Rubio, Ortadoğu turunun başında Netanyahu ile ‘Gazze ateşkesini’ görüştü

 İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile Kudüs'te bir araya geldi. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile Kudüs'te bir araya geldi. (DPA)
TT

Rubio, Ortadoğu turunun başında Netanyahu ile ‘Gazze ateşkesini’ görüştü

 İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile Kudüs'te bir araya geldi. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile Kudüs'te bir araya geldi. (DPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İsrail ile Hamas arasında esir ve tutukluların altıncı kez takas edilmesinin ardından çıktığı Ortadoğu turunun ilk ayağında Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi görüşmek üzere bugün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya geldi.

Rubio'nun Başkan Donald Trump'ın 15 ay süren savaşın ardından ABD'nin harap olmuş Gazze Şeridi'nin kontrolünü ele geçirmesi ve sakinlerini Mısır ve Ürdün'e yerleştirmesi önerisini ele alması bekleniyor.

Netanyahu dün, Trump'ın İsrail'in Gazze Şeridi ile ilgili gelecekteki kararlarına ‘mutlak destek’ vermesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Görüşme öncesinde İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin güneyinde ‘birkaç silahlı kişiye’ hava saldırısı düzenlediğini duyururken, Gazze Şeridi’ndeki İçişleri Bakanlığı da Refah'ın doğusunda düzenlenen bir İsrail saldırısında iki polis memurunun hayatını kaybettiğini ve üç polisin de ağır yaralandığını doğruladı.

İsrail Savunma Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, ABD'ye ait bir ‘ağır bomba’ sevkiyatının gece saatlerinde İsrail'e ulaştığını duyurdu.

Anlaşmanın ikinci aşaması

Rubio görüşmelerini, Hamas ve İslami Cihad'ın 7 Ekim 2023 saldırısından bu yana Gazze Şeridi'nde tutulan üç İsrailli esiri dün serbest bırakması ve İsrail'in de ateşkes anlaşması kapsamındaki altıncı takasla 369 Filistinli tutukluyu hapishanelerinden salıvermesinin ardından gerçekleştiriyor.

Rubio'nun İsrail'de, yaşayan tüm esirlerin serbest bırakılmasını ve savaşın sona ermesini öngören anlaşmanın ikinci aşamasını görüşmesi bekleniyor.

Müzakereler hakkında bilgi sahibi bir kaynak, arabulucuların ikinci aşama ile ilgili görüşmelere ‘önümüzdeki hafta Doha'da’ başlamayı umduklarını söyledi. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre anlaşmanın üçüncü ve son aşaması, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 53 milyar dolardan fazla tutacağı tahmin edilen devasa bir proje olan Gazze Şeridi'nin yeniden inşasına ayrılacak.

Trump, ABD'nin Gazze Şeridi'nin kontrolünü ele geçirerek burayı ‘Ortadoğu'nun Rivierası’ haline getirmesini ve sakinlerinin Ürdün ve Mısır'a taşınmasını önerdi.

Arap önerisi bekleniyor

Rubio perşembe günü yaptığı açıklamada, Washington'un Gazze konusunda Arap ülkelerinden gelecek önerilere açık olduğunu söyledi. Rubio, “Şu anda tek plan Trump'ın planı. Ancak Araplar bu plandan hoşnut değiller. Eğer daha iyi bir planları varsa, bunu sunmanın tam zamanı” ifadelerini kullandı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü ise ‘ortak ülkelerin Gazze Şeridi'nin çatışma sonrası yeniden inşası için bir plan sunmayı taahhüt etmeleri gerektiğini’ belirtti ve şimdi ‘yenilikçi çözümler düşünmek’ gerektiğini vurguladı.

Gazze Şeridi'nin uzun vadeli kaderiyle ilgili olarak Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar ve Ürdün liderleri 20 Şubat'ta Riyad'da bir zirve düzenleyerek Trump'ın planına verilecek yanıtı görüşecekler.

Rubio, Netanyahu ile görüşmesinin ardından Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve muhalefet lideri Yair Lapid ile bir araya gelecek.



Trump’ın Gazze’yi “devralma” planı, Çin’in Tayvan politikasını nasıl etkiler?

Çin, geçen yıl mayıs ve ekimde, Tayvan'ın etrafında kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlemişti (AFP)
Çin, geçen yıl mayıs ve ekimde, Tayvan'ın etrafında kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlemişti (AFP)
TT

Trump’ın Gazze’yi “devralma” planı, Çin’in Tayvan politikasını nasıl etkiler?

Çin, geçen yıl mayıs ve ekimde, Tayvan'ın etrafında kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlemişti (AFP)
Çin, geçen yıl mayıs ve ekimde, Tayvan'ın etrafında kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlemişti (AFP)

Amerikan gazetesi Washington Post (WP), ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze, Grönland ve Kanada’yla ilgili tartışma yaratan açıklamalarının, Tayvan meselesine olası yansımalarını inceledi. 

Trump, Grönland'ı ABD toprağına katmak istediğini söylemiş, bunun için askeri yöntemlere başvurma tehdidinde bulunmuştu. Kanada’yı ABD’nin “51. Eyaleti” haline getirme planı da eleştirilmişti.

Bunlara ek olarak Cumhuriyetçi lider, ABD’nin Gazze Şeridi’ni “devralacağını” ve İsrail bombardımanlarıyla harabeye dönen bölgeyi “Ortadoğu’nun Rivierası’na” dönüştüreceğini söylemesiyle uluslararası kamuoyunun tepkisini çekmişti. 

WP’nin analizinde Trump’ın “emlakçı” yaklaşımının, Çin lideri Şi Cinping’in Tayvan’la “birleşme” planlarında daha agresif davranmasına yol açabileceği değerlendirmesi yapılıyor.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nden Ryan Hass şu yorumları paylaşıyor: 

Trump'ın söylemi, Tayvan'da Çin'in ekmeğine yağ sürüyor. Trump'ın, toprak sınırlarının güç ve zor kullanma yoluyla belirlenmemesi gerektiği ilkesini hiçe sayan her açıklaması, Pekin'deki propagandacılar tarafından muhtemelen heyecanla karşılanıyor.

Analizde, Çin’in son üç yıldır Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını artırdığına dikkat çekilirken, Şi’nin de Trump’la benzer söylemleri kullanarak adayı işgal etmeye çalışabileceği ileri sürülüyor. 

Cumhuriyetçi lider, Tayvan’ın ABD’deki yarı iletken çip sektörünü sekteye uğrattığını, üretimin Amerikan firmaları tarafından yürütülmesi gerektiğini ileri sürmüştü. Ayrıca Tayvan’ın kendi savunması için yeterli yatırımı yapmadığını iddia etmişti.

Diğer yandan Dışişleri Bakanı olarak atadığı Marco Rubio ve Ulusal Güvenlik Danışmanı görevine getirdiği Mike Waltz, Çin karşıtı tutumlarıyla tanınıyor. Rubio, Çinli mevkidaşı Wang Yi’yle ocakta telefon görüşmesi yapmış ve Pekin’in Tayvan’a yönelik “zorlayıcı eylemlerinden” endişe duyduklarını iletmişti.

Bunların yanı sıra Trump’ın ek ithalat vergileri de Çin-ABD hattında yeni bir ticaret savaşının sinyallerini veriyor. Öte yandan analizde, Trump ve Şi’nin uzun vadede ticari ilişkileri koparmak yerine geliştirmek isteyeceğine de işaret ediliyor. Böyle bir durumda Trump’ın Tayvan’ı “pazarlık kozu” olarak kullanabileceği yorumu yapılıyor. 

Çin - Tayvan gerginliği

II. Dünya Savaşı sonrasında Çin'de Milliyetçi Parti ve Komünist Parti arasındaki iç savaş Komünist Parti'nin zaferiyle sonuçlanmıştı. Mağlubiyetin ardından Milliyetçi Parti liderleri Tayvan'a sığınmıştı.

Soğuk Savaş nedeniyle Batı'yla ilişkilerini koparan Çin'i 1970'lerin başına kadar Birleşmiş Milletler'de (BM) Tayvan ya da resmi adıyla Çin Cumhuriyeti temsil ediyordu.

BM'nin 1971'de aldığı Çin Halk Cumhuriyeti'ni tanıma kararı gerginliği yeni bir boyuta taşımıştı. Kararın ardından Tayvan, BM'den çıkarılmıştı.

Pekin yönetimi, "tek Çin" ilkesini benimseyerek Tayvan'ın kendi topraklarının parçası olduğunu savunuyor. Buna göre Çin, boğaz ve çevresindeki askeri varlığının yanı sıra Tayvan'ın ülkelerle diplomatik ilişkiler kurmasına, BM'de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor.

Tayvan ise o günden bu yana bağımsızlık arayışını farklı biçimlerde sürdürüyor.

Independent Türkçe, Washington Post, BBC