Cumhuriyetçiler Trump'ın İran'ın nükleer tesislerini vurmasını övüyor… Demokratlar bunu ‘anayasaya aykırı’ olarak değerlendiriyor

Başkan Donald Trump, ABD ordusunun İran'a ait 3 nükleer tesisi vurmasının ardından Washington'daki Beyaz Saray'da konuşuyor. (AP)
Başkan Donald Trump, ABD ordusunun İran'a ait 3 nükleer tesisi vurmasının ardından Washington'daki Beyaz Saray'da konuşuyor. (AP)
TT

Cumhuriyetçiler Trump'ın İran'ın nükleer tesislerini vurmasını övüyor… Demokratlar bunu ‘anayasaya aykırı’ olarak değerlendiriyor

Başkan Donald Trump, ABD ordusunun İran'a ait 3 nükleer tesisi vurmasının ardından Washington'daki Beyaz Saray'da konuşuyor. (AP)
Başkan Donald Trump, ABD ordusunun İran'a ait 3 nükleer tesisi vurmasının ardından Washington'daki Beyaz Saray'da konuşuyor. (AP)

Cumhuriyetçiler Başkan Donald Trump'ın İran'ın Fordo, Natanz ve İsfahan'daki nükleer tesislerini vurmasını överken, Demokrat temsilcilerin itirazları artmaya başladı. Demokratlar, Başkan Trump'ın anayasaya aykırı hareket ettiğini ve askeri güç kullanımı için Kongre'den yetki almadığını savundular. Bazıları İran rejiminin bölgedeki ABD çıkarlarına, tesislerine ve askerlerine yönelik risklere kapı açan bir misilleme tepkisi verebileceği konusunda uyarıda bulunurken, bazıları da bunu Ortadoğu'da tehlikeli bir adım olarak değerlendirdi.

İki taraftan (Cumhuriyetçiler-Demokratlar) gelen tepkiler, ABD'nin Ortadoğu'da yeni bir savaşa girip girmemesi gerektiği, ABD'nin bölgedeki müdahalesinin kapsamı ve Trump'ın kongre onayı olmadan saldırı emri verme yetkisi konusunda derin bölünmeler olduğunu gösterdi.

Üst düzey Cumhuriyetçiler saldırılara destek verirken Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson X platformunda şunları yazdı: “Başkan'ın kararlı eylemi, ‘Amerika'ya Ölüm’ sloganları atan dünyanın en büyük terör destekçisi devletinin dünyanın en ölümcül silahlarını edinmesini engelliyor. İşte ‘Önce Amerika’ budur.” Güney Carolina Senatörü Lindsey Graham da X üzerinden yaptığı açıklamada, “Güzel... Bu doğru bir karardı. Rejim bunu hak ediyor” dedi.

Senato Silahlı Hizmetler Komitesi Başkanı Mississippi Senatörü Roger Wicker, Trump'ın ‘İran rejiminin yarattığı varoluşsal tehdidi ortadan kaldırmak için düşünceli ve sağlam bir karar’ verdiğini söyledi. Cumhuriyetçi çoğunluğun lideri Senatör John Thune da ABD'nin saldırısını överek, İran'ın nükleer silah geliştirme hevesini engellemek için söz konusu adımın gerekli olduğunu ifade etti. Thune, ‘Amerika'ya ölüm’ ve İsrail'i haritadan silme taahhüdünde bulunan İran'daki rejimin, barış için tüm diplomatik yolları reddettiğini belirtti.

Anayasa ihlali

Pensilvanya'dan Demokrat Senatör John Fetterman da saldırıları destekleyerek diğer Demokratların aksine bir tutum sergileyen tek Demokrat oldu. Kentucky'den Cumhuriyetçi Temsilci Thomas Massie ise X hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda “Bu anayasaya aykırı” dedi. Connecticut'tan Demokrat Temsilci Jim Himes yaptığı açıklamada, saldırıların Anayasa'nın açık bir ihlali olduğunu söyledi ve “Bunun bölgede daha fazla gerilime, askerlerimize karşı saldırılara yol açıp açmayacağını bilmiyoruz. Durumu yakından izlemeye ve yönetimden cevaplar talep etmeye devam edeceğim” ifadelerini kullandı.

Vermont bağımsız Senatörü Bernie Sanders, Oklahoma eyaletinin Tulsa kentinde düzenlenen bir miting sırasında ABD'nin İran'a yönelik saldırılarını yorumladı ve kalabalığın ‘Savaşa hayır’ sloganları atması üzerine bu saldırıları ‘anayasaya tamamen aykırı’ olarak nitelendirdi. Temsilciler Meclisi Demokrat Azınlık Lideri Hakeem Jeffries ise şunları söyledi: “Başkan Trump niyetleri konusunda ülkeyi yanlış yönlendirmiş, askeri güç kullanımı için Kongre'den yetki alamamış ve ABD'yi Ortadoğu'da felaketle sonuçlanabilecek bir savaşa sokma riskini almıştır. Trump, tek taraflı askeri eyleminden kaynaklanabilecek her türlü ciddi sonucun tam ve eksiksiz sorumluluğunu taşımaktadır.”

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığına göre ABD yönetimi, İran'daki saldırıları gerçekleştirmeden önce Kongre'deki üst düzey Cumhuriyetçilere bilgi verdi, ancak Demokrat liderlere bilgi vermedi.

Yüksek alarm

Ortadoğu'daki ABD üsleri İran'ın misillemede bulunacağı beklentisiyle yüksek alarm durumuna geçirildi. Yönetim yetkilileri, bölgedeki yaklaşık 40 bin ABD askerini korumak için önlemler alındığını ve İran'ın zayıflayan kabiliyetlerine rağmen insansız hava araçlarını (İHA) kullanarak bir şekilde karşılık vermesinin beklendiğini söyledi.

hyu78
ABD Başkanı Donald Trump'ı ABD'nin İran'ın nükleer tesislerini bombalamasıyla ilgili bir konuşma yaparken takip eden muhabirler (AFP)

İranlı yetkililer ise üç nükleer tesislerinin saldırıya uğradığını kabul ederek, ABD ve İsrail'e karşı geniş çaplı bir yanıt sözü verdi. İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) tarafından yapılan açıklamada, “Şimdi gerçek savaş başladı” denildi. ABD'nin İran'ı vurmasından önceki günlerde İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney, ABD'nin herhangi bir askeri müdahalesinin ‘şüphesiz telafisi mümkün olmayan zararlara yol açacağı’ uyarısında bulundu.

İran nasıl karşılık verecek?

Bazı İran ve İsrail merkezli internet siteleri, İran'ın İsrail'deki Ben Gurion Havaalanı'nı, gaz platformlarını ya da Hayfa ve Aşdod limanları gibi İsrail limanlarını, Nevatim, Horov ve Tel Nof'taki hava üslerini ya da enerji üretim tesislerini hedef alabileceğini öne sürdü. Körfez ülkelerindeki 12 ABD askeri üssünün hedef alınmasını ise, bu ülkelerin İsrail'in İran'a yönelik saldırısını başından beri kınadıklarını açıklamış olmaları ve herhangi bir hedef almanın Körfez ülkelerini düşmanlaştıracağı gerekçesiyle ihtimal dışı bıraktılar. Uzmanlar, İran'ın Hürmüz Boğazı'nda deniz seyrüseferine karşı bubi tuzağı kurabileceği, Körfez ve Kızıldeniz arasındaki Avrupa filosunu hedef alabileceği, Husileri gemilere saldırmaya teşvik edebileceği ve geri kalan vekil güçlerini ABD ve Batı çıkarlarına karşı niteliksel bir operasyon yürütmeye itebileceği, bunun da ABD'nin geniş tepkisine ve Avrupalılar ile NATO'nun İran'a karşı birleşmesine yol açabileceği yönündeki korkularını dile getirdiler.

Trump, Fordo Nükleer Tesisi’nin bombalandığını duyurdu

Başkan Trump bu sabah sürpriz bir hamleyle ABD'nin İran'daki üç nükleer tesisi bombaladığını açıkladı. Truth Social üzerinden açıklamalarda bulunan Trump, “İran'daki Fordo, Natanz ve İsfahan nükleer tesislerine yönelik son derece başarılı saldırımızı tamamladık” ifadelerini kullandı. ABD Başkanı, saldırıyı gerçekleştiren uçakların İran hava sahasını güvenli bir şekilde terk ettiklerini ve ülkelerine dönüşe geçtiklerini belirtti. Şimdi barış zamanı olduğunu ilan eden Trump, bir başka paylaşımında da İran'ın ABD'ye vereceği herhangi bir misilleme yanıtına daha büyük bir güçle karşılık verileceği uyarısında bulundu.

Beyaz Saray'da üç buçuk dakikalık kısa bir konuşma yapan ABD Başkanı, ‘barışın hızlı bir şekilde sağlanmaması’ halinde İran'a yönelik ABD saldırılarını sürdürme tehdidinde bulundu. Trump, Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Savunma Bakanı Pete Hegseth ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Amacımız İran'ın uranyum zenginleştirme kabiliyetini yok etmek ve dünyanın bir numaralı terör destekçisi devletinin yarattığı tehdidi durdurmaktı. Bu gece dünyaya, saldırıların askerî açıdan büyük bir başarı olduğunu bildirebilirim. İran'ı misilleme yapmaması konusunda uyarıyor ve barış çağrısına kulak vermesini istiyorum. Bu durum devam edemez; ya barış sağlanacak ya da İran için son sekiz günde tanık olduklarımızdan çok daha büyük bir trajedi yaşanacak.”

fgtrhy
Maxar Technologies tarafından çekilen uydu görüntüsü, İran'ın Fordo Nükleer Tesisi ve erişim yolunun genel bir görünümünü gösteriyor. (AFP)

Beyaz Saray perşembe günü Trump'ın İran'ı bombalama kararını iki hafta içinde vereceğini açıklamıştı, ancak B-2 bombardıman uçakları dün öğleden sonra Pasifik Okyanusu’nu geçmeye başladı. Bazı ABD medya kuruluşları Fordo Nükleer Tesisi’ne yönelik saldırıda her biri iki GBU-57 bombası taşıyan üç B-2 bombardıman uçağının kullanıldığını bildirdi. Fordo Nükleer Tesisi’ne toplam 6 bomba atıldı ve Natanz ve İsfahan'a 30 Tomahawk füzesi ateşlendi.

New York Times, ABD Hava Kuvvetleri'ne ait birkaç B-2 bombardıman uçağının Missouri'deki Whiteman Hava Kuvvetleri Üssü'nden havalandığını ve Pasifik Okyanusu'nu geçerek Guam'daki ABD üssüne gittiğini ve kesintisiz uçuş sırasında yakıt ikmali yaptığını belirtti. Beyaz Saray, Başkan Trump'ın Durum Odası'nda Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Savunma Bakanı Pete Hegseth, CIA Direktörü John Ratcliffe, Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü Susie Wiles ve ABD Genelkurmay Başkanı Dan Caine ile birlikte çekilmiş fotoğraflarını yayınladı.

ABD saldırılarından önce İsrail, İran'daki füze mevzilerine yönelik bir hava saldırısı dalgası başlattı ve İsrail ordusu, İran'ın güneybatısındaki Ahvaz bölgesinde füze rampaları ve radarların bulunduğu askeri altyapıyı vurmak üzere 30 savaş uçağı gönderdiğini duyurdu. ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth ve Genelkurmay Başkanı Dan Caine'in bugün saldırılarla ilgili bir basın toplantısı düzenlemesi planlanıyor.



İsrail-İran savaşı ve ABD’nin Suriye’deki askeri üssü et-Tanf’ın rolü

Suriye'deki et-Tanf Üssü’nde görevli İki ABD askeri, 12 Mart 2025 (US Army)
Suriye'deki et-Tanf Üssü’nde görevli İki ABD askeri, 12 Mart 2025 (US Army)
TT

İsrail-İran savaşı ve ABD’nin Suriye’deki askeri üssü et-Tanf’ın rolü

Suriye'deki et-Tanf Üssü’nde görevli İki ABD askeri, 12 Mart 2025 (US Army)
Suriye'deki et-Tanf Üssü’nde görevli İki ABD askeri, 12 Mart 2025 (US Army)

Muhammed Rimal

İran-İsrail savaşı, 13 Haziran’dan önceki ‘soğuk savaş’ noktasına geri dönüşü olmayan bir yola girdiğine dair işaretler eşliğinde ikinci haftasına girdi. Her iki tarafın da başlangıçta beklediği savaş, askeri ve savaş doktrini açısından 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana bölgenin tanık olduğu diğer doğrudan ve dolaylı savaşlardan farklı olarak bu kez direniş grupları ile İsrail arasında değil iki ülke arasında doğrudan yürütülüyor.

İki ülke arasındaki herhangi bir savaşın, eğer bunu durdurmak için çalışan bir arabulucu ya da iki ülkeye belirli bir ‘statüko’ dayatan bir Birleşmiş Milletler (BM) girişimi yoksa, birinin diğerine karşı zaferiyle sonuçlandığı iyi biliniyor. Kısa bir süre önce Pakistan ve Hindistan arasında olduğu gibi, ABD’nin arabulucu olarak iki ülke arasına girmiş ve bir bütün olarak küresel istikrarı tehdit eden gerginliği yatıştırmıştı.

Bu savaşı çevreleyen siyasi ve diplomatik koşullara dönecek olursak, savaşın hem İtalya’nın başkenti Roma’da hem de Umman’ın başkenti Maskat'ta İran'ın nükleer dosyasına ilişkin ABD-İran müzakerelerinin ortasında başladığını ve o dönemdeki göstergelerin bu müzakerelerin çıkmaza girdiği anlamına gelmediğini, aksine hızlandırılmış bir tempoda ilerlediğini ve niteliksel ve kayda değer başarılar elde ettiğini görüyoruz. Analistler bu müzakerelerde ABD’nin Başkan Donald Trump'ın seçilmesinden bu yana izlediği politikaya uygun olarak, bölgedeki gerginliği yatıştırma, doğrudan ya da dolaylı askeri müdahaleye girişmeme ve dikkatini başka bir cepheye, yani Çin'in temsil ettiği ekonomik tehdide yöneltme arzusunu gördüler.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) savaşın başlamasından bir gün önce, İran'ın nükleer silahların yayılmasını önleme yükümlülüklerine uymadığını ilan etti. UAEA üyesi 19 ülke bu açıklama lehinde oy kullanırken, üç ülke karşı çıktı, 11 ülke çekimser kaldı. Bu gelişme, İsrail'in İran'ın nükleer kapasitesini vurması için önceden verilmiş uluslararası bir yetki olarak kabul edildi, çünkü UAEA'nın kararı ile İsrail’in İran’a yönelik saldırısının başlaması arasında geçen süre, askeri denklemlere göre bir ülkenin diğerine saldırı hazırlığı yapması için yeterli değildi.

‘Ortadoğu'nun yeni haritası’ ifadesi, 2023 yılı sonlarında bölgedeki askeri gelişmelerin yaşanmaya başlamasından bu yana İsrail'in siyasi ve askeri söyleminden eksik olmadı. Bu ifade, Suriye rejiminin düşmesi ve Suriye'nin bölgesel arenadaki etkinliğinin nihai olarak sona ermesinin yanı sıra Lübnan ve Irak cephelerinin etkisizleştirilmesinden sonra sahada daha da anlamlı hale geldi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu durumu direniş ekseninin başını ortadan kaldırmak için bir fırsat olarak gördü. ABD ile İran arasında nükleer dosya konusunda yapılan müzakerelerin tıkanmasından faydalanarak ABD yönetimine İran'a askeri baskı uygularsa bunun onu bu dosyada taviz vermeye iteceğini, ancak asıl amacın İran'ın İsrail'e tehdit olarak kalma kabiliyetini sınırlamak olduğunu telkin etti. Netanyahu da ‘bu savaşın dünyanın çehresini değiştireceğini’ söyleyerek bunu doğruladı.

ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik hava ve füze saldırılarının ardından, ABD'nin de savaşın uzamasını istemediği ortaya çıktı.

Askeri verilere gelince İsrail, ABD’nin İran'a karşı yürüttüğü bir savaşta kenarda durmasının mümkün olmadığının farkında. Lübnan, Gazze, Yemen ve Irak'ta yürüttüğü savaşlarda ABD'nin desteği teçhizat, mühimmat, istihbarat bilgisi ve teknik ve siyasi desteğe dayanıyordu. Ancak bugün ABD, İsrail'in savaşın başlarında belirlediği hedeflerin ötesine geçerek İran rejimini teslim olmaya çağıran Başkan Trump’ın açıklamalarından da anlaşılacağı üzere İran'ın askeri anlamda kendisinin öne sürdüğü şartlara tamamen boyun eğmesini istiyor. ABD Başkanı bu savaşa müdahale etmekle daha fazla ilgilendi. Çünkü İsrail'in Lübnan ve Gazze cephelerinde yürüttüğü savaşlar istediği sonuçları vermedi. Yani Gazze cephesi zaman zaman karşılıklı askeri operasyonlara tanık olduğu için düşman askeri varlığının ortadan kaldırılması ve savaşı durduracak, rehineleri serbest bırakacak ve Gazze halkı üzerindeki insani kuşatmayı kaldıracak bir çözüme ulaşılamadı. İsrail, Lübnan cephesinde ABD ve uluslararası toplumu da arkasına alarak, Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusunda üzerine düşeni yapması için Lübnan devletine baskı yapmaya devam ediyor. Belki de İsrailliler İran'ı vurmanın önce bölgedeki siyasi ve askeri nüfuz haritasını değiştireceğini, ardından nüfuzlarına ve İsrail için oluşturdukları tehdit düzeyine bakılmaksızın diğer cephelerin dinamiklerini etkileyeceğini düşünüyor olabilirler.

xcdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump, İran'ın nükleer tesislerini bombaladıktan sonra Tel Aviv'de ‘Teşekkür Bay Başkan’ yazılı pankartlar asıldı, 22 Haziran 2025 (AFP)

ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik hava ve füze saldırılarının ardından, ABD'nin de iki nedenden ötürü savaşın uzamasını istemediği ortaya çıktı. Bunlardan birincisi, ABD'nin iç işlerini İran'ın nükleer dosyasından daha fazla etkileyen dünyadaki diğer dosyalara olan dikkatini dağıtacak bir yıpratma savaşının bataklığına düşmek istememesi, ikincisi ise uzayan bir savaşın İsrail'in askeri ve sivil kabiliyetlerini de tüketecek olması. İsrail içinden sızan görüntüler, İsrail ekonomisinin son iki yıldır uğradığı ekonomik kayıpların yanında İsrail toplumunun ve özellikle de sivil toplumun İran’ın füzeli saldırılarının sahadaki sonuçlarına uzun süre dayanamayacağını açıkça gösteriyor. Bu durum İsrail'in İran'ın askeri ve sivil tesislerini hedef almasının boyutlarını küçümsemek anlamına gelmese de İran'ın tüm hayati sivil, askeri ve ekonomik tesislerinin coğrafi olarak sınırlı bir alanda kümelendiği ve herhangi birini İran'ın herhangi bir füze saldırısı için kolay bir hedef haline getirdiği İsrail'deki durumun aksine, İran'ın tesislerinin İran'ın geniş topraklarının doğasının dayattığı geniş alanlara dağılmış olması, iki ülke arasındaki temel farkı teşkil ediyor.

İran yönetimi kendisini Amerikalılar ve İsraillilerin tek bir hedeflerinin olduğu, yani rejimi devirmeyi amaçladıkları bir savaşla karşı karşıya buldu. İranlılar bunun gerçekleşmesini önlemek için askeri olarak çabalıyor.

Öte yandan İran yönetimi kendisini Amerikalılar ve İsraillilerin tek bir hedeflerinin olduğu, yani rejimi devirmeyi amaçladıkları bir savaşla karşı karşıya buldu. İranlılar bunun gerçekleşmesini önlemek için askeri olarak çabalıyor. İsrailliler gibi onlar da bu savaşta arabulucuların bir rolü olmadığını biliyorlar. Savaş uzar ve rejimin düşmesine yol açmazsa, iki tarafın, sponsorlarının niteliği henüz belli olmayan, İsrail'in savaşı başlattığını iddia ettiği İran’ın nükleer tehdidini azalttığını söyleyeceği bir anlaşmayı kabul etmesi de ihtimaller dahilinde. Böyle bir durumda İsrail Lübnan ve Gazze'de yaptığı gibi diğer yüksek tavanlı hedeflerinden geri adım atabilir. İran ise İsrail'in rejimi devirme projesini engellediğini ve İsrail'e eşi benzeri görülmemiş kayıplar verdirdiğini söylüyor.

Ancak bu savaşın bu senaryoya göre sonuçlanması halinde iki temel sonuç ortaya çıkar. Bunlardan birincisi, işgal altındaki topraklarda dört seviyede dağıtılan önleyici füze kabiliyetlerinin, hava üstünlüğüne rağmen İsrail’in iç kesimlerinin ve hayati tesislerinin hedef alınmasını engelleyememiş olması, ikincisi ise İran'ın varoluşsal bir tehlike içindeymiş ya da her zaman yakın bir tehlike içinde kalacakmış gibi davranması. Hedefin nükleer program değil, rejim olduğu düşünüldüğünde, uluslararası toplumun bu programa yönelik geniş muhalefeti ve rejimin sözde müttefikleri olan Rusya, Çin ve Pakistan'ın pratikte destekleyici bir tutum sergilememesinin temsil ettiği yeni bir uluslararası faktörle birlikte, bu durum onu nükleer yeteneklerini geliştirmeye itiyor.

Saha verilerine göre bu senaryonun gerçekleşme ihtimalinin henüz öngörülebilir olmaması ABD'nin doğrudan müdahalesine kapıyı araladı. ABD'ye göre bu müdahale, ABD de dahil olmak üzere tüm tarafların lehine olmaktan ziyade ABD'yi angajman kurallarını değiştirmeye sevk edebilecek uzun vadeli bir savaşı önlemeyi amaçlıyor. ABD’nin Suriye’deki askeri üsleri, Amerikalıların güç dengesini değiştirmek için bahse girdiği saldırılar için yalnızca bir sıçrama tahtası olarak kullanılabilir. Bunun en önemli sonuçları arasında İsrail’in iç kesimlerinin hedef alınmasını sınırlamak ve İran’ı uluslararası himaye altında, nükleer dosyayı askeri kullanımlarının dışına çıkaran ve askeri ve sivil yapılarını etkileyen kayıplardan sonra İsrail'i rehabilite eden bir çözümü kabul etmeye zorlamak yer alabilir.

Suriye'deki askeri üslerin kullanımı her bir üssün coğrafi konumuna göre belirleniyor. Suriye'nin kuzeydoğusundaki Ömer ve Koniko petrol ve gaz sahalarının yakınlarındaki askeri üsler, İran'a yakınlıkları nedeniyle kolay hedef olabilecekleri için bu savaşta kullanılmayacak. Bu durum Irak'la olan et-Tanf Sınır Kapısı’nın 24 kilometre batısında yer alan et-Tanf Askeri Üssü’nü ABD saldırılarının başlangıç noktası haline getiriyor. Çünkü bu üs Uluslararası Koalisyona ait ve burada sadece ABD askerleri bulunmuyor. Dolayısıyla buranın hedef alınması aynı anda birden fazla ülkeyle silahlı çatışmaya yol açabilir.

rrtb
Tel Aviv'de İran'a ait bir füzenin patladığı olay yerinde çalışma yapan kurtarma görevlileri, 22 Haziran 2025 (Reuters)

ABD’nin Körfez'deki askeri üslerinin bu savaşın dışında tutulmasıyla da bu olasılığın nedenlerinden biri. Körfez ülkelerinin siyasi olarak İran'a karşı bir savaşa tamamen karşı bir tutum sergiliyorlar. Bu ülkeler, savaşa dahil olmayı ve topraklarını İran'ın hedef alınması için kullanılmasını reddederken müdahalelerinin Çin ve Rusya gibi diğer ülkelerle ilişkilerine zarar vermemesi için proaktif bir duruş benimsiyorlar.

Peki kim kimin bileğini bükecek? Kim daha fazla darbeye dayanabilecek? Bu soruların cevapları devam eden savaşın sonucunu ve bitiş tarihini belirleyecek.