Avdiyivka cephesindeki Ukrayna havan topçu birlikleri, piyadeler için destek atışları yapıyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/avrupa/4363786-avdiyivka-cephesindeki-ukrayna-havan-top%C3%A7u-birlikleri-piyadeler-i%C3%A7in-destek
Avdiyivka cephesindeki Ukrayna havan topçu birlikleri, piyadeler için destek atışları yapıyor
Fotoğraf: Muhammed Enes Yıldırım/AA
Ukrayna'da yoğun çatışmaların sürdüğü Donetsk bölgesindeki Avdiyivka cephesinde görevli Ukrayna havan topçu birlikleri, piyadeler için destek atışları yapıyor.
Rusya ile Ukrayna arasında 15 aydan fazla süredir devam eden savaş nedeniyle Ukrayna'nın çeşitli bölgelerinde sıcak çatışmalar yaşanıyor. Rusya'nın, 24 Şubat 2022'deki saldırısıyla başlayan savaş sebebiyle iki ordu, Ukrayna'nın çeşitli bölgelerinde yoğun faaliyetler yürütüyor.
Ukrayna genelinde Harkiv, Zaporijya, Luhansk ve Herson gibi bölgelerdeki çatışmalar devam etse de aktif savaş faaliyetlerinin adresi Donetsk cephesi olarak biliniyor.
Yaklaşık 7 aydır iki ordunun askerleri arasında en şiddetli çatışmaların yoğunlaştığı bu bölgedeki sıcak noktalarda ağır silah sesleri 24 saat boyunca duyuluyor.
- AA ekibi, Avdiyivka yönünde ön cepheye ulaştı
Donetsk bölgesindeki Bahmut, Marinka, Ugledar ve Liman yönü gibi Avdiyivka şehri yakınlarında da savaş faaliyetleri sürüyor.
Ukrayna ordusunun kontrolündeki şehrin Avdiyivka yönünde iki ordu arasında ağır silahların kullanıldığı çatışmalar yaşanıyor.
Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinden izin alarak Avdiyivka tarafındaki ön cephe hattına ulaşan Anadolu Ajansı (AA) ekibi, bölgedeki son durumu görüntüledi. Ordu yetkililerinin eşliğinde yapılan çalışma sırasında cephede konuşlu Ukrayna havan topçu birliklerinin atış faaliyetleri yakından takip edildi.
Güvenlik nedeniyle sivillerin evlerini terk ettiği ve hayatın adeta durduğu yerleşim yerlerinde ağır patlama sesleri duyuluyor. İki ordu arasında sadece birkaç yüz metre mesafenin olduğu bölgede zaman zaman makineli tüfek veya havan topu atışları yapılarak kısa süreli çatışmalar yaşanıyor.
Piyadelerin bulunduğu siperlere yönelik topçu saldırılarının da gerçekleştirildiği ön cephe hattında zaman zaman duman yükseliyor. Ukraynalı piyadelere destek amacıyla düşman mevzilerine atış yapan havan topçu birlikleri, oldukça dikkatli davranıyor.
Cephede aktif şekilde kullanılan insansız hava araçlarına (İHA) görünmemek için görevlerini çok hızlı ve gizli şekilde yerine getirmeye çalışan askerler, kendilerini etkili şekilde kamufle ediyor.
- "Hedefimiz, sadece düşman piyadeleri"
Kod adı "Biorn" olan Ukrayna havan topçu birliği askeri, AA muhabirine cephedeki durumu anlattı.
Rus mevzilerine çok yakın oldukları için "sıfır noktası" diye adlandırılan bölgede bulunduklarını belirten Biorn, "Biz Avdiyivka yönünde ön cephede bulunuyoruz. Gece veya gündüz fark etmez, sık sık yoğun çatışmalar yaşanıyor." dedi.
Rus birliklerinin saldırılarını geri püskürtmek için sahadaki Ukraynalı piyadelere havan toplarıyla destek atışları yaptıklarını anlatan Biorn, "Amacımız, atış yaparak piyadelerimize destek vermektir. Hedefimiz sadece düşman piyadeleridir." ifadelerini kullandı.
Biorn, savaşın başından beri Ukrayna'nın çeşitli bölgelerinde Rus ordusuna karşı savaştığını söyledi.
Son aylarda Avdiyivka cephesinde bulunduğunu dile getiren Biorn, savaşın sonuna kadar görev yapmak konusunda kararlı olduğunu sözlerine ekledi.
AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıyahttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4810351-ab%E2%80%99nin-%E2%80%9Ciki-devletli-%C3%A7%C3%B6z%C3%BCm%E2%80%9D-yol-haritas%C4%B1-b%C3%BCy%C3%BCk-engellerle-kar%C5%9F%C4%B1-kar%C5%9F%C4%B1ya
AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
Avrupa Birliği (AB), Gazze Savaşı'nın üzerinden 109 gün geçmesine rağmen, üyeleri arasında derinleşen anlaşmazlıklar ve kendi içinde her biri büyük ölçüde bağımsız bir çizgiyi takip eden üç bloğun oluşması nedeniyle ateşkes çağrısı yapan tek bir toplu bildiri yayınlamayı başaramadı.
Ancak Pazartesi günü geçekleştirilen Dışişleri Bakanları toplantısında Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün Dışişleri Bakanları ile Arap Birliği Genel Sekreteri’nin yanı sıra Filistin ve İsrail ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından Gazze savaşındaki gelişmeleri “ertesi gün” olarak adlandırılan gün konusunda bir paradoks görüldü. Buradaki ironi, Avrupalıların bölünmelerine rağmen AB, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Arap Birliği'nin düzenlediği "barışa hazırlık konferansı düzenlenmesi" çağrısına dayanan bir plan üzerinde anlaşması oldu. Filistinli ve İsrailli tarafların yokluğunda düzenlenebilecek konferansa ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) de davet edildi. Amaç, “iki devletli çözümü” sahada gerçeğe dönüştürmek.
Avrupa planı, "barış için yol haritası" olarak adlandırılabilir. AB Ortadoğu Barış Süreci Özel Temsilcisi Sven Koopmans tarafından hazırlanan plan, Pazartesi günkü toplantıdan önce AB’nin 27 üyesine dağıtıldı. Hollanda, Danimarka ve Baltık Denizi ülkelerinin yanı sıra Almanya, Avusturya ve Çek Cumhuriyeti ağırlıklı olmak üzere AB içinde İsrail'e en yakın grubun buna karşı çıkmadı.
Onayın ana sinyali, bugüne kadar sadece diplomatik ve siyasi olarak değil, özellikle Alman ordusunun sahip olduğu en son silah ve teknolojileri sağlayarak kesinlikle İsrail'in yanında olmayı taahhüt eden Almanya'dan geldi. Berlin'in yaptığı son şey, Uluslararası Adalet Divanı önünde İsrail'e verdiği desteği teyit etmek ve İsrail'in Gazze'de “soykırım” yapmadığını tekrar tekrar iddia etmek oldu.
Paris'teki siyasi kaynaklar, Avrupalıların, yönelimleri ne olursa olsun, "Bugün Gazze savaşının İsrail'in sorunlarını çözmeyeceği ve bu başarılsa bile Hamas'ın ortadan kaldırılacağı kanaatine vardıklarını" ancak Hamas’ın yerini başka nesillerin alacağını ve bunun son olmayacağını söylüyor. Bu kaynaklar, Avrupalıların bugün İsrail'i kendisinden daha doğrusu onun yetkililerinden kurtarmaları gerektiğini düşündüklerini ve bunu başarmanın yolunun da İsrail'den geçtiğini aktarıyor.
Netanyahu 18 Ocak'ta Tel Aviv'de basına konuşuyor (DPA)
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock yaptığı açıklamada, “Böyle bir çözüm duymak istemediklerini söyleyenler başka bir alternatif de sunmadı” diyerek, barışın bölgenin tüm sakinlerini kapsamadığı sürece sağlanamayacağını ifade etti. Borrell, "Akıllarında başka hangi çözümler var? Tüm Filistinlilerin ayrılmasını sağlamak mı? Ya da hepsini öldürmek mi? Amacın, Hamas'ı ortadan kaldırmak olduğunu söylemek tek taraflı. Çünkü bu, Hamas'ın ne zaman yeterince zayıf olduğuna karar vermenin İsrail'e bağlı olacağı anlamına geliyor. Bu şekilde çalışmaya devam edemeyiz” dedi.
Gerçek şu ki, Avrupalıların ortaya attığı şey yeni bir şey değil, çünkü “barışın belirleyicileri” yıllardır biliniyor ve iki devletli çözüm, John Kirby'nin başarısız olduğu 2014'ten bu yana tartışılmıyor. Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın danışmanı olan Kirby, İsraillileri Batı Şeria'daki yerleşim hızını azaltmaya ikna edemedi. Ancak bugün yeni olan şey, AB’nin farklılıklarını ve bölünmelerini bir kenara bırakmayı başarması.
AB’nin 7 Ekim'den bu yana sağladığı sınırsız desteğe rağmen AB’nin yayınladığı her açıklamaya İsrail’de büyük şüpheyle bakılıyor. Bunun son kanıtı, Fransız gazetesi Le Monde'un, İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz'ın Avrupa Birliği dışişleri bakanlarıyla yaptığı toplantıda aktardığı haber. Haberde Katz, İsrail’in tek müttefiki olduğunu bunun da ABD olduğunu ifade etti. Bu da Tel Aviv’in Brüksel’in değil yalnızca Washington’un planını kabul edeceği anlamına geliyor. Katz planı tartışmayı reddetti ve bunun yerine iki video kaset yayınladı. Birincisi İsrail'in Gazze Şeridi'ne liman olarak istediği yapay adayı, diğeri ise İsrail'i Hindistan'a bağlayan tren hattının güzergahını gösteriyor.
ABD Başkanı Joe Biden, 19 Ocak'ta ABD belediye başkanlarının toplantısı vesilesiyle Beyaz Saray’da konuşuyor (Reuters)
Avrupa Birliği'nin aradığı çözümün, İsrail'i tüm uluslararası forumlarda savunan, ona silah, teçhizat ve her türlü desteği sağlayan ABD tarafından benimsenmeden gün ışığına çıkamayacağına dair köklü bir kanaat var. Dolayısıyla onları etkileyebilecek ve bu tür bir çözümü kabul etmeye itebilecek olan taraf da AB. Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen son telefon görüşmesi, Netanyahu'nun reddettiği iki devletli çözüm konusunda aralarındaki derin anlaşmazlığı kamuoyuna ortaya çıkardı.
Pek çok analist, Netanyahu'nun cesaretini ve Biden'ı kızdırma isteğini iki devletli çözümü reddetmesini iki ana faktörle tekrarlayarak açıklıyor: Bunlardan biri, aşırı sağla olan siyasi ittifaka esir olması, iki devletli çözüme açılması durumunda bu ittifakın sürekli çökmesi ve Knesset'te sahip olduğu küçük çoğunluğu kaybetmesi tehdidi, ikinci ise Biden, başkanlık mücadelesinde İsrail'i desteklemek için Yahudi seslerine ve ABD'de İsrail adına çalışan dernek ve kuruluşların etkisine yöneldi. Ayrıca, Biden İsrail Avrupalıların, Arapların ve dünya ülkeleri ve halklarının ezici çoğunluğunun istediği barışçıl çözümü kabul etmesi için İsrail'e ciddi baskı uygulayabilecek bir konumda.
Netanyahu iki devletli çözüme her zaman karşı çıktı ve bunu yalnızca bir kez ve gönülsüzce kabul etti. Burada, Avrupa'nın Washington'un tutumunun değişeceği yönündeki iddiası muhtemelen kaybedilecek ve eski Başkan Donald Trump'ın önümüzdeki Kasım ayında başkanlığı kazanması durumunda boşa çıkacak.
Soru şu, Avrupalıların elinde ne var? İsrail'in planlarına uymayı reddederek onlarla yüzleşmesi durumunda ellerindeki baskı araçlarına başvurmaya hazırlar mı? Bu soruları cevaplamak zor. Ancak bunun tersine, Tel Aviv'in geleneksel olarak Brüksel'de sahip olduğu siyasi ilişkiler ve diplomatik desteğe paralel olarak İsrail'in Birlik ile yakın ekonomik, ticari, bilimsel ve yatırım ilişkilerinin olduğu ve bu nedenle Avrupalıların İsrail üzerinde ciddi baskı kartlarının olduğu doğrulanabilir. Ancak İsrail'le daha önceki birleşme deneyimlerinden yararlanmak cesaret verici değil ve dolayısıyla buna güvenmek de garanti değil.