Muharrem İnce'nin adaylıktan çekilmesinin cumhurbaşkanlığı yarışına etkisi

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine destek verenlere seslendi. (AP)
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine destek verenlere seslendi. (AP)
TT

Muharrem İnce'nin adaylıktan çekilmesinin cumhurbaşkanlığı yarışına etkisi

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine destek verenlere seslendi. (AP)
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine destek verenlere seslendi. (AP)

Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ( AK Parti)  21 yıllık geleceğini belirleyecek olan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin sonuçlarını  bekliyor. AK Parti ya yoluna devam edecek ya da farklı siyasi yelpazeleri bir araya getiren ‘Millet İttifakı’nın ardından meydanı benzeri görülmemiş bir meydan okuma oluşturan muhalefete bırakacak.

Seçimlere üç gün kala cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin ani olarak yarıştan çekilmesi, hararetli seçim atmosferini daha da alevlendirdi. Cumhuriyet Partisi’nden (CHP) ayrıldıktan sonra Memleket Partisi’ni kuran İnce’nin imkanları kısıtlı olmasına rağmen adaylıktan çekilmesi Türk siyasi arenasında büyük kafa karışıklığına neden oldu.  İnce’nin kendisine ait olduğu iddia edilen seks kaset görüntülerinin ardından adaylıktan çekilmesi iktidar ve muhalefet arasında görüntülerin kim tarafından sızdırıldığına dair karşılıkla suçlamalara sahne oldu.

Muharrem İnce. (AFP)
Muharrem İnce. (AFP)

İnce söz konusu kaseti iftira olarak bundan muhalefeti ve Fethullah Gülen'i sorumlu tuttu.

Erdoğan, en önemli rakibi Kılıçdaroğlu’nun İnce’yi adaylıktan çekilmesine yönelik sızan görüntülerin arkasında olmakla suçlayarak tartışmalara dahil oldu. Adalet, iç ve dışişleri bakanları da dahil olmak üzere Erdoğan hükümetindeki bakanlar, 17-25 Aralık 2013 tarihlerinde Erdoğan ile hükümete yakın bakanları ve iş insanlarını etkileyen ve daha önce Erdoğan'ın en yakın müttefiki olan Gülen hareketini suçladıkları yolsuzluk ve rüşvet sızıntılarının yanı sıra 2010 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nin merhum genel başkanı Deniz Baykal'ı parti liderliğinden deviren seks skandalını hatırlattı.

7 Mayıs İstanbul mitinginde Erdoğan’ın destekçileri. (AP)
7 Mayıs İstanbul mitinginde Erdoğan’ın destekçileri. (AP)

Buna karşılık CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, İnce’ye ait olduğu iddia edilen kaseti yayınlayan, Erdoğan’ın eski koruması Hasan Yeşildağ’ın kardeşi Ali Yeşildağ’a ait hesabın medyadaki AK parti yandaşları tarafından yayınlandığı iddia etti. Haberlerde, Ali Yeşildağ’a ait olduğu öne sürülen hesabın İsmet Özel isimli bir kişiye ait olduğunu, isminin birkaç kez değiştirildiği ve en son Ali Yeşildağ olarak kullandığı aktarıldı. Ali Yeşildağ geçtiğimiz haftadan bu yana YouTube'da Erdoğan, bakanları ve aile üyelerinin dahil olduğu milyarlarca dolar değerinde mali yolsuzluk iddialarında bulunduğu bir dizi video yayınlıyor.

Yeşildağ, YouTube’da yaptığı bir yayında, yalnızca YouTube kullandığını ve başka herhangi bir sosyal medya hesabı olmadığını duyurdu. Kendi adına açılan hesabın trollerin işi olduğunu belirtti. Suçlamalarında Cumhurbaşkanlığı İletişim Dairesi Başkanı Fahreddin Altun’a işaret etti.

Rus müdahalesi mi?

Kemal Kılıçdaroğlu, Rusya’yı İnce’ye ait olduğu iddia edilen fotoğraf ve videoların arkasında olmakla suçladı.

Kılıçdaroğlu önceki akşam Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Sevgili Rus Dostlarımız, dün bu ülkede ortaya saçılan montajlar, kumpaslar, Deep Fake içerikler, kasetlerin arkasında siz varsınız. Eğer 15 Mayıs sonrası dostluğumuzun devamını istiyorsanız, elinizi Türk’ün devletinden çekin. Biz hala işbirlikten ve dostluktan yanayız” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın gözlemlerine göre İnce’nin kaset skandalı sonrası cumhurbaşkanlığı yarışından çekildiğini açıklaması, Türkiye'de sokağın nabzını tutan sosyal paylaşım sitelerinin tartışmaya ve karşılıklı suçlamalara dönüşmesine neden oldu. Sosyal medyada sandığa gitmeden günler önce keskin bir kutuplaşma yaşandı.

Muhalefet önde

Ankara’da toplanan Kılıçdaroğlu destekçileri. (Reuters)
Ankara’da toplanan Kılıçdaroğlu destekçileri. (Reuters)

Gözlemciler, İnce'nin cumhurbaşkanlığı yarışından çekilmesinin olası yansımaları konusunda fikir ayrılığına düştü. Kamuoyu araştırma şirketi MAK Danışmanlık'ın Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat, Muharrem İnce’nin seçmenlerinin ağırlıklı olarak Kılıçdaroğlu’na yöneleneceğini savundu.

Şarku’l Avsat’a konuşan Kulat, İnce'nin çekilmesinin Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığı seçimlerini ilk turda kazanma şansını artırdığını ve İnce’nin CHP tabanındaki oyları geri çekmiş olabileceğine işaret etti. Kulat, son iki hafta içinde, iddia edilen skandal patlak vermeden önce, İnce'nin milliyetçi sağcı ATA koalisyonu adayı Sinan Oğan lehine oylarda düşüş kaydettiğini belirtti. Açıklamasında Kılıçdaroğlu’nun Rusya’ya uyarıda bulunduğu tweetine de değinen Kulat bunun, cumhurbaşkanlığını seçimini kazanması halinde Türkiye'nin dış politikasının yönünü değiştireceğini yansıttığını. ‘bu tür olayların ve hatta darbelerin suçlaması genellikle ABD ve İsrail’e’ yapıldığını ifade etti.

Türkiye Raporu Direktörü Can Selçuki’de Kolat’ın söylediklerine katılıyor. Selçuki, İnce’nin çekildiğini açıkladığı basın toplantısında destekçilerinde Millet İttifakı’nın adayı Kılıçdaroğlu'na destek vermelerini istemese de ona oy verecek olanların çoğunluğunun Erdoğan'a değil de muhalefete oy vermesi muhtemel olduğuna işaret etti. Selçuki, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda Kılıçdaroğlu lehine sonuçlanacağını ve İnce'nin çekilmesinin buna katkı sağlayacağına inandığını söyledi.



Hasm Hareketi'nin terör planının Kahire ile Ankara arasındaki ilişkiler üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Hasm Hareketi'nin terör planının Kahire ile Ankara arasındaki ilişkiler üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Mısırlı uzmanlar, Mısır İçişleri Bakanlığı'nın Hasm Hareketi’nin terör planını Türkiye'deki Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) unsurlarıyla ilişkilendiren açıklamasının iki ülke arasındaki ilişkiler üzerindeki etkisini küçümsedi. Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan yetkililer, Kahire ve Ankara'nın şu anda iki ülke arasındaki anlaşmazlığın merkezinde yer alan Müslüman Kardeşler meselesini bir kenara bırakarak ‘daha derin’ stratejik konulara odaklandığını vurguladı.

Mısır İçişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Müslüman Kardeşler'e bağlı Hasm Hareketi’ne ait bir sığınağa baskın düzenlendiğini duyurdu. Açıklamaya göre, Müslüman Kardeşler'in Türkiye'ye kaçan askeri kanadı Hasm Hareketi’nin liderlerinin faaliyetlerini yeniden canlandırmak ve ülkedeki güvenlik ve ekonomik tesisleri hedef alan düşmanca operasyonlar düzenlemek için hazırlık ve planlama yaptıkları yönünde bilgi alındı.

Açıklamada, “Hasm Hareketi, ileri askeri eğitim aldığı bir sınır ülkesine kaçan unsurlarından birini, söz konusu planı gerçekleştirmek üzere ülkeye yasadışı yollardan sızmaya zorlayarak operasyonlarını planladı” denildi.

Komşu ülkenin adını açıklamayan bakanlık, hareketin ‘birçok sosyal medya sitesinde dolaşıma sokulan, komşu bir ülkedeki çöllük alanda elemanlarına eğitim verdiğini ve ülkede terör operasyonları gerçekleştirme sözü verdiğini içeren bir video hazırladığını’ bildirdi.

Açıklamada Türkiye'ye atıfta bulunulması, özellikle de Mısırlı yetkililerin terör örgütü olarak sınıflandırdığı Müslüman Kardeşler'in iki ülke arasında yaklaşık on yıldır süren soğukluğa neden olduğu düşünüldüğünde, Kahire ile Ankara arasındaki ilişkilerin güçlenme hızına etkisi konusunda soru işaretleri yarattı.

Ulusal güvenlik ve uluslararası ilişkiler danışmanı Tümgeneral Muhammed Abdulvahid, Mısır İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasında Türkiye'ye yapılan atfın iki ülke arasındaki ilişkileri etkilemeyeceğini söyledi. Abdulvahid, “Türkiye'den bahsedilmesi, Müslüman Kardeşler'in Türkiye'ye kaçtığı gerçeğinin kabul edilmesi bağlamında tesadüfi bir durumdu” dedi.

Abdulvahid, Türkiye ile ilişkilerin ‘pek çok alanda çok iyi ve güçlü olduğunu ve Müslüman Kardeşler dosyasının artık etkili olmadığını’ belirtti. Abdulvahid, Mısır'ın ‘hareketin kaçak unsurlarının’ iadesine yönelik taleplerine işaret ederek şöyle dedi: “Açıklamada Türkiye'den bahsedilmesi iade sürecinin tamamlanması için bir tür baskı olabilir.”

İki ülke arasındaki normalleşme, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin Katar'da düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası'nın açılışında el sıkışmalarından bu yana hız kazandı. Erdoğan'ın Şubat 2024'te Kahire'ye yaptığı ziyaretle zirveye ulaşan yakınlaşmayı, Sisi'nin aynı yılın eylül ayında Ankara'ya yaptığı ziyaret izledi ve iki ülke arasında ‘yeni bir iş birliği dönemi’ başladı.

Demokrasi Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı ve bölgesel ilişkiler araştırmacısı Kerem Said'e göre “Müslüman Kardeşler dosyası artık Mısır-Türkiye ilişkilerinde acil bir mesele değil. İki ülke arasındaki ilişkiler Kahire ile Ankara'nın çıkarlarına hizmet eden daha büyük ve daha derin stratejik meseleler tarafından yönetiliyor.”

Şarku’l Avsat'a konuşan Said, “Mısır ve Türkiye arasında Müslüman Kardeşler dosyası konusunda ilan edilmemiş bir koordinasyon var. Zira Kahire bazı hükümlülerin iadesini talep ediyor, bu da Kahire ve Ankara arasındaki anlaşmalara göre belirli prosedürlerin tamamlanmasını gerektiriyor” ifadelerini kullandı.

Said sözlerini şöyle sürdürdü: “İçişleri Bakanlığı'nın açıklaması ve Hasm Hareketi’ne yapılan atıf, Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkilere yönelik bir meydan okuma içermiyor. İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi şu anda Libya'daki durum, Akdeniz gaz dosyasının çözümü ve diğer bazı konular gibi daha önemli dosyalarla bağlantılı.”

Mısırlı akademisyen ve uluslararası ilişkiler araştırmacısı Beşir Abdulfettah da İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasında Hasm Hareketi'nin terör planının Türkiye'deki Müslüman Kardeşler unsurlarıyla bağlantısına atıfta bulunulmasının ‘Kahire ile Ankara arasındaki ikili ilişkilerin gidişatını etkilemeyeceği’ görüşünde.

Şarku’l Avsat'a konuşan Abdulfettah, ‘Mısır ve Türkiye'nin Müslüman Kardeşler dosyasındaki herhangi bir çatışmanın iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişimini etkilemesine izin vermeme konusunda anlaştıklarını’ söyledi ve ‘Müslüman Kardeşler dosyasının diğer dosyaların önüne geçtiği bir dönemde ilişkilerin merkezinde yer aldığını ve anlaşmazlık nedeni olduğunu’ belirtti.

Abdulfettah, “Müslüman Kardeşler dosyasının yerine stratejik ve ekonomik dosyalar konuldu ve bu da Mısır ve Türkiye'nin ikili ilişkileri güçlendirmede ilerleme kaydetmesini sağladı. Ankara, Mısır'ın Hasm Hareketi’ne karşı attığı adımları anlıyor ve destekliyor. Türkiye, Mısır tarafıyla stratejik çıkarlara değer veriyor” şeklinde konuştu.

Mısır-Türkiye ilişkileri, Ankara'nın 30 Haziran 2013'teki gösterilerin ardından yasaklı Müslüman Kardeşler'e verdiği destek nedeniyle on yıldır süren kopukluk ve gerginliğin ardından giderek normalleşme eğilimine girdi.

Mart 2021'de Ankara, Mısır ile diplomatik temasların yeniden başladığını duyurdu. Türk makamları daha sonra Müslüman Kardeşler yanlısı üç kanaldan (Mekameleen, Vatan ve eş-Şark) ‘Mısır'a karşı kışkırtıcı programlarını durdurmalarını ya da Türkiye topraklarından yayınlarını kalıcı olarak durdurmalarını’ talep etti.

Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi Reha Ahmed Hasan, Mısır İçişleri Bakanlığı'nın Türkiye'ye yaptığı atfın ‘Ankara-Kahire ilişkilerini etkilemeyeceğini’ söyledi. Hasan Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Ankara, Kahire ile ilişkilerine önem veriyor ve şu anda komşu ülkelerle sıfır sorun politikası izliyor” dedi. Hasan, İçişleri Bakanlığı açıklamasında Hasm Hareketi’nin Türkiye'ye kaçan Müslüman Kardeşler unsurlarıyla bağlantısına atıfta bulunulmasını ‘örgüt unsurlarının 2013 yılında Türkiye'ye kaçtığı gerçeğini kabul ettiği ve Ankara'ya yönelik herhangi bir suçlama içermediği’ değerlendirmesinde bulundu.