Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüştü

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, uluslararası ve bölgesel meselelerin ele alındığı kabulde, iki ülke arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkiler ile İsrail-Filistin ihtilafıyla ilgili son gelişmelerin görüşüldüğünü bildirdi

(AA)
(AA)
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüştü

(AA)
(AA)

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Türkevi'nde gerçekleştirilen, uluslararası ve bölgesel meselelerin ele alındığı kabulde, iki ülke arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkiler ile İsrail-Filistin ihtilafıyla ilgili son gelişmeler görüşüldü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabulde, Türkiye'nin İsrail ile enerji, teknoloji, inovasyon, yapay zeka ve siber güvenlik alanlarında ortak çalışmalar yapabileceğini belirterek, barışın egemen olduğu bir dünya için hep birlikte çalışılması gerektiğini söyledi.

Görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç eşlik etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabulün ardından sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "BM 78'inci Genel Kurul temaslarımız kapsamında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir görüşme gerçekleştirdik. İstişarelerimiz ülkemiz ve bölgemiz için hayırlara vesile olsun" ifadelerini kullandı.

 



CNN, Türkiye'nin Karadeniz kıyılarını yazdı: "Destansı bir yolculuk"

Amasra 2015'te UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edilmişti (AA)
Amasra 2015'te UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edilmişti (AA)
TT

CNN, Türkiye'nin Karadeniz kıyılarını yazdı: "Destansı bir yolculuk"

Amasra 2015'te UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edilmişti (AA)
Amasra 2015'te UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edilmişti (AA)

CNN International, "Türkiye'nin Karadeniz kıyısı: Zamanda geriye doğru destansı yolculuk" başlıklı haberle Karadeniz'i dünyaya tanıttı.

Karadeniz'in köklü tarihi, yemyeşil doğası, olağanüstü manzaraları ve sıcakkanlı insanlarına rağmen hâlâ yabancı gezginler için popüler destinasyonlardan olmadığı belirtilen yazıda, bölgedeki 6 nokta tanıtıldı. 

Feride Yalav-Heckeroth, Woojin Lee ve Nick Migwi imzalı haberde, Türkiye'nin toplam yüzölçümünün neredeyse beşte birini kaplayan Karadeniz'i bir gün ziyaret etme fırsatı yakalayanları gürül gürül akan nehirlerin, heybetli dağların, yeşil yaylaların ve dost canlısı insanların beklediği belirtildi. 

Uçsuz bucaksız ormanları, bitki ve hayvan türleri açısından zenginliğiyle bilinen Karadeniz'in doğayla kucaklaşmak isteyen yerli kent sakinlerinin kaçış noktası olduğu da ifade edildi. 

Yabancı turistlerin bölgeye geldiği takdirde çeşitli parkurlarda yürüyüşten dağ evlerinde konaklamaya, tarihi yerleri ziyaret etmekten doğa sporları yapmaya çok sayıda fırsata erişebileceği aktarıldı. 

Adı çiçekten geliyor: Safranbolu

UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Safranbolu'da dolaşmayı sanayileşme öncesi bir kentte yürümeye benzeten yazarlar, bölgenin tarihi dokusuna ve lokum gibi yerel lezzetlerine dikkat çekti. 

Adını safran çiçeğinden Safranbolu, tipik bir Osmanlı kenti (Pixabay)
Adını safran çiçeğinden Safranbolu, tipik bir Osmanlı kenti (Pixabay)

Kentte demircilik gibi zanaatkar geleneklerin sürdüğü belirtilen haberde, Cihan Ünal'ın "Bu işe devam etmek istiyorum, gelecek nesillere de aktarmak istiyorum" sözlerine de yer verildi.

Kelimenin tam anlamıyla hazine kent: Amasra

Antik Çağ'da yaşayan Yunan şair Homeros'un İlyada'sında da adı geçen Amasra Persler, Yunanlılar, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar sayesinde köklü bir tarihe sahip. 

Haberde kentteki huzura, insanların güler yüzlülüğüne de dikkat çekildi (AA)
Haberde kentteki huzura, insanların güler yüzlülüğüne de dikkat çekildi (AA)

Karadeniz'in bu şirin liman kentinde geleneksel mezelerin tadılabileceği, muhteşem manzaralara sahip restoranlarda keyifli saatler geçirilebileceği ifade edildi. 

Dillerin, dinlerin ve kültürlerin birleştiği yer: Trabzon

Eski İpek Yolu üzerinde bulunan Trabzon'un da Karadeniz'deki diğer kentler gibi köklü bir tarihi olduğu belirtildi.

Yüzyıllar boyunca farklı etnik kültürlerin, dillerin ve dinlerin kesişme noktası olduğu aktarılan Trabzon'daki tarihi Sümela Manastırı'nın geçmişi de anlatıldı (AA)
Yüzyıllar boyunca farklı etnik kültürlerin, dillerin ve dinlerin kesişme noktası olduğu aktarılan Trabzon'daki tarihi Sümela Manastırı'nın geçmişi de anlatıldı (AA)

"Dağlarda bir mücevher" diye tasvir edilen Uzungöl'ün yeşilliğine dikkat çekildi.

Uzungöl'ü ziyaret eden turistlerin doğa yürüyüşleri yapmanın yanı sıra yamaç paraşütü gibi macera dolu etkinliklere de katılabileceği belirtildi. 

Adrenalin dolu anlardan sonra çayla sakinleşiliyor: Rize

Yeşilin her tonunun görüldüğü Rize'deki çay üretiminin anlatıldığı haberde, kadın emeğine de vurgulandı.

Dünyanın çay başkenti olarak nitelendirilen bölgede kadınların çuvallarla çayı nasıl taşıdığı aktarıldı (AA)
Dünyanın çay başkenti olarak nitelendirilen bölgede kadınların çuvallarla çayı nasıl taşıdığı aktarıldı (AA)

Haberde, bununla birlikte çay demleme tarifi de verildi.

Rize'nin gürül gürül akan nehirlerinde rafting yapmak isteyenlerin rehberler eşliğinde adrenalin dolu anlar yaşayabileceği ifade edildi. 

Independent Türkçe


Uluslararası araştırmacılar, Maraş depremini inceledi: 8 ay önce alarm vermiş

Etkilenen illerde yaşayan her 11 kişiden birinin felaket sonrası şehri terk ettiği düşünülüyor (Reuters)
Etkilenen illerde yaşayan her 11 kişiden birinin felaket sonrası şehri terk ettiği düşünülüyor (Reuters)
TT

Uluslararası araştırmacılar, Maraş depremini inceledi: 8 ay önce alarm vermiş

Etkilenen illerde yaşayan her 11 kişiden birinin felaket sonrası şehri terk ettiği düşünülüyor (Reuters)
Etkilenen illerde yaşayan her 11 kişiden birinin felaket sonrası şehri terk ettiği düşünülüyor (Reuters)

Uluslararası bir araştırma ekibi, Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde 6 Şubat Pazartesi meydana gelen depremleri ayrıntılı analiz etti.

7,7 büyüklüğündeki ilk deprem, Anadolu ve Arap levhalarını ayıran Doğu Anadolu Fay Zonu'nda çok sayıda fay segmentini yırtmıştı. Bundan yaklaşık 9 saat sonra, ilk depremin merkez üssünden yaklaşık 90 kilometre uzakta, 7,6 büyüklüğünde ikinci deprem meydana gelmişti.

Sarsıntılar yaklaşık 60 bin kişinin hayatını kaybetmesine ve 300 bin binanın hasar görmesine yol açmıştı. Uzmanlar maddi kaybın yaklaşık 120 milyar dolara denk geldiğini düşünüyor.

Öncü depremler

Gelecekteki depremlerin zamanı, büyüklüğü ve konumuna dair kesin tahminler yapmak mümkün değil. Ancak bazı saha gözlemleri ve sismik verilerden elde edilen parametreler, yaklaşan bir depremle ilgili bilgi verebiliyor.

Hakemli bilimsel dergi Nature Communications'ta yayımlanan yeni çalışmada Kahramanmaraş depremlerinden önceki sismik süreçleri incelemek için 2014'ten bu yana kaydedilen bölgesel veriler kullanıldı.

Araştırma Almanya'daki GFZ-Potsdam Yer Bilimleri Araştırma Merkezi'nden Grzegorz Kwiatek, Patricia Martínez-Garcón ve Marco Bohnhoff liderliğinde yürütüldü.

Ekipte ayrıca, ABD'deki Stanford Üniversitesi'nin yanı sıra Gebze Teknik Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nden uzmanlar da yer aldı.

Bulgular, merkez üssünün çevresindeki bölgede 8 ay süren bir "hazırlık sürecine" işaret etti. Bölgede sismik tehlikenin bu süreçte giderek arttığı tespit edildi.

Araştırmanın başyazarı Dr. Kwiatek, "Bölgeye ait sismik katalog ve dalga formu verilerindeki belirli izleri belirleme amacıyla istatistiksel ve makine öğrenimine dayalı veri işleme tekniklerini kullandık" dedi:

Bu, depremden yaklaşık 8 ay önce başlayan, ana depremin etrafında 50 kilometrelik bir yarıçap içinde gözlemlenen sismik aktivitenin kendine özgü özelliklerini belirlememize olanak tanıdı.

Merkez üssü yakınındaki kümeler ana depremden 8 ay önce başlamış

Özellikle Haziran 2022'de başlayan ve şubattaki depremin merkez üssünden yaklaşık 20 kilometre uzakta yer alan iki geçici sismik aktivite kümesi araştırmacıların dikkatini çekti.

Araştırmacılara göre, bölgedeki "iki geçici uzay-zamansal sismisite kümesi", ardından daha büyük depremlerin meydana gelme olasılığına işaret ediyor.

Araştırma ekibini yöneten Dr. Martínez-Garzón şunu vurguluyor:

Bu gözlemler, merkez üssü bölgesinde, kırılmadan önceki aylarda bir stres birikimi olduğunu gösteriyor.

Araştırmacılar, burada elde ettikleri verileri, ABD'nin Kaliforniya eyaletindeki yakın tarihli büyük depremlerden elde edilen bulgularla karşılaştıracak.

Böylelikle depremleri önceden tahmin etme çabalarında önemli bir ilerleme kaydedilebilir.

Martínez-Garzón, "Gelecekte orta vadeli deprem tahmin sistemleri, büyük bir depreme daha iyi hazırlanmamızı sağlayabilir" diyor.

Kısa vadeli tahmin halen mümkün değil

Öte yandan ekip, merkez üssü bölgesinde daha kısa vadeli tahminlere olanak tanıyacak veriler elde edemedi. 

Zira bulgulara göre, Kahramanmaraş'ta incelenen 10 kilometrelik merkez üssü alanı, depremden önceki son haftalarda çok az sismik aktivite sergilemişti.

Bu durum, ana şoktan hemen önce sismik aktivitenin arttığına dair hiçbir kanıt elde edilemediği anlamına geliyor. Kuzey Anadolu Fayı'nın batı kesiminde 1999'da meydana gelen 7,6 büyüklüğündeki İzmit depreminde de benzer bir tablo görülmüştü.

Prof. Bohnhoff, "Gözlemlerimiz aylarca süren ve büyük depremlere yol açan süreçleri daha iyi anlamak için önemli bulgular ortaya koyuyor. Ancak kısa vadeli tahminler halen mümkün değil" ifadelerini kullanıyor:

Bununla birlikte, gelecekteki olaylar için sıcak noktaların aylar önce belirlenmesi, yetkililere aktif fayların yakınındaki yerleşim merkezlerinin dayanıklılığını artırmak için önemli bilgiler sağlayacak.

İstanbul'un durumu

Bu arada fay hatlarındaki hazırlık süreçlerini büyük depremlere yol açmayan diğer geçici olaylardan ayırmak da halen çok zor.

Ancak bu çalışmada kullanılan yapay zekayla harmanlanmış yöntemler, en az 7 büyüklüğünde bir depremin beklendiği İstanbul'daki uzun vadeli gözlemleri de besleyecek.

Independent Türkçe


İstanbul barajlarında su seviyesi bir günde yüzde 5,4 arttı

"Yağışların önümüzdeki dönemde aralıklarla artmasını bekliyoruz. Ocak ve şubat aylarında barajlarda doluluk oranı daha da artacaktır" (AA)
"Yağışların önümüzdeki dönemde aralıklarla artmasını bekliyoruz. Ocak ve şubat aylarında barajlarda doluluk oranı daha da artacaktır" (AA)
TT

İstanbul barajlarında su seviyesi bir günde yüzde 5,4 arttı

"Yağışların önümüzdeki dönemde aralıklarla artmasını bekliyoruz. Ocak ve şubat aylarında barajlarda doluluk oranı daha da artacaktır" (AA)
"Yağışların önümüzdeki dönemde aralıklarla artmasını bekliyoruz. Ocak ve şubat aylarında barajlarda doluluk oranı daha da artacaktır" (AA)

İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre, 11 Kasım'da yüzde 16,18 seviyelerine kadar gerileyen barajlardaki doluluk oranı, yağışlı dönemin ardından artmaya başladı.

Özellikle kent genelinde dün etkili olan yağışlar nedeniyle barajlardaki doluluk oranını bir günde yüzde 5,4 artış gösterdi.

Dün yüzde 25,63 olan doluluk seviyesi, bugün itibariyle yüzde 31,03'e çıktı.

Azami 868 milyon 683 bin metreküp su biriktirme hacmine sahip baraj ve göletlerdeki su miktarı ise 269 milyon 51 bin metreküpe yükseldi.

Su miktarı Istrancalar'da yüzde 22,96, Terkos'ta yüzde 16,1, Sazlıdere'de yüzde 12,85, Alibey'de yüzde 38,59, Büyükçekmece'de yüzde 16,07, Ömerli'de yüzde 55,02, Darlık'ta yüzde 45,21, Elmalı'da yüzde 73,79, Pabuçdere'de yüzde 8,86 ve Kazandere'de yüzde 14,09 ölçüldü.

Son 9 yılın doluluk oranları

İSKİ istatistiklerine göre, 30 Kasım tarihli baraj doluluk oranları 2015'te yüzde 64,08, 2016'da yüzde 36,37, 2017'de yüzde 54,62, 2018'de yüzde 55,06, 2019'da yüzde 35,74, 2020'de yüzde 24,76, 2021'de yüzde 41,19, 2022'de yüzde 34,43 iken bugün yüzde 31,03 olarak ölçüldü.

Kuraklığın en çok etkilediği barajların başında gelen Alibey Barajı'nda da yağışlarla birlikte doluluk arttı.

Dün yüzde 30,18 olan oran, 1 günlük yağışla yüzde 8,41 artarak, yüzde 38,59'a yükseldi.

Istrancalar'da dünkü yüzde 31,71'lik doluluk oranı, bugün yüzde 32,96 olarak belirlendi.

Darlık Barajı'nda yüzde 39,81 olan doluluk bugün 45,21 olarak istatistiklere yansıdı.

En fazla artış Elmalı Barajı'nda yaşandı

Barajlarda arasında bir günlük yağışlarla en fazla doluluk artışı Elmalı Barajı'nda meydana geldi. Elmalı'da dünkü oran yüzde 46,98 iken bugün yüzde 26,81 artarak yüzde 73,79'a çıktı.

Ömerli Barajı'nda doluluk oranı, bugün yüzde 55,02'e yükseldi. Dün 47,62 olarak kayıtlara geçen doluluk oranı, yüzde 7,4 artmış oldu.

Büyükçekmece Barajı'nda ise yüzde 9,31 olan dünkü doluluk oranı, 16,07'ye çıktı.

"Su seviyesi barajlarda yüzde 30'un üzerine çıktı"

İstanbul Aydın Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi ve Meteoroloji Mühendisi Güven Özdemir, Balkanlar'dan gelen İzlanda kökenli alçak basınç sistemlerinin Türkiye'ye yağış getirdiğini söyledi.

Alçak basınç sisteminin zaman zaman Akdeniz Çukuru'na da indiğini belirten Özdemir, "Sıcak olması dolayısıyla deniz etkisini de arkasına alarak ülkemizin kuzeybatı, batı ve güneybatı kısımlarında kuvvetli rüzgarla birlikte yağışlara neden olmuştur. Bu yağışlar, iç ve yüksek kesimlerde bol kar bıraktı." diye konuştu.

Özdemir, alçak basınç sisteminin Marmara Bölgesi'ne yağış getirdiğini anlattı.

Barajların bir dönem kuruma noktasına geldiğini anımsatan Özdemir, "Son zamanlardaki yağışlarla birlikte barajlardaki doluluk oranının artmaya başladı. Özellikle dünkü yağışla birlikte tekrar su seviyesi barajlarda yüzde 30'un üzerine çıktı. Toprak suya doymaya başladı. Yağışların önümüzdeki dönemde aralıklarla artmasını bekliyoruz. Ocak ve şubat aylarında barajlarda doluluk oranı daha da artacaktır." ifadelerini kullandı.


ABD merkezli Politico, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı "2024 Avrupa'nın en güçlü kişileri" arasında gösterdi

Recep Tayyip Erdoğan (AA)
Recep Tayyip Erdoğan (AA)
TT

ABD merkezli Politico, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı "2024 Avrupa'nın en güçlü kişileri" arasında gösterdi

Recep Tayyip Erdoğan (AA)
Recep Tayyip Erdoğan (AA)

Politico, Avrupa'dan 28 ismi, 3 ayrı kategoride "2024 Avrupa'nın en güçlü kişileri" listesine aldı.

"İcracı (Doers)" kategorisinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, "arabulucu" olarak nitelendirildi ve 5. sırada yer aldı.

Politico'nun internet sitesindeki profilde, uzun süredir kendisini "güçlü bir jeopolitik lider" olarak konumlandırmaya çalışan Erdoğan'ın, 2016'da başarısız bir darbe girişimini atlattığı hatırlatıldı. Erdoğan'ın "son dönemde en çok, iki en büyük jeopolitik kriz olan Rusya-Ukrayna Savaşı ve İsrail-Hamas çatışmasından fayda sağladığı" ifadesi kullanıldı.

Ukrayna ve Gazze'deki rolüne dikkat çekildi

Profilde, "Hem Kremlin hem de Ukrayna Devlet Başkanlığı ofisiyle bağlantısı bulunan birkaç kişiden biri olan Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin askerlerini 2022'de Ukrayna'ya gönderdiğinden beri arabuluculuk rolü üstleniyor." ifadesine yer verildi.

Ayrıca profilde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Karadeniz Tahıl Anlaşması'na da öncülük ettiği ve anlaşmanın devamı için çabaladığı vurgulandı.

Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırılarının ardından Erdoğan'ın bir kez daha "arabuluculuk" rolü oynamak istediği belirtilen profilde, Erdoğan'ın "İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın yanı sıra Mısır, Lübnan ve Katar liderleriyle gerilimin azaltılmasını görüştüğü" kaydedildi.

Erdoğan'ın daha sonra kendisini Filistin'in yanında konumlandırdığına işaret edilen profilde, İsrail'i "işgalci" olarak nitelendirdiği ve "Gazze'de yaşanan katliamın asıl suçlusunun Batı olduğunu" söylediği anımsatıldı.

"AB yetkilileri, Erdoğan ile işbirliğini artırmanın yollarını arıyor"

Profilde, Erdoğan'ın aynı zamanda kendisini Avrupa Birliği'nin (AB) yörüngesine tekrar sokmaya çalışarak, İsveç'in NATO'ya üyelik sürecini de Türkiye'nin uzun süredir duraklama dönemine giren AB'ye üyelik sürecinin "dışına çıkmak" için kullandığı belirtildi.

Şu anda Türkiye'de AB'ye üyeliğin konuşulmadığına işaret edilen profilde, "Ancak AB yetkilileri, Erdoğan ile işbirliğini artırmanın yollarını arıyor. Bunu, Türk liderin başka bir jeopolitik zaferi olarak değerlendirin." görüşüne yer verildi.

Aynı kategoride, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni birinci, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ikinci, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron üçüncü, Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanı Andriy Yermak dördüncü sırada yer aldı.

Erdoğan'ı, AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Maros Sefcovic, Fransa'da geçen seneki başkanlık seçimlerinde yarışan aşırı sağcı Marine Le Pen, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, İngiltere'de ana muhalefetteki İşçi Partisi lideri Keir Starmer takip etti.


Dışişleri Bakanı Fidan: İsrail-Filistin sorununu çözmezsek kimsenin ceza almadığı ve adaletsizlikten beslenen ağır bir radikalizm tekrar hepimize musallat olacak

Hakan Fidan (AA)
Hakan Fidan (AA)
TT

Dışişleri Bakanı Fidan: İsrail-Filistin sorununu çözmezsek kimsenin ceza almadığı ve adaletsizlikten beslenen ağır bir radikalizm tekrar hepimize musallat olacak

Hakan Fidan (AA)
Hakan Fidan (AA)

Fidan, ABD'nin New York kentinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) üst düzey İsrail-Filistin oturumunda konuştu.

"Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü"nde asil ve dirençli Filistin halkının karşı karşıya kaldığı bir yıkımı tekrar görüşmek için bir araya gelindiğine işaret eden Fidan, tüm konuşmacıların Gazze'deki insani durumun ciddiyetine dikkat çektiğine işaret etti.

Fidan, "İsrail'in Gazze ve halkına yönelik hain saldırıları savaş suçu teşkil ediyor. Tüm medeni ülkelerin kendilerini bu suçlardan soyutlamaları yönünde çağrı yapıyoruz." dedi.

"BMGK yine başarısız oldu"

Zor zamanlarda uluslararası hukuku uygulamak ve insanlığın ahlaki pusulasını korumak için güçlü küresel kurumlara ihtiyaç olduğunun altını çizen Fidan, "BM Şartı tarafından yetkilendirilen Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği sağlama sorumluluğunu yerine getirmekte yine başarısız oldu." diye konuştu.

Fidan, BMGK'nin tek bir sesle ve etkili bir şekilde ateşkes çağrısında bulunamadığını anımsatarak, aynı zamanda Konseyin Filistin halkının tarih boyunca maruz kaldığı adaletsizliğe de çözüm sunamadığını kaydetti.

BMGK'nin bu konudaki etkisizliğinin diğer küresel krizlerle mücadelesini de etkileyeceğini ve Konseyin itibarına zarar vereceğini belirten Fidan, "(Bu durum) Aynı zamanda BM'nin üzerine inşa edildiği kurallara dayalı uluslararası sisteme de zarar verir." ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanı Fidan, uluslararası hukuk, değerler ve ahlaki pusula olmadan "herkesin tehlikeli sularda yüzeceğine" işaret ederek, "Yakında (İsrail-Filistin) bu sorunları çözmezsek kimsenin ceza almadığı ve adaletsizlikten beslenen ağır bir radikalizm tekrar hepimize musallat olacak." değerlendirmesinde bulundu.

Dünyanın farklı yerlerinde milyonlarca insanın Filistin halkıyla dayanışma göstermek için bir araya geldiğini kaydeden Fidan, İsrail'in işlediği suçlar karşısında büyüyen öfke ve gerilimin birçok ülkede toplumsal çalkantı riskini beraberinde getirdiğini söyledi.

Fidan, BMGK'dan beklentinin çok net olduğunu belirterek, beklentileri şu şekilde sıraladı:

Ateşkesin garanti altına alınması ve Gazze'ye engelsiz insani yardımın mümkün kılınması.

Gazze'deki çatışmada insani araların uzatılması ile esir ve rehine takasının bir umut ışığı teşkil ettiğini aktaran Fidan, "Gazze'de bir sonraki gün hakkında ortaya atılan senaryoları da ciddi endişeyle takip ediyoruz." diyerek söz konusu senaryoların İsrail'e milyonlarca Gazzeliyi ana vatanlarından uzaklaştırması ve baskıcı bir rejim uygulaması için ilave gerekçe verdiğini dile getirdi.

Fidan, bu karanlık dönemi çatışmanın ana nedenlerine çözüm bulmak için bir fırsata dönüştürmek gerektiğini belirterek, "Aksi halde bugün gördüğümüz semptomlar yarın çok daha yıkıcı olacak." uyarısında bulundu.

BM Genel Kurulu'nda 11 yıl önce bugün Filistin'e BM'de "üye olmayan gözlemci statüsü" verilmesi için oylama yapıldığını anımsatan Fidan, Filistin halkına işlevsel ve tüm haklarının tanındığı bir devlet verilmesi halinde bugün karşılanan sorunların çoğunun yok olacağını ifade etti.

"Garantörlük mekanizmasına ihtiyaç var"

Fidan, "iki devletli, Filistin ve İsrail'e güvenlik güvenceleri sağlayan barış süreci için artık kolları sıvamak" gerektiğinin altını çizerek, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devleti ve İsrail'in barış ve güven içinde, 1967 sınırları dahilinde yan yana var olması gerektiğini söyledi.

Geçmiş deneyimlerin aksine söz konusu anlaşmanın uygulanmasının sağlanması gerektiğine dikkati çeken Fidan, bu çerçevede Türkiye'nin bir garantörlük önerisi sunduğunu, bu çerçevede bir mekanizmanın barışı güvence altına alabileceğini ve tarafların anlaşmayı ihlal etmelerini engelleyebileceğini kaydetti.

Fidan, söz konusu mekanizmanın nihai anlaşmaya giden sürecin bir parçası olabileceğini belirterek, "Birçok ortağımızın (İsrail-Filistin konusunda) ifadelerine bakıldığında böyle bir mekanizmaya (Türkiye'nin garantörlük önerisi) ihtiyaç ve destek var." dedi.

Dışişleri Bakanı Fidan, tüm meslektaşlarına, gecikmeden süren vahşete ve Filistin halkına yönelik yıllardır süren adaletsizliğe birlikte hareket ederek son verme çağrısında bulundu.


Fidan ve Temas Grubu üyesi ülkelerin dışişleri bakanları Guterres'le görüştü

Arap-İslam Ortak Bakanlar Komitesi üyeleri, New York'taki toplantı öncesinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile birlikte (SPA)
Arap-İslam Ortak Bakanlar Komitesi üyeleri, New York'taki toplantı öncesinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile birlikte (SPA)
TT

Fidan ve Temas Grubu üyesi ülkelerin dışişleri bakanları Guterres'le görüştü

Arap-İslam Ortak Bakanlar Komitesi üyeleri, New York'taki toplantı öncesinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile birlikte (SPA)
Arap-İslam Ortak Bakanlar Komitesi üyeleri, New York'taki toplantı öncesinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile birlikte (SPA)

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve New York'ta İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ile Arap Birliği'nin oluşturduğu Temas Grubu üyesi ülkelerin dışişleri bakanları, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüştü.

Bakanlığın X sosyal medya hesabından yapılan paylaşıma göre, Fidan ve Temas Grubu, Guterres ile bir araya geldi.

Görüşmede Gazze'de tam ateşkesin sağlanması, bölgede adil ve kalıcı barışın tesisi için neler yapılabileceği ele alındı.


İstanbul merkezli soruşturmada 15 sosyal medya fenomenine yurt dışına çıkış yasağı

(AA)
(AA)
TT

İstanbul merkezli soruşturmada 15 sosyal medya fenomenine yurt dışına çıkış yasağı

(AA)
(AA)

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen, 24 şüpheliden 16'sının tutuklandığı soruşturma devam ediyor.

"Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi, Vergi Usul Kanunu ile Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi kanunlarına muhalefet" gerekçesiyle yürütülen soruşturma kapsamında Dilan Polat'ın 2019'da "Şampiyonlar Ligi" adıyla sosyal medya hesabından paylaştığı fotoğrafta yer alan 15 kişinin kimlikleri tespit edildi.

Savcılığın talebini kabul eden Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliği sosyal medya fenomenleri Eylül Öztürk, Feyzanur Başar, İleyda Topal, İlke Ela Göz, Kadir Yiğit, Mervenur Korkut, Muhammet Oğuz Başar, Murat Yiğit, Nurgül Yiğit, Tolunay Topal, Tuğba Demirhan, Yavuz Selim Korkut, Habip Özsefil, Huri Özsefil ve Özge Duman'a yurt dışına çıkış yasağı getirdi.

Öz çiftine de yurt dışına çıkış yasağı kararı

Soruşturması ayrı dosyada devam eden sosyal medya fenomeni Özlem Altınok Öz ve eşi Tayyar Taylan Öz çifti ile Özlem Öz'ün annesi Hayriye Altınok'a da yurt dışına çıkış yasağı uygulandı.

Olay

İstanbul merkezli 6 ilde 1 Kasım'da düzenlenen operasyonda ve devamında başka tarihlerde yapılan operasyonlarda Dilan Polat ile eşi Engin Polat'ın da aralarında bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı.

Soruşturma kapsamında daha önce şirketlerinde yapılan aramalarda dijital materyal ve defterlere el konulan Polat çiftinin de yer aldığı şüphelilerle ilgili Mali Suçları Araştırma Kurulunca (MASAK) ön inceleme raporu hazırlanmış, raporda tasfiye halindeki 3 firmadan aile bireylerine ait şirketlere sözde ticaret karşılığında sahte fatura kesilmesi yöntemiyle 200 milyon lira para girişi olduğu belirlenmişti.

Paranın yine aile bireylerine ait şirketler arasında transfer edildiği, son aşamada ise Engin Polat'ın sahibi olduğu Milda Gayrimenkul isimli firmada toplanarak gayrimenkul ve çok sayıda araç alındığının tespitinin ardından İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, şüphelilerin kimliklerini belirlemiş, İstanbul merkezli Ankara, Yalova, Ordu, Kırklareli ve Manisa'da 43 adrese eş zamanlı operasyon düzenlemişti.

Soruşturma kapsamında çalışmalarını sürdüren ekipler, Dilan ve Engin Polat'a ait bir medikal şirketin Ankara'da başka bir firmaya isim hakkını verdiğini, bu firmanın hesabındaki 1 milyon 800 bin liranın da ortakların kişisel hesaplarına aktarılmaya çalışıldığını tespit etmişti.

Dilan Polat, Engin Polat ve Sıla Doğu'nun da aralarında bulunduğu şüphelilerden 16'sı tutuklanmıştı.

Hakimlik 27 şirkete ise kayyum atanmasına hükmetmişti.


AB Komisyonu "AB-Türkiye Siyasi, Ekonomik ve Ticari İlişkilerinin Durumu" raporunu açıkladı

(AA)
(AA)
TT

AB Komisyonu "AB-Türkiye Siyasi, Ekonomik ve Ticari İlişkilerinin Durumu" raporunu açıkladı

(AA)
(AA)

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Türkiye ile ilişkilerde son durumun yapıcı adımların atılmasına imkan tanıdığını belirterek, olası tüm işbirliği alanlarında gelişme sağlanması amacıyla Yüksek Düzeyli Diyalog toplantılarına ağırlık verilmesi tavsiyesinde bulundu.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Oliver Varhelyi, hazırladıkları "AB-Türkiye Siyasi, Ekonomik ve Ticari İlişkilerinin Durumu" başlıklı raporu açıkladı.

Amacı, hızla değişen jeopolitik ve güvenlik ortamında AB-Türkiye ilişkilerini geliştirecek unsurları ortaya koymak olan raporda, ilişkilerdeki son durumun yapıcı adımlara olanak sağladığına işaret edildi.

Raporda, olumlu çabaların sürdürülmesi ve AB'nin kaygılarının ele alınması koşuluyla ilerleyecek alanlar olduğu kaydedildi.

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de gerilimi tırmandıran dinamikleri durdurmak için çaba sarf ettiği belirtilen raporda, aynı zamanda çeşitli AB üye ülkeleriyle ikili ilişkilerde yapıcı tutum sergilediği aktarıldı.

"Yüksek Düzeyli Diyaloglar"

Türkiye-AB arasında "Yüksek Düzeyli Diyaloglar" başlığı altında, gelecek aylarda tarım, bilim, araştırma, teknoloji ve inovasyon konularında daha fazla diyalog kurulmasının planlandığı bildirilen raporda, şu tavsiyelerde bulunuldu:

Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'deki tüm yasa dışı sondaj faaliyetlerinden, egemenlik ve egemenlik haklarına saygı göstermeyen diğer tüm eylemlerden kaçınmaya devam etmesi koşuluyla, 2019 yılında askıya alınan AB-Türkiye Ekonomi, Enerji ve Ulaştırma Yüksek Düzeyli Diyalogları'nın yeniden etkinleştirilmesi, aynı mantıkla, Ortaklık Konseyi ve Yüksek Düzey Siyasi Diyalog toplantılarının bakanlar düzeyinde yeniden başlatılması, iklim, sağlık, göç ve güvenlik, tarımın yanı sıra araştırma ve yenilik konularında sektörel Üst Düzey diyalogların daha fazla sayıda yapılması, geriye kalan ikili ticareti rahatsız eden unsurların üstesinden gelmek ve daha fazla işbirliği alanlarını tartışmak amacıyla yeni bir Ticaret Yüksek Düzeyli Diyalog kurulması.

Raporda, bu siyasi diyalogların, ikili konuların ele alınması ve Avrupa Birliği'nin çıkarlarının gözetilmesi açısından AB'nin de yararına olduğu vurgulandı.

Vize serbestisi ve süreçlerin hızlandırılması

Raporda, vize serbestisi alanında, Türkiye'nin kriterleri henüz tamamlamadığı anımsatılarak, "AB Konseyi ve Komisyon, kalan koşulların karşılanması için Türkiye'ye teknik yardım sunmaya devam ediyor." bilgisi verildi.

Özellikle iş insanları, öğrenciler, AB'de aileleri olan Türk vatandaşları için vize süreçlerinin kolaylaştırılması hedefiyle üye ülkelerle olasılıkların araştırılacağı belirtilen raporda, "Bu aynı zamanda, uzun geçerliliğe sahip çok girişli vizelerin verilmesine olanak sağlamak amacıyla Vize Kanunu'nun esnekliklerinden tam olarak faydalanmayı da içermelidir." ifadesi kullanıldı.

Düzensiz göç ve terörle mücadele

Raporda, Türkiye'nin işbirliğiyle düzensiz göçte bir süredir gözlemlenen düşüşü temel alarak, suç kaçakçılığı ağlarını ortadan kaldırma, sınır korumasını güçlendirme yollarıyla Türkiye'nin, AB'ye düzensiz göç akışını durdurmaya yönelik çabalarını hızlandırma tavsiyesinde bulunuldu.

Raporda ayrıca AB ile Türkiye'nin göç ve kolluk kuvvetleri arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi, Türkiye'deki mültecilere ve ev sahibi topluluklara verilen desteğin sürdürülmesi, en hassas mülteci gruplarına yönelik AB üye ülkelerine kabullerin hızlandırılması, diğer yandan menşe ülkelere güvenli, onurlu ve gönüllü dönüşlerin desteklenmesi gerekliliğine değinildi.

"Gerektiğinde Türkiye Dışişleri Bakanı'nı, AB Dışişleri bakanlarının gayriresmi toplantısı veya toplantılarına davet etme" önerisinde bulunulan raporda, Türkiye'nin AB'nin ortak savunma ve dış politikası misyonu ve operasyonlarına katkılarını artırmasının teşvik edilmesi konuları yer aldı.

Eleştiriler

Raporda, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin "kırılgan olmaya devam ettiği" belirtilerek, şu iddialara yer verildi:

Türkiye'nin Kıbrıs meselesindeki tutumu ve Ada için 'iki devletli çözüm'ü yüksek sesle desteklemesi büyük bir zorluk teşkil ediyor. Türkiye'nin bölgesel çatışmalarda askeri yollarla verdiği destek ve Hamas'a ilişkin görüşleri, AB'nin tutumuyla çelişiyor. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmaması da dahil olmak üzere, iç hukuktaki insan hakları ve hukukun üstünlüğüne ilişkin mevcut durum nedeniyle, AB-Türkiye ilişkilerinde aşılması gereken pek çok engel olduğu açıktır.

Hukukun üstünlüğü ve temel haklara ilişkin diyaloğun, AB-Türkiye ilişkilerinin ayrılmaz parçası olduğu kaydedilen raporda, "Tek taraflı eylemlerden kaçınarak, Kıbrıs meselesi de dahil olmak üzere diyaloğu iyi niyetle sürdürmek, daha işbirlikçi ve karşılıklı yarara dayalı bir ilişkinin gelişmesine imkan verebilir." değerlendirmesinde bulunuldu.

Raporda, "AB'nin, Türkiye ile olası tüm alanlarda, özellikle de daha geniş jeopolitik değişimlerin olduğu bir ortamda, güvene ve fikir birliği kültürüne dayalı bir ilişki geliştirme konusunda stratejik çıkarı olduğu açıktır. Ankara ile temel görüş ayrılıklarını gidermeye yönelik çabalar devam etmelidir." ifadeleri kullanıldı.

Ekonomi başlıkları

AB'nin gelişen ilişkileri doğrultusunda 2021-2027 dönemi Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA III) kapsamında Türkiye'ye destek sağladığı anımsatılan raporda, "AB, 2022'de Türkiye'ye 221 milyon avro tahsis etti." ifadesi yer aldı.

Raporda, Komisyon'un, geçen yıl Avrupa Sürdürülebilir Kalkınma Fonu (EFSD+) kapsamında, Türkiye'deki özel ve kamu yatırımlarını desteklemek amacıyla AB garantileri sağlayacak bir Türkiye Yatırım Platformu kurduğu kaydedildi.

Platformun 2023 başında 14 programa 317 milyon avro garanti sağladığı anımsatılan raporda, yatırım hacminin 2 milyar avroya kadar çıkmasının beklendiği ifade edildi.

Raporda, Avrupa Yatırım Bankasının (AYB) 2019'da alınan karar doğrultusunda Türkiye'deki faaliyetlerini gözden geçirmek amacıyla ülkedeki tüm yeni operasyonlarını durdurduğu anımsatılarak, depremin ardından kurumun Türkiye'ye 400 milyon avroluk bir çerçeve kredisi sağladığı belirtildi.

AB Konseyinin, 2021'de Gümrük Birliği'nin uygulanmasındaki mevcut zorlukların ele alınması ve Gümrük Birliği'nin tüm AB üyesi ülkelerde etkili şekilde uygulanmasının sağlanması amacıyla Komisyon'u Türkiye ile görüşmeleri yoğunlaştırmaya davet ettiği hatırlatılan raporda, 2022'nin başından beri Türkiye tarafından "yapıcı" bir girişimde bulunulduğu ve ardından 26 ticari sorunlu maddenin 14'üne ilişkin ilerleme kaydedildiği belirtildi.

Raporda, Türkiye'nin 5 ticaret engelinin daha kaldırılması yönündeki çabalarının sürdüğü, Gümrük Birliği Ortak Komitesinin 27 ve 28 Kasım'daki son toplantısında AB için öncelikli konularının çözümünde kaydedilen ilerlemeyi ele aldığı ve ikili ticaret çalışma grubunun 2024'ün başlarında yapacağı bir sonraki toplantısında mevcut durumu daha ayrıntılı gözden geçireceği bildirildi.

AB Komisyonunun 2016'da AB Konseyine, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve Türkiye ile ticaret ilişkisinin kapsamının genişletilmesine yönelik yeni bir anlaşmaya ilişkin taslak müzakere direktifleri sunduğu anımsatılan raporda, Gümrük Birliği'ne özellikle etkili bir anlaşmazlık çözümü mekanizması dahil edilmesi, tarım ve balıkçılıkta ticarette karşılıklı serbestliğin artırılması, hizmetler, kamu alımları, yatırım ve sürdürülebilir kalkınma gibi yeni alanların kapsama dahil edilmesi yoluyla Gümrük Birliği'nin güncellenmesinin amaçlandığı kaydedildi.

Gümrük Birliği'nin güncellenmesi

"Komisyon tarafından o dönemde hazırlanan etki değerlendirmesinde, Gümrük Birliği güncellemesinin önemli ölçüde olumlu etki yaratacağı ve hem Türkiye hem de AB'ye ekonomik faydalar sağlayacağı belirtiliyordu. Bu değerlendirmenin temel unsurları bugün hala geçerlidir." ifadesine yer verilen raporda, AB Konseyinin, bozulan AB-Türkiye ilişkileri bağlamında 2017'de bu konudaki müzakerelerine son verdiği hatırlatıldı.

Raporda, Türkiye'nin mevcut Gümrük Birliği'ni bütün üye ülkelere etkin biçimde uygulamamasının ciddi sorun olmaya devam ettiği belirtilerek, "Türkiye'nin son zamanlarda somut sorunları ele alma yönündeki çabaları, özellikle 9 engelde kaydedilen ilerleme ve 5 engelin daha kaldırılması veya aşamalı olarak kaldırılacak olması taahhüdü, daha yakın bir katılımın temelini oluşturuyor." değerlendirmesi yapıldı.

"Hızla gelişen küresel bağlamda, AB'nin yeşil ve dijital dönüşümleri ve dayanıklı tedarik zincirlerine duyulan ihtiyaçla birleştiğinde, ticaret konularında ilerleme ortak çıkarımızadır." ifadesi kullanılan raporda, "Mevcut Gümrük Birliği'nin sınırları göz önüne alındığında, etkili bir anlaşmazlık çözümü mekanizması ve güvenceler de dahil olmak üzere kapsamlı modernizasyonu, AB-Türkiye ekonomik ilişkisinin tam potansiyelinden yararlanılmasına olanak tanıyacaktır." değerlendirmesinde bulunuldu.

Raporda, Türkiye'nin, AB ile Gümrük Birliği içinde bulunan bir aday ülke olmasına rağmen AB'nin Rusya'ya yönelik yaptırımlarına uymamayı tercih ettiği hatırlatıldı.

"Enerji sektörü AB-Türkiye ilişkilerinde stratejik öneme sahiptir." ifadesine yer verilen raporda, bu alanda yüksek düzey diyaloğun 2019'da askıya alındığı anımsatıldı.

Raporda, Türkiye'nin bölgesel enerji ticaret merkezi olma rolünü de artırmayı hedeflediğine işaret edilen raporda, "Türkiye'nin enerji politikası, kendi enerji güvenliği kaygıları ve yerli enerji üretimini artırma ihtiyacından kaynaklanmaktadır." ifadesi kullanıldı.

Raporda ayrıca AB-Türkiye Gümrük Birliği'nin modernizasyonu için Komisyon tarafından önerilen taslak müzakere çerçevesi üzerindeki görüşmelere, Türkiye'nin, AB'nin Rusya'ya yönelik yaptırımlarını kendi toprakları üzerinden aşılması konusunu ele almayı ve ticari anlaşmazlıkları çözüme kavuşturmayı sürdürmesi halinde başlanabileceği kaydedildi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vietnam Başbakanı Pham'ı kabul etti

(AA)
(AA)
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vietnam Başbakanı Pham'ı kabul etti

(AA)
(AA)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Vietnam Başbakanı Pham Minh Chinh'i kabul etti.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki kabul, basına kapalı gerçekleşti.


Türkiye'den Gazze'ye insani yardım malzemesi taşıyan ikinci gemi Mısır'a doğru yola çıktı

(AA)
(AA)
TT

Türkiye'den Gazze'ye insani yardım malzemesi taşıyan ikinci gemi Mısır'a doğru yola çıktı

(AA)
(AA)

Türkiye'den Gazze'ye yaklaşık 1500 ton insani yardım malzemesi taşıyan ikinci gemi, Mersin Limanı'ndan Mısır El Ariş Limanı'na hareket etti.

AA'nın edindiği bilgiye göre, Gazze'de oluşan insani ihtiyaçların karşılanmasına yönelik Türkiye'den insani yardımlar gönderiliyor.

Bu kapsamda, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) koordinasyonunda sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla yaklaşık 1500 ton insani yardım malzemesi taşıyan ikinci gemi bugün Mersin Limanı'ndan hareket etti.

Yardım gemisinin yarın Türkiye saati ile 15.00'te Mısır El Ariş Limanı'na ulaşması öngörülüyor.

Tüm ambarları dolu şekilde yola çıkan gemiyle konserve yemek, gıda ve hijyen malzemesi, katlanır konteyner, çadır, uyku tulumu, battaniyeden oluşan yaşam malzemesi, kıyafet, 6 ambulans, forklift ile çeşitli tipte jeneratörler gönderiliyor.