Sendika başkanı, Birleşik Krallık'taki demiryolu grevinin yıllarca sürebileceğini söyledi

Yeni grev nedeniyle cumartesi günkü tren seferlerinde yine aksama yaşandı

Tren makinistleri sendikası ASLEF üyelerinin grevi, FA Cup finaline denk geldi (Toby Melville/Reuters)
Tren makinistleri sendikası ASLEF üyelerinin grevi, FA Cup finaline denk geldi (Toby Melville/Reuters)
TT

Sendika başkanı, Birleşik Krallık'taki demiryolu grevinin yıllarca sürebileceğini söyledi

Tren makinistleri sendikası ASLEF üyelerinin grevi, FA Cup finaline denk geldi (Toby Melville/Reuters)
Tren makinistleri sendikası ASLEF üyelerinin grevi, FA Cup finaline denk geldi (Toby Melville/Reuters)

Birleşik Krallık'taki (BK) bir demiryolu sendikasının başkanı, ücretlerle ilgili yaşanan anlaşmazlıkta bir uzlaşmaya varılana kadar grevlerin yıllarca devam edebileceği uyarısında bulundu.

Yeni bir grev, tren seferlerinin cumartesi günü yine aksamasına ve yolcuların daha fazla seyahat çilesi yaşamasına yol açtı.

Tren makinistleri sendikası ASLEF üyelerinin grevi, Wembley'de Manchester City'yle Manchester United arasında oynanan FA Cup finali ve Epsom Derby'nin yanı sıra başka spor ve müzik etkinlikleriyle de çakıştı.

Futbol taraftarlarına Wembley'e trenle yolculuk yapmamaları tavsiye edilince binlerce kişi bunun yerine Londra'ya arabayla gitmek zorunda kaldı.

Demiryolu Dağıtım Grubu (Rail Delivery Group/RDG), trenlerin yaklaşık yüzde 40'ının cumartesi günü çalışacağını fakat bazı bölgelerde hiç sefer yapılmayacağından geniş bölgesel farklılıklar olacağını belirtti.

Yeni grevin başlamasının ardından konuşan ASLEF Genel Sekreteri Mick Whelan, sendikanın çözüme ulaşmak için "ne gerekiyorsa yapacağını" söyledi.

Sky News'a konuşan Whelan, "Greve gitmek istemiyoruz. Fakat bu konuda çözüme ulaşmamız 4 yıl da sürse, 5 yıl da sürse, ne kadar sürerse sürsün bu işin içindeyiz ve bu çözüme ulaşmak için ne gerekiyorsa yapacağız"  dedi.

Diğer birçok sektör ve işçi gibi maaş zammı almadan 4 yıl geçirdik.

Ancak 4 yılın ardından şimdi durursak ne olacak? Gelecek yıl, ondan sonraki yıl, ondan sonraki yıl da maaş zammı alamayacağız.

Bu son grev, çarşamba günü tren makinistlerinin ve cuma günü de Demiryolu, Denizcilik ve Taşımacılık Sendikası (Rail, Maritime and Transport/RMT) üyelerinin ücret, iş ve çalışma koşullarına ilişkin uzun süredir devam eden anlaşmazlıklar nedeniyle başlattıkları iş bırakma eyleminin ardından geldi.

Whelan sözlerini şöyle sürdürdü:

Hükümetin bir anlaşmaya varılmasını engelleyen müdahalelerden geri adım atmasının zamanı geldi. Diğer işçiler gibi makinistler de 4 yıldır zam yapılmamasının ve son 12 ayda yüzde 10'un üzerine çıkan enflasyonun ardından ücret artışını hak ediyor.

Sendika başkanı, geçen yıl için yüzde 4 ve bu yıl için de yüzde 4'lük bir ücret artışı yapılması teklifini "sönük" diye nitelendirdi.

İngiltere'de 15 şirketin makinistlerinin greve gitmesiyle birlikte cumartesi günü ülke çapındaki tren istasyonlarının dışında grev hatları kuruldu.

RDG, grevlerin onbinlerce kişi için "hayal kırıklığı ve yılgınlığa" yol açtığını ifade etti.

Bu durum, yarıyıl tatillerini dört gözle bekleyen ve planlayan aileleri sıkıntıya sokacak. Ayrıca mali açıdan zor bir dönemde, halihazırda binlerce sterlin kaybeden halkımıza daha fazla yük bindirecek.

BK Ulaştırma Departmanı sözcüsü "Sendika liderlerinin koordine ettiği bu grevler, ilk kez iki Manchester takımının karşı karşıya geldiği FA Cup finali, Epsom Derby ve BK genelindeki bir dizi konser ve festival gibi önemli etkinliklere sahne olacak bir haftada yolcuları mağdur ediyor" dedi.

Sendikalar bütün yıl bu etkinlikleri dört gözle bekleyen yüzbinlerce kişiyi olumsuz etkilemekle yetinmeyip grev yaptıkları her seferde üyelerini maaşlarını almamaya zorlayarak kendi üyelerinin ceplerini de hedef alıyor.

Hükümet adil ve makul bir ücret teklifini mümkün kıldı, şimdi sendika liderleri doğru olanı yapıp bunu üyelerine sunmalı.



AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
TT

AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)

Avrupa Birliği (AB), Gazze Savaşı'nın üzerinden 109 gün geçmesine rağmen, üyeleri arasında derinleşen anlaşmazlıklar ve kendi içinde her biri büyük ölçüde bağımsız bir çizgiyi takip eden üç bloğun oluşması nedeniyle ateşkes çağrısı yapan tek bir toplu bildiri yayınlamayı başaramadı.

Ancak Pazartesi günü geçekleştirilen Dışişleri Bakanları toplantısında Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün Dışişleri Bakanları ile Arap Birliği Genel Sekreteri’nin yanı sıra Filistin ve İsrail ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından Gazze savaşındaki gelişmeleri “ertesi gün” olarak adlandırılan gün konusunda bir paradoks görüldü. Buradaki ironi, Avrupalıların bölünmelerine rağmen AB, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Arap Birliği'nin düzenlediği "barışa hazırlık konferansı düzenlenmesi" çağrısına dayanan bir plan üzerinde anlaşması oldu. Filistinli ve İsrailli tarafların yokluğunda düzenlenebilecek konferansa ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) de davet edildi. Amaç, “iki devletli çözümü” sahada gerçeğe dönüştürmek.

Avrupa planı, "barış için yol haritası" olarak adlandırılabilir. AB Ortadoğu Barış Süreci Özel Temsilcisi Sven Koopmans tarafından hazırlanan plan, Pazartesi günkü toplantıdan önce AB’nin 27 üyesine dağıtıldı. Hollanda, Danimarka ve Baltık Denizi ülkelerinin yanı sıra Almanya, Avusturya ve Çek Cumhuriyeti ağırlıklı olmak üzere AB içinde İsrail'e en yakın grubun buna karşı çıkmadı.

Onayın ana sinyali, bugüne kadar sadece diplomatik ve siyasi olarak değil, özellikle Alman ordusunun sahip olduğu en son silah ve teknolojileri sağlayarak kesinlikle İsrail'in yanında olmayı taahhüt eden Almanya'dan geldi. Berlin'in yaptığı son şey, Uluslararası Adalet Divanı önünde İsrail'e verdiği desteği teyit etmek ve İsrail'in Gazze'de “soykırım” yapmadığını tekrar tekrar iddia etmek oldu.

Paris'teki siyasi kaynaklar, Avrupalıların, yönelimleri ne olursa olsun, "Bugün Gazze savaşının İsrail'in sorunlarını çözmeyeceği ve bu başarılsa bile Hamas'ın ortadan kaldırılacağı kanaatine vardıklarını" ancak Hamas’ın yerini başka nesillerin alacağını ve bunun son olmayacağını söylüyor. Bu kaynaklar, Avrupalıların bugün İsrail'i kendisinden daha doğrusu onun yetkililerinden kurtarmaları gerektiğini düşündüklerini ve bunu başarmanın yolunun da İsrail'den geçtiğini aktarıyor.

srftbn
Netanyahu 18 Ocak'ta Tel Aviv'de basına konuşuyor (DPA)

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock yaptığı açıklamada, “Böyle bir çözüm duymak istemediklerini söyleyenler başka bir alternatif de sunmadı” diyerek, barışın bölgenin tüm sakinlerini kapsamadığı sürece sağlanamayacağını ifade etti. Borrell, "Akıllarında başka hangi çözümler var? Tüm Filistinlilerin ayrılmasını sağlamak mı? Ya da hepsini öldürmek mi? Amacın, Hamas'ı ortadan kaldırmak olduğunu söylemek tek taraflı. Çünkü bu, Hamas'ın ne zaman yeterince zayıf olduğuna karar vermenin İsrail'e bağlı olacağı anlamına geliyor. Bu şekilde çalışmaya devam edemeyiz” dedi.

Gerçek şu ki, Avrupalıların ortaya attığı şey yeni bir şey değil, çünkü “barışın belirleyicileri” yıllardır biliniyor ve iki devletli çözüm, John Kirby'nin başarısız olduğu 2014'ten bu yana tartışılmıyor. Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın danışmanı olan Kirby, İsraillileri Batı Şeria'daki yerleşim hızını azaltmaya ikna edemedi. Ancak bugün yeni olan şey, AB’nin farklılıklarını ve bölünmelerini bir kenara bırakmayı başarması.

AB’nin 7 Ekim'den bu yana sağladığı sınırsız desteğe rağmen AB’nin yayınladığı her açıklamaya İsrail’de büyük şüpheyle bakılıyor. Bunun son kanıtı, Fransız gazetesi Le Monde'un, İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz'ın Avrupa Birliği dışişleri bakanlarıyla yaptığı toplantıda aktardığı haber. Haberde Katz, İsrail’in tek müttefiki olduğunu bunun da ABD olduğunu ifade etti. Bu da Tel Aviv’in Brüksel’in değil yalnızca Washington’un planını kabul edeceği anlamına geliyor. Katz planı tartışmayı reddetti ve bunun yerine iki video kaset yayınladı. Birincisi İsrail'in Gazze Şeridi'ne liman olarak istediği yapay adayı, diğeri ise İsrail'i Hindistan'a bağlayan tren hattının güzergahını gösteriyor.

sdcevr
ABD Başkanı Joe Biden, 19 Ocak'ta ABD belediye başkanlarının toplantısı vesilesiyle Beyaz Saray’da konuşuyor (Reuters)

Avrupa Birliği'nin aradığı çözümün, İsrail'i tüm uluslararası forumlarda savunan, ona silah, teçhizat ve her türlü desteği sağlayan ABD tarafından benimsenmeden gün ışığına çıkamayacağına dair köklü bir kanaat var. Dolayısıyla onları etkileyebilecek ve bu tür bir çözümü kabul etmeye itebilecek olan taraf da AB. Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen son telefon görüşmesi, Netanyahu'nun reddettiği iki devletli çözüm konusunda aralarındaki derin anlaşmazlığı kamuoyuna ortaya çıkardı.

Pek çok analist, Netanyahu'nun cesaretini ve Biden'ı kızdırma isteğini iki devletli çözümü reddetmesini iki ana faktörle tekrarlayarak açıklıyor: Bunlardan biri, aşırı sağla olan siyasi ittifaka esir olması, iki devletli çözüme açılması durumunda bu ittifakın sürekli çökmesi ve Knesset'te sahip olduğu küçük çoğunluğu kaybetmesi tehdidi, ikinci ise Biden, başkanlık mücadelesinde İsrail'i desteklemek için Yahudi seslerine ve ABD'de İsrail adına çalışan dernek ve kuruluşların etkisine yöneldi. Ayrıca, Biden  İsrail Avrupalıların, Arapların ve dünya ülkeleri ve halklarının ezici çoğunluğunun istediği barışçıl çözümü kabul etmesi için İsrail'e ciddi baskı uygulayabilecek bir konumda.

Netanyahu iki devletli çözüme her zaman karşı çıktı ve bunu yalnızca bir kez ve gönülsüzce kabul etti. Burada, Avrupa'nın Washington'un tutumunun değişeceği yönündeki iddiası muhtemelen kaybedilecek ve eski Başkan Donald Trump'ın önümüzdeki Kasım ayında başkanlığı kazanması durumunda boşa çıkacak.

Soru şu, Avrupalıların elinde ne var? İsrail'in planlarına uymayı reddederek onlarla yüzleşmesi durumunda ellerindeki baskı araçlarına başvurmaya hazırlar mı? Bu soruları cevaplamak zor. Ancak bunun tersine, Tel Aviv'in geleneksel olarak Brüksel'de sahip olduğu siyasi ilişkiler ve diplomatik desteğe paralel olarak İsrail'in Birlik ile yakın ekonomik, ticari, bilimsel ve yatırım ilişkilerinin olduğu ve bu nedenle Avrupalıların İsrail üzerinde ciddi baskı kartlarının olduğu doğrulanabilir. Ancak İsrail'le daha önceki birleşme deneyimlerinden yararlanmak cesaret verici değil ve dolayısıyla buna güvenmek de garanti değil.