Columbia Üniversitesi, federal soruşturmanın kapatılması için 221 milyon dolar ödemeyi kabul etti

Protestocular, Columbia Üniversitesi'nin batı bahçesinde Filistin bayrakları sallıyor (AFP)
Protestocular, Columbia Üniversitesi'nin batı bahçesinde Filistin bayrakları sallıyor (AFP)
TT

Columbia Üniversitesi, federal soruşturmanın kapatılması için 221 milyon dolar ödemeyi kabul etti

Protestocular, Columbia Üniversitesi'nin batı bahçesinde Filistin bayrakları sallıyor (AFP)
Protestocular, Columbia Üniversitesi'nin batı bahçesinde Filistin bayrakları sallıyor (AFP)

Columbia Üniversitesi dün, Başkan Donald Trump yönetimi tarafından üniversite kampüsünde, özellikle geçen yıl birçok Amerikan üniversitesinde yaşanan Filistin yanlısı protestolar sırasında antisemitizme karşı yeterince önlem almadığı iddiasıyla başlatılan soruşturmayı kapatmak için 221 milyon dolar ödeyeceğini açıkladı.

Üniversite yaptığı açıklamada, “Bugün imzalanan anlaşma uyarınca, Mart 2025'te iptal edilen veya askıya alınan federal hibelerin büyük çoğunluğu yeniden yürürlüğe girecek ve Columbia, mevcut ve gelecekteki hibelerden milyarlarca dolarlık fonu geri kazanacak” ifadelerini kullandı.

Columbia Üniversitesi açıklamasında, bu kapsamlı anlaşma uyarınca, öğrenci kabul veya istihdam süreçlerinde ırk faktörünü dikkate almamayı yasaklayan kurallara uymayı da içeren bir dizi taahhütte bulunduğunu belirtti. Açıklamada, “Columbia Üniversitesi, federal kurumlar tarafından federal ayrımcılık karşıtı yasaların ihlal edildiği iddialarına ilişkin olarak yürütülen çok sayıda soruşturmayı kapatmak üzere ABD hükümeti ile bir anlaşmaya vardı” denildi.

Açıklamaya göre anlaşma, Columbia'nın Eşit İstihdam Fırsatı Komisyonu tarafından yürütülen soruşturmaları kapatmak için üniversitenin ödeyeceği 21 milyon dolara ilave olarak, üç yıl boyunca 200 milyon dolar ödemesini öngörüyor. Federal fonların yeniden sağlanması, üniversitenin karşı karşıya olduğu artan mali baskılarla başa çıkmasını sağlayacak. Bu anlaşma, elit üniversitelerin sol eğilimli fikirleriyle öğrencilerin beyinlerini yıkadığını defalarca vurgulayan Trump için bir zafer anlamına geliyor.

Massachusetts eyaletinin Cambridge kentinde bulunan köklü Harvard Üniversitesi de federal fonları kesen Trump yönetimi ile benzer bir anlaşmazlık yaşıyor. Dün imzalanan ve Columbia'nın herhangi bir ihlalde bulunmadığını kabul ettiği, özenle kaleme alınmış anlaşma, gelecekte benzer anlaşmalar için bir çerçeve oluşturabilir.

Columbia Üniversitesi Rektör Vekili Claire Shipman, yaptığı açıklamada, "Bu anlaşma, devam eden federal denetim ve kurumsal belirsizlik döneminin ardından önemli bir adım niteliğindedir," dedi. Shipman, “Bu uzlaşma, bizi tanımlayan değerleri korumak ve federal hükümetle olan temel araştırma ortaklığımızın tekrar rayına oturmasını sağlamak için özenle tasarlanmıştır” ifadesini kullandı.

Shipman, “Daha da önemlisi bu uzlaşma, akademik mükemmellik ve bilimsel keşif için temel bir koşul olan ve kamu yararı açısından hayati önem taşıyan bağımsızlığımızı koruyor." diye vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın New York Post'tan aktardığına göre anlaşma, Columbia Üniversitesi'nin, geçen yıl Filistin yanlısı protestocuların kolluk kuvvetleriyle çatışarak birkaç üniversite binasını işgal ettiği kampüste yaşananlar gibi gerekçelerle düzenlenecek akademik alanlardaki gösterileri önlemek için bir güvenlik gücü bulundurmasını öngörüyor. Gazete, anlaşmanın ayrıca, ABD vatandaşı olmayan öğrencilere yönelik daha sıkı bir inceleme yapılmasını, bu süreçte toplanan bilgilerin hükümetle paylaşılmasını ve yabancı öğrencilere karşı uygulanan disiplin cezaları hakkında hükümete bilgi verilmesini şart koştuğunu da ifade etti.

Columbia Üniversitesi, geçtiğimiz yıl Gazze Şeridi'nde İsrail ve Hamas arasındaki savaşa karşı kampüs protestoları nedeniyle antisemitizmle suçlandıktan sonra kendini bir fırtınanın ortasında buldu.

Bazı Yahudi öğrenciler, kampüste sindirildiklerini ve yönetimin kendilerini korumadığını iddia ettiler.

Columbia Üniversitesi'nin eski rektörü Minouche Shafik, yeni akademik yılın başlamasından sadece birkaç hafta önce, geçen ağustos ayında istifa etti. Bu istifanın sebebini, protestoları ele alış biçimiyle ilgili bir soruşturmaya bağladı.



Londra, Hong Kong'un İngiltere'de yaşayan aktivistlerin tutuklanmasına yardım edenlere ödül teklif etmesini kınadı

İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy (AP)
İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy (AP)
TT

Londra, Hong Kong'un İngiltere'de yaşayan aktivistlerin tutuklanmasına yardım edenlere ödül teklif etmesini kınadı

İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy (AP)
İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy (AP)

Londra dün, Hong Kong yetkililerinin, İngiltere'de yaşayan demokrasi yanlısı aktivistlerin tutuklanmasına yardım karşılığında maddi ödül teklifini kınadı.

Dışişleri Bakanı David Lammy ve İçişleri Bakanı Yvette Cooper ortak bir açıklamada, "Hong Kong polisinin Birleşik Krallık'ta ikamet eden kişilere yönelik yeni tutuklama emirleri ve ödüller çıkarması, sınır ötesi baskının bir başka örneğidir" ifadeleri yer aldı.

Hong Kong yetkilileri dün, 2020 yılında Pekin tarafından uygulanan ulusal güvenlik yasasını ihlal suçlamasıyla yurt dışında yaşayan 19 demokrasi yanlısı aktivistin tutuklanmasına yol açacak bilgiler karşılığında nakit ödül vereceklerini duyurdu.

Ödüller, Hong Kong tarafından aranan kişiye bağlı olarak 25 bin dolar ile 125 bin dolar arasında değişiyor.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Hong Kong yetkilileri, Batılı ülkelerden sert eleştiriler alan bu taktiğe dördüncü kez başvuruyor. Ancak Çin, eleştirileri "müdahale" olarak nitelendirdi.

Lamy ve Cooper, açıklamalarında Çin'i Britanya'daki muhalif sesleri hedef almaya son vermeye çağırdı.

Yaklaşık 150 bin Hong Kong vatandaşı, 2021 yılında uygulanan özel vize rejimi kapsamında Britanya'ya göç etti.

Ancak, İngiliz hükümetinin iade yasalarında reform yapma yönündeki son önerisi, bazıları tarafından 2020 Ulusal Güvenlik Yasası'nın yürürlüğe girmesinden bu yana askıya alınan Hong Kong'a iadelerin yeniden başlamasının önünü açabileceği konusunda ciddi endişelere yol açtı.

İki İngiliz bakan yaptıkları açıklamada, "Bu hükümet, Birleşik Krallık'ı yurt edinenler de dahil olmak üzere Hong Kong halkının yanında olmaya devam edecek. Haklarını, özgürlüklerini ve güvenliklerini korumayı çok ciddiye alıyoruz" ifadelerini kullandı.