ABD Dışişleri Bakanlığı: Lübnanlı George Abdullah'ın serbest bırakılması, yurtdışındaki ABD diplomatlarının güvenliğini tehdit ediyor

Georges Abdullah, Beyrut havaalanına gelişinde taraftarlarını selamlıyor (AP)
Georges Abdullah, Beyrut havaalanına gelişinde taraftarlarını selamlıyor (AP)
TT

ABD Dışişleri Bakanlığı: Lübnanlı George Abdullah'ın serbest bırakılması, yurtdışındaki ABD diplomatlarının güvenliğini tehdit ediyor

Georges Abdullah, Beyrut havaalanına gelişinde taraftarlarını selamlıyor (AP)
Georges Abdullah, Beyrut havaalanına gelişinde taraftarlarını selamlıyor (AP)

ABD Dışişleri Bakanlığı, Fransa'nın Lübnanlı Georges Abdullah'ı serbest bırakıp ülkesine sınır dışı etme kararını dün reddettiğini açıkladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Lübnanlı George Abdullah'ın serbest bırakılmasının “yurtdışındaki ABD diplomatlarının güvenliğini tehdit ettiğini” belirtti.

Abdullah 1984 yılında tutuklanmış ve 1987 yılında Paris'te bir İsrail ve bir ABD diplomatının öldürülmesiyle bağlantılı olarak Fransız mahkemesi tarafından suçlu bulunmuştu. Abdullah, geçtiğimiz on yıllar boyunca ülkenin orta kesimlerindeki Saint-Maur ve Moulins ile doğusundaki Clermont-Ferrand'daki çeşitli hapishanelerde tutulduktan sonra, üzerine “Abdullah” yazan bir tabela asılan 221 numaralı hücreye konuldu.

Lübnanlı George Ibrahim Abdullah 40 yıl boyunca, 11 metrekarelik bir hücrede, üzerinde Che Guevara'nın resmi ve Filistin davasını destekleyen posterlerin asılı olduğu bir hücrede günlerini geçirdi. Fransız mahkemesinin serbest bırakma kararıyla, cuma günü tahliye edildi.

Temyiz Mahkemesi, 17 Temmuz'da 74 yaşındaki aktivistin serbest bırakılmasına karar verdi. Fransa'da en uzun süre hapis yatan mahkumlardan biri olan Abdullah, cuma günü Lanmezan (güneybatı) hapishanesinden çıkarak Lübnan'a döndü.

Lübnanlı Filistin yanlısı aktivist George Ibrahim Abdullah'ı taşıyan uçak, cuma günü öğleden sonra Beyrut Uluslararası Havalimanı'na indi. Havaalanı yetkilileri, Abdullah’ın Paris tarafından 1980'lerde bir Amerikan ve bir İsrailli diplomatın suikastında suç ortaklığıyla suçlandığını belirtti.



İran: UAEA’nın ziyaretinin iki hafta içinde gerçekleşmesi bekleniyor

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi (İran Dışişleri Bakanlığı)
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi (İran Dışişleri Bakanlığı)
TT

İran: UAEA’nın ziyaretinin iki hafta içinde gerçekleşmesi bekleniyor

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi (İran Dışişleri Bakanlığı)
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi (İran Dışişleri Bakanlığı)

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi bugün yaptığı açıklamada, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) iki hafta içinde İran'a bir ziyaret gerçekleştireceğini söyledi.

Bu açıklama, UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi’nin Tahran'ın teknik görüşmelere yeniden başlamaya hazır olduğunu söylemesinden birkaç gün sonra geldi.

Bekayi, İran'ın UAEA ile gelecekteki iş birliğine ilişkin bir kılavuzun, bu tür iş birliğine kısıtlamalar getiren yeni bir parlamento yasasına dayanarak sağlanacağını bildirdi.

Yasalaşan tasarı, İran'ın nükleer tesislerinin UAEA tarafından gelecekte denetlenebilmesi için İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'nin onayının gerekeceğini öngörüyor.

UAEA, İran'ın nükleer programını yok etmeyi ve nükleer silah yapmasını engellemeyi amaçlayan İsrail ve ABD'nin geçen ayki hava saldırılarının ardından denetimlere yeniden başlamasına izin verilmesi gerektiğini savunuyor. Tahran ise nükleer silah arayışında olduğunu her zaman reddederek, programının tamamen barışçıl olduğunu savundu.

UAEA, İran'ın yaklaşık 400 kilogram yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum stokunun akıbeti konusunda derin endişe duyuyor.

Bekayi, İran'ın ulusal çıkarlarının gerektirmesi halinde ABD ile dolaylı görüşmelere devam etme yönündeki tutumunu yineledi, ancak şu anda Washington ile nükleer müzakerelerin altıncı turu için herhangi bir planlama olmadığını belirtti.

İran ve ABD, Umman'ın arabuluculuğunda beş tur görüşme gerçekleştirmiş, ancak geçen ay İran ve İsrail arasında yaşanan 12 günlük savaş nedeniyle görüşmeler askıya alınmıştı.

Görüşmelerde Washington'un Tahran'dan uranyum zenginleştirmeyi durdurmasını talep etmesi gibi önemli anlaşmazlık noktaları ortaya çıktı.