İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından Türkiye'nin siyasi geleceği

Seçimlerin 2028 yılında yapılması planlanıyor

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasını protesto eden bir gösterici polis memurlarının önünde Türk bayrağı tutarken, 23 Mart 2025 (Reuters)
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasını protesto eden bir gösterici polis memurlarının önünde Türk bayrağı tutarken, 23 Mart 2025 (Reuters)
TT

İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından Türkiye'nin siyasi geleceği

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasını protesto eden bir gösterici polis memurlarının önünde Türk bayrağı tutarken, 23 Mart 2025 (Reuters)
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasını protesto eden bir gösterici polis memurlarının önünde Türk bayrağı tutarken, 23 Mart 2025 (Reuters)

Ömer Önhon

Türkiye'de yaşanan son siyasi kriz, Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının çok ötesine geçerek ülkenin geleceğini tehlikeye soktu.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı İmamoğlu 19 Mart'ta gözaltına alındı ve bundan dört gün sonra, 23 Mart'ta resmen ‘yolsuzlukla’ suçlandı. İmamoğlu, ‘terör örgütüne yardım etme’ suçlamasından beraat etmesine rağmen Başsavcılık, mahkemenin kararına itiraz etti.

İmamoğlu şu anda İstanbul'a yaklaşık 70 kilometre uzaklıkta bulunan ve yüksek profilli tutukluların kalmasıyla ünlü Silivri’deki Marmara Cezaevi'nde tutuluyor. Silivri'de yıllarca aralarında emekli subaylar, siyasi parti liderleri, milletvekilleri, gazeteciler ve 2013 yılındaki Gezi Parkı protestolarına katılanların da bulunduğu çok sayıda kişi kaldı. Bu kişilere yöneltilen suçlamalar hükümeti devirmeye teşebbüsten terörizme destek vermeye kadar çeşitlilik gösteriyor.

Silivri'de gözaltına alınanlar arasında Gezi Parkı protestolarının planlayıcısı olmakla suçlanan iş insanı Osman Kavala, şimdiki Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (EDP) öncülü olan Kürt yanlısı Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) eski eş başkanı Selahattin Demirtaş ve Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ öne çıkıyor. İmamoğlu şimdi Silivri’deki bu önde gelen isimler kervanına katıldı.

Yasal olarak atılacak bir sonraki adım, mahkemenin bir iddianame hazırlaması ve ardından İmamoğlu ve diğer tutukluların yargılanması olacak olsa da henüz herhangi bir takvim belirlenmiş değil.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve muhalefet kanadındaki diğer partilerin yüz binlerce destekçisinden oluşan büyük kalabalıklar, İmamoğlu'nun tutuklanmasından bu yana her gün, başında bulunduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bulunduğu Sarnıç Meydanı'nda toplanıyor. Hükümeti ve yargıyı protesto ediyor, İmamoğlu ve diğer tutuklularla dayanışma içinde olduklarını ifade ediyorlar.

Türkiye'nin hemen her şehrine yayılan gösterilerde üniversite öğrencileri başrolü üstlenirken ilginç bir şekilde rahatlık ve özgürlük arayışında olan bir nesil olarak bilinen ‘Z Kuşağı’ üyeleri beklenmedik bir kararlılık ve direnç gösterdi.

cvfgbh
CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul'da Çağlayan Adliyesi olarak bilinen Adalet Sarayı'nda adli makamlara ifade verdikten sonra destekçilerine seslendi, 31 Ocak 2025 (Reuters)

Öte yandan polis İzmir, Ankara ve İstanbul'da protestoculara karşı birçok kez tazyikli su ve göz yaşartıcı gaz kullandı. Çatışmalar hafif yaralanmalara sebep olurken, herhangi bir ölüm olayı ya da ciddi hasar rapor edilmedi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, beş gün süren olaylar sırasında 123 polis memurunun yaralandığını ve aralarında çok sayıda gazetecinin de bulunduğu bin 133 kişinin gözaltına alındığını açıkladı.

Gelecekte bizi ne bekliyor?

Yasal olarak atılacak bir sonraki adım, mahkemenin bir iddianame hazırlaması ve ardından İmamoğlu ve diğer tutukluların yargılanması olacak olsa da henüz herhangi bir takvim belirlenmiş değil. Türkiye'de yargıya yönelik temel eleştirilerden biri, iddianame hazırlamanın ve mahkemeye çıkmanın uzun zaman alması. Tutuklular davaları görülmeden aylarca hatta yıllarca cezaevinde kalabiliyor. Örneğin Ümit Özdağ 63 gündür cezaevinde hakkındaki iddianamenin hazırlanmasını bekliyor.

CHP, İmamoğlu'nun olası cumhurbaşkanlığı adaylığına yönelik kamuoyu desteğine dair nabız yoklaması yapmak için 1,7 milyon üyesinin yanı sıra genel kamuoyuna açık bir iç ön seçim yaptı.

İdari olarak hem İBB Başkanı İmamoğlu hem de Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık yolsuzluk suçlamasıyla tutuklandılar, ancak terörle ilgili suçlamalardan -en azından mevcut aşamada- aklandılar. Bu da haleflerinin, ana muhalefet partisi CHP'nin çoğunlukta olduğu belediye meclisleri tarafından seçileceği ve belediye başkanlığının partinin elinde kalacağı anlamına geliyor. İBB ve Beylikdüzü belediye başkan vekillerinin bugün seçilmesi planlanıyor.

Öte yandan Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ‘terörü desteklediği’ suçlamasıyla tutuklandı ve yerine seçimle vekil değil, kayyum atandı. Birçok kişi, yaygın protesto gösterileri olmasaydı, tutuklamalardan etkilenen muhalefete bağlı tüm belediyelere kayyum atanabileceğine inanıyor.

hyju
Tutuklanan İBB Başkanı ile dayanışma için İstanbul'da düzenleen yürüyüşte göstericiler pankartlar ve Türk bayrakları taşıdı, 23 Mart 2025 (AFP)

Muhalif politikacılar ve protestocular, yargıyı iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) lehine ‘açıkça önyargılı olmakla’ suçlayarak öfkelerini dile getirirken muhaliflere karşı hızlı ve kararlı bir şekilde hareket eden mahkemelerin -çoğunlukla gizli tanıkların ifadelerine dayanarak- eski başbakanlar, bakanlar ve belediye başkanları da dahil olmak üzere iktidar partisi yetkililerine yönelik belgelenmiş yolsuzluk ve suiistimal suçlamalarını görmezden geldiğini söylüyorlar.

Buna karşın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın destekçileri, muhalefeti ‘kaosu körüklemeye ve ülkeyi istikrarsızlaştırmaya çalışmakla’ suçluyor. Erdoğan'ın dünkü kabine toplantısının ardından sokaklara dökülen milyonları ‘vandallar’ olarak nitelendirmesi de tepkilere yol açtı. Muhalefet liderleri ve siyasi analistler, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu sözlerini, ‘destekçilerini harekete geçirmek ve kasıtlı olarak ortamı alevlendirmek suretiyle iktidarını güçlendirmek için toplumsal bölünmeleri istismar etmesinin bir başka örneği’ olarak değerlendirdiler.

Bu arada İmamoğlu'nun avukatları, mahkeme kararının yanı sıra üniversite diplomasını iptal eden bir diğer mahkeme kararını temyize götürmeye hazırlanıyor.

CHP, İmamoğlu'nun olası cumhurbaşkanlığı adaylığına yönelik kamuoyu desteğine dair nabız yoklaması yapmak için 1,7 milyon üyesinin yanı sıra genel kamuoyuna açık bir iç ön seçim yaptı. Türkiye'nin büyük şehirlerinde, belediye binalarından restoranlara kadar çeşitli mekanlarda oy verme merkezleri kuruldu.

Merkez Bankası, liranın yabancı para birimleri karşısında çöküşünü önlemek için müdahale ederek büyük miktarlarda döviz satışı yaptı. Rezervleri yaklaşık 25 milyar dolar azalttı. Bankacılık sektörü piyasa değerinin yüzde 25'ini kaybetti.

Tıpkı resmi seçimlerde olduğu gibi, insanlar sandık başına giderek İmamoğlu'nun fotoğrafı ve ‘adaylığını destekliyorum’ yazılı bir kağıdı sandığa attı. Bir günlük girişimin sonunda CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yaklaşık 15 milyon kişinin İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığını desteklemek için oy kullandığını açıkladı. Bu kayda değer katılım, erken seçimlere yönelik halkın yaygın özleminin bir göstergesi olarak görüldü.

Olağan takvime göre Türkiye'de bir sonraki cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin 2028 yılında yapılması planlanıyor.

Anayasaya göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2028 yılında yeniden aday olamıyor. Ancak iktidardaki AK Parti bu engeli aşmaya kararlı görünüyor ve bunu yapmasına izin verebilecek birkaç anayasal mekanizma var. Meclisteki 600 milletvekilinden 360'ının anayasa değişikliği lehinde oy kullanması halinde, teklif referanduma sunulacak ve geçerli oyların çoğunluğunun desteğini alması halinde kabul edilecek. Eğer 400 milletvekili değişiklik lehinde oy kullanırsa, referanduma gerek kalmadan doğrudan kabul edilmiş olacak. AK Parti'nin 272, müttefiki Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) ise 47 milletvekili olmak üzere toplam 319 milletvekili bulunuyor. Ancak bu sayı gerekli olan 360 barajının altında kalıyor.

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önünde bir seçenek daha var. O da Seçim tarihinden önce parlamentoyu feshetmek. Ancak bu seçenek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikinci dönemini tamamlamadığını iddia etmesine ve böylece yeniden aday olmasına olanak sağlayabilir.

Erken seçime gidilip gidilmeyeceği ve gidilirse Ekrem İmamoğlu'nun aday olup olamayacağı henüz bilinmiyor. Ancak muhalefetin alternatifi yok değil. CHP lideri Özel, acil durum planları olduğunu belirtti.

Bu arada Türkiye’nin halihazırda art arda gelen krizlerle sarsılan ekonomisi, son siyasi çalkantıların yansımalarından da etkilendi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2023 yılında bakanlık görevini devraldığından bu yana ekonomik dengeyi yeniden sağlamaya çalışsa da sınırlı ilerleme kaydedebildi. Resmi verilere göre enflasyon oranı yüzde 39,05'e düşse de bu rakamlara şüpheyle bakılıyor. Aynı şekilde veriler döviz rezervlerinin arttığına işaret ediyor. Türkiye'nin kredi notu uluslararası kuruluşlar tarafından yükseltildi.

Türkiye’nin önde gelen ekonomistlerinden Mahfi Eğilmez'e göre son olaylar ekonomiye ağır bir darbe vurdu ve borsa yaklaşık iki trilyon lira değer kaybetti. Büyük bir sermaye çıkışı yaşandı. Kamu borcu risk oranı (CDS) 250'den 328 baz puana yükseldi.

Merkez Bankası, liranın yabancı para birimleri karşısında çöküşünü önlemek için müdahale ederek büyük miktarlarda döviz satışı yaptı. Rezervleri yaklaşık 25 milyar dolar azalttı. Bankacılık sektörü piyasa değerinin yüzde 25'ini kaybetti.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla eş zamanlı olarak Trump'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ‘harika bir görüşme’ yaptığını ve ikili ilişkilerde ‘olumlu gelişmeler’ beklediğini açıkladı.

Bakan Şimşek'in istifa edebileceğine dair söylentiler vardı, ancak kendisi sosyal medya üzerinden bunu yalanlayarak piyasaların istikrarını sağlamak için çalışmalarına devam ettiğini vurguladı.

Uluslararası tarafların tutumları, jeopolitik çıkarların ilkelerin ve ‘siyasi gerçekçiliğin’ hukukun üstünlüğüne bağlılığın önüne geçtiğini açıkça yansıtıyor.

Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Türkiye Daimi Raportörü Nacho Sanchez Amor'un Ankara’yı ‘tam teşekküllü otoriter bir devlete doğru tam hızla ilerlemekle’ suçlayan büyük sözler sarf etmesine rağmen daha önce daha az ciddi olaylar nedeniyle Ankara'yı çok daha fazla eleştiren Avrupa Birliği (AB) liderleri, ürkek ve sulandırılmış açıklamalar yapmakla yetindiler.

AB, insan hakları konularından ziyade Türkiye'nin savunma kapasitesini ve bölgesel güvenliğini güçlendirmek için iş birliği yapmasını sağlamakla ilgileniyor gibi görünüyor. Aynı şekilde ABD de doğrudan bir eleştiriden kaçındı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, Türkiye'nin iç meseleleriyle ilgili ayrıntılara girmeden, Washington'ın insan hakları ve adil yargılama konusundaki genel tutumunu yinelemekle yetindi.

v fgbhn
İBB Başkanı İmamoğlu’nun tutuklanmasını İBB binası önünde protesto edenler, 23 Mart 2025 (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla eş zamanlı olarak Trump'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ‘harika bir görüşme’ yaptığını ve ikili ilişkilerde ‘olumlu gelişmeler’ beklediğini açıkladı.

Öte yandan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın olası bir ABD ziyaretine hazırlık amacıyla ABD'li mevkidaşı Marco Rubio ile iki tarafı da ilgilendiren konuları görüşmek üzere yarın Washington'da olacak. Ancak İmamoğlu'nun tutuklanması ve buna eşlik eden siyasi krizin bu görüşmelerde öne çıkması pek olası görünmüyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Beyaz Saray, Trump'ın sağ elindeki bandajı "çok sayıda el sıkışması" ile gerekçelendiriyor

Trump, morluğa makyaj yapıyor (Arşiv- Reuters)
Trump, morluğa makyaj yapıyor (Arşiv- Reuters)
TT

Beyaz Saray, Trump'ın sağ elindeki bandajı "çok sayıda el sıkışması" ile gerekçelendiriyor

Trump, morluğa makyaj yapıyor (Arşiv- Reuters)
Trump, morluğa makyaj yapıyor (Arşiv- Reuters)

Beyaz Saray dün, ABD başkanının günlerdir sağ elinde taşıdığı bandajı, yaptığı sayısız tokalaşmaya işaret ederek bir kez daha haklı çıkarmaya çalıştı.

Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt dün, "Bununla ilgili size zaten bir açıklama yaptık" dedi. Leavitt'in açıklaması, son zamanlarda ortaya çıkan bandajlarla ilgili bir soruya yanıt olarak geldi. "Başkan sürekli insanlarla el sıkışıyor," diyen Leavitt, birkaç ay önce başkan şişmiş sağ eliyle görüldüğünde yapılan açıklamayı yineledi.

Leavitt ayrıca, "Kalp damar hastalığına karşı önleyici tedavi olarak her gün aspirin de alıyor" diyerek, "bu da gördüğünüz morluklara katkıda bulunmuş olabilir." Beyaz Saray, örneğin pazar günü Washington'daki bir etkinlik sırasında 79 yaşındaki Trump'ın taktığı bandajlar görülmeden önce de bu açıklamayı yapmıştı.

ABD'nin en yaşlı seçilmiş başkanı olan Trump için sağlık hassas bir konu. Demokrat selefi Joe Biden'ı bunama hastalığından muzdarip olmakla ve bu nedenle yönetmeye uygun olmamakla suçladı.

Trump, salı akşamı Truth Social’deki hesabından yaptığı öfkeli paylaşımda, sağlığıyla ilgili medya haberlerini "kışkırtıcı ve muhtemelen vatana ihanet" olarak nitelendirdi.

Trump'ın sağlığı, bir dizi etkinlikte uyanık kalmakta zorlandığı görülmesinin yanı sıra, ekim ayında ek tıbbi testlerin bir parçası olarak MR çektirmesiyle de mercek altına alındı.


Hegseth ve Japon mevkidaşı: Çin'in eylemleri bölgesel barışa hizmet etmiyor

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
TT

Hegseth ve Japon mevkidaşı: Çin'in eylemleri bölgesel barışa hizmet etmiyor

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth (Reuters)

Tokyo bugün yaptığı açıklamada, Japonya Savunma Bakanı Shinjiro Koizumi ve Amerikalı mevkidaşı Pete Higseth'in bölgedeki güvenlik konusunu görüşmek üzere yaptıkları telefon görüşmesinde, Çin'in son eylemlerinin "bölgesel barışın sağlanmasına yardımcı olmadığı" konusunda mutabık kaldıklarını duyurdu.

Japonya Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada, iki bakanın "6 Aralık'ta Çin askeri savaş uçakları tarafından Japonya Öz Savunma Kuvvetleri uçaklarının hedef alındığı radar kilitleme olayı da dahil olmak üzere, Hint-Pasifik bölgesindeki kötüleşen ciddi güvenlik durumu hakkında samimi görüş alışverişinde bulunduğunu" belirtti.

Açıklamada, Başbakan Sanae Takaichi'nin geçen ay Tayvan hakkındaki açıklamalarının ardından Japonya ve Çin arasında yaşanan anlaşmazlık ortamında, iki bakanın "Çin'in eylemlerinin bölgesel barış ve istikrara katkıda bulunmadığı gerekçesiyle, bölgesel gerilimleri tırmandırabilecek her türlü eylemden ciddi endişe duyduklarını" ifade ettikleri belirtildi.


İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
TT

İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)

Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden sekiz ismin de bulunduğu 11 İsrailli bakan, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz’dan Hanuka Bayramı sırasında Gazze Şeridi’nde bayrak töreni düzenlenmesine izin verilmesini talep etti.

Aşırı sağcı ve yerleşim yanlısı Nahala Hareketi tarafından başlatılan girişim kapsamında yayımlanan mesajda, “Gazze’nin İsrail topraklarının bir parçası olduğunu gururla teyit etmenin zamanı geldi. Bu bölge yalnızca Yahudi halkına aittir ve derhal İsrail devletinin bir parçası hâline gelmelidir” ifadeleri yer aldı.

Mesajda ayrıca, etkinliğin temel amacının ‘İsrail’in 2005’te bölgeden çekilirken boşalttığı, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki eski Nisanit yerleşiminin kalıntıları üzerinde İsrail bayrağını göndere çekmek’ olduğu belirtildi.

dfrtg
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Mesajın imzacıları arasında, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile aralarında Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in de bulunduğu sekiz Likud’lu bakan yer aldı.

Ayrıca, toplam 120 sandalyeli Knesset’ten 21 milletvekili de metne imza attı. İmzacı vekiller Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi ile Likud’a mensup.

Nahala Hareketi, ‘Nisanit’te bayrak töreni’ olarak duyurduğu etkinliğin, Gazze Şeridi’nde hâlen İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede yapılacağını açıkladı.

Etkinliğin 18 Aralık’ta, sekiz gün süren Hanuka’nın beşinci gecesinde düzenlenmesi planlanıyor. Bayram bu yıl pazar günü başlayacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, konuya ilişkin AFP’nin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

jbhj
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusu çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, ‘İsrail topraklarından Gazze Şeridi’ne geçen birkaç İsrailli sivilin gözaltına alındığını’ duyurdu.

Yerleşimciler ve Filistinlilere yönelik saldırılarla suçlanan aşırılık yanlılarına hukuki destek veren Honenu örgütü ise yaptığı açıklamada, ‘Çarşamba günü onlarca sağcı aktivistin, Nisanit’in kalıntıları üzerinde bir yerleşim kurulmasını talep etmek üzere Gazze sınır çitini aştığını’ belirtti.

10 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yürürlüğe giren kırılgan ateşkes kapsamında, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin yarısından fazlasında kontrol sağlamasına imkân veren bir hatta çekilmişti. Savaşın büyük yıkıma uğrattığı bölgede bu hat fiili kontrol sınırı olarak işliyor.

Geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından da desteklenen ABD’nin Gazze barış planı ise İsrail güçlerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.