Şara ve Türkiye: Satır aralarındaki mesajlar

Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)
Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)
TT

Şara ve Türkiye: Satır aralarındaki mesajlar

Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)
Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)

Aliya Mansur

Suriye rejiminin devrildiği ve Beşşar Esed'in Moskova'ya kaçtığı andan itibaren Suriye meselesini takip edenler ve konuyla ilgilenenler arasında şu soru gündeme geldi: Türkiye, Suriye'de İran'ın yerini mi alacak? İran'ın nüfuzu ve Tahran'a bağımlılık, Türkiye'nin nüfuzu ve Ankara'ya bağımlılıkla mı yer değiştirecek?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara bu meşru soruları ve endişeleri çok diplomatik bir şekilde reddetmeye çalıştı. Suriye'nin kimseye tabi olmayacağı, kimseyle savaşa girmeyeceği yönünde çeşitli yönlere mesajlar gönderdi. İlk ziyaretini Suudi Arabistan Krallığı'na yaptı, ardından Türkiye'yi ziyaret etti. Zira Suriye'nin çıkarı, çevresiyle, özellikle de Suriye devrimine yıllardır destek veren Türkiye ile iyi ilişkiler içinde olmasını gerektiriyor ama Suriye'nin asıl çevresi ve kuluçka merkezi Arap kuluçka merkezidir.

Coğrafya nedeniyle devrim yıllarında Suriye'de en önemli rolü Türkiye üstlendi. Türkiye'nin kendisine bağlı siyasi, askeri ve hatta sivil grupları var ama Şara liderliğindeki Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) bunlardan biri değil. HTŞ ile Ankara arasındaki ilişki dostça olmakla birlikte, Suriye'nin kuzeyinde faaliyet gösteren “Suriye Milli Ordusu”na bağlı birçok fraksiyon ile arasında olduğu gibi bir bağımlılık ve sadakat ilişkisi değil.

Bugün Şam ile Ankara arasındaki ilişkilerde çok sayıda çelişkili sinyal bulunuyor. Şara müzakere ve diyalog yoluyla tüm Suriye toprakları üzerinde kontrolünü sağlamaya çalışıyor ve Suriye'nin kuzeydoğusunda bulunan “Suriye Demokratik Güçleri” (SDG) ile barışçıl çözümden yana olduğunu defalarca dile getirdi. Ankara ise sınırlarını ve güvenliğini garanti altına alacak bir askeri operasyonla PKK ve SDG’yi buradan atmak istediğinden, askeri çözüme daha fazla meyilli. Peki Şara PKK lideri Abdullah Öcalan'ın konuşmasının ufkunu açacağı bir (Suriye-Suriye ve ABD-Türkiye) uzlaşısına ulaşılana kadar, bu savaşı ertelemeyi ve ondan kaçınmayı başarabilecek mi? Şu ana kadar Şara'nın son ziyaretinde Türkleri siyasi çözümü tercih etmesinin nedenleri konusunda ikna etmeyi başardığı görülüyor.

Türkiye, Suriye'deki yeniden inşa projelerinden en büyük payı almak için de acele ediyor. Türkiye'nin aceleciliği ve sık sık yapılan ziyaretler, iki taraf arasında “mutlak bir güven” eksikliğinin işareti olabilir. Esed'in devrilmesinden birkaç gün sonra gelen deniz sınırlarının belirlenmesi talebi, Suriye'nin buna cevabı da aynı bağlamda yer alıyor.

Türkiye ile yeni Suriye rejimi arasındaki ilişki bazılarının tasvir ettiği gibi değil

Şara'nın Şam'a varmasından saatler sonra Ankara, başta geçici hükümet olmak üzere kendisine sadık Suriyeli muhalif kurumlardaki çalışanların maaşlarını artırma kararı aldı. Bazıları bu işareti yakalayamadı. Bugünse, tüm siyasi organların feshedildiğinin ilan edildiği Zafer Konferansı’ndan yaklaşık on gün sonra, Koalisyon ve ona bağlı organların fesih kararını hâlâ reddettikleri anlaşılıyor ve bu organların eğilimleri ve sadakatleri Türkiye’ye. Ankara, Şam hükümetinden güvence almazsa, bu yapılar, Ulusal Diyalog Konferansı'na davetler yapılmaya başladığı anda yeni yönetimin karşısına çıkacak bir sorun haline gelebilir.

Siyasi organlar için geçerli olan her şey askeri organ, özellikle de liderlerinin büyük çoğunluğu Türk politikalarına yakın olan Milli Ordu için de geçerli. Ahmed Şara'nın devlet başkanlığına atandığı Şam'daki Zafer Konferansı’nda Milli Ordu fraksiyonlarının hazır bulunduğu doğru, ancak yeni Suriye ordusuna nasıl katılacakları henüz belirsizliğini koruyor. Bugün haklarında pek çok soru işareti bulunan Suriye Milli Ordusu'ndan bazı komutanların üst düzey görevlere atanması, Türklere yönelik bir tür güven mesajı olarak okunabilir; biz sizinle kötü ilişki istemiyoruz, sizin tayin ettiklerinizi dışlamak istemiyoruz, ancak mutlak sadakat da istemiyoruz.

Türk tarafının, Şara'nın Ankara ziyareti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi öncesinde medyaya sızdırdığı, maddeleri arasında Suriye'nin merkezinde 4 Türk hava üssünün kurulması ve yeni Suriye ordusunun eğitilmesinin de yer aldığı bir ortak savunma anlaşması imzalamak üzere olduğu bilgisi henüz gerçekleşmedi. Mesele medyaya yapılan bir sızdırmadan ibaret kaldı. Bu sızdırmalarsa salt spekülasyon olarak değerlendirilemez, aksine mesajlar ve baskı araçlarıdır. Yerli sanayi üretimini ve bugün neredeyse yok denecek kadar az olan vatandaşın alım gücünü desteklemek amacıyla Türk mallarına getirilen gümrük vergisi meselesi de iki taraf arasındaki ilişkiye dair bir diğer göstergedir.

Bazıları Türkiye'nin Saldırganlığın Caydırılması operasyonunu desteklemede en büyük rolü oynadığını düşünüyor, ancak Erdoğan'ın Esed ile ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda da istekli olduğunu belirtmek önemli. Kaynaklar, detayların farklı bir şeye işaret ettiğini doğruluyor ama bu ayrı bir konu.

Türkiye-Şam ilişkilerinin kötü olduğu söylenemez ama Ankara'nın Şam'dan kısa zamanda çok şey talep ettiği ortada. Bu da bugün Şam'dakilere mutlak bir güven duyulduğunu göstermiyor. Suriyelilerin yanıtları da bir tabi ve tabi olunan ilişkisine işaret etmiyor. Şarku’l Avsatın Majalla’dan aktardığı analize göre Şara, Ankara ile soğuk bir ilişki arayışında değil, Suriye'nin kimseyi kışkırtmadan herkesin desteğine ihtiyaç duyduğunun farkında. Ama aynı zamanda siyasi ajandalardan ve bölgesel ihtilaflardan uzakta Arapların, özellikle Suudi Arabistan Krallığı'nın, yeni Suriye'nin temel kuluçka merkezi olmaları yönünde belirgin bir eğilimi var.

Türkiye, İran ve Rusya'nın Suriye'den çekilmesinin yarattığı boşluğu doldurmaya çalışıyor ve Şam'daki yeni doğanın “meşru babası” olduğunu ima etmeye çalışıyor. Şara ise Suriye'yi eksenler politikasından olabildiğince uzaklaştırmaya, Suriye'nin Arap çevresine, milliyetçi değil, modernist bir kavram olarak Arapçılığa, aynı zamanda ılımlı İslam çevresine ait olduğunu teyit etmeye çalışıyor. Bu denklem çok dikkatli olmayı gerektiriyor ama aynı şekilde Suriye'nin güvenliği ve egemenliğiyle ilgilenen herkesin de mesajları ve sinyalleri yakalaması gerekiyor.

*Bu anliz Şarku’l Avsat tarafından Lodra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Trump ve Musk arasındaki ‘ertelenmiş savaşın’ aşamaları ve silahları

ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk’ın fotoğraflarının yer aldığı bir kolaj, 6 Haziran 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk’ın fotoğraflarının yer aldığı bir kolaj, 6 Haziran 2025 (AFP)
TT

Trump ve Musk arasındaki ‘ertelenmiş savaşın’ aşamaları ve silahları

ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk’ın fotoğraflarının yer aldığı bir kolaj, 6 Haziran 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk’ın fotoğraflarının yer aldığı bir kolaj, 6 Haziran 2025 (AFP)

Tarık Raşid

Cicim ayları sonra ererken ABD, Başkan Donald Trump ile milyarder müttefiki Elon Musk arasındaki ‘ertelenmiş savaşa’ gözlerini açtı. Bu savaşın ilk kıvılcımı, Trump'ın konuğu Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ‘büyük ve güzel’ olarak tanımladığı bütçe taslağını eleştiren Musk ile olan yakın ittifakının sona erdiğini ilan etmesi oldu. Trump burada yaptığı açıklamada bu ilişkinin devam edebileceğine dair kşüphelerini dile getirdi. Bütçeyi genel olarak eleştiren Musk ise öfkesinin başlıca nedenini, yani başta Tesla olmak üzere elektrikli otomobil satın alanlara yönelik vergi teşviklerinin devamını içermediğini açıkça söyleyemedi. Ayrıca Musk'ın NASA'nın başına aday gösterdiği Jared Isaacson'ın atamasının Trump tarafından geri çevrilmesi de bu savaşın başka bir nedeni olarak dikkati çekti.

Trump’ın Beyaz Saray’daki yardımcıları Musk’ın yanında ona, Isaacson'ın Demokrat Parti’ye bağışta bulunduğunu gösteren bir dosyayı teslim etmişti. Beyaz Saray kaynakları Musk'ın konunun önemini küçümsemeye çalıştığını, ancak Trump'ın Isaacson'ın atamasını yapmama konusunda ısrarcı olduğunu belirttiler.

Trump ve Musk, kendi sosyal medya platformları üzerinden birbirlerine öfkeli tweetler ve karşılıklı suçlamalar yağdırdı.

Musk, sahibi olduğu X platformu üzerinden bütçe taslağını eleştirmeye devam ederken Trump, Truth Social üzerinden Musk'ın bütçe projesinin tüm ayrıntılarını bildiğini, ancak Hükümet Verimliliği Dairesi (DOGE) Başkanı olarak görevinden ayrılana kadar kendisine olan öfkesini açıklamadığını söyledi. Buna karşın Trump'ı yalan söylemekle suçlayan Musk, bütçe hakkında hiçbir şey bilmediğini ve bütçenin gece yarısı alelacele geçirildiğini iddia etti.

Musk, daha dün birlikte yürüdüğü müttefiki Trump’a yönelik eleştirilerinin dozunu artırarak kendisi olmasaydı Trump'ın başkanlığı kazanamayacağını ve Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi'ni ya da başka bir Senato koltuğunu kazanamayacağını öne sürdü. Musk, Trump'ın ve Cumhuriyetçilerin seçim kampanyasına yaklaşık 250 milyon dolarlık destek vermişti. Ancak Musk'ın mali desteği olmadan 2024 seçimlerini kazanabileceğini söyleyen Trump, Musk'ın şirketlerinin ABD hükümeti ile imzaladığı ve yaklaşık sekiz milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen sözleşmeleri iptal etmekle tehdit etti.

Jeffrey Epstein bombası

Atağa geçen Musk, iki parti arasında gidip gelen 80 milyon ABD’liyi temsil edecek yeni bir parti kurmanın zamanının geldiğini söyledi. Ardından Trump'ın küçüklere cinsel istismarda bulunmakla suçlanan Jeffrey Epstein'ın tüm dosyalarının yayınlanmasını, dosyalarda adı geçtiği için engellediğini ima etti. Musk, bu olayı ‘daha sonra patlayabilecek bir bomba’ olarak nitelendirdi.

Trump yönetimi, ABD’nin önde gelen isimlerinin de yer aldığı bu gizli dosyaların bir kısmının yayınlanmasına izin vermişti. Trump’ın kız çocuklarına yönelik cinsel istismar, pedofili ve fuhuş ağı oluşturma ilgili davalarda hüküm giyen ve 2019 yılında insan kaçakçılığı suçlamasıyla tutuklanan emlak finansörü Epstein ile uzun geçmişi olan bir arkadaşlığı vardı. Resmi açıklamalara göre Epstein duruşmasına kısa bir süre kala hapishanede ‘intihar etti’ ancak bu açıklamalara halen şüpheyle yaklaşılıyor.

ABD’li milyarder Musk, bir yorumcunun Trump'ın yargılanması ve görevden alınması ve başkan yardımcısı JD Vance'in görevi devralması gerektiği yönündeki önerisini desteklerken Trump'ın, şirketleriyle hükümet arasında imzalanan anlaşmaları feshetme tehdidine havacılık şirketi SpaceX'in NASA ile olan sözleşmesini iptal edeceğini söyleyerek misillemede bulundu. Yürürlükteki sözleşmelere göre SpaceX, Uluslararası Uzay İstasyonu'na astronot ve malzeme taşımaktan sorumlu. Ancak Musk bu tehdidinden hızla geri adım atarak sadece Trump'ın gümrük vergisi politikalarının bu yılın ikinci yarısında ekonomik durgunluğa yol açacağı uyarısında bulunmakla yetindi.

MAGA'nın geleceği tehlikede

ABD Başkanı Trump, basına yaptığı yeni açıklamalarda Musk'ı ‘deli’ ve ‘aklını kaçırmış’ biri olarak nitelendirerek birbirlerine kustukları öfkeleri hakkında kendisiyle konuşmak istemediğini ifade etti. Ayrıca satın aldığı Tesla arabasını satışa çıkarabileceğini ya da hediye edebileceğini öne sürdü.

Diğer taraftan Başkan Yardımcısı JD Vance, Trump'ı savunmaya geçerek onun ne fevri ne de çabuk sinirlenen biri olduğunu söyledi.

İronik olansa üst düzey Rus yetkililerin alaycı bir şekilde iki adam arasındaki çitleri onarmak için araya girmeyi teklif etmeleriydi. Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, X platformundan yaptığı bir paylaşımda Moskova'nın Starlink hisselerini satın alması karşılığında Trump ve Musk arasında bir barış anlaşması için arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu söyledi.

Musk, Ukraynalı askerler tarafından savaş sırasında internet yerine kullanılan ve masrafları ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) tarafından ödenen Starlink ağının da sahibi. Musk'ın uzay uçuşu işindeki Rus rakibi Rusya Uzay Ajansı Başkanı Dmitry Rogozin de Musk ve Trump’ı tiye alarak Musk'a Rusya'ya sığınma ve Rus saflarında savaşma teklifinde bulundu.

fdghyjukıop0ğ
ABD Başkanı Donald Trump ve Tesla CEO'su Elon Musk’ın Beyaz Saray'da bir araya geldikleri bir günden, 11 Mart 2025 (AFP)

Musk, DOGE Başkanlığı görevini bırakmadan önce Beyaz Saray yetkilileri Trump'a Musk'ın uyuşturucu kullandığına dair kanıtlar sunmuş, bu da Trump'ın veda töreninde gazetecilere Musk'ı savunuyormuş gibi yapmasına neden olmuştu. ABD yönetiminin iki kutbu arasındaki bu bölünme, Trump tarafından kurulan ve Musk tarafından finanse edilen iktidardaki Amerikayı Yeniden Harika Yap! (Make America Great Again/MAGA) hareketinin geleceğini tehdit edebilir. Ayrıca Musk'ın hükümet ortaklı şirketlerini de tehlikeye atabilir.

Musk kendi sosyal medya platformu X üzerinden bir anket yayınlayarak 200 milyon takipçisine Amerikan halkının çoğunluğunu temsil eden yeni bir siyasi parti kurmanın zamanının gelip gelmediğini sordu. Başkanlık adaylarından milyarder Mark Cuban birkaç dakika içinde Musk'ın önerisi lehinde yanıt verdi.

Trump'ın danışmanları, Başkan'ın Musk'ın eleştirileri karşısında özellikle de ona karşı sert olmadığı için şaşırdığını bildirdi. Washington Post'a göre Trump danışmanlarına “Musk bir çocuk gibi davranıyor” dedi.

Sayısız mahkeme mücadelesi

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı habere göre ABD Başkanı Donald Trump, bu yılın ocak ayından haziran ayına kadar 158 icra emri, 39 başkanlık kararı ve 63 bildiri yayınladı.

Trump’ın görevdeki ilk 100 gününde ABD’deki çeşitli mahkemelerde ve çeşitli eyaletlerde Başkan'ın kararlarına karşı yaklaşık 250 dava açıldı. Davalar Trump'ın göçmenlik, çalışanların işten çıkarılması ve medyanın kısıtlanmasıyla ilgili emirlerine karşı açıldı. Cumhuriyetçi Başkan ise sık sık yargıya taşınan kararlarının sınırlarını her fırsatta test ettiğinden tüm bu meydan okumalar artmaya devam ediyor.

Uluslararası Ticaret Mahkemesi’nin aldığı ender ve şaşırtıcı karar ise Trump'ın ekonomik gündeminin belkemiğini ve uluslararası arenada hegemonyasını kabul ettirme girişimini hedef aldığı için bu gerilimlerin en öne çıkanı oldu. Trump'ın diğer ülkelere uyguladığı gümrük vergilerinin yasadışı olduğuna ve yetkilerinin sınırlarını aştığına hükmeden karar, Beyaz Saray'ın karara karşı temyize gitmesiyle birlikte bir temyiz mahkemesi tarafından hızla donduruldu.

Eğitim cephesinde ise Boston'daki bir federal mahkeme Trump'ın Havard Üniversitesi'nin yabancı öğrenci kabul etmesini engelleme yetkisine en azından şimdilik sahip olmadığına hükmetti. Boston'daki bir başka mahkeme de Trump'ın Eğitim Bakanlığını lağvetme kararını dondurdu.

Diğer mahkemeler, milyarder Elon Musk tarafından yönetilen DOGE’nin  binlerce federal çalışanı işten çıkarma kararlarından bazılarını ya askıya aldı ya da engelledi

Başka mahkemeler ise milyarder Elon Musk tarafından yönetilen DOGE’nin binlerce federal çalışanı işten çıkarma kararlarından bazılarını ya askıya aldı ya da engelledi.

Trump'ın hükümet programının temel dayanaklarından biri olan göçmenlik konusunda ise tüm mahkemeler, Trump'ın doğum yoluyla vatandaşlığa kabul de dahil olmak üzere ABD vatandaşlığı alma kurallarını değiştirme girişimlerinin geçersiz olduğuna karar verdi.

ABD Yüksek Mahkemesi, Trump yönetimine yanlışlıkla El Salvador'daki bir hapishaneye gönderilen Salvadorlu bir göçmenin ülkesine geri gönderilmesini kolaylaştırma çağrısında bulunurken, diğer alt mahkemeler de yerleşik göçmenlerin sınır dışı edilmeden önce normal yasal yolu izlemelerine izin verilmesini talep etti.

Önceki ABD başkanları da kararları nedeniyle yargı ile karşı karşıya gelmiş olabilir, ancak Trump dönemindeki bu meydan okumanın boyutu çok büyük. Trump ile müttefiklerinin, ‘Başkan'ın gündemini engellemek ve politikalarına müdahale etmekle’ suçladıkları yargıya karşı başlattıkları saldırı, bu meydan okumanın boyutunu gözler önüne seriyor.

Sahanın ortasında karşılaşma

Her ne kadar mahkemeler şimdiye kadar Trump'ın hiçbir kararına ölümcül bir darbe indirmediği ve eylemlerinin anayasaya uygunluğu ya da yasallığı konusunda kesin bir hüküm vermediği için çatışma henüz kararlılık noktasına ulaşmamış olsa da çatışma kale çizgilerinden uzakta sahanın ortasında kalmaya devam ediyor. Mahkemeler, kaçınılmaz çatışma gerçekleşene kadar Trump'ın kararlarını askıya alma ya da geçici olarak engelleme yoluna gitseler de şimdiye kadar bu da ertelendi.

Bu çatışmaların ciddiyetine rağmen, Trump ve yargı arasındaki çatışmaların en sıcak bölümleri, özellikle de Başkan'ın devlet memurlarını toplu olarak işten çıkarma, tüm kurumları lağvetme, Kongre'nin bütçe tahsis etme yetkisine müdahale etme, yasadışı göçmenleri sınır dışı etme, istediği kişiye gümrük vergisi uygulamak ve vatandaşların vatandaşlıklarını ellerinden alma yetkisi konusundaki çatışmalar henüz başlamadı.

Trump'ı, muhafazakâr yargıçlarından üçünü atadığı Yüksek Mahkeme ile karşı karşıya getiren en önemli husus, yönetiminin, göçmenleri mahkemeye çıkmalarına ya da yetkililerin tutuklama gerekçelerini açıklamalarına izin vermeksizin derhal tutuklama ve sınır dışı etme girişimleriydi. ABD Anayasa'nın 1’inci Maddesi’nde yer alan vatandaşlık hakkı, isyan veya işgal durumları ve Kongre kararı dışında askıya alınmaması gereken temel bir hak olarak kabul ediliyor. Bu hüküm, zalimane uygulamaları önleyen yasal kanallardan geçmeden herhangi bir kişinin tutuklanmasını veya hapsedilmesini yasaklıyor.

Başsavcılar, Trump'ın gümrük tarifeleri, devlet kurumlarının lağvedilmesi ve göçmenlere yönelik baskıların engellenmesine yönelik kararlarını engellemeye odaklanacak.

Abraham Lincoln dışında hiçbir ABD başkanı bu hakkı askıya almamıştır. Lincoln ise 1861 yılında görevi sırasında, ABD İç Savaşı’nın patlak verdiği sırada Kongre tatildeyken tehditlere yanıt olarak bu hakkı askıya aldı. Ancak Kongre yeniden toplandığında Lincoln, kararının nedenlerini açıklamak üzere Kongre'nin huzuruna çıktı ve temsilcilerin eylemini onayladığı bir yasa çıkardı.

uıo
Elon Musk’ın oğluyla birlikte, Oval Ofis'te ABD Başkanı Donald Trump'ın yanında olduğu bir kare, 11 Şubat 2025 (AFP)

Ancak Trump'ın Yüksek Mahkeme üzerinde devam eden baskısı, mahkemeyi bu konularda kesin bir karar vermekten başka çaresinin kalmayacağı bir köşeye sıkıştıracak gibi görünüyor. Özellikle 1798 tarihli bir yasaya dayanarak göçmenleri Venezuela'ya sınır dışı etme talebini 7'ye 2 çoğunlukla reddeden Yüksek Mahkeme'yi eleştirmeye devam eden Trump, TruthSocial platformunda kararın alındığı gün ‘Amerika tarihindeki kötü ve tehlikeli bir gün’ diye yazdı.

Öte yandan başsavcılar, Trump'ın gümrük tarifeleri, devlet kurumlarının lağvedilmesi ve göçmenlere yönelik baskıların engellenmesine yönelik kararlarını engellemeye odaklanacak. Trump hakkında ikinci başkanlık döneminin başlangıcından bu yana 30'dan fazla dava açan başsavcılar, Trump'ın devlet kurumlarını lağvetme ve tüketiciler ile ekonominin çıkarlarını korumaya yönelik başkanlık emirlerine karşı çıktılar.