İki yıl önce çatışmadan korkarak Ürdün’e kaçan İsrailli ailesine kavuştu

Şalom Rotban (sağdan üçüncü) annesi, aile üyeleri ve onu sınırda karşılayan İsrail askerleriyle birlikte (Fotoğraf: İsrail Savunma Kuvvetleri Sözcüsü)
Şalom Rotban (sağdan üçüncü) annesi, aile üyeleri ve onu sınırda karşılayan İsrail askerleriyle birlikte (Fotoğraf: İsrail Savunma Kuvvetleri Sözcüsü)
TT

İki yıl önce çatışmadan korkarak Ürdün’e kaçan İsrailli ailesine kavuştu

Şalom Rotban (sağdan üçüncü) annesi, aile üyeleri ve onu sınırda karşılayan İsrail askerleriyle birlikte (Fotoğraf: İsrail Savunma Kuvvetleri Sözcüsü)
Şalom Rotban (sağdan üçüncü) annesi, aile üyeleri ve onu sınırda karşılayan İsrail askerleriyle birlikte (Fotoğraf: İsrail Savunma Kuvvetleri Sözcüsü)

İsrail ile Gazze Şeridi’ndeki grupların çatışması nedeniyle ülkeden kaçan ve iki yıldır kayıp olan İsrailli bir genç, Ürdün’deki bir psikiyatri hastanesinde bulunmasının ardından dün ailesine kavuştu.

Şarku’l Avsat’ın İsrail medyasından aktardığı habere göre, Gazze yakınlarındaki Kiryat Malachi’de yaşayan Şalom Rotban (27), birkaç hafta önce Ürdün’ün başkenti Amman’da sokakta uyurken bulundu ve bir hastaneye kaldırıldı.

Rotban 11 yaşındayken, Filistin tarafından atılan bir füze evlerinin yakınına düştü ve 3 komşusu gözlerinin önünde öldü. Rotban, bu olayın ardından travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) yaşadı.

O sırada İsrail, Gazze’de Koruyucu Hat Operasyonu gerçekleştirdi ve 50 gün süren çatışmalarda 2 bin 203 Filistinli ve 75 İsrailli öldü.

Gazze’deki 2021 çatışması ise gencin TSSB semptomlarını yeniden tetikledi.

Çatışma sırasında füze uyarı sirenleri çaldığında, Rotban yine dehşete kapıldı. O zamandan beri ne görüldü, ne de kendisinden haber alınabildi. Ailesinin onu bulma çabaları başarısız oldu.

Geçtiğimiz günlerde İsrailli gencin Ürdün’e kaçtığı ortaya çıktı.

Birkaç hafta önce Amman’da bir sokakta uyurken görülen Rotban, kendisine acıyan vatandaşlar tarafından bir psikiyatri hastanesine kaldırıldı.

Rotban’ın üzerinde kimlik çıkmadı. Hastane personeli onunla Arapça konuşmaya çalıştı ancak Arapça bilmediği görüldü.

Hemşirelerden biri onun İsrailli olduğundan şüphelenmeye başladı.

Daha sonra sorumlu doktor, Ürdün’de tıp okuyan ve hastanede gönüllü çalışan 1948 Araplarından Kamil Talkat isimli bir gençten yardım istedi.

Talkat hikayenin geri kalanını şöyle anlattı;

Bölüm müdürü yanıma geldi ve bana Şalom’un hikayesini anlattı ve onun İsrailli olup olmadığını kontrol etmek için onunla İbranice konuşmamı istedi. Onunla kendi dilinde konuştuğumda sırrı açığa çıktı. Ama tek kelime etmedi ve çok korkmuş görünüyordu. Ben de elime bir kağıt aldım ve üzerine İbranice bazı kelimeler yazdım, o da bir kalem aldı ve o da yazdı. Böylece adını öğrendim ve İsrailli olduğundan emin olduk. Bir telefon numarası yazmasını istedim, o da yazdı. Annesinin telefonuydu ve hemen aradım. Oğlunun adını teyit etti ve fotoğrafını görmek istedi. Sonra bir görüntülü arama yaptık, annesi gözyaşlarına boğuldu ve onu çok özlediğini ve çok sevdiğini söyledi. Böylece onu ülkesine götürmek için adımlar atıldı.

İsrail’deki annesi, iki yıldır kayıp olan oğlunu bulmanın ilahi bir mucize olduğunu söyleyerek, “Duygularım tarif edilemez. Arap gençlere, onu bulup sağ salim hastaneye götüren Ürdün vatandaşlarına, dürüst sağlık personeline, yanında olan İsrailli yetkililere ve dönüşünü kolaylaştırmak için her türlü çabayı gösteren Ürdünlü yetkililere teşekkür ederim” dedi.

Oğlunun Şavuot Bayramı’nı (Cuma) ailesiyle geçirebilmesi için onu almak üzere Ürdün’e giden annesi, “Keşke savaş belasından nasıl kurtulacağımızı ve Araplarla aramızdaki ilişkileri nasıl güçlendireceğimizi bilseydik” dedi.



Suudi Arabistan'ın hamlesi İsrail'de yankı buldu: En sert açıklama

İsrail ordusunun saldırılarında, Filistinlilerin sığındığı çadırlar yerle bir edildi (Reuters)
İsrail ordusunun saldırılarında, Filistinlilerin sığındığı çadırlar yerle bir edildi (Reuters)
TT

Suudi Arabistan'ın hamlesi İsrail'de yankı buldu: En sert açıklama

İsrail ordusunun saldırılarında, Filistinlilerin sığındığı çadırlar yerle bir edildi (Reuters)
İsrail ordusunun saldırılarında, Filistinlilerin sığındığı çadırlar yerle bir edildi (Reuters)

Suudi Arabistan, sivillerin çadırlarını bombalayan İsrail'i "soykırım" yaptığı gerekçesiyle kınadı.  

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı'ndan bugün yapılan açıklamada, Gazze savaşında İsrail'in uluslararası hukukun tüm ilkelerini ihlal ettiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi:

İsrail işgal güçlerinin, Refah'taki savunmasız Filistinli mültecilerin çadırlarını hedef almaya devam ederek, Filistin halkına karşı caydırıcılıktan uzak şekilde sürdürdüğü soykırım katliamlarını en sert şekilde kınıyoruz.

Riyad yönetimi, uluslararası toplumun Refah'ta yaşananlara sessiz kalmasının insani felaketin boyutunu daha da artırdığını vurgulayarak, "Filistin halkına yönelik katliamların durdurulması ve sorumluların hesap vermesi" çağrısında bulundu. 

İsrail'in tanınmış haber sitelerinden Times of Israel (ToI), Riyad yönetiminin yayımladığı metne dair "Suudi Arabistan, Gazze'de Hamas'a karşı savaşın başından bu yana İsrail'e yönelik belki de en sert açıklamasını yaptı" ifadelerini kullandı. 

İsrail ve Suudi Arabistan'ın ABD arabuluculuğunda yürüttüğü normalleşme görüşmeleri, Hamas'ın 7 Ekim'deki Aksa Tufanı saldırısının ardından durmuştu. Riyad yönetimi, savaşın başladığı ay müzakerelerin askıya alındığını duyurmuştu. 

Süreçteki önemli konulardan biri de Filistin meselesiydi. Riyad, Filistin sorunu çözülmeden Tel Aviv yönetimini tanımayacağını defalarca duyurmuştu. İsrail ise iki devletli çözüme yanaşmamıştı. ToI, normalleşme sürecinin durmasının ardından Suudi Arabistan'ın İsrail karşıtı söylemlerini güçlendirdiğine dikkat çekti.

Riyad'ın Tel Aviv'e yönelik sert açıklaması, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki Refah'ın kuzeybatısında yerinden edilmiş Filistinlilere düzenlediği saldırıların ardından geldi. 

Uluslararası Adalet Divanı (UAD), 24 Mayıs'ta açıkladığı tedbir kararında, İsrail'in Refah'a yönelik saldırılarını derhal durdurmasına, insani yardımları engellememesine ve suçlarını araştıracak Birleşmiş Milletler görevlilerinin Gazze'ye girişine izin vermesine hükmetmişti. UAD, Hamas'ın da elindeki rehineleri derhal bırakması gerektiğini vurgulamıştı.

Ancak İsrail ordusu kararı görmezden gelerek, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) depolarının bulunduğu bölgenin yakınındaki çadırları 26 Mayıs'ta bombalamıştı. Saldırıda en az 45 Filistinli öldürülmüş, 200 kişi yaralanmıştı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, uluslararası kamuoyundan tepki toplayan saldırıyı "trajik hata" diye nitelemişti. 

Bunun ardından İsrail ordusu, yerinden edilen Filistinlilere dün tekrar saldırı düzenlemişti. Refah'ta İsrail'in "güvenli bölge" diye tanımladığı El-Mevasi'deki çadırlara yapılan saldırıda 21 kişi öldürülürken, 64 kişi yaralanmıştı. 

Diğer yandan Amerikan medya kuruluşu CNN, 26 Mayıs'taki saldırıda İsrail ordusunun ABD yapımı mühimmat kullandığını aktardı. 

Patlayıcı silah uzmanı Chris Cobb-Smith, İsrail ordusunun saldırıda GBU-39 adlı küçük çaplı bombaları kullandığını söyledi. Bu bombalar, Amerikan savunma ve havacılık firması Boeing tarafından üretiliyor. 

ABD ise Refah'ta Filistinlilerin kamplarına düzenlenen saldırıların "kırmızı çizgilerini geçmediğini" bildirdi. 

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, Refah'taki durumun "içler acısı ve çok trajik" olduğunu, sivil ölümlerini kınadıklarını belirtti. Ancak Kirby, Refah'ta halen kapsamlı bir kara harekatı düzenlenmediğini savunarak, son saldırıların "belirledikleri kırmızı çizgiyi geçmediğini" söyledi.

Washington yönetimi, Gazze Şeridi'ne yardım tedariki için bir yüzer liman da inşa etmişti. 17 Mayıs'ta kullanıma açılan 320 milyon dolarlık limandan tedarikin salı günü geçici olarak askıya alındığı bildirildi. 

ABD ordusundan yapılan açıklamada, kötü hava koşulları nedeniyle iskelenin zarar gördüğü belirtildi. 25 Mayıs'ta da iskelenin bir parçası koparak karaya oturmuştu. Pentagon, iskelenin yeniden bir araya getirilip sabitlenmesinin en az bir hafta sürebileceğini ifade etti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz, CNN, New York Times