ABD-Meksika Savaşı'ndan İç Savaş'a, düzensiz göçmen problemiyle gündeme gelen Teksas

ABD'nin güney sınırındaki düzensiz göç problemi, Başkan Joe Biden yönetimi ile Teksas eyalet yönetimi arasında gerginliğin tırmanmasına yol açarken, eyaletin ABD-Meksika Savaşı ile Amerikan İç Savaşı'nda oynadığı rol, bu olaylara ışık tutuyor.

Teksas, Meksika'dan ayrılarak 2 Mart 1836'da bağımsızlığını ilan etmesinin ardından Aralık 1945’te ABD’ye katıldı (AA)
Teksas, Meksika'dan ayrılarak 2 Mart 1836'da bağımsızlığını ilan etmesinin ardından Aralık 1945’te ABD’ye katıldı (AA)
TT

ABD-Meksika Savaşı'ndan İç Savaş'a, düzensiz göçmen problemiyle gündeme gelen Teksas

Teksas, Meksika'dan ayrılarak 2 Mart 1836'da bağımsızlığını ilan etmesinin ardından Aralık 1945’te ABD’ye katıldı (AA)
Teksas, Meksika'dan ayrılarak 2 Mart 1836'da bağımsızlığını ilan etmesinin ardından Aralık 1945’te ABD’ye katıldı (AA)

Meksika sınırında yaşanan gerginlikle son dönemlerde gündeme gelen Teksas eyaleti, Meksika’ya bağlıydı.

Teksas, Meksika'dan ayrılarak 2 Mart 1836'da bağımsızlığını ilan etti, fakat ABD, Texas Cumhuriyeti'ni 1837'de tanıdı.

Aralık 1845'te ABD'ye katılana kadar Meksika, Teksas'ı "asi eyaleti" olarak görüyordu.

Eyaletin ABD'ye resmen katılımı ise 19 Şubat 1846'da düzenlenen tören ile oldu.

AA, Teksas eyaletinin kuruluşundan bu yana eyaletteki öne çıkan tarihi gelişmeleri derledi.

ABD-Meksika Savaşı

Meksika Dışişleri Bakanlığı, 1843'te dönemin ABD'nin Meksika Olağanüstü Elçisi ve Tam Yetkili Bakanı Waddy Thompson'a, Teksas Cumhuriyeti'nin ABD'ye katılmasının "savaş sebebi" olabileceği uyarısı yaptı.

Teksas'ın, ABD'ye 28'inci eyalet olarak katılmasının ardından Meksika askerleri iki ülkenin hak iddia ettikleri topraklarda ABD askerleri ile çatıştı. Bunun üzerine, ABD Kongresi, Mayıs 1846'da Meksika'ya savaş ilan eden yasa çıkardı.

Nisan 1846-Şubat 1848 döneminde yaşanan ABD-Meksika Savaşı, Rio Grande ve Gila nehirlerini iki ülkenin sınırı kabul eden Guadalupe-Hidalgo Antlaşması'nın imzalanmasıyla sona erdi.

Savaşın sonunda ABD, yaklaşık 1 milyon 300 bin kilometre karelik alanı topraklarına kattı. Bu, Meksika'nın savaş öncesinde sahip olduğu topraklarının yarısından fazlasına tekabül ediyordu.

Amerikan İç Savaşı ve Teksas

Teksas'ta, bağımsızlığın ilanının ardından getirilen yasalar gereği köle sahipleri daha çok nüfuz sahibi olmuştu.

Ülkede köleliğin kaldırılmasını savunan ABD'nin kuzey eyaletleri ile buna karşı çıkan güney eyaletleri arasında 1861-1865 yılları arasında Amerikan İç Savaşı yaşandı.

ABD'nin güneydoğu bölgelerinde tarıma dayalı bir ekonomi hakimdi. Çiftliklerdeki iş gücü de Afrika kökenli siyahi kölelerden sağlanıyordu. Ülkenin diğer bölgelerinde ise sanayiye yönelen ekonominin gerektirdiği serbest iş gücü için kölelik ortadan kaldırılmıştı. Ülkenin batı kesiminde kurulmaya devam eden eyaletlerde de kölelik yasaklanıyordu.

Köleliğin güneyde de yasaklanacağından endişe eden Teksas, South Carolina, Mississippi, Florida, Alabama, Georgia ve Lousiana'nın oluşturduğu 7 güney eyaleti, köleliği kaldırmaya söz veren Abraham Lincoln'ün seçimi kazanmasının ardından ABD'den bağımsızlığını ilan etti. Bu eyaletler, Jefferson Davis'in başkanlığında Amerikan Konfedere Devletleri'ni kurdu.

Virginia, Arkansas, Kuzey Carolina ve Tennessee eyaletlerinin de katılmasıyla toplam 11 eyalet, Amerikan İç Savaşı'nda güneyli "konfederasyon" tarafını oluşturdu. Ülkenin geri kalan kısmı, kuzeyli "birlik" olarak anıldı.

Teksas, 1861'de konfederasyona katılmasının ardından iç savaş için 100 bine yakın asker sağladı.

Eyalet topraklarının genişliği, eldeki kaynaklar ve Meksika Körfezi'ne erişim gibi imkanlar nedeniyle Teksas, konfederasyon için savaş sürecinde ekonomik destek açısından da önemli rol oynadı.

Birlik ile konfederasyon arasında çıkan iç savaş, 4 yılın sonunda kuzeyin galibiyetiyle sona erdi. Yenilginin ardından dağılan konfederasyondaki eyaletlerde "yeniden yapılanma" dönemiyle devlet ve toplum yapısında düzenlemeler yapıldı.

Savaşın ardından ABD Kongresinin çıkardığı yasayla Aralık 1865'te kölelik ABD'de tamamen yasaklandı.

(AA)

Meksika sınırında göçmen problemi

ABD'nin Meksika sınırında bulunması itibariyle Teksas, uzun yıllardır Meksika'dan düzensiz göç problemiyle mücadele ediyor.

Eyalet yönetiminde Cumhuriyetçilerin bulunduğu Teksas, Demokrat hükümetin göç yaklaşımlarından en çok etkilenen bölgelerden biri haline geldi.

Mevcut Teksas Valisi Greg Abbott'ın düzensiz göçmenlerin ülkeye girmesini önlemek için sınıra dikenli tel çekilmesine onay vermesinin ardından sınırda düzensiz göçmenlere yapılan kötü muamele, ülkenin Demokrat kanadından büyük tepki gördü.

ABD Yüksek Mahkemesinin Meksika sınırında Rio Grande Nehri boyunca çekilen dikenli tellerin kaldırılması kararının ardından Teksas Valisi Abbot ile Biden yönetimi arasındaki anlaşmazlık tırmandı.

Teksas'a bir destek de halen Cumhuriyetçilerin en güçlü başkan aday adayı konumundaki, eski ABD Başkanı Donald Trump'tan geldi. Trump, tüm eyaletlere çağrı yaparak ulusal muhafızlarını Teksas'a göndermeleri ve ABD'nin güney sınırını yasa dışı göçmenlerden korumaları gerektiğini belirtti.

Bunun üzerine 25 Cumhuriyetçi vali ortak bir bildiriyle, Biden yönetimini sınır krizi karşısında "halkı terk etmekle" suçlayarak Teksas Valisi Abbott'a desteğini açıkladı.

Teksas'ta tartışmalara yol açan yasalar

Eyalette mart ayında da tartışmalı göç yasasının yürürlüğe girmesi bekleniyor. Yeni göç yasası, eyalet yetkililerine yasa dışı giriş yapanların durdurulması, gözaltına alınması ve hapse atılması konularında yetki tanıyor.

Teksas eyaletinde tartışmalı bir diğer yasa da "anayasaya aykırı" olduğu gerekçesiyle eleştiriliyor. Bu yasa, işverenlerin çalışanlarına ücretli hastalık izni vermesini gerektiren yerel yönetmelikler çıkarmasını engelliyor; sıcak hava dalgalarının etkili olduğu eyalette inşaat işçilerine getirilen zorunlu su molalarını ortadan kaldırıyor.

Eyalette Kovid-19 salgını döneminde de özel işletmelerin, çalışanlarıyla tedarikçilerine aşıyı zorunlu kılmasının önüne geçen bir yasa çıkarılmıştı.

Teksas'ta Eylül 2023'te yürürlüğe giren bir yasayla da kişinin, uyuşturucu fentanil maddesinin tedariği ve dağıtımıyla bir başkasının ölümüne sebep olması halinde "cinayetle" suçlanabilmesinin önü açıldı.

Teksas eyaletinden ünlü isimler

Teksas eyaleti, NATO'nun ilk başkomutanı olan eski ABD başkanlarından Dwight Eisenhower'ın da memleketi.

Teksas'ta doğan Eisenhower, 1953-1961 döneminde ABD başkanlığı yapmıştı.

ABD'de 2001-2009 döneminde başkanlık görevini üstlenen George Walker Bush da Texas'ta büyümüş, 1995-2000 döneminde de Teksas Valisi olarak görev yapmıştı.

Ünlü şarkıcılar Beyonce ve Selena Gomez'in yanı sıra Oscar ödüllü "Interstellar" filminin başrolündeki Matthew McConaughey de Texas'ta doğan ünlü isimlerden.



Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia
TT

Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia

James Jeffrey

ABD Başkanı Joe Biden'ın 31 Mayıs'ta İsrail'in yeni ateşkes planını onaylaması, Gazze'deki savaşın tüm dinamiğini değiştirdi. O tarihten bu yana yapılan yorumların çoğu, İsrail'in Gazze Şeridi’ne yönelik stratejisinde algılanan değişimden ziyade Hamas Hareketi’nin kısa süre önce açıkladığı yanıta ve önerinin ayrıntılarına yönelikti. Biden tarafından açıklanan ve İsrail'in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesini ve kalıcı ateşkes yapılmasını öngören teklif, 'ertesi gün' için kapsamlı bir planlama yapılması ihtiyacını daha da belirgin hale getirdi. Ancak ertesi gün ile ilgili ne İsrail'de ne de Washington'da henüz detaylı bir planlama yapılmış değil.

Birkaç aydır, düşünce kuruluşları ve medyadan meslektaşlarla birlikte Gazze'de savaş sonrası uluslararası bir yapının oluşturulmasına ilişkin bir plan üzerinde çalışıyorum. Bu plan, yerel yetkililer belirli düzenlemeler altında yeni bir hükümet ve hem Gazzelilere hem de İsraillilere barış getirecek umut verici bir güvenlik yapısı kurmadan önce, Gazze'nin yeniden ayağa kalkmasına yardımcı olunması gerektiğine dikkati çekmeyi amaçlıyor. Geçtiğimiz mayıs ayında Wilson Centre Forumu'nda tartışılan ve resmi internet sitesinde yer alan plan, İsrailli ve Amerikalı hükümet yetkilileri ve çeşitli Arap taraflarla görüşülerek hazırlandı. Planın göze çarpan unsurlarına geçmeden önce İsrail'in ateşkes önerisinde nelerin yeni olduğuna ve bu planın buna nasıl uyduğuna bir göz atalım.

İsrail, ateşkesle ilgili düşüncesinin detaylarını şimdiye kadar kamuoyuna açıklamadı. Bu yüzden (dört buçuk sayfa olduğu söylenen) teklifin yapısal çerçevesini anlamamız için Başkan Biden'ın açıklamalarını ve İsrail'in farklı ve bazen de çelişkili tepkilerini masaya yatırmalıyız. İsrail'in öncelikle, müzakerelerin başarılı olması halinde, teklifin ikinci aşamasının sonunda İsrail Savunma Kuvvetlerinin Gazze'den tamamen çekilmesini kabul ettiği açıkça görülüyor.

Plan, ilk etapta Gazze'yi yönetecek çok uluslu bir idarenin kurulmasını ve bu idarenin Uluslararası Temas Grubu’na rapor vermesine odaklanıyor.

İkinci olarak, İsrail, Gazze Şeridi için daha sonra gelecek üçüncü aşamada kapsamlı bir yeniden inşa planını kabul etmeye hazır görünüyor. Bu önemli bir gelişme, zira Başkan Biden'ın da kabul ettiği üzere İsrail'de bazıları halen Gazze Şeridi'nin İsrail’in yarı kalıcı işgali altında olmasını bekliyor. Üstelik, herhangi bir büyük yeniden inşa planı, güvenlik kaygıları, birçok kilit öneme sahip sınır kapısını kontrol etmesi ve su, elektrik, iletişim gibi temel hizmetleri sağlaması göz önünde bulundurulduğunda İsrail'in desteğinin alınması gerekiyor. Senatör Lindsey Graham da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinin hemen ardından 9 Haziran'da Face the Nation adlı televizyon programında, İsrail'in ateşkes önerisi doğrultusunda Gazze'nin yeniden inşasına ve yönetimine ilişkin bir planı olduğunu ifade etmişti. Bu, edindiğim başka bilgilerle de tutarlı.

Geliştirdiğimiz plan, 11 Haziran'da ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından açıklanan ve Arap devletlerinin ‘Gazze'nin istikrara kavuşturulması ve yeniden inşasında rol oynayacağı geçici bir güvenlik oluşumu ile idari yapı oluşturmasını’ öneren ABD yönetiminin görüşüyle de oldukça uyumlu.

Çok uluslu bir idari yapı

Planımız ilk etapta Gazze'yi yönetecek ve belirli bir ülke veya bölgedeki barış ve güvenlik krizini yönetmek amacıyla uluslararası aktörlerin çabalarını koordine etmek için özel amaçlarla kurulmuş gayri resmi ve daimî olmayan uluslararası bir organ olan Uluslararası Temas Grubu'na (ICG) rapor verecek, çok uluslu bir idari yapı kurulmasını öngörüyor. Bu iki oluşum ABD, İsrail, Mısır, önde gelen diğer Arap ülkeleri ve G7 üyesi ülkeler tarafından ortaklaşa hazırlanan uluslararası bir tüzük çerçevesinde kurulacaktır. Filistin Yönetimi ile istişare için bir mekanizmaya sahip olacak ve mümkünse, 10 Mayıs’taki ateşkes kararını takiben BMGK’da alınacak bir kararla desteklenecektir. İsrail'in önerisinin ikinci aşaması için ateşkes müzakerelerinde başka hukuki temeller de atılabilir.

Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Çok uluslu yönetim, üst düzey bir temsilci tarafından yönetilecek ve ICG’ye katılan ülkelerin yanı sıra, diğer ülkelerden gelen bağışlarla finanse edilecek. Finans, güvenlik, ulaşım, bakanlıklarla koordinasyon, kamuoyu yoklaması ve halkla ilişkiler için özel ekipleri olacak ve İsrail, Mısır ve diğer ülkelerden lojistik destek alacak. Kapsamlı yönetim ve güvenlik gözetiminden başlayarak işleyişinde merkezi yetkilere sahip olacak.

ABD ve ICG üyesi ülkeler, Hamas sonrası güvenlikle ilgili sorumlulukları üstlenecek sivil polis ve jandarma güçleri (sivil halk arasında konuşlu hafif silah kolluk kuvveti) eğitilene kadar güvenlik devriyeleri gerçekleştirmek için çok uluslu yönetime bağlı çok uluslu bir polis gücü oluşturacaklar. Aralarında az sayıda da olsa ABD'li sivil ve askeri yetkili de yer alacak. Ateşkesin ikinci aşaması için yapılacak müzakerelerde, özel güvenlik düzenlemeleri üzerinde yeniden çalışılması gerekiyor.

Bu yapı aynı zamanda Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması, istikrarın sağlanması, kalkınma, yeniden inşa ve diğer her türlü yardımın erişiminde yer alan uluslararası, hükümet ve hükümet dışı kurum ve kuruluşların faaliyetlerini harekete geçirme, koordine etme ve birleştirme yeteneğine de sahip olacak.

Merkezi kontrol

Güvenlik, yeniden yapılanma ve diğer uluslararası destek türlerinin ateşkese uyulmasıyla bağlantılı olmasını sağlamak için merkezi kontrol gerekiyor. Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının, halk ya da yerel yetkililer güvenliği engellerse yahut radikalleşmenin önlenmesi ve uzun vadeli istikrar için gerekenlerin yapılmasına engel olursa diye, yeniden yapılanma ve diğer hizmetlerin sağlanması için (Dayton Anlaşmalarında öngörüldüğü üzere) resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Hiçbir uluslararası polis teşkilatı ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Son olarak plan, bunların her biri ve yukarıda belirtilen diğer çeşitli gündemler için ayrıntılı eylemler içeriyor. Bunlar modüler bir temelde düzenlenmiştir ve Gazze için planlamaya dahil olan hükümetler unsurları seçmekte özgürdür.

Bu planla (ya da Gazze'ye yönelik neredeyse tüm diğer planlarla) ilgili akla birtakım sorunlar gelebilir. Bunların başında, Biden yönetiminin ‘sahada Amerikan askeri bulunmayacağı’ açıklaması açısından başta askeri personel olmak üzere ABD’li personelin Gazze’deki varlığı yer alıyor. Ancak bazen Başkan tarafından yapılan açıklamaların yerine getirilmesi gerekir. ABD'nin halihazırda Gazze kıyısında inşa ettiği yüzer iskelede konuşlanmış askerleri var. Washington'ın yaklaşık 25 ülkede konuşlandırılmış askeri birlikleri bulunuyor. Bu birliklerden bazıları son zamanlarda sahillerde ya da suda saldırıya uğradı. Hiçbir uluslararası polis teşkilatı, ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Yönetim ve Hamas

İkinci konu ise Filistin Yönetimi'nin rolü. Plan, yukarıda belirtilen ICG ve Filistin Yönetimi arasındaki koordinasyonun ötesinde, maaşların ödenmesi, yerel hizmetlerin finanse edilmesi ve seyahat belgelerinin verilmesi de dahil olmak üzere Filistin Yönetimi'nin dahil olacağı alanları ortaya koyuyor. Özellikle çok uluslu yönetimin çekilmesinin ardından Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi’nin yönetimindeki rolüyle ilgili olarak tüm taraflar arasında daha fazla müzakere yapılması gerekecektir.

Siyasi bir çözüm, Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir.

Üçüncü konu, Hamas'ın geleceğidir. Planın kendisi Gazze'de kalan Hamas üyelerinin rolünü tartışmıyor. Ancak ne bu planın ne de Gazze'de yönetim, güvenlik ve yeniden yapılanmaya yönelik başka herhangi bir planın, İsrail karşıtı gündemiyle Hamas'ın etkin bir şekilde kontrolü elinde tutması halinde başarılı olamayacağını söyleyebiliriz. İsrail Başbakanı Netanyahu, Başkan Biden’ın İsrail'in önerisini tartışmasına cevaben, bu öneri altında bile Hamas'ın yenilgiye uğratılması gerektiğini vurguladı. Aynı şekilde Başkan Biden da ‘Gazze'nin Hamas'ın iktidarda olmadığı daha güzel günler göreceğinin’ altını çizdi. Siyasi bir çözüm,- Başkan Biden'ın atıfta bulunduğu ateşkes çerçevesinde - Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir. Tüm bunlar İsrail'in teklifinin ikinci aşamasının müzakerelerinde ele alınacaktır.

Bu aşamada yukarıda belirtilen hususlar, Gazze Şeridi’nde savaşın ertesi günü için geçici çözüm kapsamında en ciddi olan konulardır. Gazze’deki savaşın, bölgenin güvenliğine yönelik oluşturduğu olağanüstü tehdit, sadece Gazze ve İsrail vatandaşları için değil tüm bölge halkları için daha iyi bir gelecek arayışındaki tüm tarafların olağanüstü çaba sarf etmesini ve büyük riskler almasını gerektiriyor.

*Bu yazı Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.