İAEK, Natanz dağlarının altında nükleer tesis inşa edildiği iddialarını yalanladı

Tahran: Uluslararası ajansın kriterlerine ve Güvenlik Denetimi Anlaşması’na uyuyoruz.

İran Atom Enerjisi Kurumu (İAEK) Başkanı Muhammed İslami. (IRNA)
İran Atom Enerjisi Kurumu (İAEK) Başkanı Muhammed İslami. (IRNA)
TT

İAEK, Natanz dağlarının altında nükleer tesis inşa edildiği iddialarını yalanladı

İran Atom Enerjisi Kurumu (İAEK) Başkanı Muhammed İslami. (IRNA)
İran Atom Enerjisi Kurumu (İAEK) Başkanı Muhammed İslami. (IRNA)

İran Atom Enerjisi Kurumu (İAEK) Başkanı Muhammed İslami, Natanz tesisinin adına yer vermeden yaptığı açıklamada  İran’ın orta ve batı kesimini ayıran Zagros Dağları’nın altında bir nükleer tesis inşa edileceğine dair ‘söylentileri’ yalanladı. ABD’li uzmanlar ise söz konusu tesisin Fordow tesisinden daha derine doğru genişlediğini savundular. Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) bağlı ‘Tesnim’ haber ajansının haberine göre İslami, Natanz tesisine bitişik dağların altında bir nükleer tesisin inşasıyla ilgili medya haberlerinin ‘İsrail’in yıllardır söylediği saçmalıkların tekrarı’ olduğunu savundu. “Bölgede durum zorlaştıkça bu iddialar ve psikolojik savaş gündeme geliyor” diyen İranlı yetkili, Tahran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) kriterlerine ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’nda yer alan Güvenlik Denetimi Anlaşması’na uygun olarak faaliyet gösterdiğini vurguladı. “Yapmak istediğimiz herhangi bir faaliyet UAEA ile koordineli olarak yapılır” ifadesini kullandı.  

İran’ın merkezindeki Natanz uranyum zenginleştirme tesisi yakınlarındaki bir dağın altında gerçekleştirilen kazılara ilişkin Planet Labs uydusu tarafından 14 Nisan 2023’te çekilen fotoğraf. (AP)
İran’ın merkezindeki Natanz uranyum zenginleştirme tesisi yakınlarındaki bir dağın altında gerçekleştirilen kazılara ilişkin Planet Labs uydusu tarafından 14 Nisan 2023’te çekilen fotoğraf. (AP)

İslami, “Daha önceki mekanizmalarda psikolojik harp ortamı yaratarak karşı tarafta bir nevi üstünlük kurma çabası sarf ediliyordu. Ancak son aylarda başarısız oldular ve şimdi yeni bir davanın peşine düşüyorlar” diyerek, davanın ‘değeri olmayan daha önceki reddedilmiş davalara’ dayalı olduğunu da vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın AP’nin pazartesi günü yayınladığı haberden aktardığına göre İran, Temmuz 2020’de patlamaya ve yangına maruz kalan açıktaki bir santrifüj üretim merkezinin yerini alması için Zagros Dağları’ndaki yeraltı ‘Natanz’ tesisinde yeni bir site inşa ediyor.

Güvenlik Denetimi Anlaşması nedir?

-UAEA, İran’ın beyan ettiği ve temel nükleer faaliyetler içeren tesislerini takip ediyor. Ayrıca Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’nı imzalayan üye devletlerin her birinin yükümlülüklerini tanımlayan ‘kapsamlı güvenlik denetimi’ anlaşması kapsamında, ona düzenli erişim hakkına sahiptir.

-Güvenlik Denetimi Anlaşması, ayrıca İran ve UAEA’nın İran’daki tüm nükleer maddeleri, ‘sahip olduğu nükleer maddelerin miktarı, depolandığı yerler ve bu maddelerin kullanımları’ da dahil olmak üzere bilmesini şart koşuyor.

-İran’ın Şubat 2021’de Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması Ek Protokolü’nü terk etmesinin ardından, Güvenlik Denetimi Anlaşması’nın kapsamadığı alanları da kapsayan uluslararası takibin kapsamı, nükleer silahların geliştirilmesinde kullanılabilecek faaliyetleri ve malzemeleri izlemeye indirgenmiştir.

Planet Labs uydusu tarafından Nisan ayında çekilen fotoğraflar, İran’ın Tahran’ın yaklaşık 225 km (140 mil) güneyinde, Natanz tesisinin güney çitinin arkasındaki, Kling Dağı’nda sondaj yaptığını gösteriyor.

James Martin Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Çalışmaları Merkezi tarafından analiz edilen başka bir dizi görüntü ise dağın bulunduğu yerde dört girişin kazıldığını ortaya çıkardı. Aktarılana göre bunlardan ikisi, doğu tarafında, diğer ikisi batı tarafında yer alıyor ve her giriş 6 metre genişliğinde ve 8 metre uzunluğunda.

Natanz tesisi yakınlarında bir yer altı bölümünün ortaya çıkarılması ilk kez yaşanmıyor. Ocak 2021’de ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray’a girmeye hazırlanırken, Washington merkezli Uluslararası Bilim ve Güvenlik Enstitüsü, ABD merkezli şirket ‘Maxar’ uyduları tarafından çekilmiş bir dizi görüntüyü ortaya çıkardı.

Görüntülerde üç tünelin kazıldığı görülüyor. Ayrıca hassas nükleer faaliyetleri izleyen Uluslararası Bilim ve Güvenlik Enstitüsü, yetkililerin uranyum zenginleştirmeyi hızlandırmak için dağın altında yeni bir tesis inşa ettiğini belirtti.

İran ise yeni tesisin hasarlı bir santrifüj üretim merkezinin yerini alacağını duyurdu.

sad

AP’nin yeni raporuna göre tünel çalışmasının analizine liderlik eden Uluslararası Bilim ve Güvenlik Enstitüsü'nde araştırma görevlisi Steven La Fuente’nin konuya ilişkin açıklaması şöyle:

Tesisin derinliği bir endişe ve korku meselesi. Çünkü bu durum bizim için daha da zorlaşacak. Sığınakları patlatan bombalar gibi konvansiyonel silahlar kullanarak onu yok etmek çok daha zor olacak.

AP’ye göre yerden 60 metre (200 fit) yüksekten nüfuz edebilen GBU-57 bombasının Natanz’daki tesisi yok edip edemeyeceği net değil. Bomba, Batılı ülkelerin Tahran’ın güneyindeki Kum dağlarının altındaki Fordow tesisinin varlığının ortaya çıkarılmasından sonra üretildi.

Uranyumun yüzde 60’tan fazla zenginleştirilmesine devam etmesi halinde İran’a kararlı bir saldırı başlatma tehdidinde bulunan İsrail’den konuyla ilgili olarak hızlı bir açıklama geldi.

ss

Reuters’ın haberine göre İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi, 24 Mayıs’ta bir güvenlik konferansında yaptığı açıklamada “Bu tabii ki daha kolay olan yer üstü tesislerine kıyasla bir saldırı başlatma yeteneğini sınırlar. Ancak bu konuda söylenebilecek şey, ulaşılamayacak yer olmadığıdır” dedi.

Hanegbi, İsrail’in saldırı tehdidini açık bir şekilde reddetmiş, ancak sorumluluğun ABD’ye ait olduğunu belirtmişti. ABD, İsrail’in cephaneliğinde olmayan devasa GBU-43/B bombalarına sahip olduğunu açıkça dile getirmişti. Tzachi Hanegbi “Bunun (Natanz yakınlarındaki yer altı tesisi) tamamlanması yıllar alacak” ifadesini kullandı. Washington, İran’la diplomasi yapmayı tercih etse de son çare olarak askeri harekata başvurmak için olası ‘kırmızı çizgiler’ konusunda müttefikler arasında pek bir fark olmadığını dile getirdi.

İran, geçen ay İsrail’in herhangi bir eylemine Hayfa ve Tel Aviv’i yok ederek karşılık vereceği konusunda uyarıda bulundu.

İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, İran’ın uranyum zenginleştirmede her zamankinden daha fazla ilerlediğini belirtirken “Ufukta beliren ve askeri eylemi gerektirebilecek olumsuz gelişmeler var” dedi.



Microsoft’un raporunda İran'ın siber saldırılarına dikkat çekildi

Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
TT

Microsoft’un raporunda İran'ın siber saldırılarına dikkat çekildi

Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.

Microsoft'a göre İran, Gazze Şeridi'nde savaşın başladığı 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'e yönelik siber operasyonlarına ve propaganda kampanyalarına hız verdi.

ABD merkezli Microsoft, Hamas Hareketi’nin 7 Ekim 2023'te gerçekleştirdiği saldırıların öncesi ve sonrasında İran'ın siber faaliyetlerine ilişkin ayrıntılı bir rapor yayınladı.

Raporda, İran hükümetiyle ittifak halinde olan bazı tarafların çok sayıda elektronik ve siber saldırı başlattığı belirtildi. Hamas'a yardım etmeyi ve İsrail'i, onun siyasi müttefiklerini ve ticari ortaklarını zayıflatmayı amaçlayan yapay zekâ tekniklerini ve nüfuz operasyonlarını kullandı.

Microsoft’un raporuna göre İran, Hamas'ı desteklemek amacıyla siber operasyonlarını ve çevrimiçi etki operasyonlarına hız verdi ve faaliyetlerinin yaklaşık yüzde 43'ünü İsrail'e karşı yürüttü.

Ancak rapora göre İran'ın 7 Ekim'den sonra gerçekleştirdiği operasyonların çoğu aceleci ve kaotikti; bu da İran ile Hamas arasında bir koordinasyon olmadığını gösteriyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre raporda ayrıca İran'ın Lübnan'daki Hizbullah grubuyla iş birliğine de dikkat çekildi. İsrail ile Hamas arasındaki çatışmanın devam etmesi ve ABD başkanlık seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte İran'ın nüfuz operasyonlarının ve elektronik saldırıların önümüzdeki dönemde daha hedefe yönelik ve yıkıcı olacağı öngörülüyor.

Microsoft'un raporuna göre 2024 yılında İran'ın ABD'yi başkanlık seçimleri döneminde daha fazla hedef alması bekleniyor. İran'ın, İsrail hastanesine ve Pensilvanya'daki Amerikan su sistemine karşı yaptığı gibi hayati altyapıyı hedef almak gibi ‘ABD’nin kırmızı çizgilerini test edeceği’ vurgulanıyor.

Rapor, 2020 seçimlerinde olduğu gibi, ABD'li aşırılık yanlılarının kimlik hırsızlığı yaparak ve ABD hükümet yetkililerine karşı şiddeti teşvik ederek gerçekleştirdikleri olaylara dayanarak 2024'te ABD'deki başkanlık seçimleri sırasında yoğunlaşan daha büyük tehditler konusunda uyarıda bulunuldu.

Saldırıların üç aşaması

Raporda üç aşamada gerçekleştirilen operasyonlara ilişkin açıklamalara yer verildi:

İlk aşama etkileşimli olarak başlıyor ve İran Devrim Muhafızları'na bağlı ‘Tesnim’ ajansı gibi devlet medyası aracılığıyla yanıltıcı bilgilerin yayılmasını içeriyor. Örneğin, İsrail elektrik şirketinin arızalanmasıyla ilgili haberlerin yayınlandığı haberlerle ilişkilendirilmiş olan İran Devrim Muhafızları tarafından yönetilen bir grup (muhtemelen) siber saldırılar hakkında bilgiler içeren raporlara dayanır. Bu raporlar, İsrail'deki elektrik kesintilerine ilişkin eski raporlara ve İsrail şirketinin web sitesinde yer alan tarihsiz bir arıza ekran görüntüsüne dayanıyordu.

İkinci aşama, İran hükümetine bağlı çeşitli grupların ve kuruluşların İsrail'e karşı yanıltıcı bilgilerin yayılmasında iş birliği yapmasıyla karakterize edildi. Tahran'ın belirlediği koordinasyon ve hedeflere göre, bu, büyük bir iş birliğine ve dolayısıyla bu saldırıların uzmanlaşmasına ve büyük etkinliğine olanak sağladı.

Raporda, birden fazla İranlı grubun birden fazla koordineli siber faaliyet yoluyla aynı örgütü veya İsrail askeri üssünü hedef aldığı belirtildi. İran'ın kullanmayı tercih ettiği bir yöntem olan İsrail'e yönelik çevrimiçi nüfuz operasyonları hız kazandı ve bu operasyonlar arttı ve Ekim ayında on operasyon kaydedildi. Bu, 2022 yılının kasım ayında bir ayda gerçekleştirilen altı operasyon rekorunun neredeyse iki katına işaret ediyor.

Raporda, İran Devrim Muhafızları'na bağlı ‘Şehit Kaave’ grubunun 18 Ekim'de, İsrail içindeki güvenlik kameralarına karşı elektronik saldırılar düzenlemek için özel olarak tasarlanmış fidye yazılımlarını kullandığı belirtildi. ‘Cund Süleyman’ isimli bir siber karakter, İsrail'in Nevatim Hava Üssü'ndeki güvenlik kameralarını ve verilerini ele geçirdiklerini iddia etti. Ancak ‘Cund Süleyman’ tarafından sızdırılan güvenlik görüntülerinin, Tel Aviv'in kuzeyindeki Nevatim Caddesi'nde bulunan bir kasabada çekildiği ve aynı ismi taşıyan İsrail Hava Üssü'yle ilgisi olmadığı belirtildi.

Üçüncü aşama, geçtiğimiz kasım ayının sonlarında başladı ve İran'ın İsrail'e destek verdiğini düşündüğü ülkeleri hedef alarak coğrafi kapsamı genişletti. Bu aşama, İran destekli Husilerin uluslararası nakliyatı hedef alan saldırılarına başladığı döneme denk geldi. Bu saldırılar özellikle Bahreyn, Arnavutluk ve ABD'yi hedef aldı.

erbtn5y6mu7
İran'ın başlattığı nüfuz operasyonlar arasında rehinelerle ilgili olarak İsrail kamuoyunu etkilemek ve İsrail Başbakanı'na karşı öfkeyi artırmak var. (Microsoft raporu)

20 Kasım'da, ‘kukla’ hesaplarından Arnavutluk'a karşı yakın zamanda gerçekleşecek olan elektronik saldırılara dair uyarılar yapıldı. Daha sonra bu hesaplar, çeşitli Arnavut kuruluşları ve kurumlarına saldırılardan sorumlu olduklarını duyurdu.

21 Kasım'da ‘Tufan’ adı verilen bir siber kukla, İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye devam etmelerini engellemek için denizcilik hükümetini ve finans kurumlarını hedef aldı.

22 Kasım'da, İran Devrim Muhafızları'na bağlı bu gruplar, İsrail'in programlama kontrol ünitelerini hedef almaya başladılar (bu, üretim hatları ve robot cihazları gibi üretim kontrol işlemlerini gerçekleştirmek için geliştirilen endüstriyel bilgisayar cihazlarıdır) ve 25 Kasım'da Pensilvanya eyaletindeki su otoritesinin iletişimini kestiler.

Yanlış bilgi

Raporda hükümet medyasının Hamas saldırılarıyla ilgili yanıltıcı ayrıntılar yayınlamasına da değinildi. İran da İsrail'e yönelik siber saldırı operasyonlarını ve çabalarını artırdı. Saldırılar, savaşın ilk günlerinde bir tepki olarak başladı, ancak ekim ayının sonlarına doğru İran siber güvenlik güçlerinin İsrail'e yönelik saldırılarına odaklandığı belirtildi.

Microsoft’un raporunda, o dönemdeki siber saldırıların giderek daha yıkıcı hale geldiğini ve yanıltıcı bilgilerin yayılması kampanyalarının daha karmaşık hale geldiği belirtildi. Sosyal medya platformlarında sahte ve gerçek olmayan hesapların kullanıldığı ifade edildi.

Sayısal olarak bakıldığında, Microsoft'un gözlemlediği İran hükümet grupları, savaşın ilk haftasında dokuz saldırıdan bir sonraki haftada sadece bir hafta içinde on dört saldırıya çıkarak arttı.

2021'deki bir olaydan iki ayda bir düzenlenen etki operasyonları, sadece 2023 yılının Ekim ayında 11'e yükseldi. Ayrıca, Tahran'ın çevrimiçi eylemlerinde yüzde 42'lik bir artışın olduğu ve bir ay sonra yüzde 28'lik bir artışın daha kaydedildiği bildirildi.

İsrail’in ana hedef olmasına rağmen, Batı ve Arap ülkeleri de saldırılara maruz kaldı. Bunlar arasında, bir İran grubunun Bahreyn hükümetini ve finansal kurumları hedef alması da yer aldı. Son olarak, İran Devrim Muhafızları'na bağlı bir grup, Pensilvanya'daki ABD su yönetim merkezine siber saldırılar düzenledi.

İran'ın hedefleri

Raporda, İran'ın ana hedefinin, siber operasyonlarını kullanarak İsrail ve dünya genelinde kamuoyunu etkilemek olduğu belirtiliyor. Bu, ‘siyasi ve sosyal anlaşmazlıkları’ hedefleyerek manipülasyon veya korku yoluyla gerçekleştiriliyor.

Raporda, etki operasyonlarının sık sık çabalarını, Hamas'ın liderlik ettiği saldırı sırasında kaçırılan 240 rehineye veya İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun görevden alınmasına yönlendirdiği kaydedildi. Bu, kafa karışıklığı ve güven kaybı yaratmak için yapılan bir girişimdi.

Microsoft’un raporu, ana hedeflerine de değinildi: Birincisi, iç siyasi ve sosyal farklılıkları daha da kötüleştiren kutuplaşma yoluyla istikrarsızlaştırma. Bu nedenle, 240 rehine kriziyle başa çıkma konusunda İsrail hükümetinin benimsediği yaklaşıma odaklanıldı. Kendilerini barış isteyen aktivist gruplar olarak tanıttılar, İsrail hükümetini ve İsrail Başbakanı'nı eleştirdiler ve onun görevden alınması çağrısında bulundular.

Microsoft raporuna göre ikinci hedef intikamdı. İran'ın saldırıları, İsrail'in ‘göze göz dişe diş’ prensibinden hareketle Gazze'deki elektrik, su ve yakıtı keseceği yönündeki tehditlerine yanıt olarak İsrail'in elektrik, su ve yakıt altyapısını hedef aldı.

Üçüncü hedef, İsrail vatandaşlarını korkutarak ve İsrail askerlerinin ailelerini tehdit ederek korku yaratmaktı. Bu amaçla, İsrail ordusunun askerlerini koruma yetkisinin olmadığını belirten ve İsrail Savunma Kuvvetleri'nin askerlerini teslim olmaya ikna etmeyi amaçlayan mesajlar gibi, X platformu üzerinden hesaplar aracılığıyla mesajlar yayınladılar.

Dördüncü hedef ise İsrail'i destekleyen tarafları hedef alarak ve İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının yarattığı hasarı öne çıkararak İsrail'e verilen uluslararası desteği baltalamaktı.

Yapay zekâ saldırıları

Rapora göre İran'ın en büyük saldırısı, 2023 yılının Aralık ayı başlarında televizyon yayın hizmetlerini keserek, yerine İngiltere, Kanada ve BAE'deki İran nüfuz kampanyası kapsamında (yapay zeka tarafından üretilen bir haber spikeri) kullanılan bir video klip kullanılmasıydı. Microsoft, bu olaya özel bir vurgu yaparak, Tahran'daki hükümet grupları tarafından benzer bir şekilde yapılan ilk saldırı olduğunu ve operasyonlarında büyük ölçüde yapay zekâ teknolojilerine güvendiklerini belirtti.

Microsoft şirketinin yapay zeka izleme bölümü, İran'ın propaganda göstergelerini takip etti.

Microsoft raporu, İran devletine bağlı medyanın, ABD ile yakın müttefik olan İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi İngilizce konuşulan ülkelerde büyük başarı elde ettiğini gözler önüne serdi. İran haber kaynaklarına olan ilgi ve trafiğin, genel internet trafiğiyle karşılaştırıldığında önemli ölçüde arttığını ifade etti. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısı sırasında, ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan İran kaynaklı internet sitelerine olan ziyaretlerin yüzde 42 arttığı kaydedildi. Bu durum, İran'ın Ortadoğu'daki çatışma hakkındaki raporlarıyla Batı halkına ulaşma yeteneğine işaret etti. Rapor, bu başarının özellikle savaşın ilk günlerinde daha güçlü olduğunu ve savaşın bir ayı aşkın bir süre geçtikten sonra bile, İran kaynaklarına erişimin savaş öncesi seviyelerinin yüzde 28 üzerinde kaldığını belirtti.

İran sızma operasyonları

Rapor, İranlı kurumların sadece düşmanlarını değil, aynı zamanda dostlarını da taklit ettiğini belirtiyor. İran'ın son operasyonları, İsrail ordusunu tehdit eden sahte mesajlar yayınlamak için Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayı'nın adını ve logosunu kullandı. Ancak, İran'ın bunun için Hamas'tan onay alıp almadığı bilinmiyor.

İran, İsraillileri faaliyetlerine katılmaya çekmeyi başardı. ‘Savaşın Gözyaşları’ adlı son bir operasyonda, İranlı ajanlar İsraillileri, İsrail basınında yer alan haberlere dayanarak İsrail mahallelerinde yapay zeka ürünü görseller kullandı. ‘Savaşın Gözyaşları’ sloganlı pankartlar asmaya ve Binyamin Netanyahu'nun görevden alınmasını teşvik etmeye ikna etti.

E-posta kampanyaları

İran'ın, psikolojik etkileri artırmak için kitle mesajlaşma ve e-posta kampanyalarını artan bir şekilde kullandığı belirlendi. İnsanların telefonlarına veya gelen kutularına gelen mesajların, sosyal medyadaki sahte hesaplardan daha büyük bir etkiye sahip olduğu ortaya çıktı. Rapora göre İran, İran Devrim Muhafızları'na bağlı hem açık hem de gizli medya organlarını, siber operasyonların etkilerini büyütmek için kullanıyor. Eylül ayında, İranlı bir hacker grubu, İsrail demiryolu sistemine karşı elektronik saldırılar düzenlediğini iddia etti. İran Devrim Muhafızları'nın medyası da söz konusu iddiaları köpürterek yayılmasını sağladı.