3 soruda Almanya’daki tarihi seçim

Gündemin zirvesinde göçmenler ve Ukrayna savaşı var

Seçimler sadece Almanya değil Avrupa için de çalkantılı bir dönemde gerçekleştiriliyor (Reuters)
Seçimler sadece Almanya değil Avrupa için de çalkantılı bir dönemde gerçekleştiriliyor (Reuters)
TT

3 soruda Almanya’daki tarihi seçim

Seçimler sadece Almanya değil Avrupa için de çalkantılı bir dönemde gerçekleştiriliyor (Reuters)
Seçimler sadece Almanya değil Avrupa için de çalkantılı bir dönemde gerçekleştiriliyor (Reuters)

Almanya’da pazar günü yapılacak erken genel seçim, radikal sağın yükselişi, göçmen meselesi ve Ukrayna savaşı gölgesinde gerçekleşecek. 

Almanya, en son Afgan uyruklu bir göçmenin Münih’te aracıyla kalabalığa dalarak yaklaşık 30 kişiyi yaralamasıyla sarsılmıştı. 13 Şubat’ta yaşanan olayda 24 yaşındaki Farhad N. adlı göçmen gözaltına alınmıştı. 

Ülkenin kuzeydoğusundaki Saksonya-Anhalt eyaletinde yer alan Magdeburg kentindeki Noel pazarına düzenlenen saldırı da geniş yankı uyandırmıştı. 20 Aralık akşamı yaşanan olayda Suudi Arabistan doğumlu Talib Abdulmuhsin, aracını Noel pazarında kalabalığın üzerine sürerek aralarında 9 yaşında bir çocuğun da yer aldığı 5 kişiyi öldürmüş, 200'den fazla vatandaşı da yaralamıştı. Zanlının İslam karşıtı açıklamaları ve radikal sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisine desteği de dikkat çekmişti. 

Almanya’da 23 Şubat’ta yapılacak erken seçimler öncesinde özellikle Suriyeli ve Afgan göçmenlerin ülkelerine dönmesi en önemli vaatlerden biri oldu. 

ABD Başkanı Donald Trump’ın Rusya’yla irtibata geçmesi, Ukrayna savaşının gidişatı ve bocalayan ekonomi de seçimleri etkileyen önemli unsurlardan.

Başbakanlık için kimler yarışıyor?

Pazar günü yapılacak seçimlerde başbakanlık için 5 siyasetçi aday oldu.

Olaf Scholz

Yaklaşık üç yıldır görev yapan Başbakan Olaf Scholz, Ukrayna savaşının Alman ekonomisine olumsuz etkisi nedeniyle baştan beri zorlu bir mücadele veriyor. 
 

xcsvfdb
Scholz'un koltuğunu koruması zor görünüyor (Reuters)

Sosyal Demokrat Partili (SPD) siyasetçi, son dönemde göçmenlerin karıştığı saldırılara ek olarak radikal sağın da yükselişiyle sığınmacı karşıtı söylemleriyle gündeme geliyor.

SPD, asgari ücreti saat başına 12,82 eurodan 15 euroya çıkarmayı ve yatırımları artırmak için “Almanya fonu” kurmayı vaat ediyor.

Friedrich Merz

Scholz’un en dişli rakibi Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) Genel Başkanı ve Birlik Partileri’nin (CDU/CSU) Başbakan adayı Friedrich Merz. Merz, CDU liderliği için 2018’de girdiği yarışta eski Şansölye Angela Merkel’e yenilmişti. 2021’de de Armin Laschet karşısında parti liderliğini kazanamamıştı.

2022’de CDU liderliğine gelen siyasetçi, özellikle göç politikaları konusunda AfD’yle işbirliği yaptığı için eleştiriliyor.CDU/CSU, AfD'nin de desteğiyle 29 Ocak’ta Federal Meclis'te göç politikasını sıkılaştırmaya yönelik önergeyi kabul ettirmişti. Merkel ise partisinin kararına tepki göstererek “Bunun yanlış bir adım olduğuna inanıyorum” demişti.
 

SACD
Merz radikal sağla işbirliği nedeniyle eleştiriliyor (Reuters)

Merz, ülkeye göçü kontrol altına almak için sınır kontrollerini artırmayı ve iltica işlemlerini hızlandırmayı vaat ediyor. Ayrıca Almanya'nın bocalayan ekonomisini canlandırmak amacıyla vergileri düşürme ve sosyal yardım harcamalarında 50 milyar euro kesinti yapma sözü veriyor. 

Alice Weidel

2013’te kurulan AfD’nin ilk başbakan adayı Alice Weidel, son dönemde Elon Musk ve ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’ten aldığı destekle gündemde.

Weidel’ın özellikle gençler arasında popüler olması ve AfD’nin eylülde Thüringen'deki eyalet seçimlerini kazanarak bir ilke imza atması, radikal sağın yükselişine dair endişeleri artırdı.

Göçmenlerin toplu olarak sınır dışı edilmesi gerektiğini savunan AfD, Rusya’ya yaptırımların sonlandırılmasını, rüzgar türbinlerinin kaldırılmasını ve Kuzey Akım doğalgaz hattının onarılmasını istiyor. 

AfD’liler Weidel’ı, yasaklı Nazi sloganı Alles für Deutschland'a (Almanya için Her Şey) andıran Alice für Deutschland (Almanya için Alice) sloganıyla destekliyor.

Sahra Wagenknecht

Sol Parti’nin kurucularından Sahra Wagenknecht, geçen yıl ocakta partiden ayrılıp Sahra Wagenknecht İttifakı’nı (BSW) oluşturdu. İzlediği politikayı “sol muhafazakarlık” diye niteleyen Wagenknecht, kayıtdışı göçe karşı katı tedbirleri savunurken, Rusya’yla ilişkilerin iyileştirilmesini istiyor. Wagenknecht, görüşleriyle hem sağ hem de sol çizgideki seçmenlerden destek alıyor.

Robert Haebeck

İktidar ortağı Yeşiller’in lideri Robert Haebeck, ısınma için fosil yakıt kullanımına ve nükleer enerjiye karşı çıkışıyla biliniyor. 

Haebeck, oylarını artırmak için AfD’yle işbirliği yaptığı için Merz’i eleştiriyor ve Ukrayna’ya yardımların artırılması gerektiğini savunuyor. 

Seçim sistemi nasıl işliyor?

Almanya'daki seçim sistemi, II. Dünya Savaşı sonrasında aşırılıkçı partilerin tek başına iktidara gelmesini önleyecek şekilde yeniden oluşturuldu. 

2023’teki reformla birlikte parlamenter sayısı da 630’la sınırlandırıldı. Hükümeti kurmak için 316 milletvekili gerekiyor. Hiçbir partinin pazar günü alacağı oylarla tek başına bu çoğunluğu sağlaması beklenmiyor.

59 milyon 200 bin seçmenin oy kullanacağı erken seçimlerde Federal Meclis'teki 630 sandalye için 4 bin 506 aday ve 29 siyasi parti yarışıyor. Seçmenler parlamenterleri, Federal Meclis de başbakanı seçiyor.

Anketler ne diyor?

Son anketlerde CDU/CSU’nun yüzde 30 civarında oy alacağı öngörülüyor. AfD’nin oy oranının yüzde 20,5; SPD’ninse yüzde 15, 5 civarı olduğu bildiriliyor. Yeşiller’in oranı da yüzde 13’e yakın konumda.

Sol Parti’nin yüzde 7’yi görebileceği, BSW’ninse yüzde 4,6’yla baraj altında kalabileceği tahmin ediliyor. Partilerin Federal Meclis’e girebilmesi için yüzde 5 oranını geçmesi gerek.

Anket tahminleri ve partilerin AfD’yle koalisyon ortaklığı yapmayacağını söylediği göz önüne alınırsa, CDU/CSU, Yeşiller ve SPD koalisyonu kurulabilir.

Diğer yandan eski Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varufakis, Merz’in seçilmesi halinde Almanya’nın ABD politikasına yakın bir çizgiye geleceğini savunuyor. 2025 Avrupa’da Demokrasi Hareketi’nin (DİEM25) kurucusu Varufakis, Merz’in “Almanya’nın refahını hiçe sayarak sağcı politikaları izleyip, Trump’ın sözünden çıkmayacağını” öne sürüyor.

Independent Türkçe, BBC, CNN, RFI, Reuters, Guardian



Suudi Arabistan ve ABD arasındaki tarihin en büyük askeri anlaşmasının detayları

ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Riyad'da bir araya geldiler (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Riyad'da bir araya geldiler (AFP)
TT

Suudi Arabistan ve ABD arasındaki tarihin en büyük askeri anlaşmasının detayları

ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Riyad'da bir araya geldiler (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Riyad'da bir araya geldiler (AFP)

İsa en-Nehari

ABD tarafından dün yapılan açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman'ın şahitliğinde iki ülke arasında imzalanan çok sayıda anlaşma çerçevesinde değeri yaklaşık 142 milyar dolar olan bir savunma anlaşması imzalandığı belirtildi. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada savunma anlaşmasının ‘tarihin en büyüğü’ olduğu belirtilirken ABD merkezli 10'dan fazla savunma şirketi aracılığıyla Suudi Arabistan'a gelişmiş savaş ekipmanları sağlamayı amaçladığı belirtildi.

Beş temel kategori

Açıklamaya göre bu devasa anlaşma beş ana kategoriden oluşuyor ve bunlardan ilki “Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri’nin ve uzay yeteneklerinin’ geliştirilmesi. Anlaşmanın Suudi Arabistan ve bölge ülkelerinin yıllardır satın almak istediği F-35 savaş uçaklarının satışını içerip içermediği henüz belli değil, ancak bu çabalar ABD'nin İsrail'e niteliksel askeri üstünlüğünü sürdürme taahhüdüyle defalarca kez çatıştı.

Reuters'ın iki kaynaktan aktardığına göre ABD ve Suudi Arabistan, Lockheed Martin tarafından üretilen savaş uçaklarının olası satışını görüştü. F-35'lerin satışı, uygulama zamanlamasını ve bileşenlerini etkileme gücüne sahip olan ABD Kongresi'nin onayını gerektiriyor.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin, Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı'na yakın bir yetkiliye dayandırdığı haberinde Riyad'ın en yeni F-35 savaş uçakları ile milyarlarca dolar değerindeki gelişmiş hava savunma sistemlerini, özellikle hava savunma füzelerinin teslimatının Trump döneminde gerçekleşmesi koşuluyla, satın almak için çaba göstereceği aktarıldı.

Şarku’l Avsat’ın Indpendent Arabia’dan aktardığı habere göre İkinci kategorinin hava ve füze savunması olduğu belirtilen açıklamada bu konuda ayrıntılı bilgi verilmedi. Ancak bu ayın başlarında ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Suudi Arabistan'a orta menzilli havadan havaya füze satışı için 3,5 milyar dolarlık bir anlaşmayı onayladığı biliniyor. Hava muharebesi alanındaki en gelişmiş füzelerden biri olan AIM-120C-8'in bu versiyonu, daha uzun bir menzile ve karmaşık ortamlardaki hedefleri takip etme kabiliyetine sahipken aktif radar güdümünü destekleyerek savaş uçaklarının düşman savaş uçakları ve insansız hava araçları (İHA) gibi birden fazla hedefe radarı hedefe çevirmeye gerek kalmadan aynı anda saldırabilmesine olanak tanıyor.

Üçüncü kategori, Kızıldeniz'de seyrüsefer güvenliğine yönelik artan güvenlik tehditleri nedeniyle giderek önem kazanan ve ABD'yi bu yıl Husilerin gemilere yönelik saldırılarını durdurmak için askeri müdahalede bulunmaya zorlayan deniz ve kıyı güvenliğini kapsıyor. İki ülke hazırlık ve savaşa hazır olma seviyesini yükseltmek için zaman zaman deniz manevraları ve tatbikatlar yapıyor. Suudi Arabistan ayrıca beş savaş gemisi inşa etmek için İspanya ile iş birliği yaptığı Sarawat Projesi aracılığıyla askeri deniz filosunu genişletmeye çalışıyor.

Dördüncü ve beşinci kategoriler ise sınır güvenliği, kara kuvvetlerinin modernizasyonu ile istihbarat ve iletişim sistemlerinin iyileştirilmesini içeriyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın Suudi Arabistan ziyareti sırasında iki ülke ‘Suudi Arabistan’ın Silahlı Kuvvetleri’nin gelecekteki savunma kabiliyetlerinin modernize edilmesi ve geliştirilmesi’ konusunda bir ‘niyet muhtırası’ imzaladı.

Ziyaret kapsamında ayrıca Suudi Arabistan Ulusal Muhafız Bakanlığı'nın özel kara ve hava sistemlerine yönelik mühimmat, destek hizmetleri, bakım, yedek parça ve eğitim ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik bir ‘niyet muhtırası’ imzalandı.

İki ülke arasındaki imzalanan anlaşmalar, Suudi Silahlı Kuvvetlerinin kabiliyetlerinin arttırılması için Suudi Arabistan askeri akademilerinin ve askeri sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi de dahil olmak üzere kapsamlı eğitim ve destek projelerini kapsıyor.

Çok sayıda anlaşma imzalandı

Savunma anlaşması, enerji, madencilik, sağlık ve havacılık alanlarını kapsayan bazı anlaşmaların imzalanmasının hemen ardından imzalandı. Beyaz Saray'a göre toplam değeri 600 milyar doları aşan anlaşma, iki ülke arasında kayıtlara geçen en büyük ticaret anlaşması oldu.

Suudi Arabistan 2030 yılına kadar askeri teçhizat ve hizmetlere yönelik hükümet harcamalarının yüzde 50'sini yerlileştirmeyi hedefliyor. Askeri harcamalardaki yerlileştirme oranı şimdiye kadar yüzde 19,35'e ulaştı. Ülke, silah anlaşmalarının teknoloji ve bilginin yerelleştirilmesine katkıda bulunmasının yanı sıra askeri sanayide uzmanlaşmış yerel şirketleri desteklemesi gerektiğini vurguluyor.

İstatistik araştırma şirketi Statista'ya göre Suudi Arabistan, 2020 ve 2024 yılları arasında Ukrayna ve Hindistan'ın ardından dünyanın en büyük üçüncü silah ithalatçısı oldu. Aynı zamanda ABD silahlarının en büyük alıcılarından biri olan Suudi Arabistan’ın bu alandaki satın almaları, ABD’nin askeri ihracatının yüzde 12'sini oluşturuyor.

ABD ile Suudi Arabistan arasındaki yaklaşık 142 milyar dolarlık savunma anlaşması, 1980'li yıllarda Suudi Arabistan ile İngiltere arasında yapılan ve yaklaşık 43 milyar dolarla tarihin en büyük silah anlaşması olan Yemame Anlaşması’nı geride bıraktı.