Etiyopya, Nahda Barajı anlaşmazlığında Mısır ve Sudan'a Araplar tarafından destek verilmesine tepkili

Nahda Barajı (Reuters)
Nahda Barajı (Reuters)
TT

Etiyopya, Nahda Barajı anlaşmazlığında Mısır ve Sudan'a Araplar tarafından destek verilmesine tepkili

Nahda Barajı (Reuters)
Nahda Barajı (Reuters)

Etiyopya, Arap Birliği'nin 32'nci Liderler Zirvesi'nde yayınlanan Cidde Bildirisi’nde de yer aldığı üzere Nahda Barajı anlaşmazlığı konusunda Mısır ve Sudan'ın tutumuna Araplar tarafından destek verilmesini reddetti. “Mısır ve Sudan için su güvenliği, Arap su güvenliğinin ayrılmaz bir parçasıdır” ifadelerine değinen bildiride, Nil sularında bu hakları etkileyen her türlü eylemin reddedildiğine dikkat çekildi.

Etiyopya Dışişleri Bakanlığı, dün akşam yaptığı açıklamada, Arap zirvesi dahilinde verilen kararları Mısır'ın Arap Birliği aracılığıyla Nahda Barajı dosyasında Addis Ababa'ya baskı kurma girişimleri olarak değerlendirdi.

Bakanlığın açıklamasında, “Etiyopya, Nil sularının adil ve makul kullanımı ilkesine saygı göstermeye devam edecektir” ifadeleri yer aldı. Ancak Mısır ve Sudan, Etiyopya’nın barajın işletim ve dolumu hususunda kapsamlı ve bağlayıcı bir yasal anlaşmaya varmayı reddettiğini söylüyor.

Kahire, Etiyopya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya resmi bir yanıtta bulunmadı. Şarku’l Avsat’a konuşan Mısırlı uzmanlar ise Etiyopya'nın tutumunu, Addis Ababa'nın barajın dolum ve işletimi konusunda bağlayıcı bir yasal anlaşmaya varmaktan kaçmak için boşa harcadığı zamanın devamı olarak değerlendirdi. Uzmanlar ayrıca Etiyopya dördüncü kez dolum işlemine hazırlanırken Suudi Arabistan’ın ev sahipliğinde düzenlenen Arap Zirvesi'nin su güvenliğine ilişkin kararlarının Mısır ve Sudan'ın su haklarına yönelik güçlü desteğini temsil ettiğine de dikkat çektiler.

Geçtiğimiz Cuma günü Arap Birliği'nin 32'nci Liderler Zirvesi'nde bir dizi karar yayınlandı. Bunlardan birinde, Mısır ve Sudan için su güvenliğinin Arap su güvenliğinin ayrılmaz bir parçası olduğu vurgulandı. Kararda aynı zamanda Nil'in suları üzerindeki haklarını etkileyen her türlü eylemin reddedildiğine dikkat çekildi.

Mısır, Sudan ve Etiyopya arasında barajla ilgili müzakereler Ocak 2021'den bu yana durmuş durumda. Bu hususta Temmuz 2020'de Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) başvuran Mısır, taraflar için kabul edilebilir ve bağlayıcı bir anlaşmaya varmak amacıyla Afrika Birliği (AfB) Başkanı'nın daveti üzerine üç ülkeyi müzakereleri yeniden başlatmaya çağırmıştı.

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, bu ayın başlarında, Mısır'ın gelecekte Nahda Barajı konusunda BMGK’ya başvurma olasılığına işaret etti.

Nahda Barajı’nın Nil suyu üzerindeki payını etkileyeceğinden endişelenen Kahire ve Hartum, barajın dolum ve işletimini düzenleyen bağlayıcı bir yasal anlaşma çağrısında bulunuyor.

Nahda Barajı meselesinin Afrika çerçevesinde tutulması, uluslararası hale getirilmemesi konusunda ısrarcı olan Etiyopya ise Nil sularını kullanma hakkını vurgulayarak bunun egemenlik meselesi olduğunu söylüyor.

Mısır Afrika İşleri Konseyi Başkan Yardımcısı Büyükelçi Salah Halime ise Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Etiyopya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamayı Addis Ababa'nın Mısır ve Sudan'ın Nil suları üzerindeki meşru haklarını görmezden gelme konusundaki ısrarı olarak tanımladı. BMGK ve AfB’nin kendisi gibi diğer uluslararası ve bölgesel kurumlar tarafından yayınlanan birçok benzer tavsiyeyi göz ardı ettiğine de dikkati çeken Halime, “Etiyopya'nın söz konusu açıklaması, uluslararası nehirlere katılan ülkelere önemli zararlar verilmemesi gerektiğine atıfta bulunan uluslararası hukuk ilkelerine yönelik süregelen ihmali yansıtmakta.

Uluslararası hukuk, Nil gibi uluslararası nehirler üzerinde egemenliği paylaşıyor. Etiyopya ise bunu görmezden gelmekte ısrar ediyor” dedi.

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkan Yardımcısı ve Afrika meseleleri ve su işleri konusunda uzman Dr. Eymen es-Seyyid Abdulvehhab, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Etiyopya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada yeni bir tutumun bulunmadığına dikkati çekiyor. Kendi deyimiyle bu ‘saldırgan’ tutumun Addis Ababa tarafından çeşitli uluslararası taraflara karşı birden çok kez kullanıldığına değiniyor.

Abdulvehhab aynı zamanda, “Açıklamadaki keskin üslup, aslında Etiyopya'nın Mısır'ın Nahda Barajı meselesini uluslararası bir soruna dönüştürmedeki başarısından duyduğu endişeyi yansıtıyor. Bu yaklaşım, uluslararası uzmanların barajın Sudan ve Mısır’a verdiği zararı kanıtlayan bir rapor yayınlanmaları ardından 2012'den beri devam ediyor. Ardından Addis Ababa ise teknik ya da siyasi herhangi bir uluslararası hamlenin kendisini büyük bir ikileme sokacağını düşünmeye başladı. Etiyopya, Nahda Barajı dosyasını AfB dahilinde tutmakta ısrar ediyor. Zirâ birlik üzerinde ciddi bir etkiye sahip. Böylece bu konuda kendisine baskı uygulama girişimlerini iptal edebiliyor” ifadelerini kullandı.

Cidde Bildirisi’nin zamanlamasının dördüncü dolum aşamasına hazırlanırken Addis Ababa üzerindeki baskıyı ikiye katladığını açıklayan Abdulvehhab, ancak bu baskının Etiyopya'nın tutumunda mutlaka bir değişiklik olacağı anlamına gelmediğini belirtti. Uzman, Etiyopya'nın Sudan ve Mısır’a karşı herhangi bir yükümlülük altına girmeden zaman öldürücü yaklaşımına devam edeceğini beklediğini de ifade etti.



İsrail Sana Uluslararası Havaalanı’nı ve enerji tesislerini vurdu

İsrail'in dün Sana'daki hayati öneme sahip tesislere düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail'in dün Sana'daki hayati öneme sahip tesislere düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
TT

İsrail Sana Uluslararası Havaalanı’nı ve enerji tesislerini vurdu

İsrail'in dün Sana'daki hayati öneme sahip tesislere düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail'in dün Sana'daki hayati öneme sahip tesislere düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (Reuters)

İsrail, Hudeyde Limanı’nın vurduktan sonra, Husilere yönelik saldırılarına dün de devam etti. İsrail, Husilerin pazar günü Ben Gurion Havaalanı yakınlarına düzenlediği füzeli saldırıya misilleme olarak Sana Uluslararası Havaalanı, bir çimento fabrikası ve iki elektrik santralini hedef aldı.

İsrail ordusu, dünkü saldırılardan önce Sana Uluslararası Havaalanı çevresindeki bölgelerde yaşayanları evlerini derhal tahliye etmeleri konusunda uyardı. İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, saldırıların Sana Uluslararası Havaalanı’nı tamamen devre dışı bıraktığını ve elektrik iletim altyapısı ile Amran çimento fabrikasını tahrip ettiğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Sana'daki yerel kaynaklardan aktardığına göre İsrail tarafından düzenlenen yaklaşık 15 hava saldırısında havaalanının pisti, salonları, Husilerin elindeki uçaklar ve havaalanına komşu ed-Deylemi Askeri Üssü’nün hedef alınmasının ardından havaalanı hizmet dışı kalırken, bölge sakinleri panik içinde bölgeyi terk etti.

Görgü tanıklarının aktardığına göre İsrail, (Sana'nın 50 kilometre kuzeyindeki), Amran çimento fabrikasını şehrin kuzeyindeki Zehban ve güneyindeki Şemile ilçelerinde bulunan elektrik santrallerini ve Fec Attan bölgesini vurdu.

Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump dün akşam Washington'da sürpriz bir açıklama yaparak, Husilerin Kızıldeniz’de gemilere yönelik saldırılarını durdurmayı kabul ederek ‘teslim olduklarını’ ve ülkesinin de ‘hava saldırılarını durduracağını’ söyledi. Ancak Husilerin Sözcüsü Muhammed el-Buhayti, Trump'ın sözlerinin doğru olmadığını söylediği bir açıklamada bulundu. Buhayti, Husilerin Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırılarını durdurmayacağını ifade etti.

Umman dün akşam saatlerinde Washington ve Sana'daki ilgili makamlarla yapılan temasların iki taraf arasında bir ateşkes anlaşmasıyla sonuçlandığını duyurmuştu.