Biden, Demokrat Partinin başkan adayları arasında şimdilik avantajlı konumda

AA
AA
TT

Biden, Demokrat Partinin başkan adayları arasında şimdilik avantajlı konumda

AA
AA

ABD'de yapılan anket, 2024 başkanlık seçimleri için Başkan Joe Biden'ın Demokrat adaylar arasında şimdilik avantajlı olduğunu gösterirken, yeni dönem için seçmenlerin ileri yaştaki Başkan'a karşı olumsuz bakışını da ortaya koydu.

CNN tarafından 17-20 Mayıs tarihlerinde yaptırılan ankette Biden'ın, Demokrat rakiplerine göre adaylık yarışına önde başladığı yeniden başkan seçilmesi konusunda ise genel seçmenin olumlu bakışında azalma olduğu tespit edildi.

Anket sonuçlarına göre, Amerikalıların sadece üçte biri (yüzde 33), Biden'ın 2024'te kazanmasının ülke için ileri bir adım veya zafer olacağını söylerken, Demokrat Başkan hakkında, Aralık 2022'de yüzde 42 seviyesinde olan olumlu fikirler Mayıs'ta yüzde 35'e geriledi.

Amerika'daki tüm seçmenlerin baz aldığı anket değerlendirmesinde ise katılımcıların yüzde 66'sı, Biden'ın yeniden ABD Başkanı seçilmesinin ülke için ya bir gerilemeye ya da bir felakete sebep olacağı görüşünü destekledi.

Aynı anketin sonuçları, Biden'ın ABD Başkanı olarak aldığı güven oyu oranının yüzde 40 olduğunu gösterdi.

Ankete katılan Demokrat ve Demokrat eğilimli seçmenlerin yüzde 60'ı, Biden'ı, yüzde 20'si avukat Robert F. Kennedy'yi ve yüzde 8'i de yazar Marianne Williamson'ı 2024 başkanlık seçimlerinde partilerinin adayı olarak görmek istediklerini belirtti. Kalan yüzde 8'lik kısım ise "bir başkasını" destekleyeceğini söyledi.



Elon Musk'a, X platformunda "yanlış kişiyi hedef gösterdiği" gerekçesiyle karalama davası açıldı

(AA)
(AA)
TT

Elon Musk'a, X platformunda "yanlış kişiyi hedef gösterdiği" gerekçesiyle karalama davası açıldı

(AA)
(AA)

Davayı açan California'dan 22 yaşındaki Ben Brody, yanlışlıkla Proud Boys grubu üyelerinden biri olarak tanımlandığı X platformunda yayımlanan videolardaki kişinin kendisi olmadığını belirtti.

Bir paylaşıma Musk'ın da yorum yapmasıyla gönderinin hızla yayıldığını ifade eden Brody, olayla ilgisi olmamasına rağmen Musk'ın yorumu yüzünden sosyal medya üzerinden tehdit aldığını ve tacize uğradığını kaydetti.

Brody, karalama davası açtığı Musk'tan en az 1 milyon dolar tazminat talep ediyor.

X platformunda, haziranda, aralarında ABD'de 6 Ocak 2021'de Kongre binasına yapılan baskını organize ettiği belirtilen "Proud Boys" isimli aşırı sağcı grubun üyelerinin bulunduğu protesto videoları yayımlanmıştı.

Bazı kullanıcılar ise bu paylaşımdaki bir kişiyi yanlışlıkla Ben Brody olarak tanımlayarak, hakkında asılsız söylentiler yaymıştı.


Trump'a göre, hakkındaki emlak sektöründe dolandırıcılık davası 'siyasi saikle' açıldı

Eski ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
Eski ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
TT

Trump'a göre, hakkındaki emlak sektöründe dolandırıcılık davası 'siyasi saikle' açıldı

Eski ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
Eski ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)

Eski ABD Başkanı Donald Trump, "emlak sektöründe yıllarca çok sayıda kişi ve kurumu dolandırdığı" suçlamasıyla hakkında görülen sivil davaya katılmak için geldiği mahkemede, davanın "siyasi saikle" açıldığını savundu.

Manhattan'daki eyalet Yüksek Mahkemesinde başlayan davanın ilk gününde gönüllü olarak duruşmaya katılan Trump, savunma makamında oturarak savcılık tarafının ve avukatlarının sunumlarını dinledi.

Davada açılış konuşmasını yapan Başsavcılık ofisi avukatı Kevin Wallace, Trump ve ailesinin emlak sektöründe gayrimenkul değerleri hakkında yıllarca yalan söylediklerini belirtti.

Wallace, Trump'ın şirketinin, gayrimenkulleri aşırı değerli göstererek kredi alımlarında 100 milyonlarca dolar kazanç sağladığını kaydederek, "Zayıflıklarını gizlediler ve bu bankaları yüz milyonlarca dolarlık risk almaya ikna ettiler. Sanıklar Forbes dergisine ya da televizyona abartı yapsalar da, New York’ta iş yaparken bunu yapamazlar." dedi.

Trump'ın başavukatı Christopher Kise de emlak fiyatlarında objektif bir değerlendirme bulunmadığını savunarak, "Değerlerdeki herhangi bir fark dolandırıcılık anlamına gelmez. Mali tablolardaki beyanlar tahmindir ve bu konuda kredi veren bankalar kendi analizlerini yapmak zorundadır." şeklinde konuştu.

Kise, Trump'ın mali beyanlarından dolayı kimsenin zarar görmediğine, bankalardan alınan kredilerin geri ödenerek, her iki tarafın da kazanç sağladığına vurgu yaptı.

"Bu cadı avını kendim izlemek istedim"

Gün boyu süren duruşma için verilen öğle arasında kameralara konuşan Trump ise Başsavcı Letitie James ile davaya bakan Yargıç Arthur Engoron'a sert eleştiriler yöneltti.

James'in kendisi, ailesi ve şirketlerine yönelik iddialarının "siyasi saikli" olduğunu öne süren Trump, "Eğer başkanlığa tekrar aday olmasaydım, eğer anketlerde önde gitmeseydim, bu davaların hiçbiri olmayacaktı." diye konuştu.

"Bu cadı avını kendim izlemek istedim." diyerek duruşmaya geldiğini belirten Trump, "Bu, ABD seçimlerine müdahale etme amaçlı saf bir cadı avıdır. Bu tamamen yasa dışıdır." ifadelerini kullandı.

Davaya bakan Yargıç Engoron'u da "demokrat" ve "ajan" olarak niteleyen Trump, "Bu, görevden alınması gereken bir yargıçtır. Bu, bazılarının yaptığı şeyden dolayı suçlanabileceğini söylediği bir yargıç. Davada zaten kararını vermiş bir yargıçla aylarca burada kalacağız. Bu çok saçma." dedi.

Trump, devam eden sivil davanın Adalet Bakanlığından geldiğini de savunarak "Bunu tamamen Washington'da koordine ediyorlar. Her şey Washington'daki yozlaşmış Adalet Bakanlığı tarafından yürütülüyor. Her şey onların üzerinden geçiyor." ifadelerini kullandı.

Yargılama sonucunda hapis cezası öngörülmüyor

Duruşmanın öğleden sonraki oturumuna da katılan Trump, burada tekrar avukatlarının yanına oturarak savcılık ve savunma tarafının argümanları ile şahitleri dinledi.

Davada iddia makamının ilk şahidi olarak, Trump'ın emekli muhasebecisi Donald Bender ifade verdi. Bender, bütün muhasebe hesaplamalarını Trump'ın beyanına göre yaptığını söyleyerek "Eğer bir anlam ifade etmeyen, beni rahatsız eden bir şey görseydim, onlara sorardım." diye konuştu.

Aralık ortasına kadar sürmesi beklenen söz konusu yargılama sonucunda yargıç Engoron, Trump şirketlerine ne kadar para cezası verileceği, New York eyaletinde iş yapma ehliyetlerinin iptal edilip edilmeyeceği gibi konular üzerinde karara varacak.

Davanın cezai değil sivil dolandırıcılık davası olması ve savunma tarafının talep etmemesi nedeniyle mahkemede jüri bulunmuyor. Yargılama sonucunda herhangi birinin hapis cezası alması öngörülmüyor.

Trump, sabah mahkemeye girerken, gazetecilere, davayı "aldatmaca ve düzmece" şeklinde nitelemiş ve "tüm zamanların en büyük cadı avının devamı" olarak tanımlamıştı.

New York Başsavcısı Letitia James de girişte, ne kadar zengin olursa olsun, eski bir Başkan olsa dahi ülkede hiç kimsenin kanunların üzerinde olmaması gerektiğine vurgu yapmıştı.

Daha önce hakkında "cinsel taciz" ve "vergi dolandırıcılığı" suçlamalarıyla açılan davaların duruşmalarının birçoğuna katılmayan eski ABD Başkanı'nın, bugünkü duruşmaya, ifade verme zorunluluğu bulunmamasına rağmen katılacağını açıklaması "sürpriz bir gelişme" olarak değerlendirilmişti.

Trump hakkındaki dolandırıcılık davası

Başsavcı James, Trump'ın, üç çocuğunun ve şirketinin servetini 3,6 milyar dolar fazla gösterdiğini öne sürdüğü iddianamede, yargıçtan, Trump ve çocuklarının New York'ta bir daha şirket kurmasını ve 5 yıl boyunca ticari gayrimenkul satın almalarını yasaklamasını, 250 milyon dolar para cezasına çarptırılmasını talep ediyor.

"Emlak sektöründe yıllarca çok sayıda kişi ve kurumu dolandırdığı" suçlamasıyla açılan davada, Yargıç Arthur Engöron, eski Başkan ve "Trump Organization" adlı şirketinin anlaşmalarda ve finansman sağlama evrakında, varlıklarına aşırı değer biçerek ve net servetini abartarak bankaları, sigortacıları ve iş dünyasından kişileri dolandırdığına ilişkin suçlamaların mahkemede görülmesine hükmetmişti.

Engöron, 35 sayfalık kararında, Trump ile şirketinin ve yöneticilerinin, yıllık finansal durumları hakkında sürekli yalan söyleyerek uygun şartlarda kredi ve düşük sigorta primi elde ettiklerini belirtmişti.

Suçlamaların onanması durumunda Trump'ın bazı şirketlerinin kontrolü, mahkemece atanan kayyuma devredilebilecek.

Trump'ın avukatı Christopher Kişe, kararı "gerçeklerden ve yürürlükteki hukuktan tamamen kopuk" olarak nitelemiş, itiraz başvurusunda bulunacaklarını bildirmişti.


Senatör Graham: Ukrayna'dan desteği çekersek bu Afganistan'dan 10 kat daha kötü olur

Lindsey Graham (AA)
Lindsey Graham (AA)
TT

Senatör Graham: Ukrayna'dan desteği çekersek bu Afganistan'dan 10 kat daha kötü olur

Lindsey Graham (AA)
Lindsey Graham (AA)

ABD'de yayın yapan CBS televizyonuna konuşan Güney Carolina Senatörü Graham, Rusya'ya karşı Ukrayna'ya verilen desteğin önemiyle birlikte ülkenin güney sınırının güvenliğine de dikkati çekti.

Teröre karşı savaşta en büyük hatanın Afganistan'dan çekilmekle yapıldığını belirten Graham, Ukrayna'dan desteği çekersek bu Afganistan'dan (çekilme kararından) 10 kat daha kötü olur." dedi.

Ukrayna'ya fon sağlamayı durdurmanın Tayvan için ölüm cezası anlamına geldiğini söyleyen Graham, "Savaş küçülmek yerine büyüyor. Tayvan elden gidiyor. Ukrayna Rusya'yı yenebilirse Çin'in Tayvan'ı işgal etme olasılığı azalır ve Putin durdurulur." dedi.

Cumhuriyetçi Senatör Graham, Kongre'de Cumhuriyetçilerin büyük çoğunluğunun Ukrayna'nın sınır güvenliği için finansman sağlanmasını desteklediğinin altını çizdi.

Graham, ABD'de federal hükümetin, finansman sağlayacak bütçe tasarısının hala yasalaşmaması nedeniyle, kapanma sorunu yaşayabileceği 45 gün içinde Ukrayna'ya NATO müttefiki ülkelerin yardım edebileceğini, bugüne kadar Ukrayna'ya yapılan nakit yardımların ABD'den çok müttefik devletlerden gittiğini vurguladı.

Afganistan konusunda Biden'ı suçladı

Senatör Graham, sunucunun, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Afganistan'dan çekilmek istediğini hatırlatması üzerine, Trump'ın bunu kişisel olarak "istese de" bu yönde karar almadığını belirtti.

Graham, "Teröre karşı savaştan bu yana yaptığımız en büyük hata Afganistan'dan çekilmek oldu." dedi.

Meksika sınırının güvenliği

ABD'nin sınır güvenliği reformuna Demokratların destek vereceğini düşündüğünü belirten Graham, bunun Ukrayna paketiyle birleştirilmesi gerektiğini dile getirdi.

Graham, "Sınırımızı düzeltmemiz gerektiğini söyleyenler haklısınız. Ukrayna'ya yardım etmemiz gerektiğini söyleyenler haklısınız. Ukrayna'ya finansman sağlamanın anahtarı, güvenlik sorunu yaşanan sınırla başa çıkmaktır. 107 bin Amerikalı, güney sınırından gelen fentanil zehirlenmesinden öldü. Ukrayna'da tek bir askerimizi bile kaybetmedik. Yani Amerika güvensiz bir güney sınırından işgal ediliyor." dedi.


ABD'de silahlı şiddet olaylarında son 9 ayda 1300'den fazla çocuk hayatını kaybetti

Silahlı şiddet olaylarında son 9 ayda ölenlerin sayısı 32 bin 500'den fazla (AA)
Silahlı şiddet olaylarında son 9 ayda ölenlerin sayısı 32 bin 500'den fazla (AA)
TT

ABD'de silahlı şiddet olaylarında son 9 ayda 1300'den fazla çocuk hayatını kaybetti

Silahlı şiddet olaylarında son 9 ayda ölenlerin sayısı 32 bin 500'den fazla (AA)
Silahlı şiddet olaylarında son 9 ayda ölenlerin sayısı 32 bin 500'den fazla (AA)

Ülkedeki silahlı şiddet olaylarını 7 bin 500 kaynaktan günlük olarak derleyen Silah Şiddeti Arşivi'nden paylaşılan verilere göre, ABD genelinde 1 Ocak'tan bu yana silahlı şiddet sonucu öldürülen çocuk sayısı 1324'e yükseldi.

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezinden paylaşılan resmi veriler, ABD'deki silahlı şiddet olaylarında ölen çocukların sayısının 2019 ile 2021 arasında yüzde 50 arttığını gösterdi.

Bu sonuçlara göre, ülkede 18 yaşın altındaki çocuk ölümlerinin sebepleri arasında silahlı şiddet olayları günde 3,6 ortalamayla trafik kazalarını geride bırakarak, ilk sıraya yükseldi.

Ulusal Kara Yolu Trafik Güvenliği İdaresinin (NHTSA) 2021'de paylaştığı istatistiklere göre, ABD'de günde ortalama 3 çocuk trafik kazalarında hayatını kaybetmişti.

Silahlı şiddet olaylarında son 9 ayda ölenlerin sayısı 32 bin 500'den fazla

Silah Şiddeti Arşivi'nin internet sitesinde yer alan verilerde, ABD'de yılbaşından bu yana silahlı şiddet olayları nedeniyle yaşamını yitirenlerin toplam sayısı 32 bin 548, yaralananların sayısı ise 28 bin 338 olarak kaydedildi.

Aynı arşiv kayıtlarında, silahlı saldırılarda hayatını kaybeden 1324 çocuktan 1096'sının 12 ila 17 yaş arasında, 230'unun 11 yaşın altında olduğu belirtildi.

Son 9 ayda yaşanan silahlı saldırılarda, 18 yaşın altında toplam 3 bin 570 çocuğun da yaralandığı bilgisi paylaşıldı.


2024 Seçimi: ABD’liler çalkantılı bir sezona hazırlanıyor

Mona Eing/Michael Meissner
Mona Eing/Michael Meissner
TT

2024 Seçimi: ABD’liler çalkantılı bir sezona hazırlanıyor

Mona Eing/Michael Meissner
Mona Eing/Michael Meissner

Brian Katulis

ABD'de 2024 yılında yapılacak başkanlık seçimlerine az bir zaman kala, halkın ülkedeki gelişmelerden memnuniyetsizliği oldukça yüksek görünüyor. Elbette ABD siyasi sahnesinde, bir yıl bir ömür gibi görünür. Bu süre zarfında dinamikler hızla değişebilir ve tamamen yeni bir yöne gidebilir. Bu nedenle, bilge bir filozofun bir zamanlar işaret ettiği gibi özellikle gelecekle ilgili olduğunda, olayların gidişatını tahmin etmek kolay değildir.

Ancak mevcut eğilimler değişmezse, 2024 başkanlık seçimleri, Hollywood'un yüksek reytinglere sahip ancak hiç kimseyi memnun etmeyen orijinal filmi nedeniyle üretmeye hazırlandığı bir filmin ikinci bölümü gibi görünecek. Bu filmin başrol oyuncuları, mevcut Başkan Joe Biden ve selefi Donald Trump. Her ikisi de halkın düşük notlarına sahip, ancak yine de adayların başındalar ve partilerinde açıkça güçlü bir etkiye sahipler.

Temel olay örgüsü aynı kalıyor. Dünyanın en etkili ülkesinde, güçlü bir ekonomiye sahip bir ülkede, iktidar mücadelesi, ulusun kimliği ve kültürü etrafındaki iç çatışmaya odaklanıyor. Günümüzde, medya ve çeşitli seçim adayları için iç ve dış politika meseleleri ile ilgili yüksek düzeyli tartışmalar, temel bir odak noktası gibi görünmüyor. Aslında, Ortadoğu, ABD siyasi tartışmasında yeterince ilgi görmüyor gibi görünüyor.

2023 sonbaharındaki seçim yarışmasının temel özellikleri

ABD’de başkanlık ve kongre seçimleri için kampanyalar, geçmişte olduğundan çok daha erken başlıyor. Bu, ABD'yi diğer demokratik seçimlerden ayıran bir özelliktir. Bu ülkelerde seçim mevsimi çok daha kısadır. Bir anlamda, ABD'deki seçim kampanyası, bitmeyen bir süreç gibi görünüyor. Bu dinamik, büyük ölçüde medya ve siyasete harcanan para tarafından yönlendiriliyor. Bu para, sıradan ABD’lileri heyecanlandırmak ve sık sık kızdırmak için kullanılıyor.

Fotoğraf Altı:  Trump, 20 Eylül'de Iowa'daki bir kampanya mitingi sırasında (AFP)
Trump, 20 Eylül'de Iowa'daki bir kampanya mitingi sırasında (AFP)

Yaklaşık bir yıl sonra yapılacak olan 2024 seçimlerinin şekli hakkında söylenebilecek dört ana unsurdan bahsedebiliriz:

Donald Trump, Cumhuriyetçi Parti'nin kontrolünü elinde tutmaya devam ediyor. Aylar süren seçim kampanyaları, milyonlarca dolar harcanması ve NBA maçlarına benzer heyecan verici reytinglere sahip ilk başkanlık tartışmasının ardından, Cumhuriyetçi Parti'nin adaylığını kazanmak için yarışan adayların sıralaması değişmedi. ABD tarihinde dört kez cezai suçlama yöneltilen ilk başkan adayı olan Donald Trump, Cumhuriyetçi Parti'nin ön seçimlerinde büyük bir farkla liderlik etmeye devam ediyor. Trump'ın eski Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Nikki Haley, eski başkanla rekabet eden grupta biraz ilerleme kaydetmiş olabilir. Ancak Trump, hala diğerlerine büyük bir üstünlüğe sahip ve en fazla medya kapsamına sahip.

“Seçim kampanyaları için henüz çok erken olmasına rağmen son anketler Biden ile Trump'ın ulusal düzeyde eşit olduğunu gösteriyor. Ayrıca, başkanlığın belirlenmesinde merkezi mekanizma olan Seçim Kurulu çetele sistemi, daha zorlu bir rekabeti yansıtıyor”

Ancak Başkan Biden, Demokrat Parti'de bir rakibi olmamasına rağmen, birçok zorlukla karşı karşıya. Mevcut başkan olarak, Biden'ın, daha az önemli rakiplerden ve solcu bir üçüncü parti adayından gelen basit zorluklara rağmen, partisinin onu 2024 seçimlerinde aday göstermesi neredeyse kesin olan bazı avantajları var. Bununla birlikte, Biden'ın popülaritesi hala nispeten düşük ve destek oranları 2021 sonbaharından bu yana önemli ölçüde düştü. Bugün, ABD’lilerin çoğunluğu ona karşı çıkıyor ve hatta partisi içinde ülkeyi yönetme yeteneği konusunda büyük bir şüpheyle karşı karşıya. Demokrat seçmenlerin üçte ikisi (yüzde 67), partinin Biden'ın yerine başka birini aday göstermesi gerektiğine inanıyor. Ek olarak, yaşı ve zihinsel kapasitesi, birçok seçmen arasında endişe uyandırıyor.

Fotoğraf Altı:  Cumhuriyetçi adaylar 23 Ağustos'ta Milwaukee'deki tartışmalarından önce (AP)
Cumhuriyetçi adaylar 23 Ağustos'ta Milwaukee'deki tartışmalarından önce (AP)

Bunlar yetmezmiş gibi, bu zorlukların yanı sıra, oğlu Hunter Biden'a karşı açılan ceza davası ve Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi'nde başlattığı yeni soruşturma da var. Cumhuriyetçiler, bu soruşturmanın Biden'ın görevden alınmasına yol açacağına inanıyor. Biden'ın yeniden seçilme yolunu gölgeleyen çok fazla belirsizlik var.

Cumhurbaşkanlığı yarışındaki fark çok küçük ve ABD, parti ve ideolojik çizgiler boyunca keskin bir şekilde bölünmüş durumda. Seçim kampanyaları için henüz çok erken olmasına rağmen son anketler Biden ile Trump'ın ulusal düzeyde eşit olduğunu gösteriyor. Ayrıca, başkanlığın belirlenmesinde merkezi mekanizma olan Seçim Kurulu çetele sistemi, daha zorlu bir rekabeti yansıtıyor. Kongre'nin iki kanadındaki kontrol de havada asılı, kimse galibi kestiremiyor.

Ulusal ruh hali kasvetli ve birçok seçmen oy vermeye isteksiz. 2024 kampanyasının dördüncü dinamiği, çoğu seçmenin kültürel ve ekonomik konulardaki temel siyasi partilerin her ikisini de çok aşırı bulduğunu gösteriyor. Bu, yakın zamanda The Liberal Patriot sitesinde John Halpin tarafından tartışıldı. Her iki partide de partisel ve ideolojik olarak aşırı sesler hakimdir. Bu, daha ılımlı sesler arayan ABD’li seçmenleri hayal kırıklığına uğratıyor. Ayrıca, siyasi yaşamdan çekilme eğilimleri yaratıyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan bir ankete göre, genç seçmenlerin yaklaşık yarısı oy verme motivasyonlarının azaldığını veya tamamen ortadan kaybolduğunu belirtti.

Ortadoğu, günümüz siyasi sahnesinde neredeyse yok sayılıyor ve çoğu zaman siyasi bir engel olarak görülüyor. Ortadoğu politikalarının sorunları, yalnızca Ortadoğu'daki ABD politikasının farklı yönlerine odaklanan dar bir uzman ve medya figürleri zümresi tarafından tartışılıyor. Bu dar tartışma, esas olarak Washington, DC'de gerçekleşiyor ve ABD'nin bölgedeki rolü hakkındaki gerçek siyasi tartışmalardan çok iç siyasi bölünmeleri yansıtıyor.

Aslında, Ortadoğu, genellikle belirli bir siyasi lider için bir engel ve zorluk olarak kabul edilir. Bu, Biden'ın selefi Donald Trump ve Barack Obama'nın, ABD'nin bölgeden çekilmesi ve bölgesel aktörlerin kendi içişlerinde daha fazla sorumluluk üstlenmesi ve ABD'ye daha az bağımlı olması gerektiği konusunda sık sık konuşmalarıyla açıklanabilir. Biden, ilk yılında bu görüşü benimsedi, ancak 2022'de rotasını değiştirdi ve ekibini bazı kilit meselelerde daha yakından dahil etmesini sağladı. Bunların arasında Suudi Arabistan ve İsrail arasında olası bir normalleşme anlaşması da var.

Ancak, çoğu ABD’li, Ortadoğu'nun sunduğu fırsatlardan çok daha büyük zorluklar ve tehlikeler oluşturduğunu düşünüyor. Ekonomik açıdan, ABD’liler enflasyon gibi yerel ekonomi sorunlarıyla çok ilgileniyor ve Ortadoğu'nun artan gaz fiyatları tehdidinin, ABD siyasi diyaloğunu olumsuz etkilemenin bir yolu olabileceğine inanıyor. Güvenlik açısından, ABD'nin Ortadoğu'da maliyetli ve uzun süreli savaşlara girmesinin, ABD birliklerini bölgeye çekmesinin ve ABD hayatını tehlikeye atmasının fikri, Amerikalılar arasında büyük endişe uyandırıyor. Bu, Afganistan, İran ve Ortadoğu'nun diğer bölgelerinde yaşanan uzun savaşların bir sonucudur.

“Çoğu ABD’li, Ortadoğu'nun sunduğu fırsatlardan çok daha büyük zorluklar ve tehlikeler oluşturduğunu düşünüyor. Ekonomik açıdan, ABD’liler enflasyon gibi yerel ekonomi sorunlarıyla çok ilgileniyor ve Ortadoğu'nun artan gaz fiyatları tehdidinin, ABD siyasi diyaloğunu olumsuz etkilemenin bir yolu olabileceğine inanıyor.”

Hatta siyaseti takip eden ve 2024 kampanyasına katılan ABD’liler bile, Ortadoğu'daki barış ve normalleşme anlaşmalarına yatırım yapmanın büyük faydaları olduğuna inanmıyor. Ortadoğu'da diplomatik operasyonlara çok zaman ve çaba ayıran ve ancak bir dönem görev yapan üç ABD Başkanı’ndan bahsedebiliriz. Ancak bu başkanlar, ikinci bir dönem için seçilemedi. Örneğin, Başkan Jimmy Carter, İsrail ve Mısır arasında tarihi bir anlaşmaya aracılık etmeyi başardı, ancak 1980'de ikinci bir dönem için seçilemedi. Başkan George H.W. Bush, Saddam Hüseyin liderliğindeki Irak'ı Kuveyt'ten çıkarmak için başarılı ve nispeten ucuz bir askeri harekat başlattı. 1991'de Madrid Konferansı'nda barış sürecini başlattı, ancak ertesi yıl yapılan başkanlık seçimlerinde başarılı olamadı. Son olarak, Donald Trump, 2020 sonbaharında ikinci dönem seçimlerini kaybetmeden birkaç hafta önce İbrahim Anlaşmaları'nın imza törenini düzenlemişti.

Bu üç eski başkan, yeniden seçilme girişimlerinde Ortadoğu dışındaki nedenlerden dolayı başarısız oldu. Ancak bölgede elde ettikleri bazı başarılar, ABD’li seçmenler nezdindeki konumlarını güçlendirmedi.

Fotoğraf Altı:  Hunter Biden 26 Temmuz'da Wilmington'daki federal adliyeden ayrılıyor (Reuters)
Fotoğraf Altı:  Hunter Biden 26 Temmuz'da Wilmington'daki federal adliyeden ayrılıyor (Reuters)

Sonuç olarak, gerçek şu ki, çoğu ABD’li seçmen, ABD içindeki durum ve 2024 kampanyası için mevcut seçenekler konusunda memnun değil. Seçmenler ayrıca medya ve siyasi partilerin nasıl çalıştığından da memnun değil ve endişelerinin çoğu, kendi ülkelerinde meydana gelen olaylar ve sorunlar etrafında yoğunlaşıyor. Ortadoğu bölgesinin ABD siyasetinde daha önemli hale gelmesi için, önceki yıllarda sunduğu alışılmış çatışmalar ve sorunlardan farklı bir şey sunması gerekir. Bölgenin olumlu eğilimlerini yansıtan ve Amerikalılara bölgelerinin daha güvenli ve müreffeh hale gelmesinin kendilerine sağlayabileceği faydaları açıklayan parlak bir resim, ABD'deki tartışmayı değiştirmede önemli bir rol oynayabilir. Ancak bunu yapma fırsatı şu anda ve hatta önümüzdeki yılki seçimlere kadar çok az görünüyor.

*Bu çeviri Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden yapılmıştır


Trump, hakkındaki "dolandırıcılık davasının" itiraz duruşmasına katılacağını duyurdu

Trump bugün New York'taki Trump Tower'a gitti (Reuters)
Trump bugün New York'taki Trump Tower'a gitti (Reuters)
TT

Trump, hakkındaki "dolandırıcılık davasının" itiraz duruşmasına katılacağını duyurdu

Trump bugün New York'taki Trump Tower'a gitti (Reuters)
Trump bugün New York'taki Trump Tower'a gitti (Reuters)

Trump, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, suçlamaları yönelten New York Başsavcısı Letitia James ile "dolandırıcılık" suçlamalarının tutarlı olduğuna hükmeden Yargıç Arthur Engoron'ı eleştirdi.

Eski ABD Başkanı, avukatlarının, Engoron'un kararına itiraz ettiği duruşmaya itibarını korumak için bugün bizzat katılacağını duyurdu.

Bütün davanın "düzmece" olduğunu belirten Trump, yargıç Engoron'un kendisine "adaletsiz, dengesiz ve gaddarca" davrandığını savundu.

"Belgede tahrifat" ve "sigorta dolandırıcılığı" dahil 6 suçlama yöneltilen Trump hakkındaki dava, bugünkü jürisiz duruşmada karara bağlanacak.

Daha önce hakkında cinsel taciz ve vergi dolandırıcılığı suçlamalarıyla açılan davaların duruşmalarının birçoğuna katılmayan eski ABD Başkanı'nın, bugün görülecek davada, ifade verme zorunluluğu bulunmamasına rağmen duruşmaya katılacağını açıklaması "sürpriz bir gelişme" olarak değerlendiriliyor.

Trump hakkındaki dolandırıcılık davası

Başsavcı James, Trump'ın, üç çocuğunun ve şirketinin servetini 3,6 milyar dolar fazla gösterdiğini öne sürdüğü iddianamede, yargıçtan, Trump ve çocuklarının New York'ta bir daha şirket kurmasını ve 5 yıl boyunca ticari gayrimenkul satın almalarını yasaklamasını, 250 milyon dolar para cezasına çarptırılmasını talep ediyor.

"Emlak sektöründe yıllarca çok sayıda kişi ve kurumu dolandırdığı" suçlamasıyla açılan davada, Yargıç Arthur Engoron, eski Başkan ve "Trump Organization" adlı şirketinin anlaşmalarda ve finansman sağlama evrakında, varlıklarına aşırı değer biçerek ve net servetini abartarak bankaları, sigortacıları ve iş dünyasından kişileri dolandırdığına ilişkin suçlamaların mahkemede görülmesine hükmetmişti.

Engoron, 35 sayfalık kararında, Trump ile şirketinin ve yöneticilerinin, yıllık finansal durumları hakkında sürekli yalan söyleyerek uygun şartlarda kredi ve düşük sigorta primi elde ettiklerini belirtmişti.

Suçlamaların onanması durumunda Trump'ın bazı şirketlerinin kontrolü, mahkemece atanan kayyuma devredilebilecek.

Trump'ın avukatı Christopher Kise, kararı "gerçeklerden ve yürürlükteki hukuktan tamamen kopuk" olarak nitelemiş, itiraz başvurusunda bulunacaklarını bildirmişti.


ABD Senatosu hükümetin kapanmasını önleyecek geçici bütçe tasarısını onayladı

(AA)
(AA)
TT

ABD Senatosu hükümetin kapanmasını önleyecek geçici bütçe tasarısını onayladı

(AA)
(AA)

Tasarı, Cumhuriyetçilerin kontrolündeki Temsilciler Meclisi'nin ardından Demokratların hakimiyetindeki ABD Senatosu'nda da kabul edildi.

Senato'da yapılan oylamada, 9 vekil tasarının aleyhinde, 88 vekil ise lehinde oy kullandı.

Geçici bütçe tasarısının 2023 mali yılının sona ereceği bu gece yarısından önce onaylanmasıyla, hükümetin bütçe yetersizliği nedeniyle kapanmasının önüne geçilecek.

Söz konusu tasarısı, Kongre'de 2024 mali yılı bütçesi üzerinde anlaşmaya varılması için zaman tanıyacak.

Biden, hükümetin kapanmasını önleyecek geçici bütçe tasarısını imzaladı

ABD Başkanı Joe Biden, hükümetin kapanmasını önleyecek geçici bütçe tasarısına imza attı.

Biden'ın 2023 mali yılının bitimine 1 saatten az kala federal hükümete 45 günlük finansman sağlayacak tasarıyı imzalamasıyla, hükümetin kapanmasının önüne geçildi.

Tasarı bugün Cumhuriyetçilerin hakimiyetindeki Temsilciler Meclisi'nde 91'e karşı 335 oyla kabul edilmiş, demokratların çoğunlukta olduğu Senato'dan da 9 "hayır" oyuna karşı 88 "evet" oyuyla geçmişti.

Söz konusu tasarı, 17 Kasım'a kadar federal kurumlara ödenek sağlarken, Kongre'de 2024 mali yılı bütçesi üzerinde anlaşmaya varılması için zaman tanıyacak.

"En başından bu duruma düşmemeliydik"

Öte yandan Biden, tasarının Kongre'den geçmesinin ardından yaptığı yazılı açıklamada, bugün Temsilciler Meclisi ve Senato'daki iki partili çoğunluğun "milyonlarca çalışkan Amerikalıya gereksiz acı verecek gereksiz bir krizin" önlenmesi için hükümetin açık tutulması yönünde oy kullandığına dikkati çekti.

Onaylanan tasarının muvazzaf askerlere ödeme yapılmaya devam edilmesini, yolcuların havaalanındaki gecikmelerden kurtulmasını, milyonlarca kadın ve çocuğun hayati önem taşıyan beslenme yardımına erişmeye devam etmesini ve çok daha fazlasını güvence altına aldığını vurgulayan Biden, bunun ABD'liler için iyi bir haber olduğunu belirtti.

Biden, en başından bu duruma düşülmemesi gerektiğini vurgulayarak, "Sadece birkaç ay önce, Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy ve ben, tam olarak bu türden üretilmiş krizlerden kaçınmak için bir bütçe anlaşmasına vardık. Haftalarca aşırı Cumhuriyetçiler, milyonlarca Amerikalı için yıkıcı olabilecek ciddi kesintiler talep ederek bu anlaşmadan çekilmeye çalıştı. Başarısız oldular." ifadelerini kullandı.

McCarthy ile Kongre'nin ezici çoğunluğunun Ukrayna'ya olan desteklerinde kararlı olsa da varılan anlaşmada bu desteğin devamını sağlayacak yeni bir finansman bulunmadığına değinen Biden, Amerika'nın Ukrayna'ya verdiği desteğin kesilmesine hiçbir koşulda izin vermeyeceklerini bildirdi.

Biden, McCarthy'nin Ukrayna halkına olan bağlılığını sürdüreceğini ve bu kritik anda Ukrayna'ya yardım etmek için gereken desteğin geçişini sağlayacağını umduğunu kaydetti.

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen da yazılı açıklamasında, hükümetin "pervasız ve gereksiz" kapanmasını önlemek için harekete geçmesi nedeniyle Kongre'yi alkışladığını belirtti.

Ülkenin son 2,5 yılda kayda değer bir ekonomik ilerleme kaydettiğini vurgulayan Yellen, "Ekonomik ilerlememizi tehlikeli siyasi saldırganlıkla tehlikeye atmak yerine desteklemek için çalışmalıyız." değerlendirmesinde bulundu.


ABD 'kapanma' ihtimaline yaklaşırken Kongre'deki Cumhuriyetçiler arasında gerginlik artıyor

Washington'daki ABD Kongre Binası (AP)
Washington'daki ABD Kongre Binası (AP)
TT

ABD 'kapanma' ihtimaline yaklaşırken Kongre'deki Cumhuriyetçiler arasında gerginlik artıyor

Washington'daki ABD Kongre Binası (AP)
Washington'daki ABD Kongre Binası (AP)

ABD'de, federal hükümete finansman sağlayacak bütçe tasarısının hala yasalaşmaması nedeniyle hükümet pazar günü itibarıyla "kapanma" ihtimaline hazırlanırken, Temsilciler Meclisindeki bir grup muhafazakar Cumhuriyetçi ile Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy arasındaki kriz büyüyor.

Cumhuriyetçi Parti içinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle ocak ayında yapılan ve 4 gün süren 15 tur oylama sonucunda aşırı sağcılara verdiği bazı tavizlerle ancak Temsilciler Meclisi Başkanı seçilebilen McCarthy, halihazırda yine aynı grupla başa çıkmak zorunda.

Yeni mali yılda federal hükümete finansman sağlayacak bütçe tasarısının hala yasalaşmaması nedeniyle hükümet, pazar günü itibarıyla "kapanma" ihtimaline hazırlanırken, bütçeye ilişkin harcamaların kesilmesi konusunda taleplerinde ısrarcı olan ve uzlaşıya yanaşmayan aşırı sağcı bir grup Cumhuriyetçi, McCarthy'i zor duruma soktu.

Son olarak bugün Temsilciler Meclisinde yapılan oylamada muhafazakar Cumhuriyetçi kanat, kendi liderleri McCarthy'nin hükümetin "kapanmasını" önlemek amacıyla sunduğu geçici bütçe tasarısını reddetti. Yani Cumhuriyetçiler tarafından sunulan tasarı, çoğunlukta oldukları meclisten geçemedi.

Amerikan basınında tasarının reddedilmesinin McCarthy için "önemli ve utanç verici bir yenilgi" olduğu yorumlarına yer verildi.

Muhafazakarların McCarthy'i görevinden etmek istediği iddiası

Diğer yandan medyaya yansıyan bazı haberlere göre, Temsilciler Meclisindeki aşırı sağcı Cumhuriyetçiler, gelecek hafta McCarthy'nin görevden alınması için harekete geçmeyi planlıyor. Bu da olası bir hükümetin kapanması durumunda Kongre için sürecin daha karmaşık bir hal alacağı anlamına geliyor.

Washington Post gazetesinin bir haberine göre bu grup, McCarthy'i "başarılı bir şekilde devirebilirse" bir sonraki Temsilciler Meclisi Başkanı olarak Tom Emmer'i aday göstermeyi düşünüyor.

Aşırı sağcı Cumhuriyetçilerin bu konuda ciddi mi olduğu yoksa McCarthy'e bir uyarı mesajı mı verdiği henüz belli olmasa da ocak ayından bugüne parti içinde huzursuzluk giderek artmış durumda.

ABD'de hükümetin kapanma ihtimali artarken, Kongre'de iki parti arasındaki anlaşmazlığın üzerine Cumhuriyetçilerin parti içi hesaplaşmaları ülkeyi bir adım daha belirsizlik ve karmaşaya sürüklüyor.


ABD Genelkurmay Başkanı Milley'den Trump'a 'diktatör özentisi' iması

AA
AA
TT

ABD Genelkurmay Başkanı Milley'den Trump'a 'diktatör özentisi' iması

AA
AA

Görev süresinin 1 Ekim'de sona ermesi ve yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral Charles Q. Brown Jr'ın göreve başlayacak olması dolayısıyla Milley, Arlington'daki bir askeri üste düzenlenen resmi törende konuştu.

Milley'in konuşmasında Amerikan askerlerinin "diktatör özentisine" bağlılık yemini etmediğini söylemesi Amerikan basınında "eski ABD Başkanı Donald Trump'a gönderme" şeklinde yorumlandı.

"Biz bir ülkeye, bir kabileye, bir dine bağlılık için ant içmiyoruz. Bir krala, kraliçeye ya da tirana, diktatöre bağlılık yemini etmiyoruz. Bir diktatör özentisine bağlılık yemini etmiyoruz." diyen Milley, bunlara değil, anayasaya bağlılık üzerine yemin ettikleri vurgusunda bulundu.

Trump, 27 Eylül'de, sosyal medya platformundan Milley'in, başkanlığının son ayında kendisinin bilgisi dışında Çinli mevkidaşı ile görüşmesini eleştirmişti. Milley de Trump'ın yaptığı paylaşımların ardından kendisinin ve ailesinin güvenliğini sağlamak için "gerekli tedbirleri alacağını" söylemişti.

Biden'dan Milley'e övgü

ABD Başkanı Joe Biden da yaptığı konuşmada, Milley'in Panama'dan Haiti'ye, Afganistan'dan Irak'a birçok savaş bölgesinde görev yaptığını belirterek, askeri kariyerini ve vatanseverliğini övdü.

Dünyanın güvenlik açısından en karmaşık anlarından birinde Milley'in ABD ordusuna rehberlik ettiğini kaydeden Biden, "NATO'dan Hint-Pasifik'e, AUKUS gibi yeni stratejik ortaklıklar kurmaya, gücümüzü siber ve uzay alanlarında en ileri seviyede tutmaya kadar ABD'nin mevcut ittifaklarını güçlendirmede kritik rol oynadı." değerlendirmesinde bulundu.

Biden, Senatör Tuberville'i eleştirdi

Biden diğer yandan isim vermeden Senato'da Savunma Bakanlığına (Pentagon) yapılacak atamaları engelleyen Cumhuriyetçi Senatör Tommy Tuberville'e yüklendi.

Terfi ve atamaların gecikmesinin "kabul edilemez" olduğunu söyleyen Biden, "Uzun zamandır buradayım. Hiç böyle bir şey görmedim. Bu çok çirkin bir tutum ve buna bir son verilmesi gerekiyor. Terfileri, kariyerleri, aileleri, gelecekleri bir senatörün siyasi gündemi ve diğer 47 senatörün sessizliği tarafından rehin alındı." diye konuştu.

Biden, Kongre'de yeni bütçe üzerinde hala anlaşma sağlanamaması nedeniyle federal hükümetin "kapanma" riskine de değinerek, kapanmanın askerler ve aileleri için doğurabileceği olumsuz etkilere işaret etti.

ABD Başkanı Biden, yeni Genelkurmay Başkanı Brown'ın da deneyimli ve vatansever bir asker olduğunu söyledi.

Brown ikinci siyahi Genelkurmay Başkanı olacak

Tuberville'in, genel uygulama gereği Senato'da oylama yapılmasına ihtiyaç duyulmadan mutabakat halinde Pentagon'a yapılacak atamaları, Bakanlığın kürtaj politikaları nedeniyle marttan bu yana engellemeyi sürdürmesi nedeniyle geçen hafta Brown'ın ataması 11'e karşı 83 oyla kabul edilmişti.

Brown, ülke tarihinde Colin Powell'dan sonra Genelkurmay Başkanlığı yapacak ikinci siyahi Amerikalı olacak.


Biden ailesi, ABD Başkanı'ndan nasıl menfaat sağlıyor?

Biden, gelecek yılki seçimlerde bir dönem daha başkanlık yapabilmek için yarışacak (Reuters)
Biden, gelecek yılki seçimlerde bir dönem daha başkanlık yapabilmek için yarışacak (Reuters)
TT

Biden ailesi, ABD Başkanı'ndan nasıl menfaat sağlıyor?

Biden, gelecek yılki seçimlerde bir dönem daha başkanlık yapabilmek için yarışacak (Reuters)
Biden, gelecek yılki seçimlerde bir dönem daha başkanlık yapabilmek için yarışacak (Reuters)

ABD'nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal (WSJ), ABD Başkanı Joe Biden'ın ailesinin, onun siyasi pozisyonundan nasıl menfaat sağladığını haberleştirdi.

Haberde, 80 yaşındaki Biden'ın oğlu Hunter Biden'ın yanı sıra, liderin kardeşleri James Biden ve Francis Biden'la ilgili iddialara yer verildi.

WSJ'nin haberine göre Joe Biden, aile fertlerinin iş ilişkilerinden doğrudan kazanç elde ettüyse bile buna dair bir kanıt bulunamadı.

Haberdeki iddiaların, ABD Temsilciler Meclisi Gözetim ve Hesap Verilebilirlik Komitesi'nin Joe Biden hakkında başlattığı azil soruşturmasıyla aynı döneme gelmesi de dikkat çekti. 

James Biden'ın Irak'ta 100 bin konut projesi

ABD'deki HillInternational adlı inşaat firması, 2010'da James Biden'ı Ortadoğu, Afrika ve Asya'da düşük maliyetli betonarme konutlar yapılması amacıyla başlatılan HillStone International projesinin başkan yardımcısı yaptı.

Habere göre HillStone International, 74 yaşındaki James Biden'ın da girişimiyle Güney Kore'deki bir şirketle Irak'ta 100 bin ev inşa edilmesi için 1,5 milyar dolarlık anlaşma imzaladı. Bu dönemde ABD'nin 2003'te başlattığı savaş kapsamında Irak'ta yaklaşık 50 bin Amerikan askeri de görev yapıyordu. Ancak inşaatlar hiçbir zaman gerçekleştirilemedi. James'in buradaki pozisyonunda ne kadar maaş aldığı bilinmiyor.

Öte yandan WSJ, James Biden işe alındığında firmadan yapılan açıklamada, James'in abisi üzerinden sahip olduğu siyasi bağlara dikkat çekilerek, "ülke çapında ve uluslararası alanda iş, siyaset, hukuk ve finans çevrelerindeki yöneticilerle yaklaşık 40 yıllık deneyimi" olduğunun belirtildiğini yazdı. 

"Hesabı Biden ailesine yazarız" 

James Biden, ABD'de bağımlılık ve ruh hastalıklarıyla ilgili yenilikçi tedaviler sunan sağlık kuruluşların geliştirilmesini hedefleyen Americore Health adlı firmanın da yatırımcıları arasındaydı. 

WSJ'ye göre Americore'un farklı sağlık kuruluşlarını satın alıp bünyesine katarak gelişmesi için yatırım yapan James Biden'ın adı, burada bir yolsuzluk davasına da karıştı. Americore, agresif büyüme planında yatırımcılardan yeterli miktarları toplamadan küçük kuruluşları satın alınca, firma finansal açıdan zor duruma düşerek iflas etti. 

James Biden, Hunter'la yürüttüğü iş bağlantılarıyla da gündemde (AP)
James Biden, Hunter'la yürüttüğü iş bağlantılarıyla da gündemde (AP)

2019'da James Biden'a hem Americore hem de firmanın iş yaptığı sağlık kuruluşlarından Azzam Medical Services ve Diverse Medical Management tarafından dava açıldı. 

Americore, James'in firmadan borç aldığı 600 bin doları ödemediğini savundu. Geçen yıl sonuçlanan davada Biden firmaya 350 bin dolar tazminat ödedi.

Diverse Medical Management'ın CEO'su Michael Frey ise davada James'in abisi Joe Biden'ın sendikalarla ve farklı kuruluşlarla bağlantılarını kullanarak şirketi geliştirmeyi vaat ettiğini öne sürdü.

Azzam Medical Services'in kurucusu Mohannad F. Azzam da davada James Biden'ın kendileriyle yaptığı görüşmede, Joe Biden başkan olunca firmalarını sağlık politikalarının parçası olarak koruma altına alacağını söylediğini savundu. Ayrıca Azzam, James Biden'ın bu süreçteki maliyetlerin "Biden ailesine yazılabileceğini" belirttiğini de iddia etti. 2020'de tarafların anlaşmaya varmasıyla dava sonlandırıldı. 

Öte yandan James Biden'ın kimliğini paylaşmayan bir temsilcisi, WSJ'ye iddiaların doğru olmadığını savunarak, "50 yıldır iş dünyasında olan James Biden, tüm iş anlaşmalarında etik ve kanunlara uygun şekilde davrandı" dedi.

Hunter Biden'ın Ukrayna ve Çin bağlantıları

53 yaşındaki Hunter Biden, Çin ve Ukrayna'daki şirketlerle bağlantıları nedeniyle 2020'deki seçim sürecinde sık sık Cumhuriyetçilerin hedefi haline gelmişti.

Söz konusu iddialara göre Ukraynalı enerji firması Burisma, 2014-2019'da şirketin yönetim kurulunda yer alan Hunter'a yıllık yaklaşık 1 milyon dolar ödedi.

Hunter, "Biden" soyadını markaya çevirdi

Hunter'ın yakın iş ortaklarından Devon Archer da ABD Temsilciler Meclisi'nde Gözetim ve Hesap Verilebilirlik Komitesi'ne temmuzda verdiği ifadede, Hunter'ın firmalarla görüşmelerinde "babasının nüfuzuna erişim yanılsamasını sattığını" öne sürmüştü. Archer, ayrıca Hunter'ın Biden soyadını bir "marka" gibi gösterdiğini savunmuştu.

Joe Biden, "Ben ölene kadar Hunter'a açılan davalar sonuçlanmaybilir" demişti (Reuters) 
Joe Biden, "Ben ölene kadar Hunter'a açılan davalar sonuçlanmaybilir" demişti (Reuters) 

Archer, Joe Biden'ın sık sık Hunter'ı aradığını fakat oğlunun şirketlerle yaptığı görüşmelerden haberdar olmadığını iddia etmişti. Biden da bu yöndeki iddiaları reddetmişti.

Öte yandan ABD'nin tanınmış tabloid gazetelerinden New York Post, 14 Ekim 2020'de yayımladığı haberde, Hunter'ın Delaware'deki bir tamircide unuttuğu bilgisayarındaki yazışmaları ortaya çıkarmıştı.

Buna göre Biden'ın, başkan yardımcılığı yaptığı dönemde Hunter'ın Burisma'daki ilişkilerine müdahil olduğu ve bu firmayı soruşturan başsavcının görevden alınması için Ukrayna'ya baskı yaptığı iddia edilmişti.

"Alıcı adresi olarak Biden'ın evi gösterildi"

ABD Temsilciler Meclisi Gözetim ve Hesap Verilebilirlik Komitesi'nin Başkan Biden'la ilgili başlattığı azil soruşturmasının dün yapılan ilk oturumunda, Biden'ın 2019'da Çinli özel sermaye şirketi Bohai Harvest RST'den (BHR) 260 bin dolar aldığı öne sürüldü.

Biden, geçen yıl avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamada firmada hissedar olduğunu fakat BHR'den hiç para almadığını iddia etmişti.

Komite, banka kayıtlarında alıcıya ait adresin Başkan Biden'ın Delaware eyaletindeki evine ait olduğuna da dikkat çekti. Hunter'ın avukatı Abbe Lowell ise gönderilen miktarın Biden'ın oğlunun firmaya yatırımı karşılığı verilen bir güvence payı olduğunu savundu. 

Francis Biden, Hunter ve James Biden'a kıyasla daha geri planda (AP)
Francis Biden, Hunter ve James Biden'a kıyasla daha geri planda (AP)

Avukat, o dönem Hunter'ın bir tek Delaware'deki evin adresini kullandığını, o yüzden banka bilgilerinde bu konuta ait bilgilerin yer aldığını söyledi. 

Lowell, WSJ'ye Hunter'ın hiçbir zaman babasıyla ortak iş projelerine girmediğini savunarak, müvekkili hakkındaki iddiaları yalanladı.

James ve Hunter ortak da çalıştı

ABD'nin önde gelen gazetelerinden Washington Post'un geçen yıl martta yayımladığı haberde, Hunter ve James'in 2020'de iflas eden Çinli enerji şirketi CEFC China Energy'den para aldığı da savunulmuştu.

WSJ, ABD Kongresi'ndeki Cumhuriyetçilerin 2020'de yayımladığı bir raporda, firmadan en az 1,4 milyon doların James'e ait danışmanlık firması Lion Hall Group'a gönderildiğinin ortaya konduğunu hatırlattı.

"Reis arıyor, açmam lazım"

WSJ, Illinois eyaletindeki endüstriyel üretim firması Federal Signal Corp.'ta bir dönem çalışan Francis Biden'ın, buradaki iş görüşmelerinde sık sık Joe Biden'ın adını kullandığını da savundu. Haberde, Francis'in hangi yıllarda firmada çalıştığı belirtilmedi. 

Eski firma çalışanlarından Matthew Brady, WSJ'ye 69 yaşındaki Francis'in haftalık toplantılarda "Bir dakika telefonu açmam lazım, reis arıyor" diyerek, Joe Biden'la konuştuğunu söyledi. 

Francis Biden, WSJ'nin yorum talebine yanıt vermedi.

Independent Türkçe