Türkiye ‘Seçimlerin Efendisi’ ile ‘devam’ dedi

Erdoğan sonuçlar açıkladıktan sonra İstanbul’daki destekçilerine seslendi (AFP)
Erdoğan sonuçlar açıkladıktan sonra İstanbul’daki destekçilerine seslendi (AFP)
TT

Türkiye ‘Seçimlerin Efendisi’ ile ‘devam’ dedi

Erdoğan sonuçlar açıkladıktan sonra İstanbul’daki destekçilerine seslendi (AFP)
Erdoğan sonuçlar açıkladıktan sonra İstanbul’daki destekçilerine seslendi (AFP)

Türk seçmenler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görev süresini uzatmaya ve 2028’e kadar üçüncü bir dönem için onun yönetiminde kalmaya karar verdi.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), oyların neredeyse tamamını saydıktan sonra, Cumhur İttifakı’nın adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oyların yüzde 52,14’ünü alarak seçimi kazandığını, Millet İttifakı’nın adayı olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ise 47,86 oy aldığını açıkladı.

İlk tura katılım oranı yüzde 89 iken, ikinci turda bu oran yüzde 84 oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimin ardından dün Kısıklı’da vatandaşlara hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi;

“Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunu milletimizin teveccühüyle tamamlamış bulunuyoruz. İki bayram arasında bize bir demokrasi bayramı yaşatan milletime şükranlarımı sunuyorum. ‘Biz öyle bir kazanacağız ki kimse kaybetmeyecek' demiştik. Öyleyse bugün kazanan sadece Türkiye’dir.”

Kılıçdaroğlu seçimlerin gidişatını eleştirdi

YSK Başkanı, seçim sürecini etkileyecek herhangi bir olumsuz gelişme kaydedilmediğini bildirirken, Kılıçdaroğlu son yılların ‘en adil olmayan’ seçim sürecini yaşadıklarını öne sürdü.

Seçim sonucuna ilişkin herhangi bir sorgulaması olmayan Kılıçdaroğlu, “Bu seçimde, halkın otoriter bir yönetimi değiştirme iradesi tüm baskılara rağmen net olarak ortaya çıkmıştır. CHP ve Millet İttifakı tüm unsurlarıyla, her cephede mücadelesini vermektedir. Ülkemize gerçek anlamda demokrasi gelinceye kadar bu mücadelenin öncüsü olmayı sürdüreceğiz” diye ekledi.

İYİ Parti lideri Meral Akşener ise seçim sonucunun açıklanmasının ardından şunları söyledi;

“Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunu bugün tamamlamış bulunuyoruz. Millet iradesi başımızın tacıdır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı tebrik diyorum. Milletimizin bize verdiği muhalefet görevini yürüteceğiz. Seçmen bizim için en halis ölçüttür.”

Devam ve değişim arasında bir seçim

Bu kritik turda seçmenler, muhafazakar Cumhurbaşkanı Erdoğan (69) ile ‘devam’ ya da laik rakibi Kılıçdaroğlu (74) ile ‘değişim’ gibi, iki adayın temsil ettiği iki farklı vizyon arasında seçim yapmak zorunda kaldı.

Adaylardan hiçbiri ilk turda istenilen orana (50+1) ulaşamazken, Erdoğan zorlu ekonomik duruma, yüksek enflasyona, yüksek fiyatlara ve 6 Şubat’ta yaşanan 50 binden fazla kişinin yaşamını yitirdiği büyük depreme rağmen Kılıçdaroğlu’nun 4,7 puan önüne geçti.

Kampanyasında hükümetin depreme zayıf tepkisinin altını çizen Kılıçdaroğlu, ilk turda da Erdoğan’ı geçemedi.

Bu sonuç, Kılıçdaroğlu’nu büyük bir farkla önde gösteren anketler nedeniyle, onu aday gösteren Millet İttifakı için büyük bir şok oldu.

Erdoğan zaferiyle, 85 milyonluk NATO üyesi ülkede iç siyaset, ekonomi, güvenlik ve dış politikayı şimdiden yeniden çizdi ve bölgedeki bir güç olarak statüsünü sağlamlaştırarak yenilmez bir lider imajını pekiştirdi.

Dünya liderleri Erdoğan’ı tebrik etti

Devlet liderlerinden cumhurbaşkanına seçimlerdeki zaferinden dolayı tebrik mesajları yağdı.

Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı, Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turundaki başarısından dolayı tebrik etti.

Kral Selman, Erdoğan’a hitaben mesajında, “Yeniden cumhurbaşkanı olarak seçilmeniz dolayısıyla en içten tebriklerimi ve başarı dileklerimi iletiyorum. Kardeş Türkiye halkına daha fazla ilerleme ve refah diliyorum” ifadesini kullandı.

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Sani de Twitter’dan paylaştığı mesajda, “Sevgili kardeşim Recep Tayyip Erdoğan, zaferinizi tebrik eder, yeni döneminizde başarılar dilerim. Kardeş Türk halkının ilerleme, refah ve iki ülke arasındaki güçlü ilişkileri daha geliştirmek açısından arzularınızı gerçekleştirmenizi dilerim” diye yazdı.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan da Erdoğan’ı zaferinden dolayı tebrik etti.

Al Nahyan Twitter üzerinden paylaştığı tebrik mesajında, “Recep Tayyip Erdoğan’a, dost Türkiye'nin cumhurbaşkanı olarak yeniden seçilmesinden dolayı en içten tebriklerimi iletiyorum, ülkesini daha fazla ileriye ve refaha taşımayı sürdürmesi için başarılar diliyorum. Kendisiyle stratejik ortaklığımızı pekiştirmek ve bölgede barış ve istikrar için çalışmayı istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Umman Sultanı Heysem bin Tarık, Kuveyt Veliaht Prensi Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah ve Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun da Erdoğan’a tebrik mesajı gönderdi.

Anadolu Ajansı (AA), İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin Erdoğan’ı telefonla tebrik ettiğini bildirdi.

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başkanı Abdulhamid Dibeybe, Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah Burhan ve Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Muhammed Hamdan Daklu da Erdoğan’ı tebrik etti.

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog da, Erdoğan’ı başarısı nedeniyle tebrik etti.

Herzog, Twitter hesabından yaptığı Türkçe paylaşımda “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı seçimlerdeki zaferi için tebrik ediyorum. Birlikte çalışmaya devam ederek, Türkiye ve İsrail arasındaki iyi ilişkileri daha da ileri götüreceğimize inanıyorum” İfadesine yer verdi.

ABD Başkanı Joe Biden, cumhurbaşkanını yeniden seçilmesinden dolayı tebrik etti.

Biden sosyal medya hesabından yayınladığı mesajda, “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yeniden seçilmesinden dolayı tebrik ederiz. NATO müttefikleri olarak ikili meselelerde ve paylaşılan küresel zorluklarda birlikte çalışmaya devam etmeyi dört gözle bekliyorum” diye yazdı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Erdoğan’a bir tebrik mesajı gönderdi.

Kremlin’in açıklamasına göre Putin mesajında, “Sayın Erdoğan, değerli dostum, yeniden Cumhurbaşkanı seçilmenizden dolayı lütfen en içten tebriklerimi kabul edin. Bu seçimlerdeki zafer, Türkiye Cumhuriyeti'nin lideri olarak özverili çalışmalarınızın doğal sonucu, devlet egemenliğini güçlendirme ve bağımsız bir dış politika izleme çabalarınıza Türk halkının verdiği desteğin açık bir kanıtıydı” ifadelerini kullandı.

Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, tebrik mesajında önümüzdeki yıllarda Avrupa-Türkiye ilişkilerini güçlendirmek için Erdoğan ile tekrar çalışmayı dört gözle beklediğini vurguladı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkileri daha da güçlendirme arzusunu dile getirdi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Erdoğan’ı Türkçe tebrik ederek, “Fransa ve Türkiye’nin birlikte üstesinden geleceği büyük sınamalar var. Avrupa’ya barışın geri gelmesi, Avrakdeniz İttifakımızın geleceği, Akdeniz denizi. Yeniden seçilmesi dolayısıyla tebriklerimi ilettiğim Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte, ilerlemeye devam edeceğiz” diye yazdı.



Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi
TT

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan, 19 Haziran 2025 tarihli mektubunda PKK’nin Fesih Kongresi’ne atıfla “varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketinin sona erdiğini” belirtti. Demokratik siyaset ve toplumsal barış vurgusu yapan Öcalan, “silahların gönüllüce bırakılmasını” talep etti. TBMM çatısı altında kurulacak komisyonun önemine dikkat çeken Öcalan, “Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmelidir” dedi.

İşte Öcalan’ın çağrısından öne çıkan bölümler:

“27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim”

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim. Tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘Kürdistan Devriminin Yolu’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir.

“Varlık tanındı, ana amaç gerçekleşti”

Öcalan, mektubunda PKK’nin kuruluş amacına işaret ederek bu amacın gerçekleştiğini belirtti:

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

“Silahları bırakın, mekanizmaları kurun”

Barış sürecinin somutlaşması için atılması gereken adımlara dikkat çeken Öcalan, mektubunda şunları kaydetti:

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır.

“Kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim”

Abdullah Öcalan, bireysel özgürlüğü kolektif özgürlük bağlamında ele alarak şu değerlendirmeyi yaptı:

Ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir.

“Demokratik Modernite Güçleri yeni evreye hazırlanmalı”

Öcalan, mektubunun son bölümünde yeni bir stratejik döneme işaret ederek şu çağrıyı yaptı:

Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim. Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Mektubun tamamı şöyle:

Değerli yoldaşlar

Komünalist yoldaşlık hareketimizin geldiği aşamayı, yaşadıkları somut durumu, sorun ve çözüm yollarına ilişkin kapsamlı bir mektupla tekraren de olsa açıklayıcı ve yaratıcı yanıtlar vermeyi, sizlere karşı etik bir görev saymaktayım.

27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim.

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim.

Gelinen nokta oldukça değerli ve tarihi nitelikte sayılmak durumundadır. Bu arada köprü ilişkide bulunan yoldaşların çabası aynı değerde ve takdire şayandır.

Tüm yaşanan gelişmeler sonunda tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘’Kürdistan Devriminin Yolu’’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir. Sadece Kürt tarihsel toplumu için değil, bölgesel ve küresel toplum için de tarihsel toplumsal bir içerik taşıdığına inanmaktayım. Tarihi manifesto geleneğinin başarılı bir örneğini teşkil ettiğinden kuşku duymamaktayım.

Tüm bu gelişmelerin İmralı’da gerçekleştirdiğim görüşmeler neticesinde yaşandığını açıkça belirtmek durumundayım. Görüşmelerin özgür irade temelinde yürütülmesine azami dikkat gösterilmiştir.

Varılan aşama, yeni adımlarla pratiğe geçmeyi gerekli kılmaktadır. Bu aşamanın ve gerekli adımların da tarihi nitelikte olduğunun önemle belirtilmesi, anlaşılması ve gereklerine bağlı kalınması, yol alınması açısından kaçınılmazdır.

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Miadını doldurma bu anlamdadır. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

Siyaset boşluk tanımayacağına göre, boşluk, Barış ve Demokratik Toplum başlıklı program, ‘’demokratik siyaset’’ stratejisi ve temel taktik olarak bütüncül hukukla doldurulmak durumundadır. Tarihsel nitelikte ve kader belirleyici bir süreçten bahsediyoruz.

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Kısır mantıklı, önce sen-ben kısırlığına düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Atılan adımların boşa çıkmayacağını biliyorum. Samimiyeti görüyor ve güveniyorum.

Dolayısıyla daha da pratik ve somut kilit açıcı adımlara geçilmeye çalışılmaktadır. Benim tarafımdan ileri sürülen tezlerin belli başlı olanları şunlardır:

Herkesin üzerine düşeni yapması, Barış ve Demokratik Toplum hedefine ulaşılması, pozitif entegrasyonalist bir perspektifle mümkündür. Tüm anlatılanlardan çıkarılan sonuç: PKK ulus devletçi bir amaçtan vazgeçmiş, bu temel amaçtan vazgeçişle birlikte temel savaş stratejisinden de vazgeçmiş, varlığını sona erdirmiştir. Gelinen tarihi noktanın daha da ileriye götürülmesi beklenmektedir.

Gerek TBMM ve komisyon için anlam ifade edecek, gerek kamuoyundaki şüpheleri giderecek ve sözümüzün gereğini karşılayacak şekilde silahların bırakılmasını, ilgili çevre ve kamuoyuna açık olarak temin etmeniz doğal karşılanmalıdır. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır. Silah bırakmaya ilişkin detaylar belirlenecek ve hızlıca hayata geçirilecektir.

Meclisin çatısı altında bulunan DEM, diğer partilerle birlikte bu sürecin başarıya ulaşması için üzerine düşeni yapacaktır.

Bu arada tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir şart olarak benim özgür kalma durumuma gelince; biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir. Bu eğilimin gereğine bağlı kalınacağı tabidir. 

Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.

Son günlerde bölgede yaşanan gelişmeler, attığımız bu tarihi adımın önemini ve aciliyetini açıkça teyit ediyor.

Sürece yönelik her türlü eleştiri ve önerilerinizi, katkılarınızı dört gözle beklediğimi belirtmeliyim. Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim.

Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Daimi yoldaşça selam ve sevgiyle kalın.

19 Haziran 2025 / Abdullah Öcalan

Independent Türkçe