Öcalan'ın mesajı Türk tarafında ihtiyat, Kürt tarafında beklenti ile karşılandı…Anlaşma henüz bitmedi

PKK silah bırakırsa SDG de silah bırakacak mı?

Bir protestocu, 27 Şubat 2025'te Türkiye'nin Diyarbakır’da düzenlenen bir mitingde Abdullah Öcalan’ın fotoğrafını taşıyor
Bir protestocu, 27 Şubat 2025'te Türkiye'nin Diyarbakır’da düzenlenen bir mitingde Abdullah Öcalan’ın fotoğrafını taşıyor
TT

Öcalan'ın mesajı Türk tarafında ihtiyat, Kürt tarafında beklenti ile karşılandı…Anlaşma henüz bitmedi

Bir protestocu, 27 Şubat 2025'te Türkiye'nin Diyarbakır’da düzenlenen bir mitingde Abdullah Öcalan’ın fotoğrafını taşıyor
Bir protestocu, 27 Şubat 2025'te Türkiye'nin Diyarbakır’da düzenlenen bir mitingde Abdullah Öcalan’ın fotoğrafını taşıyor

Ömer Önhon- Eski Suriye Büyükelçisi

Halkların Eşitlik ve Demokratik Partisi’nden (DEM) bir heyet 27 Şubat'ta İmralı Adası'nda tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan'ı ziyaret etti. Öcalan, Türk güvenlik güçleri tarafından Kenya'da yakalanıp Türkiye'ye iade edildiği Şubat 1999'dan bu yana hakkında verilen ömür boyu hapis cezasını bu adada çekiyor. Ziyaret, PKK'yı silah bırakmaya ve terörü bitirmeye ikna etmeyi amaçlayan ve haftalardır devam eden bir sürecin parçası olarak üst üste dördüncü kez gerçekleştirildi.

DEM heyeti Öcalan ile görüşmesinin ardından hemen İstanbul'a hareket etti. Orada Taksim Meydanı'ndaki bir otelde, çok sayıda medya kuruluşunun katılımıyla, Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” başlıklı 3 sayfalık mektubu Türkçe ve Kürtçe olarak okundu.

Öcalan mektubunda, PKK'nin Türkiye'de Kürtlere yapılan muamele nedeniyle ortaya çıktığını söyledi. Ancak şunu da ekledi: “PKK artık amacını aşmış durumda.” Öcalan tüm örgütleri silah bırakmaya çağırdı ve PKK’dan kendisini feshetmesini istedi.

Öcalan'ın mesajında ​​dikkat çeken husus, Türkiye'nin artık Kürt kimliğini inkâr etmemesi ve ifade özgürlüğünün elle tutulur bir iyileşme kaydetmesi nedeniyle, PKK’nın varlık nedenini yitirdiğine inanmasıydı. Öcalan bu sözleri ile hükümetin bu alanda kaydettiği başarıları takdir etmiş ve övmüş oldu.

Öcalan, PKK'dan kongre düzenleyip, kendi direktifleri doğrultusunda resmi kararlar almasını istedi. Abdullah Öcalan'ın çağrısı Türkiye'de ve dünyada geniş yankı buldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ise Öcalan'ın çağrısını olumlu diye değerlendirdi ama biz sonuca bakarız dedi.

Ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ise daha tedbirli bir tutum benimsedi. Gelişmeler ile arasına tamamen mesafe koysa da onları tümüyle reddetmedi.

Buna karşılık hem milliyetçi İyi Parti hem de Zafer Partisi, Öcalan'ın çağrısını kesin bir dille reddettiler. Kendisinden ve PKK’dan olumlu hiçbir şey çıkmayacağını vurguladılar.

Süreci başlatan Milliyetçi Hareket Partisi'nden (MHP) ise henüz bir açıklama gelmedi. MHP'nin 77 yaşındaki Genel Başkanı Devlet Bahçeli, üç hafta önce ameliyat oldu. O zamandan beri kendisinden haber alınamazken, partisinin iyi olduğu ve iyileşmekte olduğu yönündeki açıklamalarına rağmen, yoğun bakımda olduğu yönünde yaygın spekülasyonlar yapılıyor.

Bu süreç, Türkiye'yi 40 yıldan fazla süredir tehdit eden PKK terörünün son bulması için gerçek bir fırsat. Ancak sürecin şeffaf olmayışı, kamuoyunda gerçekte ne olup bittiği ve sürece iyimserlikle mi yoksa ihtiyatla mı yaklaşılması gerektiği konusunda belirsizlik yaratıyor.

Aslında söz konusu müzakereler geçen ekim ayından bu yana sürüyor, ancak detayları henüz netlik kazanmadı. Her müzakerede olduğu gibi burada da temel prensip karşılıklı olarak bir şeyler alıp vermektir. Bu da şu soruyu gündeme getiriyor: Öcalan karşılık olarak ne bekliyor? Bu açıklama onun serbest kalmasının ya da tutukluluk süresinin azaltılmasının önünü açabilir mi?

Öcalan hakkında aslında idam cezası verilmişti ama ülkede idam cezasının kaldırılmasının ardından müebbet hapse çevrildi.

Öcalan'ın açıklamasının siyasi ve toplumsal yankılar yaratması bekleniyor, ancak etkisinin boyutu henüz bilinmiyor.

Hâlâ pek çok şey belirsiz. Silah bırakması beklenen PKK'lıların akıbeti ise halen meçhul. Mücadeleden vazgeçenler tutuklanma korkusu olmadan evlerine dönebilecek mi? Haklarında çıkarılan yakalama kararları kaldırılacak mı?

Öcalan'ın açıklamasının siyasi ve toplumsal sonuçları olması bekleniyor, ancak etkisinin boyutu henüz bilinmiyor. Örneğin, AK Parti'nin hazırladığı söylenen yeni anayasanın Kürtlere özel haklar tanıyıp tanımayacağı ya da Kürtçeyi resmi dil olarak tanıyıp tanımayacağı henüz bilinmiyor. Anadilde eğitim hakkının tanınıp tanınmayacağının yanı sıra, Türkiye'de bir tür yerel yönetim anlayışına dayalı bir yönetim şekline mi geçileceği soruları da gündemde.

 DEM Partisi’nden bir heyet, tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan'ın açıklamasını okuyor, İstanbul, 27 Şubat 2025 (AP)DEM Partisi’nden bir heyet, tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan'ın açıklamasını okuyor, İstanbul, 27 Şubat 2025 (AP)

Öte yandan, şu anda Irak'ta konuşlu olan ve Kandil yöneticileri olarak bilinen PKK liderleri, Öcalan'ın çağrısı konusunda sessizliklerini korudular ve şu ana kadar onlardan herhangi bir yanıt gelmedi.

Öcalan'ın destekçileri, Öcalan'ın tüm örgüt adına konuştuğuna ve hiç kimsenin onun söylediklerine karşı çıkamayacağına, PKK’nın Öcalan’ın talimatlarına uyacağına inanıyorlar. Ancak bazı PKK gözlemcileri, Kandil'deki kadroların Öcalan'ı liderleri olarak tanımalarına rağmen, tutukluluğu nedeniyle özgür iradesini kullanamayacak durumda olduğuna, sahadaki gerçeklikten uzak olduğuna, dolayısıyla sağlıklı bir görüş bildiremeyeceğine inandıklarını ileri sürüyor. Bu durumda PKK liderlerinin Öcalan'ın çağrısına karşılık vermemesi muhtemel ki, bu da PKK içinde bölünmelere yol açabilir.

Bir başka açıdan bu açıklamanın Suriye'de de yankıları olacak, zira Türkiye, Suriye Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG) PKK’nın uzantısı olduğuna inanıyor ve yıllardır ona karşı mücadele ediyor. Bazıları PKK'nın silah bırakması halinde YPG'nin de aynısını yapacağını düşünürken, YPG’nin silah bırakmayacağını, Suriye dinamikleri içerisinde varlığını sürdüreceğini düşünenler de var. Nitekim YPG lideri Mazlum Abdi, “Öcalan'ın açıklamasında YPG yer almıyor” dedi.

Bununla birlikte Öcalan'ın çağrısının, Cumhurbaşkanı Ahmed Şara liderliğindeki Şam hükümeti ile Mazlum Abdi liderliğindeki YPG arasında yeni Suriye'de Kürtlerin statüsü konusunda sürdürülen müzakereleri etkilemesi bekleniyor.

Meselenin sınırları aşan başka boyutları da var. YPG ve PKK'yı Türkiye üzerinde baskı aracı olarak kullanmak isteyen bir İsrail var. Dolayısıyla Öcalan'ın açıklaması girişimi, Türkiye'nin, İsrail'in Kürtleri Türklere karşı kışkırtma emellerine karşı attığı bir adım olarak değerlendirilebilir.

Bahçeli'nin yaptığı çağrı sürecin ilk adımıydı, Öcalan'ın açıklaması ise ikinci adımdı. Üçüncü adım, PKK kongresinin toplanıp Öcalan'ın çağrısı doğrultusunda kendini feshetme kararı almasıdır.

Türkiye'de cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine 3 yıl kaldı ve anayasaya göre Erdoğan, anayasa değişmediği sürece yeniden aday olamayacak. Bunu başarabilmesi için de DEM'in ve Kürtlerin desteğine ihtiyacı olacak

İsimlerinin açıklanmasını istemeyen hükümete yakın yetkililer ve analistler, bu adımların tatmin edici bir şekilde tamamlanmasının ardından diğer tüm konuların ele alınacağını söylediler. Şarku’l Avsat’ın Majalla dergisinden aktardığı analize göre sürecin başarılı olması, ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya olan ve birçok kişi tarafından otoriter bir lider olarak görülen Cumhurbaşkanı Erdoğan için büyük bir zafer olacak.

Türkiye'de cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine 3 yıl kaldı ve anayasaya göre Erdoğan, anayasa değişmediği sürece yeniden aday olamayacak. Bunu başarabilmesi için de DEM ve Kürtlerin desteğine ihtiyacı olacak ve birçok kişi bunun Erdoğan'ın Öcalan’ı sürece katmasının arkasındaki en büyük motivasyon olduğunu düşünüyor. Ama hemen acele etmeyelim, çünkü henüz elimizde nihai bir anlaşma yok ve böyle bir süreç ilk kez yaşanmıyor. PKK, Eylül 1999'da da ateşkes deklare etmişti, ancak 2004'te geri adım atmış ve çatışmalar yeniden başlamıştı.

 27 Şubat 2025'te Türkiye'nin Diyarbakır şehrinde DEM Partisi’nin televizyonda yayınlanan basın toplantısını izlemek için toplanan insanlar zafer işareti yapıyor (Reuters)27 Şubat 2025'te Türkiye'nin Diyarbakır şehrinde DEM Partisi’nin televizyonda yayınlanan basın toplantısını izlemek için toplanan insanlar zafer işareti yapıyor (Reuters)

Yine Mart 2013'te, hükümetle aylarca süren görüşmelerin ardından Abdullah Öcalan'ın mesajı, Diyarbakır'daki Nevruz bayramında Türkçe ve Kürtçe okunmuştu. O zaman Öcalan, PKK’nın silahlı unsurlarının Türkiye topraklarından çekileceğini ve silahlı mücadelenin sona erdiğini açıklamıştı. PKK o dönemde Öcalan'ın direktiflerine uyacağını ve Türkiye'den çekileceğini açıklamıştı.

Daha sonra hükümet, siyasi, hukuki, sosyal, ekonomik, psikolojik, kültürel, insan hakları, güvenlik ve silahsızlanma konularını ele alan tedbirleri belirleyen “Terörizmin Sonlandırılması ve Toplumsal Entegrasyonun Geliştirilmesine Dair Kanun”u çıkarmıştı. Ancak bu süreç de DEAŞ’ın Ekim 2014'te Suriye'deki Kobani bölgesine saldırması ve bunun akabinde Türkiye'deki Kürtler arasında görülen şiddetli tepkilerin ardından hızla çöktü. Bunun üzerine Türk güvenlik güçleri ile PKK arasında çatışmalar yeniden başladı. Ancak bugün Türk liderler son derece dikkatli davranıyorlar; bir daha siyasi aldatmacalara veya açmazlara kurban gitmemeye kararlılar.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Türkiye'de doğrudan bir Rusya-Ukrayna yüzleşmesi: Hiçbir ilerleme kaydedilmedi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 16 Mayıs'ta İstanbul'da Ukraynalı ve Rus müzakereciler arasındaki toplantıya başkanlık ediyor
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 16 Mayıs'ta İstanbul'da Ukraynalı ve Rus müzakereciler arasındaki toplantıya başkanlık ediyor
TT

Türkiye'de doğrudan bir Rusya-Ukrayna yüzleşmesi: Hiçbir ilerleme kaydedilmedi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 16 Mayıs'ta İstanbul'da Ukraynalı ve Rus müzakereciler arasındaki toplantıya başkanlık ediyor
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 16 Mayıs'ta İstanbul'da Ukraynalı ve Rus müzakereciler arasındaki toplantıya başkanlık ediyor

Bu hafta birçok alanda önemli gelişmeler yaşandı; Rusya ile Ukrayna arasında savaşı sona erdirecek olası bir anlaşmaya varılmasına dair umutlar yükselirken, ABD Başkanı Körfez'e başarılı ve iyi organize edilmiş bir resmi ziyaret yaptı ve uzun zamandır beklenen Suriye'ye yönelik yaptırımlar kaldırıldı.

Rusya, Ukrayna ve ABD temsilcileri 16 Mayıs'ta İstanbul'da bir araya geldi. Görüşmeler, ABD-Ukrayna-Türkiye ve Rusya-Ukrayna-Türkiye olmak üzere iki ayrı üçlü formatta gerçekleştirildi. ABD heyetine Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Ukrayna heyetine Savunma Bakanı, Rus heyetine Putin'in danışmanlarından Vladimir Medinskiy başkanlık ederken, Türk tarafını Dışişleri Bakanı Hakan Fidan temsil etti.

Bu, 2022'den bu yana savaşan ülkelerin Türk Dışişleri Bakanı'nın başkanlığında bir araya geldiği ilk toplantı oldu. Ancak ABD, Rusya, Ukrayna ve Türkiye'nin yer aldığı dörtlü bir toplantı gerçekleştirilmedi.

Trump, bölge turu sırasında gazetecilere yaptığı açıklamada, “Putin ve ben görüşmediğimiz sürece hiçbir şey olmayacak” dedi. Bu açıklama gerçeği yansıtıyor gibi görünüyor; zira İstanbul'da yürütülen müzakerelerde taraflar pozisyonları ve şartları görüşseler de başarının anahtarı hâlâ iki liderin elinde bulunuyor.

Alışılmadık, sık sık kuru ve tehditkâr siyasi tarzına rağmen Trump birçok alanda ilerleme kaydediyor. Seçim kampanyası sırasında, göreve geldikten sonra 24 saat içinde Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı bitireceğini defalarca dile getirmişti. Ama savaş bir günde bitmedi. Ancak şubat ayında Oval Ofis'te Trump ve ekibi ile Zelenskiy arasında yaşanan ve uluslararası ilişkiler tarihinin en dramatik ve muğlak olaylarından biri olarak değerlendirilen şok edici olayın ardından yeni bir başlangıç ​​başladı.

Trump, Ukrayna'nın NATO üyesi olamayacağını açıkça belirterek, ülkeye silah sevkiyatını durdurdu. ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff, mart ayında Riyad'da bir araya gelen ABD-Rusya uzman gruplarının ikili ilişkilerin iyileştirilmesi ve Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesi konularını görüşmesinden bir ay sonra Moskova'da Putin ile bir araya geldi.

Trump, X platformundan yaptığı paylaşımda, perşembe gününün “Rusya ve Ukrayna için harika bir gün” olabileceğini belirterek, katliamların durması yönündeki umudunu dile getirdi

Nisan ayında Amerikalı ve Ukraynalı bakanlar, nadir toprak elementleri, petrol ve gaz da dahil olmak üzere Ukrayna'nın doğal kaynaklarına ortak yatırım yapma şartlarını belirleyen bir maden kaynakları anlaşması imzaladılar. Bu anlaşma Trump'ın seçmenlerine, ABD'nin Ukrayna savaşına harcadığı milyarların elle tutulur getiriler sağladığını söylemesini sağladı.

Geçtiğimiz cumartesi günü, Avrupa Beşlisi olarak bilinen ülkelerin liderleri- Ukrayna, Fransa, İngiltere, Almanya ve Polonya- 12 Mayıs'ta başlamak üzere 30 günlük koşulsuz ateşkes önerdiler. Putin ise buna karşılık ateşkes ilan ederek,15 Mayıs'ta Ukrayna ile Rusya arasında İstanbul'da doğrudan görüşmeler yapılmasını önerdi.

Bunun ardından yoğun bir diplomatik faaliyet yaşandı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Putin, Zelenskiy ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile telefonda görüştü. Zelenskiy, X hesabından yaptığı paylaşımda, perşembe günü Türkiye'de Putin'i bekleyeceğini belirterek, “Umarım bu sefer Ruslar bahane aramaz” dedi.

Görsel kaldırıldı.Dışişleri Bakanı Hakan Fidan,16 Mayıs'ta İstanbul'da Türkiye, ABD ve Ukrayna arasında gerçekleştirilen üçlü görüşmeler öncesinde ABD'li mevkidaşı Marco Rubio ile konuşuyor (Reuters)

Trump da X platformundan yaptığı paylaşımda, perşembe gününün “Rusya ve Ukrayna için harika bir gün” olabileceğini belirten bir mesaj paylaşarak, katliamların durması yönündeki umudunu dile getirdi. “Bunun başarılmasını sağlamak için her iki taraf ile de çalışmaya devam edeceğim. Önümüzdeki hafta büyük bir hafta olacak” diye ekledi.

Bu gelişmeler, Trump'ın Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni kapsayan Ortadoğu turu ile NATO Dışişleri Bakanları'nın Türkiye'nin ev sahipliğinde Antalya'da yapılan gayrı resmi toplantısına denk geldi. Bu sırada İstanbul toplantısının yapılacağı teyit edilirken, katılımın düzeyi belirsizliğini korudu.

Trump yönetiminin yaklaşımı ile birlikte Ukrayna artık bir barış anlaşması imzalamaya hazır görünüyor, fakat anlaşmanın şartları üzerinde anlaşmak zor görünüyor

Erdoğan, Türkiye'nin, liderleri barış görüşmeleri için ağırlamaya hazır olduğunu açıkladı. Hatta bir ara Trump'ın Ortadoğu turunun programını değiştirerek Putin ve Zelenskiy'ye İstanbul'da katılacağı yönünde umutlar oluştu. Ancak Putin bizzat katılmadı, dahası Dışişleri Bakanı Lavrov'u değil, danışmanı Vladimir Medinskiy'yi gönderdi. Ukrayna tarafına gelince, Cumhurbaşkanı Zelenskiy, Ankara'da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaklaşık 2 saat 40 dakikalık görüşmesinin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Rus heyetinin yapısıyla ilgili duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi. Ancak Trump ve Erdoğan'a duyduğu saygıyı ve barışa olan bağlılığını açıkça göstermek amacıyla İstanbul'a bir heyet göndereceğini söyledi. Zelenskiy, Putin'in savaşı bitirmek istemediğine inandığını da sözlerine ekledi.

Türkiye, 2022'de savaşın başlangıcında diplomatik bir girişim başlatmış ve Antalya ve İstanbul'daki toplantılarla Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuk yapmıştı. Karadeniz Tahıl Koridoru ve esir takası konularında anlaşmalara arabuluculuk etmişti. O dönemde iki taraf bir anlaşmaya varmaya çok yaklaşmıştı ancak çabalar başarısız oldu ve Ruslar, Ukraynalılar ile kendilerini savaşmaya teşvik eden Batılı müttefiklerini suçlamıştı. O tarihten bu yana iki ülke yetkilileri yüz yüze görüşmedi.

Savaş sırasında her iki taraf da ağır kayıplar verdi. Ukrayna, Rusya ile savaşmaya ve ona ağır kayıplar verdirmeye devam etti. Ancak Rusya'nın en büyük tarihi avantajı, yani neredeyse sınırsız sayıda askeri seferber edebilme kabiliyeti, bir kez daha belirleyici faktör haline geldi. Rusya sahada yeniden üstünlüğü ele geçirdi, uluslararası yaptırımlar Rus ekonomisini çökertmeyi başaramadı ve Rus savaş makinesi etkin bir şekilde çalışmaya devam ediyor.

Bu koşullar ve Trump yönetiminin yaklaşımı ile birlikte Ukrayna artık bir barış anlaşması imzalamaya hazır görünüyor, fakat anlaşmanın şartları üzerinde anlaşmak zor görünüyor. Zira Rusya, 2014'te işgal ettiği Kırım'ı ve 2022'de işgal ettiği Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson'u geri vermeyi düşünmüyor. Rusya bu bölgeleri ilhak etti ve Ukrayna'nın NATO üyesi olmaması, ittifakın Rusya topraklarına yakın bir yerde konuşlanmaması, Ukrayna içindeki Rusya karşıtı yapıların tasfiye edilmesi konusunda ısrarını sürdürüyor.

Biden döneminde soğuyan Türkiye-ABD ilişkileri Trump döneminde ısınmaya başladı

Ukrayna ise kaybettiği toprakların büyük bölümünü geri almasının imkânsız olduğunu anlamış olabilir, ancak bunları Rusya'nın dayattığı şartlarla ona devretmeye hazır değil. Yine Zelenskiy, Ukrayna'nın NATO üyeliğinin artık çok uzak bir ihtimal olduğunun farkında, ancak “güvenlik garantileri” elde etme konusunda ısrarcı. NATO'ya üye olamazsa Avrupa Birliği'ne üye olmak gibi bir yolla Batı ile bütünleşmek istiyor.

Trump, Ortadoğu turunun ilk durağı Riyad'da Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması kararını açıklamış, ertesi gün Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile bir araya gelmişti.15 Mayıs'ta da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ankara'da ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani ile bir araya geldi. Rubio, görüşmeyi “dostça ve yapıcı” olarak niteledi ve bu Türk yetkililer tarafından da doğrulandı.

Trump, Körfez turu sırasında milyarlarca dolarlık silah ve ticaret, gelecekte ABD'ye yönelik yatırım anlaşmaları imzaladı.

Görsel kaldırıldı.Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, 16 Mayıs'ta Arnavutluk'un başkenti Tiran'daki İskender Bey Meydanı'nda düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi sırasında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı karşılıyor (Reuters)

Bir diğer önemli gelişme ise Netanyahu'nun Trump'ın sabrını sınamaya başlaması, ancak onun yine de İsrail'in çıkarlarını savunmaya devam etmesi. Trump'ın Suriye'ye yönelik girişimleri de İsrail'in güvenliğine bağlıydı. Suriye ve Körfez ülkeleriyle yaptığı görüşmelerde İsrail ile ilişkilerin iyileştirilmesi ve İbrahim Anlaşmaları'nın genişletilmesinin önemli yer tuttuğu belirtiliyor.

Körfez liderleri ve Cumhurbaşkanı Şara'nın yanı sıra, Cumhurbaşkanı Erdoğan da bugünlerde yıldızdı. Biden döneminde soğuyan Türkiye-ABD ilişkileri Trump döneminde ısınmaya başladı. Başkan Trump, Erdoğan'ı önemli bir lider ve dost olarak tanımlıyor ve Suriye ile Ukrayna da dahil olmak üzere birçok konuda kendisiyle temas kuruyor.

Erdoğan ve hükümetinin iç ve dış baskılar altında olduğu, demokrasiden uzaklaşıp otoriter bir yönetime doğru yöneldiği yönündeki suçlamaların arttığı bir dönemde, Trump'ın dostluğu ve Erdoğan’ın barış arabulucusu imajını oluşturmasına zemin hazırlayan fırsatlar, onun için can simidi oldu.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.