Musk’tan Güney Afrika çıkışı: “Siyah olmadığım için izin vermiyorlar”

Memleketinden teknoloji milyarderine yanıt geldi

Musk’ın Starlink sistemi Afrika'da 17 ülkede hizmet veriyor (Reuters)
Musk’ın Starlink sistemi Afrika'da 17 ülkede hizmet veriyor (Reuters)
TT

Musk’tan Güney Afrika çıkışı: “Siyah olmadığım için izin vermiyorlar”

Musk’ın Starlink sistemi Afrika'da 17 ülkede hizmet veriyor (Reuters)
Musk’ın Starlink sistemi Afrika'da 17 ülkede hizmet veriyor (Reuters)

Teknoloji milyarderi Elon Musk, Starlink uydu sisteminin Güney Afrika’da hizmet vermemesini “siyah olmamasına” bağladı.  

ABD Hükümet Verimliliği Bakanlığı’nın (DOGE) başındaki Musk, X’te dün yaptığı paylaşımda, memleketi Güney Afrika’da Starlink’in hizmet vermemesine ilişkin şu ifadeleri kullandı:

Siyah olmadığım için Starlink’in Güney Afrika’da faaliyet göstermesine izin verilmiyor.

Güney Afrika, 14 Ağustos 2023’te Starlink uydu internet sisteminin ithalatını yasaklamıştı.

Reuters, sorunun Siyahların Ekonomik Olarak Güçlendirilmesi (BEE) uygulamasıyla ilgili yaşanan anlaşmazlıktan kaynaklandığını aktarıyor.

Güney Afrika, BEE kapsamında yabancı telekomünikasyon şirketlerinin, ülkede anlaştığı firmaların yüzde 30’unun dezavantajlı gruplara ait olmasını şart koşuyor. BEE, siyah vatandaşların önemli sektörlerde ekonomik açıdan güçlendirilmesini hedefliyor.

Ancak programı eleştiren Musk, BEE’nin yabancı sermayenin Güney Afrika’ya girmesini engellediğini savunuyor.

Güney Afrika merkezli teknoloji sitesi TechCentral, Starlink sistemini üreten SpaceX’in, yetkililerle iletişime geçerek BEE zorunluluğunu yeniden değerlendirmelerini istediğini ileri sürüyor. Yetkililerse Musk’ın firmasından böyle bir talep gelmediğini savunuyor.

Diğer yandan Güney Afrika Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey yetkili Clayson Monyela, X’teki açıklamasında Musk’ın söylediklerine karşı çıkarak şu ifadeleri kullandı:

Bu doğru değil, siz de biliyorsunuz. Durumun sizin ten renginizle hiçbir ilgisi yok. Starlink, yerel yasalara uymak kaydıyla Güney Afrika'da faaliyet gösterebilir.

Independent Türkçe, RT, Reuters 



İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

İsrail'le 12 günlük çatışmanın ardından İran ülke içindeki baskıyı artırıyor.

Guardian'ın haberinde, 13 Haziran'da İsrail'in saldırısıyla başlayan ve İran'ın misillemesinin ardından 24 Haziran'da ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan edilen çatışmaların, İran'da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği belirtiliyor.

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 kişinin hayatını kaybettiği anımsatılıyor. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği yazılıyor.

Mahsa Emini protestolarına katıldığı gerekçesiyle hapse atılan aktivist Rıza Handan'ın, bombalamadan sonra daha kötü şartlardaki bir hapishaneye gönderildiği belirtiliyor. 60 yaşındaki aktivistin kızı şunları söylüyor:

Ne babamın ne de diğer mahkumların yatağı var, yerde uyumak zorunda kalıyorlar. Bir keresinde uyandığında battaniyesinin içinde 6 ya da 7 tahtakurusu bulmuştu.

Kadın mahkumların da yanlarına kişisel eşyalarını bile alamadan Karçak Hapishanesi'ne gönderildiği belirtiliyor. İdam cezasına çarptırılan Kürt yardım çalışanı Pakşan Azizi'den en az iki gündür haber alınamadığı aktarılıyor. Af Örgütü'ne göre Azizi, "barışçıl insani yardım ve insan hakları faaliyetleri" nedeniyle cezalandırıldı. Tahran yönetimiyse kendisini "devlete karşı silahlı isyanla" suçluyor.

Savaş sonrası İran genelinde bir güvenlik baskısı dalgası başlatıldığı da ifade ediliyor. Kolluk kuvvetlerinin kontrol noktaları oluşturduğu ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle birçok kişinin tutuklandığı aktarılıyor.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edildi. CHRI'dan Hadi Gayemi şu iddiaları paylaşıyor:

İranlı yetkililer, insanları hiçbir gerekçe göstermeden ve avukatlarına erişim hakkı vermeden gözaltına alıyor, ardından ‘ulusal güvenlik' suçlamalarıyla idam ederek halkı sindirmeye ve kontrolü yeniden kurmaya çalışıyor.

New York Times'ın analizinde de Evin Hapishanesi'nin "insan hakları ihlalleriyle" gündem olduğu hatırlatılıyor. Haberde, 12 günlük çatışmaların ardından Tahran yönetiminin tarihsel bir kavşakta olduğu yazılıyor. İran'ın ileride içerideki baskıyı artırmakla ülkenin dönüşümüne yönelik politikaları uygulamak arasında bocalayabileceği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times