Türkiye 85 milyon 279 bin 553 kişilik nüfusuyla 194 ülke arasında 18. sırada

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Türkiye 85 milyon 279 bin 553 kişilik nüfusuyla 194 ülke arasında 18. sırada

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Dünya nüfusu 2022'de tahmini 8 milyara ulaşırken, Türkiye 85 milyon 279 bin 553 kişilik nüfusuyla 194 ülke arasında 18. sırada yer aldı.

TÜİK'in Dünya Nüfus Günü 2023 bültenine göre, Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı tarafından 1989 yılında dünya nüfusunun 5 milyar insana ulaştığı "11 Temmuz 1987" tarihi "Dünya Nüfus Günü" olarak kabul edildi. Bu özel günde Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından her yıl nüfusa ilişkin öne çıkan konuları ele alan bir tema belirlenerek buna ilişkin farkındalık oluşturmaya yönelik çalışmalar yapılıyor.

Dünya nüfusunun 1999'da 6 milyara, 2011'de 7 milyara ve 2022'de 8 milyara ulaştığı tahmin edildi.

BM nüfus tahminlerine göre 2022'de en fazla nüfusa sahip ülke 1 milyar 425 milyon 887 bin 337 kişi ile Çin olurken, bu ülkeyi 1 milyar 417 milyon 173 bin 173 kişi ile Hindistan, 338 milyon 289 bin 857 kişi ile ABD izledi. Bu 3 ülke dünya toplam nüfusunun yüzde 39,9'unu oluşturdu.

Türkiye 85 milyon 279 bin 553 kişilik nüfusuyla 194 ülke arasında 18. sırada yer alırken, dünya toplam nüfusundan yüzde 1,1 pay aldı.

Çocuk nüfus oranının en yüksek olduğu ülke Orta Afrika Cumhuriyeti

Ülkelerin toplam nüfusları içindeki 0-17 yaş grubu çocuk nüfus oranları incelendiğinde, 2022'de en yüksek çocuk nüfus oranına sahip ülke yüzde 55,8 ile Orta Afrika Cumhuriyeti oldu. Bu ülkeyi yüzde 55,6 ile Nijer ve yüzde 54,3 ile Çad takip etti.

Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu ülke yüzde 14,2 ile Kore Cumhuriyeti olarak belirlenirken, bu ülkeyi yüzde 14,3 ile Japonya ve Singapur, yüzde 15,3 ile İtalya ve Monako izledi.

Çocuk nüfus oranı dünya ortalaması 2022 yılında yüzde 30 oldu. Türkiye'deki çocuk nüfus oranının yüzde 26,5 ile dünya çocuk nüfus ortalamasının altında kaldığı tespit edildi.

Türkiye'nin çocuk nüfus oranı AB ülkelerinden yüksek

Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin çocuk nüfus oranları incelendiğinde, 2022 yılında en yüksek çocuk nüfus oranına sahip ülkelerin sırasıyla yüzde 23,6 ile İrlanda, yüzde 21,1 ile İsveç ve yüzde 20,9 ile Fransa olduğu belirlendi. Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu ülkeler ise sırasıyla yüzde 15,3 ile İtalya, yüzde 15,6 ile Malta ve yüzde 16,2 ile Portekiz olarak sıralandı.

Türkiye'nin çocuk nüfus oranının yüzde 26,5 ile AB ülkelerinin çocuk nüfus oranlarından daha yüksek olduğu görüldü.

Genç nüfus oranının en yüksek olduğu ülke Suriye

Ülkelerin toplam nüfusları içindeki 15-24 yaş grubu genç nüfus oranları incelendiğinde, 2022 yılında en yüksek genç nüfus oranına sahip ülke yüzde 23,6 ile Suriye oldu. Bu ülkeyi yüzde 22,3 ile Doğu Timor ve yüzde 22,1 ile Orta Afrika Cumhuriyeti izledi. Genç nüfus oranının en düşük olduğu ülkeler de yüzde 7,2 ile Katar, yüzde 7,8 ile Ukrayna, yüzde 8,4 ile Monako olarak belirlendi.

Genç nüfus oranı dünya ortalaması 2022 yılında yüzde 15,5 oldu. Türkiye'nin genç nüfus oranı yüzde 15,2 ile dünya genç nüfus ortalamasının hemen altında kaldı.

Türkiye'nin genç nüfus oranı AB ülkelerinden yüksek

AB üyesi 27 ülkenin genç nüfus oranları incelendiğinde, 2022 yılında en yüksek genç nüfus oranına sahip ülkelerin sırasıyla yüzde 13 ile İrlanda, yüzde 12,1 ile Danimarka ve Hollanda, yüzde 11,8 ile Fransa olduğu tespit edildi.

En düşük genç nüfus oranına sahip ülkelerin ise sırasıyla yüzde 9,2 ile Bulgaristan, yüzde 9,4 ile Çekya, yüzde 9,5 ile Malta, Slovenya ve Litvanya olduğu belirlendi.

Türkiye'nin genç nüfus oranının yüzde 15,2 ile AB üyesi 27 ülkenin genç nüfus oranlarından daha yüksek olduğu kaydedildi.

Monako yaşlı nüfus oranı en yüksek ülke

Ülkelerin toplam nüfusları içindeki 65 ve daha yukarı yaştaki yaşlı nüfus oranları incelendiğinde, geçen yıl en yüksek yaşlı nüfus oranına sahip ülke yüzde 35,9 ile Monako oldu.

Bu ülkeyi yüzde 29,9 ile Japonya, yüzde 24,1 ile İtalya izledi. Yaşlı nüfus oranının en düşük olduğu ülke, yüzde 1,5 ile Katar oldu. Bu ülkeyi yüzde 1,7 ile Uganda ve Zambiya, yüzde 1,8 ile Birleşik Arap Emirlikleri izledi.

Yaşlı nüfus oranı dünya ortalaması, 2022 yılında yüzde 9,8 oldu. Türkiye'nin yaşlı nüfus oranının yüzde 9,9 ile dünya yaşlı nüfus ortalamasının hemen üzerinde olduğu görüldü.

AB üyesi 27 ülke arasında en yüksek yaşlı nüfus oranına sahip olan ülkeler sırasıyla yüzde 24,1 ile İtalya, yüzde 23,3 ile Finlandiya ve yüzde 22,9 ile Portekiz oldu. En düşük yaşlı nüfus oranına sahip olan ülkelerin ise yüzde 14,8 ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, yüzde 15 ile Lüksemburg, yüzde 15,1 ile İrlanda olduğu tespit edildi.

Türkiye'nin yaşlı nüfus oranı yüzde 9,9 ile AB üyesi 27 ülkenin yaşlı nüfus oranlarından daha düşük seviyede kaldı.

Türkiye'nin erkek ve kadınlar için doğuşta beklenen yaşam süresinin dünya ortalamasından yüksek olduğu belirtildi.

Buna göre, ülkelerin toplam doğurganlık hızları incelendiğinde, 2022'de en yüksek toplam doğurganlık hızına sahip ülke 6,75 çocuk ile Nijer oldu. Bu ülkeyi 6,22 çocuk ile Çad ve 6,2 çocuk ile Somali izledi. Toplam doğurganlık hızı en düşük ülke 0,87 çocuk ile Kore Cumhuriyeti oldu. Bu ülkeyi 1,04 çocuk ile Singapur ve 1,14 çocuk ile Andorra ve San Marino izledi.

Toplam doğurganlık hızı dünya ortalaması, 2022'de 2,31 çocuk oldu. Türkiye'nin toplam doğurganlık hızının 1,62 çocuk ile dünya ortalamasının altında kaldığı görüldü.

AB üyesi 27 ülkenin toplam doğurganlık hızları incelendiğinde, 2022'de en yüksek toplam doğurganlık hızına sahip ülke, 1,79 çocuk ile Fransa oldu. Bu ülkeyi 1,76 çocuk ile İrlanda ve 1,74 çocuk ile Romanya takip etti. Toplam doğurganlık hızının en düşük ülke, 1,2 çocuk ile Malta olarak kayıtlara geçti. Bu ülkeyi 1,29 çocuk ile İspanya ve İtalya, 1,31 çocuk ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi izledi.

Toplam doğurganlık hızı 2022'de 1,62 olan Türkiye, AB üyesi ülkeler arasında 10. sırada yer aldı.

Erkekler için doğuşta beklenen yaşam süresi en yüksek Monako'da görüldü

Birleşmiş Milletler dünya nüfus tahminlerine göre 2022 için doğuşta beklenen yaşam süresinin dünya genelinde 71,7 yıl, erkekler için 69,1 yıl ve kadınlar için 74,4 yıl olduğu görüldü. Ülkelerin 2022 yılı için doğuşta beklenen yaşam süreleri incelendiğinde, erkekler için doğuşta beklenen yaşam süresi en yüksek ülke 85,1 yıl ile Monako olarak kayıtlara geçti.

Bu ülkeyi 83 ile Lihtenştayn ve 82,5 ile İsviçre izledi. Erkekler için doğuşta beklenen yaşam süresi en düşük ülke, 50,3 yıl ile Lesotho oldu. Bu ülkenin ardından 51,3 ile Çad ve 52,3 ile Orta Afrika Cumhuriyeti geldi.

Türkiye'nin erkekler için 75 yıl olan doğuşta beklenen yaşam süresinin dünya ortalamasından yüksek olduğu görüldü.

AB üyesi 27 ülkenin erkekler için doğuşta beklenen yaşam süreleri incelendiğinde, erkekler için 2022'de doğuşta beklenen yaşam süresi en yüksek ülke 82 ile İtalya oldu. Bu ülkeyi 81,9 ile İsveç ve 81,6 ile Malta takip etti.

Erkekler için doğuşta beklenen yaşam süresinin en düşük ülke 68,3 yıl ile Bulgaristan oldu. Bu ülkeyi 69,5 ile Litvanya ve 70,7 ile Romanya izledi.

Türkiye'nin erkekler için 75 yıl olan doğuşta beklenen yaşam süresinin AB üye ülkeleri ortalamasından düşük olduğu belirlendi.

Ülkelerin 2022'de doğuşta beklenen yaşam süreleri incelendiğinde, kadınlar için doğuşta beklenen yaşam süresi en yüksek ülke 88,9 yıl ile Monako oldu. Bu ülkenin ardından 87,8 ile Japonya ve 87,1 ile Kore Cumhuriyeti geldi.

Doğuşta beklenen yaşam süresi en düşük ülke, 54 yıl ile Nijerya oldu. Bu ülkeyi 54,8 ile Çad ve 55,9 ile Lesotho takip etti.

Türkiye'nin kadınlar için 80,5 yıl olan doğuşta beklenen yaşam süresinin dünya ortalamasından yüksek olduğu görüldü.

Kadınlar için doğuşta beklenen yaşam süresinin en yüksek olduğu AB ülkesi İspanya oldu

Birleşmiş Milletler dünya nüfus tahminlerine göre AB üyesi 27 ülkenin kadınlar için doğuşta beklenen yaşam süreleri incelendiğinde, kadınlar için 2022'de doğuşta beklenen yaşam süresi en yüksek ülke, 86,5 yıl ile İspanya oldu.

Bu ülkeyi 86 ile İtalya ve Fransa, 85,7 ile Malta takip etti. Doğuşta beklenen yaşam süresi en düşük ülkenin 75,1 yıl ile Bulgaristan olduğu tespit edildi. Bu ülkeyi 77,6 ile Romanya ve 78,3 ile Macaristan izledi.

Türkiye'nin kadınlar için 80,5 yıl olan doğuşta beklenen yaşam süresinin AB üye ülkeleri ortalamasından düşük olduğu görüldü.



Türkiye, İsrail ve Suriye'de uzlaşı arayışı

Türkiye-İsrail çatışmaları gerginliğin ötesinde, askeri çatışmanın gerisinde (AFP)
Türkiye-İsrail çatışmaları gerginliğin ötesinde, askeri çatışmanın gerisinde (AFP)
TT

Türkiye, İsrail ve Suriye'de uzlaşı arayışı

Türkiye-İsrail çatışmaları gerginliğin ötesinde, askeri çatışmanın gerisinde (AFP)
Türkiye-İsrail çatışmaları gerginliğin ötesinde, askeri çatışmanın gerisinde (AFP)

İsmail Derviş

ABD Başkanı Donald Trump'ın Ankara ile Tel Aviv arasında Suriye ile ilgili yaşanan gerilime ilişkin açıklamaları, başta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu olmak üzere herkesi şaşırttı. Netanyahu’ya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yakın bir ilişkisi olduğunu söyleyen Trump, Netanyahu’nun makul olması gerektiğini belirterek, “Türkiye ile bir problemin varsa bunu çözebilirim” dedi.

Trump'ın bu ifadeleri, ABD için İsrail'in aşılamayacak bir kırmızı çizgi olması ve tüm dünyanın ABD tarafından İsrail’e Gazze Şeridi ve Lübnan'a karşı savaşında verilen sarsılmaz desteğe tanıklık etmesinden dolayı şaşırtıcıydı. Ancak mesele Türkiye ile olası bir çatışmaya ilişkin endişelere geldiğinde, Türkiye Washington'ın bölgedeki en önemli müttefiklerinden biri olduğundan olay başka bir boyut kazandı.

Türkiye ve İsrail arasındaki anlaşmazlıklara rağmen, Ankara ve Tel Aviv arasında diplomasi dilinin hâkim olduğu stratejik ve tarihi ilişki, gerginliğin azaltılmasına ve muhtemelen bir anlaşmaya varılmasına katkıda bulunabilir.

Çatışmaları önleyecek bir anlaşmaya varılması

Suriyeli bir kaynak Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada: “Şu an bir anlaşmadan söz ediliyor, ancak bu anlaşma bir ayrılma anlaşması değil, bir çatışmasızlık anlaşması. Çünkü aslında Türkiye ile İsrail arasında Suriye'de bir çatışma yok, başka bir deyişle anlaşma, Suriye hava sahasında bir İsrail uçağı varsa, gideceği yerin bildirilmesi için sınırların çizilmesini öngörüyor” ifadelerini kullandı.

sdfrgt
Ankara ve Tel Aviv arasında, iki taraf arasında olası çatışmaların önlenmesini ve Suriye'nin orta kesimlerinde Türkiye’nin askeri üsler kurmasını garanti altına alan bir anlaşma imzalanabilir (AFP)

Suriyeli kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Genel olarak Suriye arenasında bir tür dengeye ihtiyaç var. Türkiye mevcut politikalarını sürdürerek İsrail'in Suriye topraklarını işgal etme girişimini engelleyebilir. Bunun için Şam ve Ankara hükümetleri arasında resmi bir anlaşma var. Bu da bunun her iki ülkenin de ortak çıkarına olduğu anlamına geliyor. İsrail ile Suriye'nin kuzeydoğusunda Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit eden silahlı gruplar arasında doğrudan bir temas olması halinde, Türkler de onların ulusal güvenliklerini etkileyecektir.”

Suriyelilerin Türkiye'ye güveni

Şarku'l Avsat'ın  Indepenedent Arabia'dan aktardığına göre Birleşmiş Milletler (BM) Koordinatörü Ammar Ebu Halava yaptığı özel açıklamada, “Bugün Suriyeliler olarak Türkiye'nin siyasi diplomasisine güvenmemize bir engel yok. Çünkü Türkiye Suriye halkının isteklerini boşa çıkarmadı. Türkiye ister yardım elini uzatarak ya da sınırlarının istikrarını koruyarak olsun Suriye halkına karşı herhangi bir olumsuz davranışta bulunmadı. Türkiye de istikrarlı bir ülkedir ve Suriye'nin egemenliğinden ödün vermediği sürece Suriyeliler olarak bizim için uygun olan her türlü anlaşmaya açığız” ifadelerini kullandı.

Gelecekte bir çatışma yok

Öte yandan Türkiye ile İsrail arasında Suriye'de gelecekte bir çatışma yaşanmayacağını vurgulayan gazeteci yazar ve siyaset uzmanı Firas Rıdvanoğlu şunları söyledi:

“Suriye'de Türkiye ile İsrail arasında gelecekte bir çatışma olmayacak. ABD’nin, bizzat Başkan Trump’ın İsrail'den Türkiye ile bir çözüm bulmasını istediğinde ortaya koyduğu tutumuna tanık olduk. Trump’ın bu açıklamaları, İsrail'in Suriye dosyasında Türkiye'ye karşı duruşunun ABD tarafından reddedildiğinin bir göstergesidir. Çünkü Suriye dosyasında yapılacak herhangi bir hata büyük bir savaşa yol açabilir. Suriye'deki durum, Lübnan'ın güneyinde duruma benzemez. Zira Hizbullah bölgesel olarak desteklenmiyor olabilir, ancak Şam bölgede önemli bir düğüm noktası olduğundan Suriye'deki durum farklı. Bu yüzden ABD, İsrail'in iddialarını reddetti.”

İstikrar arayışı

Rıdvanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’nin Suriye’de kurmak istediği askeri üslere gelince, Türkiye bu üsleri nereye kuracağını İsrail'in isteklerine göre değil, kendine nasıl uygun geliyorsa ona göre seçecektir. Türkiye’nin bu üsleri Suriye'nin kuzeyi, güneyi, batısı ve doğusundaki tüm sınırlarını gözetlemek amacıyla Suriye'nin merkezinde kuracağı tahmin ediliyor. Öte yandan Suriye hükümeti İsrail ile bir çatışma istemiyor. Türkiye ile İsrail arasında da Suriye’de bir çatışma yaşanmasını istemiyor. Suriye açıkça istikrar istediği ve İsrail’in de bu istikrara hizmet etmek için ne yapması gerekiyorsa onu yapması gerektiği mesajını veriyor.

Güvenlik koordinasyonu

Türkiye ile İsrail arasında güvenlik alanında kesinlikle bir koordinasyon olduğuna ve bu koordinasyonun herkes için en iyisi olduğuna inanan Rıdvanoğlu, “İsrail'in Türk hükümeti aracılığıyla Suriye'ye mesajlar göndermesi mümkün olduğu gibi Suriye'nin de Türkler aracılığıyla İsrail'e mesajlar göndermesi mümkün. Ancak Türkiye’nin Suriye'deki askeri varlığına ilişkin karar, Ankara ve Şam arasında alınması gereken ortak bir karardır ve akıllıca alınmalıdır. Genel olarak uluslararası toplum, ABD ve Avrupa, Suriye'de istikrarın sağlanması yönünde bir eğilim gösteriyor” şeklinde konuştu.

Karşı karşıya gelme korkusu

Suriyeli akademisyen ve araştırmacı Abdurrahman en-Nayif, Independent Arabia’ya yaptığı özel açıklamada, Türkiye ve İsrail arasında Suriye'de yaşanan gerilimin her geçen gün arttığını ve Suriye'nin bir kez daha askeri çatışmaya sürüklenme korkusuyla uluslararası bir rekabet alanı haline geldiğini söyledi. Bu durumun İsrail'in güneydeki kara harekâtından Suriye'nin derinliklerindeki hava saldırılarına kadar uzanan ve Türkiye'nin Suriyelilerin acı çekmeye devam etmelerine neden olacağını ve ülkede istikrarın sağlanmasını engelleyeceğini düşündüğü provokatif hamlelerinden kaynaklandığını ifade eden Nayif, “Türkiye için Suriye'nin istikrara kavuşması kendi çıkarına, zira bu kendi sorunlarının bir kısmını çözecek. Ancak Ankara ile Tel Aviv arasında askeri bir çatışma yaşanmayacak. Çünkü Türkiye bölgesel bir güç ve NATO üyesi. İsrail ise provokasyon tutkusuyla mümkün olduğunca çok şey kazanmayı amaçlıyor” yorumunda bulundu.

dfrgt
Gözlemciler Türkiye'nin Suriye dosyasındaki en önemli aktörlerden biri olduğunda hemfikir (AFP)

İsrail'in düzenlediği saldırıların Türkiye'ye açık bir mesaj vermeyi amaçladığını düşünen Nayif’e göre bu saldırılar bölgesel barışı tehdit ediyor ve terörizmi körüklüyor. Ankara ise Suriye'nin istikrara kavuşmasını istiyor. Çünkü Suriye, özellikle Kürt meselesinde Türkiye'nin istikrarı için kilit bir faktör. Dolayısıyla Suriyeliler anlayış göstermeli, çünkü Suriye tükenmiş durumda.

Siyasette ticaret

Harmoon Araştırmalar Merkezi'nde araştırmacı olan Muhammed es-Sukkari, Beşşar Esed rejiminin düşmesi ve Şam’da yeni bir yönetimin kurulmasının Suriye dosyasındaki bölgesel aktörlerin değişmesine ve dönüşmesine katkıda bulunduğunu söyledi. Belki de en önemli değişikliklerden birinin Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana türünün ilk örneği olan İsrail ile Türkiye’nin coğrafi olarak yakınlaşması olduğunu vurgulayan Sukkari, “İsrail'in sadece çıkarları değil, Washington'daki siyasi itibarı da dahil olmak üzere çeşitli endişeleri var. Dosyayla ilgili güç dengelerini yeniden çizen bu itibar, siyaseti ticarete benzer bir durum olarak gören Trump'ın yaklaşımını etkileyebilir ve Suriye dosyasında İsrail ve Türkiye de dahil olmak üzere ittifaklarını geleneksel politikalardan uzaklaşarak bölgesel değişkenleri maksimize eden etkileşimli politikalara doğru yeniden formüle etmesine neden olabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Trump'ın son açıklamalarının İsrail'in artık Suriye'deki tek güç olmadığının ve Türkiye'nin Suriye içindeki ağırlığını arttırarak yeni angajman kuralları çizebileceğine dair işaretler taşıdığına dikkati çeken Sukkari, “Ancak bu kez durum sadece İsrail'in değil, Türkiye'nin de işine geliyor. Bu da iki tarafı çatışmak yerine koordinasyon kurmaya itiyor. Washington'ın Suriye'de İsrail ve Türkiye arasındaki angajman kuralları meselesini çözmek istediğine ve Trump'ın yeni politikasına (bölgede barış) hizmet etmediği için yeni bir savaşa sürüklenmek istemediğine inanıyorum. Tüm bu gerçekler, ABD'nin arabuluculuğuyla Suriye meselesinde ve İsrail ile Türkiye’nin yeni varlığının niteliği konusunda siyasi bir anlaşmaya varma olasılığının arttığını gösteriyor. Mümkün olan en yüksek kazanımları elde edebilecek gerilimin sürekli tırmandırılması bağlamı dışında arabuluculuk dosyası çözüme kavuşturulmadan kuralların belirlenmesi zor olabilir. Türkiye'nin şüphesiz Suriye'nin orta kesimlerinde askeri üsler kurmaktan ziyade Şam ile Türkiye'nin nüfuzunu arttıracak bir ortak savunma anlaşması imzalamayı istiyor” ifadelerini kullandı.

Diğer oyuncular

Öte yandan siyasi uzman Nureddin el-Baba, Suriye'de Türkiye ile İsrail arasında tansiyonun düşeceğini ve öngörülebilir bir gelecekte bir çatışmaya dönüşmeyeceğini düşünüyor. Türkiye’nin Suriye'de askeri üsler kurmasının Türkiye ile İsrail arasında değil, Suriye ile Türkiye arasında bir anlaşmanın yapılmasını gerektirdiğini ifade eden Baba, “Temelde iki taraf arasında bir anlaşma imzalanana kadar iki taraf arasında bir çatışma yok ve her iki taraf da gelecekte çatışma niyetinde değil” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye ve İsrail arasında Türkiye'den daha fazla arabuluculuk yapabilecek taraflar olduğunu söyleyen Baba, bu tarafların kimler olduğunu söylemekten kaçındı.

Türk akademisyen ve siyasi uzman Tuşkan Tarık, Ankara ile Tel Aviv arasında olası çatışmaların önlenmesini ve Türkiye tarafından Suriye'nin orta kesimlerinde askeri üsler kurulmasını garanti altına alan bir anlaşma imzalanmasının mümkün olduğunu söyledi. Türkiye ve İsrail arasında Suriye konusunda koordinasyon olduğuna dikkat çeken Tarık, Türkiye'nin Suriye ve İsrail arasında arabulucu rolü oynayabileceğini belirtti.

Türkiye'nin Suriye dosyasındaki en önemli aktörlerden biri olduğu, Şam'ın Türkiye'nin ülkedeki rolünden memnuniyet duyduğu, Türkiye ile stratejik bir ittifak kurmak istediği konusunda hemfikir olan gözlemciler, Ankara ve Tel Aviv arasında doğrudan askeri bir çatışma olmayacağını ve silahların başaramadığını diplomatik yollarla başarabileceklerini vurguladılar.