‘Aman Allah’ım Erdoğan kazanıyor’

Araplar ve Türkiye seçimleri hakkında

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AFP)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AFP)
TT

‘Aman Allah’ım Erdoğan kazanıyor’

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AFP)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AFP)

Saad bin Tifle el-Acmi

Sonuçları ne olursa olsun, bu ayın 28'inde yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri ilk tur oylamada sorunsuz bir şekilde tekrarlanırsa kazanan Türkiye olacak. Geçtiğimiz Pazar günü, TBMM'ye 600 milletvekili seçilmesi için 24 parti ve 151 bağımsız adayın yarıştığı milletvekilliği seçimleri gerçekleştirildi. Sonuçlar iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) lehine olduğunu gösterdi. Ancak partinin adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (yüzde 49,5), rakibi Kemal Kılıçdaroğlu'na (yüzde 45) karşı ikinci tura kalmamak için oyların yüzde 50'sinden fazlasını alamadı.

Seçimlere katılımı neredeyse yüzde 90'a ulaşan Türkiye, en eski Batı demokrasilerinin ulaşamadığı bir yüzdeyle kazanacak. Erdoğan ile önce Başbakan olarak ardından 2018'de Anayasa’da değişiklikler yaptıktan sonra geniş yetkilere sahip bir Cumhurbaşkanı olarak 20 yıl iktidarda kalan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı devirmek için çeşitli görüşlerden altı partiyi bir araya getiren rakibi arasındaki rekabet birliğinin önemini yansıtıyor.

Katılım oranının kendisi, seçimlerin yüksek derecede dürüst olduğunun kanıtıdır. Uluslararası gözlemciler, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partisini medya üzerindeki hakimiyeti, rakiplerinin özgürlüklerini kısıtlamaları ve muhalifleri hapishanelere atmalarıyla suçlasalar bile seçim sürecinin şeffaf olduğu konusunda hemfikir. Sınır Tanımayan Gazeteciler, Türkiye'yi basın ve medya özgürlüğü açısından 180 ülke arasında 165. sırada sıralamıştı.

Ancak iki ana aday olan Erdoğan ve Kılıçdaroğlu arasındaki kişisel farklılıklar önemli. Erdoğan, deneyimli bir siyasetçi, etkileyici bir konuşmacı ve karizmatik, popüler bir liderdir. Rakibi ise cılız bir ses tonuna sahip olan ve sosyal medyayı seçim mesajını iletmek için bir pencere olarak kullanan biridir. Mesajı özgürlüklerin genişletilmesi, ulusal birlik ve enflasyonun Ekim ayında yüzde 85'e yükseldiği, ancak geçtiğimiz ay yüzde 44'e gerilediği ülkenin ekonomik çözümlerine odaklanıyor.

Körfez ülkeleri ve Arap dünyasının büyük bir bölümü olarak bizim için, tamamen pragmatik ve kişisel çıkar nedenleriyle Erdoğan'ın bir sonraki turda başarılı olması bizim çıkarımızadır. Bugünkü Erdoğan, Körfez ve özellikle Mısır ile olan ilişkileri açısından beş yıl önceki Erdoğan değil. Halen Irak, Suriye ve Libya'ya askeri müdahalede bulunduğu doğru ancak Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile ilişkisini onarırken, 2013'te eski Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye karşı düzenlenen ‘halk devriminin’ ardından düşman ilan ettiği Mısır ile ilişkisini düzeltmeye başladı.

Erdoğan'ın başarısı, Arap Körfezi'ndeki ülkelerimiz ile Türkiye gibi önemli bir bölge ülkesi arasındaki bu iyileşmenin devam etmesi anlamına geliyor. Rakiplerinin başarısı ise bizim için bilinmeyenin başarısıdır. Bir atasözü, “Bildiğin düşman bilmediğin dosttan iyidir” der. Altı partili muhalefet, bugün Erdoğan’ı devirme amacı dışında bir araya gelmesi mümkün olmayan altı büyük patinin oluşturduğu bir ittifaktır. Başarılı olsalar, kendi içinde çatışmalara girecekler. Bu da dost bir bölgesel güç olarak Türkiye ile ilişkilerimizi güçlendirmemizi zorlaştıracaktır.

Erdoğan'ı başarısını dilememizin ikinci nedeni ise, sadece iyilik ve barış dilediğimiz dost Türk halkına duyduğumuz ilgi ve Türk-Türk çatışmalarından duyduğumuz endişedir. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin seçimlerde kaybetmesi durumunda bunun ne boyuta ulaşabileceğini kimse bilmiyor. Türkiye'deki siyasi durum gergin bir süreçten geçiyor. Öyle ki adayların farklı mezheplerden olması, ortamı mezhep çatışmaları atmosferinden de yoksun bırakmıyor. Erdoğan bir Sünni iken Kılıçdaroğlu’nun bir Alevi olduğu biliniyor. Erdoğan kaybetse bile iktidarı kolay bir şekilde teslim edeceğini düşünmüyorum.

Birkaç gün önce bir gazetecinin seçimlerde başarılı olmazsa iktidarı devretme olasılığıyla ilgili sorusuna verdiği yanıtta böyle bir konuyu değerlendirmeyi ‘saçma’ bulduğu, seçimle geldiğini, halk böyle karar verdiği takdirde seçimle gideceğini vurguladığı doğru. Ancak partisinin 2019 İstanbul seçimlerindeki sabıkası bunun aksini söylüyor. O yıl muhalefetin önde gelen isimlerinden Ekrem İmamoğlu, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin adayı ve eski Başbakan Binali Yıldırım ile yarışmıştı. Ekrem İmamoğlu 13 bin oy farkla kazanmıştı. Ancak iktidar partisi sonuca itiraz ederek oyların yeniden sayılmasını talep etmişti. Bu sayım Ekrem İmamoğlu'nun zaferini teyit etmişti. Erdoğan ve partisi, alenen seçim ihlalleri bahanesiyle sonuca itiraz etmiş ve yeniden seçim talep etmişti. Bu durum Ekrem İmamoğlu’nun tekrardan 775 bin oy farkla kazanmasına yola açmıştı.

Ekrem İmamoğlu'nun daha sonra seçimleri denetleyen kurumlara hakaretten iki buçuk yıl hapis cezasına çarptırıldığı ve kararı temyiz ettiğine tanık olduk.

Recep Tayyip Erdoğan önümüzdeki Pazar günü başarılı olmazsa İstanbul seçimlerindeki tecrübenin tekrarlanmasına dair endişeler artıyor. Böyle bir durum, bölgemizde dost ve önemli bir ülkede hiçbir barışseverin isteyemeyeceği sonuçlara neden olabilir. İran, Irak, Gazze, Mısır, Afganistan veya hatta Sudan gibi ülkelerde olduğu gibi devrimler, darbeler ve hatta seçimler yoluyla iktidara gelen siyasal İslam'ın barışçıl bir şekilde iktidarı hiçbir zaman gönüllü olarak bırakmadığından bahsetmiyorum bile. Sudan bugün, 1989'da Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) ile devrilen seçilmiş Sadık el-Mehdi hükümetinin ardından askeri güçler arasında yıkıcı bir çatışmanın yaşandığı bir durumda bulunuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı komplo kuran küresel, Siyonist, emperyalist, sömürgeci güçler, Haçlı komploları ve bazı Araplar tarafından yürütülen medya savaşını bir kenara bırakırsak, Erdoğan, Araplar ve Müslüman Kardeşler'in sevgilisi, İslam dininin destekçisidir. Körfez ülkelerinin milyarlarca dolar yatırım yaptığı -ki bunların sonuncusu, Suudi Arabistan'ın birkaç gün önce Türk Lirası'nı desteklemek için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na yatırdığı 5 milyar dolardır- Türkiye'nin istikrarını sağlamak için Erdoğan'ın bu aşamada başarılı olması genel olarak Arapların, özel olarak da Körfez'in çıkarınadır.

*Independent Arabia’da yer alan bu makalenin çevirisi Şarku’l Avsat tarafından yapılmıştır.



Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
TT

Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürt tarafının ‘barış ve demokratik toplum süreci’ olarak adlandırdığı ve terör örgütü PKK’nın tasfiyesi ile silahsızlanmasını öngören ‘terörden arındırılmış Türkiye’ hedefini başarıya ulaştırma kararlılığını dile getirdi.

Bu açıklama, PKK yönetiminin, cezaevinde bulunan örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ve hükümetin Kürtlerin haklarını genişletecek ciddi yasal adımlar atması yönündeki talepleri karşılanmadığı takdirde sürece dair yeni bir adım atmayacaklarını söylemesinin ardından geldi.

Erdoğan, “Türkiye, terörün ortadan kalktığı; kardeşliğin ve istikrarın her karış toprağa hâkim olduğu bir döneme doğru ilerliyor” dedi.

Farklı tutumlar

Erdoğan, İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlenen 4. İlim Yayma Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, “Terörden arındırılmış Türkiye hedefine yaklaştıkça, sabotaj girişimleri, medya kampanyaları ve siyasi-sosyal mühendislik faaliyetleri artıyor” ifadelerini kullandı.

cdf
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da düzenlenen İlim Yayma Ödülleri töreninde konuştu. (Cumhurbaşkanlığı)

Erdoğan, “Terörsüz Türkiye sürecinin başarısı için iktidarımızın da, ittifakımızın da, devletimizin de kararlılığının tam olduğunun bilinmesini isterim” dedi.

Aynı dönemde PKK yönetimi, Abdullah Öcalan serbest bırakılmadığı ve Ankara somut, kapsamlı yasal adımlar atmadığı sürece ‘çözüm süreci’ kapsamında yeni bir adım atmayacağını belirterek tehditlerini artırdı. PKK, geçtiğimiz mayıs ayında, Öcalan’ın 27 Şubat’ta İmralı Cezaevi’nden yaptığı ‘barış ve demokratik toplum’ çağrısına yanıt olarak kendini feshettiğini duyurmuştu.

xcdf
Terör örgütü PKK’nın 11 Temmuz'da Irak'ın kuzeyindeki Kandil Dağı'nda düzenlenen silah yakma töreninden (Reuters)

PKK’lı 30 militanın 11 Temmuz’da Kandil Dağı’nda düzenlenen sembolik bir törenle silah bırakmasının ardından, örgüt 26 Ekim’de tüm mensuplarını Türkiye’den Kuzey Irak’a çektiğini açıkladı. Ardından örgütün Zap bölgesindeki güçleri de olası çatışmaları önlemek amacıyla geri çekildiğini duyurdu. Bu adımların tamamı, örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın talimatları doğrultusunda PKK tarafından tek taraflı olarak atılmıştı. Ancak PKK yöneticilerinden Amed Malazgirt cumartesi günü AFP’ye yaptığı açıklamada, Öcalan’ın öncülüğünde atılan bu adımlara rağmen örgütün ‘çözüm süreci’ kapsamında artık yeni bir adım atmayacağını söyledi. Malazgirt, Ankara’nın iki temel şartı karşılamaması halinde sürecin ilerlemeyeceğini vurguladı: ‘Öcalan’a özgürlük’ ve ‘Türkiye’de Kürt halkının anayasal olarak tanınması’.

Bu açıklamalar, KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’ın, Türkiye’nin Kürt meselesi demokratik temelde çözülmediği ve Öcalan ‘baş müzakereci’ olarak muhatap alınmadığı takdirde ‘ciddi risklerle’ ve bir ‘beka sorunu’ ile karşı karşıya kalacağı yönündeki uyarılarının üzerinden sadece birkaç gün sonra geldi.

Kürt televizyonlarından birine konuşan Bese Hozat, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) geçtiğimiz ağustos ayında kurduğu Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin 24 Kasım’da İmralı’da Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmeyi ‘olumlu ve iyi bir adım’ olarak nitelendirdi, ancak ‘güçlü bir adım olarak değerlendirilemeyeceğini’ söyledi.

PKK yöneticisi Hozat, aynı röportajda, “Türkiye, Kürt meselesini demokratik bir zeminde çözmezse; Kürtlerin varlığını ve kimliğini tanımazsa, köklü yasal reformlar ve değişiklikler yapmazsa, ülkenin geleceği gerçekten karanlık olur” ifadelerini kullandı.

xcvfg
Terör örgütü PKK’nın silahsızlandırılması için yasal bir çerçeve oluşturmakla görevli Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 4 Aralık'ta toplanacak. (Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin resmi X hesabı)

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yer alan siyasi partiler, sürecin işleyişine ilişkin raporlarını hazırlayarak 4 Aralık’ta yapılması planlanan toplantıda sunmak üzere çalışıyor. Öcalan’ı ziyaret eden heyetin (AK Parti, MHP ve DEM Parti’den üç milletvekili) görüşmeye dair bir bilgilendirme yapması bekleniyor.

Barzani’den destek

Diğer yandan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecine destek verdiğini açıkladı. Barzani, “Bizden ne istenirse yapmaya hazırız” dedi.

Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaptığı konuşmada Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecini ‘bölge için köklü bir değişim’ olarak nitelendirdi.

dfgr
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, 29 Kasım'da Şırnak'ta düzenlenen bir etkinlikte konuştu. (Türk medyası)

Barzani, 2013’te başlayan ve 2015’te sona eren barış sürecine daha önce de destek vermiş bir lider olarak, bu kez sürecin halkın, parlamentonun ve siyasi partilerin devlete verdiği destek sayesinde ‘daha organize bir şekilde’ yürütüldüğünü söyledi.

Kürt lider, Türkiye’de barış kapısının açılmasına katkıları nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, TBMM’ye ve Türk halkına teşekkür ederken, süreç kapsamında attığı olumlu adımlar nedeniyle Öcalan’a da teşekkür etti. Barzani, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) sürece ‘tüm gücüyle destek vereceğini’ vurguladı.


İstanbul'da tatil yaparken hayatını kaybeden ailenin odasında zehirli gaz bulundu

Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)
Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)
TT

İstanbul'da tatil yaparken hayatını kaybeden ailenin odasında zehirli gaz bulundu

Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)
Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)

Anadolu Ajansı'nda dün yer alan habere göre, İstanbul'da hayatını kaybeden Hamburg’dan tatil için gelen Türk ailenin otel odasında zehirli gaz fosfin bulundu.

Adli tıp raporuna atıfta bulunan ajans, maddenin odadan alınan sürüntü örneklerinde ve otel havlularında da tespit edildiğini belirtti. Ancak ölüm nedeni henüz bilinmiyor.

Alüminyum fosfit, zararlılarla mücadelede yaygın olarak kullanılır. Suyla veya yeterli miktarda atmosferik nemle temas ettiğinde, zehirli bir gaz olan fosfin üretir. Bu gaz, memelilerde hücrelere zarar verir ve yüksek konsantrasyonlarda kanda oksijen taşınmasını engeller.

İnsanlarda fosfin, kuru öksürük, kusma ve karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulma gibi semptomlara neden olabilir ve solunduğunda ölümcül olabilir.

Hamburg’dab gelen Türk ailenin dört üyesi, kasım ayının ortasında İstanbul'da tatildeyken hayatını kaybetti.

Adli tıp ön raporuna göre ailenin odasının altındaki odada bulunan pestisitler ölümlerine neden olmuş olabilir, ancak bu henüz doğrulanmadı.

AA’nın haberine göre, ailenin yemek yediği yerlerde yapılan tetkiklerde herhangi bir anormalliğe rastlanmaması üzerine ölüm nedeninin gıda zehirlenmesi olduğu yönündeki ilk şüpheler de reddedildi.


Türkiye, İsrail'in muhalefetine rağmen Gazze'ye destek vermek istiyor

Türkiye, İsrail'in muhalefetine rağmen Gazze'ye destek vermek istiyor
TT

Türkiye, İsrail'in muhalefetine rağmen Gazze'ye destek vermek istiyor

Türkiye, İsrail'in muhalefetine rağmen Gazze'ye destek vermek istiyor

Konuya yakın Türk yetkililere göre, İsrail'in muhalefetine rağmen Türkiye, Gazze Şeridi'ndeki çoğunluğu Müslüman, ABD destekli bir güce binlerce asker göndermeye hazırlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Bloomberg'ten aktardığı habere göre isimlerinin açıklanmasını istemeyen kaynaklar, ABD, Ankara'nın geçen ay Mısır ve Katar ile birlikte Gazze'de ateşkes sağlanması için arabuluculuk yapmasının ardından, ABD tarafından önerilen çok aşamalı bir planın parçası olan uluslararası istikrar gücüne Türkiye'nin katılımını genel olarak desteklediğini belirtti.

Konuşlanmada muharebe ve istihkam birliklerinin yer alması beklenirken, Türkiye, İsrail'in Gazze Şeridi'ne girmesinin ardından Washington'un İsrail'in askeri güç kullanımını sınırlamasını istiyor.

dcfr
Gazze Şeridi'ndeki Cibaliye'de yıkımın ortasında bir sebze tezgahı (AP)

Türkiye'nin, Trump'ın ateşkesin kalıcı bir barışa dönüşmesini sağlama planının önemli bir bileşeni olan uluslararası istikrar gücüne İsrail'in onayı olmadan nasıl katılabileceği henüz belirsizliğini koruyor.

Türk hükümeti, ABD'nin baskı yapması halinde İsrail'in sonunda geri adım atabileceğine inanıyor, ancak şu ana kadar İsrail hükümetinin geri adım atacağına dair bir işaret yok.