ABD-İran müzakereleri ertelenirken Tahran 'yeni balistik füze' test etti

İran ‘Süleymani’ füzesinin radar sistemlerini atlatacak bir savaş başlığına sahip geliştirilmiş bir versiyonunu test etti

Süleymani balistik füzesi, Rahpeymaei 22 Behmen (11 Şubat) Yürüyüşü sırasında uydu taşıyan bir füzeyle birlikte sergilendi (Tesnim)
Süleymani balistik füzesi, Rahpeymaei 22 Behmen (11 Şubat) Yürüyüşü sırasında uydu taşıyan bir füzeyle birlikte sergilendi (Tesnim)
TT

ABD-İran müzakereleri ertelenirken Tahran 'yeni balistik füze' test etti

Süleymani balistik füzesi, Rahpeymaei 22 Behmen (11 Şubat) Yürüyüşü sırasında uydu taşıyan bir füzeyle birlikte sergilendi (Tesnim)
Süleymani balistik füzesi, Rahpeymaei 22 Behmen (11 Şubat) Yürüyüşü sırasında uydu taşıyan bir füzeyle birlikte sergilendi (Tesnim)

İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) bağlı haber ajansları, Washington ile Tahran arasında İran’ın nükleer ve balistik füze programıyla ilgili müzakereler ve aralarındaki görüş ayrılıkları devam ederken, bin 200 kilometre menzilli katı yakıtlı yeni bir balistik füzenin test edildiğini bildirdi.

DMO'ya bağlı Tesnim haber ajansının haberine göre ‘Kasım Basir’ adı verilen füzenin, 2020 yılı başlarında o dönemde ABD’nin başkanı olan Donald Trump'ın emriyle düzenlenen bir hava saldırısında öldürülen DMO'nun İran sınırları ötesindeki operasyonlarının beyni General Kasım Süleymani'ye atıfla ‘Hac Kasım’ adı verilen balistik füzenin son versiyonu.

Tesnim’in haberinde savaş başlığında manevra yapmasını ve anti-balistik füze savunma sistemlerini atlatmasını sağlayacak değişiklikler yapıldığı belirtildi.

Şarku’l Avsat’ın Tesnim’den aktardığına göre füze, hedefleri hassas bir şekilde vurmasını daha iyi hale getiren ve elektronik harbe karşı daha yüksek direnç sağlayan bir termal güdüm sistemi ile donatıldı.

DMO'nun füze birimi, 2020 yılının ağustos ayında ‘Kasım Süleymani’ adına bin 400 kilometre menzile sahip ‘taktik’ bir balistik füze geliştirildiğini duyurdu.

İran basınında yer alan haberlere göre eski Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, İran ordusunun füze birliklerine ve DMO'ya aralarında Hac Kasım füzesinin de bulunduğu balistik füzelerin tedarik edilmesi talimatı vermişti.

Tesnim Haber Ajansı, Kasım Süleymani'nin füzesinin İsrail’e kolayca ulaşabilen ilk katı yakıtlı taktik füze olduğunu belirtti.

 Haberde, füzenin menzilinin bin 700 ila bin 800 kilometreye kadar arttırılabileceği ifade edildi.

Süleymani füzesinin geliştirilmiş bir versiyonunun ilan edilmesi, Batılı güçlerin, özellikle de 2015 tarihli nükleer anlaşmaya taraf olan Avrupa troykasının eleştirilerine neden oldu. Bu ülkeler, İran'ın bu tür balistik füzeler geliştirmesinin nükleer anlaşmanın onaylandığı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) 2231 sayılı kararını ihlal ettiğini düşünüyor.

Söz konusu BMGK kararı, İran'ın nükleer başlık taşıyabilecek şekilde tasarlanmış balistik füzelerle ilgili herhangi bir eylemde bulunmamasını öngörüyor.

Yeni füze geliştirildiğinin duyurulmasının ardından ABD ile İran arasındaki müzakerelerin cumartesi günü Roma'da yapılması planlanan dördüncü turunun yeni bir tarih belirlenmeksizin ertelendiği açıklandı. ABD ile İran arasındaki müzakerelerin sonucuna ilişkin beklentilerin arttığı bir dönemde ertelemenin nedenlerine ilişkin çelişkili haberler basında yer aldı.

ABD ve İsrail, İran’ın füze geliştirmeyi durdurması gerektiğini, Tahran ise kendini savunma ‘hakkı’ olduğunu söylüyor.

İran, 2018 mayısında dönemin ABD Başkanı Trump'ın tek taraflı olarak nükleer anlaşmadan çekilme gerekçeleri arasında yer alan balistik füzeler de dahil olmak üzere ‘savunma yeteneklerini’ müzakere etmeyeceğini belirtiyor. Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan İranlı bir yetkili Reuters'a yaptığı açıklamada Tahran'ın füze programını görüşmelerde büyük bir engel olarak gördüğünü söyledi.

Tahran ayrıca uranyum zenginleştirme çalışmalarının durdurulmasını müzakere etmeyi de reddediyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz hafta İran'ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılması çağrısında bulundu. Netanyahu, Tahran ile yapılacak herhangi bir anlaşmanın İran'ı balistik füzelerden mahrum bırakması gerektiğini vurguladı.

ABD geçtiğimiz hafta, Trump yönetiminin Tahran üzerindeki baskıyı arttırma çabaları çerçevesinde DMO adına balistik füze yakıt bileşenleri tedarik etmekle suçladığı İran ve Çin merkezli bir şebekeye yaptırım uyguladı.

Bölgedeki bir güvenlik yetkilisi cuma günü Reuters'a yaptığı açıklamada, Washington'ın balistik füze programını da müzakerelere dahil etmek için baskı yaptığını, ancak Tahran'ın ‘halen herhangi buna direndiğini’ ifade etti. Aynı yetkili, “Sorun şu ki, füze meselesi ele alınmadan, Trump yeni anlaşmanın Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nın (KOEP) ötesine geçtiğini söyleyemez” ifadelerini kullandı.

ABD ve İran, ABD yaptırımlarının kaldırılması karşılığında İran'ın nükleer silah geliştirmesini engelleyecek yeni bir anlaşmaya varmak amacıyla 12 Nisan'da Umman'ın arabuluculuğunda dolaylı müzakerelere başladılar.

Trump şubat ayında Tahran'a yönelik azami baskı stratejisini yeniden uygulamaya koyarak resmi bir memorandumla, nükleer silah ve kıtalararası balistik füze geliştirmesini engelleme ve bölgedeki ‘düşmanca’ faaliyetlerini sekteye uğratma sözü verdi.

İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney 12 Şubat'ta İran ordusuna balistik füze geliştirmeye devam etmesi talimatı verdi.

Hamaney, şunları söyledi:

“İlerleme devam etmeli, bununla (mevcut seviyemizle) yetinemeyiz. Daha önce füzelerimizin isabetliliğine bir sınır koymuştuk ama artık bu sınırın yeterli olmadığını hissediyoruz. İlerlemeye devam etmeliyiz.”

İran merkezli haber siteleri, geçtiğimiz kasım ayında Tahran'ın kıtalararası füze geliştirmeye yönelik bir adım attığını bildirmişti. Özellikle Hamaney'in danışmanı ve Dış İlişkiler Stratejik Konseyi Başkanı Kemal Harrazi, balistik füzelerin menzilinin arttırılabileceğini duyurarak, füzelerin Hamaney'in belirlediği en üst sınır olan 2 bin kilometrenin üzerine çıkarılmasına üstü kapalı bir gönderme yaptı.

Bu bağlamda İran Hava Kuvvetleri Komutanı General Hamid Vahedi dün yaptığı açıklamada, İran Hava Kuvvetleri’nin herhangi bir tehdide mümkün olan en kısa sürede güçlü bir yanıt vermeye hazır olduğunu söyledi.

Tesnim'in haberine göre Vahedi, İran Hava Kuvvetleri’nin en uzak noktalardan gelen tehditleri mümkün olan en kısa sürede tespit etme ve güçlü bir karşılık verme yeteneğine sahip olduğunu belirtti. Ülkenin hava sahasının savunulması, keşif görevleri, kara ve deniz kuvvetlerine hava desteği ve ortak manevralara katılım da bu kabiliyetleri arasında yer alıyor.

İran Hava Kuvvetleri’nin hibrid savaşa hazır olduğunu belirten Vahedi, “Günümüzün tehditleri, tankların ve savaş uçaklarının ötesine geçiyor. Siber tehditler, drone saldırıları, siber savaş ve akıllı operasyonlar hava kuvvetlerinin lider olması gereken alanlar. Hem havada hem de siber uzayda fiziksel ve zihinsel olarak hazır olmalıyız” diye konuştu.



Japonya'daki çocuk nüfusu, 44 yıldır düşüyor

Her yıl Tokyo'da düzenlenen geleneksel Nakizumo festivalinde bebeklerin ağlamasının onlara sağlık getireceğine inanılıyor (AFP)
Her yıl Tokyo'da düzenlenen geleneksel Nakizumo festivalinde bebeklerin ağlamasının onlara sağlık getireceğine inanılıyor (AFP)
TT

Japonya'daki çocuk nüfusu, 44 yıldır düşüyor

Her yıl Tokyo'da düzenlenen geleneksel Nakizumo festivalinde bebeklerin ağlamasının onlara sağlık getireceğine inanılıyor (AFP)
Her yıl Tokyo'da düzenlenen geleneksel Nakizumo festivalinde bebeklerin ağlamasının onlara sağlık getireceğine inanılıyor (AFP)

Ciddi bir nüfus krizinin yaşandığı Japonya'da sorunun daha da kötüleştiğini bildiren bir veri daha açıklandı. 

İçişleri ve Haberleşme Bakanlığı, ülkedeki çocuk nüfusunun bu sene de düştüğünü bildirdi. 

14 yaş ve altındaki çocuklar 1 Nisan 2025'te 13,66 milyon olarak ölçüldü. Geçen sene bu rakam, 350 bin daha fazlaydı.

Dün kamuoyuna duyurulan veriler, bu trendin 44 yıldır kesintisiz sürdüğünü ortaya koyuyor.

Japonya'da toplam nüfusun yalnızca yüzde 11,1'ini çocuklar oluşturuyor. ABD'de bu oran yüzde 21,7, Çin'deyse 17,1. 

5 Mayıs'taki Çocuk Bayramı öncesinde yapılan bu açıklama, düşen doğum oranları ve hızla yaşlanan nüfusa dair endişeyi büyüttü. 

Nüfusun istikrarlı bir şekilde devamı için kadınların doğum ortalamasının 2,1 olması gerekiyor. Ancak Japonya'da bu rakam son yıllarda 1,3 civarında dolaşıyor. 

Bu da ölüm sayılarının doğumları geçmesiyle birlikte ülke nüfusunun azalmasına neden oluyor. Örneğin 2014'te 1,62 milyon kişinin öldüğü ülkedeki doğumlar, bu rakamın yarısından da azdı. 

Nüfusun yüzde 20'sinden fazlası da 65 yaşının üstünde. 

fdgh
"Nakizumo" ya da "ağlayan sumo bebek yarışması" diye bilinen geleneksel festivalde ringe çıkan bebekler arasında ilk ağlayan kazanıyor (Reuters)

Düşen nüfus; işgücü, ekonomi, toplumsal yapı ve sosyal yardım sistemindeki sorunların büyümesi anlamına geliyor.

Ülkedeki evlilik teşvik edilse de önceki seneye göre artış 10 binde kaldı. Boşanma rakamlarında da artış var. 

Uzmanlar nüfus düşüşünün en az 20-30 yıl daha sürmesini bekliyor. 2024'te 123,4 milyon olan Japonya nüfusunun 2065'te 88 milyona gerileyeceği tahmin ediliyor. 

Doğum oranlarının artırılması amacıyla 4 gün çalışma düzenine geçmek, evlilik ve çocuk teşviki, çocuk bakımevlerini artırmak gibi tedbirler alınıyor. Ancak hayat pahalılığı, düşük maaşlar, iş koşullarının zorluğu ve ülkenin yaşam alanlarının dar olması gibi sorunlar bu teşvikleri gölgeliyor. 

Bölgedeki Çin, Hong Kong, Tayvan, Güney Kore gibi ülkeler de benzer bir şekilde nüfus sorunuyla boğuşuyor. 

İspanya ve İtalya gibi Avrupa ülkelerinde de aynı sıkıntı yaşansa da göç yoluyla çözüm bulunabilliyor.

Independent Türkçe, CNN, Reuters