Tahran rejiminin serbest bıraktığı 2 Fransızın sağlık durumları kritik

Paris: İran tarafından serbest bırakılan iki Fransız döndüklerinden beri hastanedeler

Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, 27 Şubat 2023 tarihinde İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenen İnsan Hakları Konseyi toplantısına katılıyor (Reuters)
Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, 27 Şubat 2023 tarihinde İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenen İnsan Hakları Konseyi toplantısına katılıyor (Reuters)
TT

Tahran rejiminin serbest bıraktığı 2 Fransızın sağlık durumları kritik

Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, 27 Şubat 2023 tarihinde İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenen İnsan Hakları Konseyi toplantısına katılıyor (Reuters)
Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, 27 Şubat 2023 tarihinde İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenen İnsan Hakları Konseyi toplantısına katılıyor (Reuters)

Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna yaptığı açıklamada, İran tarafından cuma günü serbest bırakılan Fransız vatandaşı Benjamin Brière ve İrlanda vatandaşı Bernard Phelan'ın halen hastanede tedavi gördüklerini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı haberde Ulusal Meclis önünde konuşan bakan, Brière ve Phelan'ın zayıflıktan muzdarip olduğunu söylediğini aktardı. Bakan sözlerine şöyle devam etti: “Bernard Phelan ve Benjamin Brière'in insani gerekçelerle serbest bırakılması için İranlı yetkililere çağrıda bulunmaktan vazgeçmedik. İkisi de halen hastanede hastalık ve halsizlikten mustaripler” dedi.

Brière ve Phelan'ın serbest bırakılması, Fransa-İran çifte vatandaşı akademisyen Fariba Adelkhah'ın 10 Şubat'ta serbest bırakılmasının ardından geldi ve Adelkhah'ın İran topraklarını terk edemeyeceğini de belirtti. Bakan sözlerini şöyle sürdürdü: “Geriye diğer 4 vatandaşımızın serbest bırakılmasını sağlamak kalıyor. Çabalarımızdan vazgeçmeyeceğiz ve onların derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılmasını talep ediyoruz” diye ekledi.

Bakan konuşmasında, 7 Mayıs 2022'de turistik bir ziyaret sırasında tutuklanan Cecil Koller ve Jacques Barry ile geçtiğimiz 28 Eylül'de Tahran'da tutuklanan Danışman Louis Arnaud'a (35) atıfta bulundu. Tutuklanan dördüncü bir Fransız daha var ancak ismi açıklanmadı.

Bakan, “Avrupa Birliği ülkelerinden 35 kişinin gözaltında olduğunu ve bunların 12 üye ülkeye mensup olduğunu aktardı. Kabul edilemez bir politikayla karşı karşıya olan bu ülkelerin dayanışma içinde olduğunu” ifade etti.

Fransa aylardır bu tutuklamaları kınıyor ve tutukluları devlet rehineleri olarak nitelendiriyor.

Diğer Avrupa ülkeleri ve insan hakları örgütleri İran'ı düzinelerce yabancıyı şantaj stratejisinin bir parçası olarak gözaltına almakla suçluyor.



Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
TT

Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)

Sudanlı üst düzey istihbarat yetkilisi Ahmed Hasan Muhammed, ülkesinin İran’ın Kızıldeniz kıyısında bir deniz üssü kurma talebini reddettiğini söyledi.

İran’ın bu talebi kabul edilseydi, söz konusu üs, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından birinde deniz trafiğini izlemesine olanak tanıyacaktı.

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal gazetesinden aktardığına göre Muhammed konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi;

“İran, Sudan ordusuna isyancılara karşı mücadelede kullanılmak üzere silahlı insansız hava araçları (SİHA) sağladı. Tahran, üssü inşa etme izni karşılığında, Sudan’a helikopter taşıyan bir savaş gemisi de dahil olmak üzere gelişmiş silahlar teklif etti. İranlılar üssü istihbarat toplamak için kullanmak istediklerini söyledi. Oraya savaş gemileri de yerleştirmek istediler. Ancak Hartum, İran’ın bu teklifini reddetti.”

Muhammed gazeteye yaptığı açıklamada, “Sudan İran’dan SİHA satın aldı. Çünkü insan kaybını azaltmak ve uluslararası insancıl hukuka saygı göstermek için daha isabetli silahlara ihtiyacımız vardı” diye ekledi.

Kızıldeniz’deki bir deniz üssü, Yemen’deki Husilerin ticari gemilere saldırı başlatmasına yardımcı olurken, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından biri üzerindeki hakimiyetini artırmasına olanak tanıyabilir.

İran destekli Husiler, Kızıldeniz’deki saldırıları Gazze’de savaşan İsrail ve müttefiklerini cezalandırma amacıyla gerçekleştirdiklerini ifade ediyor.

sddeb
Yemen televizyonu tarafından yayınlanan bir görüntüde, Husi saldırısından sonra batan bir İngiliz kargo gemisi görülüyor (EPA)

Sudan’ın, devrilen eski Devlet Başkanı Ömer El Beşir döneminde, İran ve Filistin’deki müttefiki Hamas ile yakın ilişkileri vardı.

Beşir'in 2019 darbesiyle devrilmesinin ardından, ülkenin askeri cuntasının başı olan Orgeneral Abdulfettah el Burhan, uluslararası yaptırımları sona erdirmek amacıyla ABD ile yakınlaşma başlattı.

Ayrıca İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için harekete geçti.

İran’ın deniz üssünü inşa etme talebi, bölge ülkelerinin Sudan’da 10 aydır devam eden iç savaştan faydalanarak, Ortadoğu ile Sahra Altı Afrika ülkeleri arasında stratejik bir kavşak noktası olan ülkede yer edinmeye çalıştıklarını gösteriyor.

Burhan liderliğindeki Sudan ordusu, Nisan ortasından bu yana Orgeneral Muhamed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri ile savaşıyor.

Çatışma on binlerce insanın ölümüne, milyonlarca Sudanlının yerinden edilmesine ve dünyanın en kötü insani krizlerinden birine neden oldu.

Çatışmaları takip eden bölge yetkilileri ve analistlere göre, Sudan’ın İran’dan aldığı SİHA’lar, Hızlı Destek Kuvvetleri nedeniyle ordunun uğradığı kayıpların ardından, Burhan’ın bir miktar başarı elde etmesine yardımcı oldu.

Son haftalarda hükümet, Hartum ve Omdurman’daki önemli bölgelerin kontrolünü yeniden ele geçirdi.

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, hem Sudan ordusunu, hem de Hızlı Destek Kuvvetleri’ni savaş suçu işlemekle suçladı.

Washington ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde cinayet, tecavüz ve etnik temizlik de dahil olmak üzere insanlığa karşı suçlar işlemekle itham etti.

Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, Sudan ordusunu, sivillerin yerleşimleri havadan hedef almak ve Sudanlı sivilleri çaresizce ihtiyaç duydukları insani yardımdan mahrum bırakmakla eleştirdi.

BM kuruluşları ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Darfur’da etnik amaçlı saldırılar da dahil olmak üzere zulüm yapmakla suçladı.

Çatışmanın tarafları olan Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri, ABD ve BM’nin suçlamalarını reddetti.

ABD Şubat ayında yaptığı açıklamada, İran’ın Sudan ordusuna silah sevkiyatıyla ilgili endişelerini dile getirdi.

ABD’nin Hartum Büyükelçisi John Godfrey, İran’ın Hartum’a yardım ettiğine ilişkin haberlerin ‘son derece rahatsız edici’ olduğunu söyledi.