İsrail Hava Kuvvetleri, ordu komutanlığını ‘gerçekçi hedefler’ olmaması, esirlerin hayatının tehlikeye atılması ‘maceracılık ve profesyonellik eksikliği’ ile suçluyor

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir Gazze Şeridi'ndeki birlikleri ziyareti sırasında (İsrail ordusu)
İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir Gazze Şeridi'ndeki birlikleri ziyareti sırasında (İsrail ordusu)
TT

İsrail Hava Kuvvetleri, ordu komutanlığını ‘gerçekçi hedefler’ olmaması, esirlerin hayatının tehlikeye atılması ‘maceracılık ve profesyonellik eksikliği’ ile suçluyor

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir Gazze Şeridi'ndeki birlikleri ziyareti sırasında (İsrail ordusu)
İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir Gazze Şeridi'ndeki birlikleri ziyareti sırasında (İsrail ordusu)

İsrail Hava Kuvvetleri, ordunun yeni yönetimini maceracılık, profesyonellikten yoksunluk ve Hamas'ın elindeki İsrailli esirlerin akıbetiyle ilgilenmemekle suçladı.

Hava Kuvvetleri, kör bombardımanın devam etmesine daha fazla tahammül edemeyeceğini ve saldırılar için hedef seçme konusunda çekinceleri olduğunu açıkladı. Bu açıklama, Gazze Şeridi'nde 18 ay süren, dörtte üçünden fazlası sivil ve üçte biri çocuk olmak üzere 51 binden fazla Filistinlinin hayatını kaybetmesine ve 130 bin kişinin yaralanmasına neden olan yoğun bombardımanın ardından geldi.

Gazeteci Nadav Eyal dün Yedioth Ahronoth'ta yayınlanan haberinde, bu konudaki görüş ayrılıklarının ileri boyutlara ulaştığını, ordunun güney komutanlığı ile hava kuvvetleri arasında bu hafta yapılması planlanan ve bu iki kolun komutanlarının katılacağı bir toplantının aralarındaki gerginlik nedeniyle iptal edildiğini bildirdi.

Eyal, “Savaşın başlamasından ve Gazze Şeridi'nde on binlerce sivilin öldürülmesinden sonra, Hava Kuvvetleri'nde ve Askeri İstihbarat Bölümü'nün bazı birimlerinde, Gazze Şeridi'nde çok sayıda sivilin ölmesi ve yaralanması nedeniyle artık daha kötüye doğru bir değişim olduğu yönünde bir his var” dedi. Hava Kuvvetleri komutanları bu durumu, Gazze Şeridi'ndeki yeni askeri operasyona (savaşın yeniden başlamasına), Hamas savaşçıları gibi nitelikli hedeflerin sayısındaki azalmaya ve mutlak zafer peşinde koşan ‘dört nala giden bir at’ olarak tanımlanan Güney Komutanlığı'nın yeni komutanı Yaniv Aşur'un göreve başlamasına bağlıyor. Komutanlar, “Saldırılar daha yoğun hale geldi ve sivil ölümlere gösterilen ilgi azaldı. Dolayısıyla operasyonel sonuçlar iyileşmedi” değerlendirmesinde bulundular.

‘Savaş değerlerinde aşınma’

Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv - Reuters)Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv - Reuters)

Gazete, bir Hava Kuvvetleri komutanının, “Hava Kuvvetleri'nde ordunun savaş değerlerinin aşındığı, profesyonel seviyenin düştüğü ve Hamas'ın elindeki İsrailli esirler için duyulan endişenin azaldığı yönünde bir his var. Sivillere zarar verdiğinizde ve yan hasar daha büyük olduğunda, Hamas esirlerden intikam alabilir” dediğini aktardı.

Gazete İsrail Hava Kuvvetleri’nin bu ihtiyatlı tutumunun, sivillerin ölümüne ve geniş çaplı yıkıma neden olan saldırılar gerçekleştirdiği 18 aylık savaşın ardından geldiğini hatırlatırken, ordunun yeni liderliğinin sivillere yönelik hesapların düşük olduğu yeni bir savaş ruhuyla geldiğini belirtti. Hatalı subaylar için hesap verebilirlik neredeyse yok ve bu durum özellikle en büyük yıkım ve toplu katliamlardan sorumlu olan hava kuvvetlerindeki subayları korkutuyor. Yurtdışında tutuklanmaktan ve savaş suçlarından yargılanmaktan endişe duyuyorlar.

Gazze Şeridi'ndeki İsrail askeri sistemi, Güney Komutanlığı Komutanı’nın Gazze Şeridi'ne yönelik savaşın komutanı olduğu, askeri güç kullanma yetkisine sahip olduğu ve günlük olarak hedeflere karar veren organın başında bulunduğu bir düzenlemeye göre işliyor. Saldırının niteliğine ve saldırı sırasında kullanılacak mühimmata ise Hava Kuvvetleri karar veriyor.

‘Tali zarar’

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yerinden edilmiş insanların barındığı bir çadıra düzenlediği saldırıda meydana gelen hasar (Reuters)İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yerinden edilmiş insanların barındığı bir çadıra düzenlediği saldırıda meydana gelen hasar (Reuters)

Kuvvet komutanının hava kuvvetlerine bombardımanın belirli bir hedefe yönelik olacağını ve ‘tali zararın’ (amaçlanan hedefle ilgisi olmayan masum insanlara verilen zararın) asgari düzeyde olacağını bildirmesi gerekiyor. Ancak Eyal Zamir'in Genelkurmay Başkanı, Aşur'un da Güney Tugayı Komutanı olduğu ordunun yeni yönetimi geldiğinden beri hava kuvvetlerinde bir tedirginlik var. Çünkü masum kayıpların sayısının Güney Komutanlığı'nın tahminlerinden çok daha fazla olduğu giderek daha net anlaşılıyor.

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth’tan aktardığı haberde şu ifadeler yer aldı: “Tansiyon o kadar yüksek ki bu hafta Hava Kuvvetleri Komutanı Tomer Bar Hava Kuvvetleri saldırılarına şahsen izin vermeye başladı. Filistinliler Bar'ın bu hamlesi sonucunda herhangi bir değişiklik hissetmese de ve halen her gün 40-50 Filistinli sivil kaybı toprağa verseler de ordudaki anlaşmazlıklar artık bu savaş için gerçek bir askeri hedef olmadığı ve hatta intikam unsurunun bile artık ciddi olmadığı gerçeğini vurguluyor. Asıl mesele, yeni ordu yönetiminin, esirlerin serbest bırakılmasını, güvenlik sorunlarını ve hatta Hamas'ın sözde tasfiyesini hesaplarının en altına koyarak, savaşı sadece iktidarda kalmak için isteyen Başbakan Binyamin Netanyahu'ya iyilik yapıyor olması.”



ABD, Ortadoğu’ya ilk kamikaze İHA filosunu konuşlandırdı

Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)
Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)
TT

ABD, Ortadoğu’ya ilk kamikaze İHA filosunu konuşlandırdı

Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)
Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)

ABD ordusu, bugün (Çarşamba), Ortadoğu’da konuşlandırılacak ilk tek yönlü saldırı tipi (kamikaze) insansız hava araçları (İHA) filosu için yeni bir görev gücü oluşturduğunu açıkladı.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Savunma Bakanı Pete Hegseth’in dört ay önce düşük maliyetli ve hızlı temin edilebilen İHA teknolojilerinin edinilmesi ve konuşlandırılmasını hızlandırma talimatının ardından Scorpion Strike (TFSS- Akrep Sokması) adlı görev gücünü hayata geçirdi.

CENTCOM’a göre bu görev gücü, sahadaki birliklere hızlı şekilde düşük maliyetli ve etkili saldırı İHA kapasitesi sağlamak amacıyla tasarlandı. Yeni görev gücü, Ortadoğu’da konuşlu olan “FLM–136 Lucas” tipi düşük maliyetli saldırı İHA’lardan oluşan bir filoyu şimdiden kurmuş durumda.

Lucas İHA’ları geniş menzile sahip ve otonom çalışacak şekilde tasarlandı. Fırlatma yöntemleri arasında “mancınık/katapolt”, roket destekli kalkış, yer sistemleri ve mobil platformlar bulunuyor.

CENTCOM Komutanı Amiral Brad Cooper, “Bu yeni görev gücü, yeniliği caydırıcılık unsuru olarak kullanmamızı sağlıyor. Müttefiklerimizi gelişmiş İHA yetenekleriyle donatmak, Amerikan askeri gücünü ve yeniliğini ön plana çıkarıyor, kötü niyetli aktörleri caydırıyor” dedi.

ABD basınına göre FLM-136 İHA’sı, İran’ın yaygın olarak kullandığı “Shahd 136” İHA’larını model alıyor. İran ve desteklediği milisler, bu İHA’larla ABD güçlerini ve ticari gemileri hedef aldı; Rusya ise aynı modeli Ukrayna’daki şehir ve birliklere saldırılarda kullandı.

Bu adım, İran’ın ABD’ye ait imha edilmiş İHA’ları taklit edip yeniden mühendislik yoluyla kendi versiyonlarını üretme taktiğini andırıyor. ABD’ye ait “RQ-170 Sentinel” gibi İHA’lar bu yöntemle kopyalanmıştı.

Yeni “FLM-136” İHA’sı tamamen otonom kontrol özellikli olup, insan müdahalesine neredeyse gerek duymuyor. Hedefe yönlendirme için sensörler ve yapay zekâdan yararlanıyor ve yaklaşık 6 saat boyunca uçabiliyor.

ABD’nin Ortadoğu’ya saldırı tipi İHA filosu konuşlandırması, yaklaşık iki yıl önce üç Amerikan askerinin, Ürdün’ün kuzeydoğusundaki bir üsse İran yapımı bir saldırı İHA’sı ile düzenlenen saldırıda hayatını kaybetmesinin ardından geldi.

ABD ordusu, mali yıl 2026 sonunda tüm birimlerin küçük, tek yönlü saldırı İHA’larıyla donatılmasını hedefliyor.


ABD neden Venezuela’nın petrol kaynaklarına göz dikti?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
TT

ABD neden Venezuela’nın petrol kaynaklarına göz dikti?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)

ABD uyuşturucu kaçakçılığını önleme gerekçesiyle Venezuela’ya baskıyı artırırken, Donald Trump’ın asıl hedefinin ülkedeki petrol yatakları olduğu belirtiliyor. 

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC+) üyelerine ve Genel Sekreter Heysem el-Gays’a pazar günü gönderdiği mektupta, ABD’nin petrol kaynaklarını ele geçirmek istediğini söylemişti. 

Maduro yönetimi, ABD’nin eylemlerinin ülkeyi "istikrarsızlaştırmayı" ve ihracat kapasitesini zayıflatmayı amaçladığını savunuyor. 

Mektupta, bu gerilimin devam etmesi halinde Venezuela’nın petrol üretiminin ve dünya piyasasının istikrarının "ciddi şekilde tehlikeye girebileceği" belirtilerek OPEC+ üyelerine dayanışma çağrısı yapılmıştı.

Kolombiya lideri Gustavo Petro da Trump’ın "uyuşturucuyla mücadeleyi bahane ederek Venezuela’daki petrol kaynaklarını ele geçirmeye çalıştığını" söylemişti. 

ABD Dışişleri Bakanlığı ise Karayipler’deki askeri yığınağın uyuşturucu kaçakçılığını ve düzensiz göçmen akışını engelleme amacı taşıdığını, Venezuela’nın petrol kaynaklarıyla ilgisi olmadığını savunmuştu. 

ABD Enerji Enformasyon Dairesi’ne göre Venezuela, dünyadaki ham petrol rezervlerinin neredeyse beşte birine sahip. Yaklaşık 303 milyar varil ham petrole denk gelen bu miktar, dünyadaki en büyük ham petrol rezervini oluşturuyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi gerek ABD’nin uyguladığı yaptırımlar gerek de ekipman eksikliği nedeniyle bu potansiyeli gerçek anlamda kullanamıyor. Latin Amerika ülkesi günde yaklaşık 1 milyon varil petrol üretiyor. Bu yüksek bir rakam olmasına rağmen küresel ham petrol üretiminin sadece yüzde 0,8'ini oluşturuyor.

CNN’in analizinde, ABD’nin benzin üretimine uygun hafif ham petrol çıkardığına ancak Venezuela’daki gibi ağır ham petrole sahip olmadığına dikkat çekiliyor. Ağır ham petrol üretimi dizel, asfalt ya da fabrikalarla diğer ağır ekipmanlarda kullanılıyor. 

Trump yönetiminin, bu petrol kaynaklarına ulaşmak için Maduro’yu devirip yerine "Batı yanlısı" bir lider getirmeyi deneyebileceği yorumu yapılıyor. Böyle bir senaryoda Karakas yönetimine uygulanan ağır ekonomik yaptırımları hafifletilebileceği ve Amerikan petrol şirketlerinin ülkede daha yoğun faaliyet gösterebileceği belirtiliyor.

ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağı

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını bu ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı, uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu tuttuğu Güneşler Karteli'ni (Cartel de los Soles) terör örgütü ilan etmiş, liderinin Maduro'nun olduğunu öne sürmüştü.

Bölgede eylülden bu yana en az 21 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 83 kişiyi öldürdü. 

Independent Türkçe, CNN, Fox News


55 kartel lideri gizlice gönderildi: Amerika’ya hoş geldiniz!

Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
TT

55 kartel lideri gizlice gönderildi: Amerika’ya hoş geldiniz!

Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)

Meksika gizli operasyonlarla yakaladığı kartel liderlerini Donald Trump'ın baskısıyla ABD'ye teslim etti. 

Wall Street Journal'ın haberinde, çete liderlerinin gönderildiği operasyonlardan ilkinin 9 ay önce gerçekleştiği belirtiliyor. Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi'nin (DEA) eski direktörü Derek Maltz'ın mahkumları "Amerika'ya hoş geldiniz!" diye karşıladığı aktarılıyor. 

İkinci operasyonsa ağustosta yapıldı. Meksika yönetiminin, ABD Başkanı Donald Trump'ın baskısıyla toplamda 55 kartel liderini gönderdiği belirtiliyor. 

Mahkumlar arasında Meksika'nın en büyük suç örgütleri olan Sinaloa, Jalisco Yeni Nesil Karteli ve Zetas çetelerinden üst düzey isimlerin yer aldığı ifade ediliyor. 

ABD'ye iade edilenlerden biri de 1985'te DEA ajanı Enrique "Kiki" Camarena'yı öldürmekle suçlanan Rafael Caro Quintero. 

Amerikalı yetkililer, mahkumların çoğunun Meksika'daki uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ağına dair ilk elden bilgiler paylaşabileceğini bekliyor. Kara para aklama operasyonlarından uyuşturucu kaçakçılığında rüşvet alan siyasetçiler, ordu görevlileri ve finans sektörü yetkililerinin adlarının öğrenilebileceği ifade ediliyor.  

Tutukluların, ceza indirimi veya daha rahat hapishane koşulları karşılığında işbirliğine yanaşabileceğine dikkat çekiliyor.

55 kartel liderinin ABD'ye teslim edilmesi için yürütülen gizli operasyonlarda binlerce Meksikalı özel harekatçının görev yaptığı aktarılıyor. 

20 Ocak-2 Mayıs'ta DEA'in direktörlüğünü geçici olarak üstlenen Maltz, "Ajansımızın tarihinde hiç bu kadar çok sayıda kötü adamın Meksika'dan çıkarıldığını görmemiştik" diyor. ABD'ye teslim edilenler arasında paramiliter Zetas uyuşturucu çetesinin liderleri Miguel Angel ve Omar Trevino kardeşlerin de yer aldığını belirtiyor. 

Trump'ın uyuşturucuyla mücadele önlemlerinin artırılmaması halinde gümrük tarifelerini yükseltme tehdidinin, Meksika'nın mahkumları iade etmesinde önemli rol oynadığı yazılıyor. 

Meksikalı yetkililer, devlet başkanı Claudia Sheinbaum'un bu hamleyle "ABD müdahalesinden kurtulduğunu" söylüyor. Uyuşturucuyla mücadele operasyonlarının artırılmaması durumunda Amerikan ordusunun, Meksika'daki fentanil tesislerini ya da kartel liderlerini hedef alan drone saldırıları düzenleyerek ülkeyi "kaosa sürükleyeceğinden" endişelenildiği belirtiliyor.

Kaynaklar, ABD ve Meksika arasında üçüncü bir mahkum transferiyle ilgili görüşmelerin devam ettiğini de bildiriyor. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Times