açıklamasının doğruluğunu teyit etti.
Arakçi şunları söyledi: “Görünüşe göre, birkaç gece önce Putin ve Netanyahu arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti ve ertesi sabah Moskova'daki büyükelçimiz, İsrail'in İran ile yeniden gerginliği tırmandırmak veya yeni bir çatışmaya girmek niyetinde olmadığı konusunda bilgilendirildi… Güçlerimiz tam alarmda. Siyonist varlığın aldatmacaya başvuracağı ihtimali göz ardı edilemez. Mantıken, Siyonist varlığın İran'a karşı yeni bir saldırı başlatma kapasitesine sahip olmadığını kabul etmeliyiz.”
Geçtiğimiz perşembe günü Putin, İsrail'in Moskova'ya İran ile çatışmaya girmek istemediğini bildirdiğini açıkladı ve Tahran'ın nükleer sorununun diplomasi yoluyla çözülmesi gerektiğini vurguladı.
Tacikistan'da düzenlenen Rusya-Orta Asya zirvesinde Putin, ülkesinin İsrail liderliğinden Tahran'a iletilmesini istediği sinyaller aldığını ve Tel Aviv'in bir çözüme bağlılığını ve her türlü gerilim veya çatışmayı reddettiğini doğruladığını belirtti.
İsrail'i İran’ı istikrarsızlaştırmaya çalışmakla suçlayan Arakçi sözlerini şöyle noktaladı: “Düşmanın psikolojik savaşına aldanmamalıyız. Düşman, insanların cesaretini kırmaya ve onlara korku aşılamaya çalışıyor. İstihbarat bakanının raporuna göre, siber uzayın büyük bir kısmı, ülkede kargaşa ve gerginlik yaratmak amacıyla Siyonist varlık ve yurtdışındaki muhalefetle bağlantılı kuruluşlar tarafından kontrol ediliyor.”