Erdoğan: İsrail, Gazze halkının dışarıyla iletişimini keserek de yaşanan zulmün duyulmasına engel olmaya çalışmaktadır

Cumhurbaşkanı Erdoğan (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Erdoğan (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Erdoğan: İsrail, Gazze halkının dışarıyla iletişimini keserek de yaşanan zulmün duyulmasına engel olmaya çalışmaktadır

Cumhurbaşkanı Erdoğan (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Erdoğan (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İletişim Başkanlığınca bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Stratejik İletişim Zirvesi'ne (Stratcom Summit'23) gönderdiği video mesajda, katılımcıları İstanbul'da ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Zirvenin bu yıl, tarifi imkansız acıların yaşandığı sancılı bir dönemde düzenlendiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'de, 7 Ekim'den beri insanlığa dair ne kadar değer varsa hepsinin ayaklar altına alındığı büyük bir vahşet ve katliamın yaşandığını vurguladı.

İsrail'in düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden gazetecilere dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail'in kasıtlı bir şekilde hedef aldığı siviller, sadece çocuklar ve kadınlarla da sınırlı değil. İsrail, özellikle tüm zorluklara rağmen Gazze'deki insani trajediyi dünyaya duyurmaya çalışan gazetecileri de öldürüyor. İsrail'in saldırıları sonucunda bugüne kadar 60'tan fazla gazeteci katledildi. Elektriğini, suyunu, yakıtını, gıdasını keserek açıkça savaş suçu işleyen İsrail, Gazze halkının dışarıyla iletişimini keserek de yaşanan zulmün duyulmasına engel olmaya çalışmaktadır." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vahşet karşısında uluslararası örgütler ve küresel sistemin çok kötü bir sınav verdiğini kaydetti.

Küresel barış ve istikrarı sağlamakla görevli olan BM Güvenlik Konseyinin bu süreçte tamamen işlevsiz kaldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "BM Genel Kurulunda 40 ülkenin çekimser, 121 ülkenin ise 'evet' oyuyla kabul edilen karar ise insanlığın ortak vicdanını yansıtması bakımından anlamlıydı, değerliydi." dedi.

Kendilerini Gazze krizinde çocuk ölümleri kadar üzen bir başka durumun da uluslararası basın kuruluşlarının tarafgir yayınları olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"7 Ekim hadisesini öne süren birçok basın yayın kuruluşu, İsrail'in Gazze'de işlediği insanlık ve savaş suçlarını görmezden geldi. Hatta İsrail güvenlik güçleri tarafından kendi meslektaşlarının katledilmesi karşısında bile bu tavır değişmedi. Bu ilkesiz tutumun sadece hayatını kaybeden gazetecilerin ailelerini değil, basın camiasının tamamını derinden yaraladığına inanıyorum. Türkiye olarak nasıl ilk günden itibaren Gazze halkının yanında, İsrail zulmünün karşısında olduysak, İsrail'in hakikati imha veya tahrif etmeyi amaçlayan propaganda savaşına da geçit vermedik."

"Hakikatin savunuculuğunu yapan tüm gazetecileri yürekten tebrik ediyorum"

Buradan yerli-yabancı ayrımı yapmadan hakikatin savunuculuğunu yapan tüm gazetecileri yürekten tebrik ettiğini kaydeden Erdoğan, "Gazze başta olmak üzere son dönemde yaşadığımız kritik gelişmelerin bize hatırlattığı en kritik husus, stratejik iletişimin önemidir. Savaş, çatışma, saldırı ve savunmaların yalnızca cephede olmadığını hep birlikte gördük, görüyoruz. Dezenformasyonun demokrasiyi yozlaştıran, bireysel hak ve özgürlükleri hedef alan yıkıcı etkilerine karşı topyekun mücadele etmemiz gerekiyor. İletişim Başkanlığımızın ev sahipliğinde 3'üncüsü düzenlenen Stratejik İletişim Zirvesi'ni bu yönüyle çok önemli buluyorum." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hibrit Tehditlerle Küresel Mücadele: İstikrar, Güvenlik, Dayanışma" temasıyla düzenlenen zirvedeki tartışmaların verimli geçmesi temennisinde bulunarak, zirveye katkı sağlayacak tüm konuşmacılara ve misafirlere şükranlarını sunduğunu söyledi.

Dışişleri Bakanı Fidan: Batı dünyası İsrail'in savaş suçlarıyla aralarına artık mesafe koymalıdır

Dışişleri Bakanı Fidan, "Ezberleri tekrarlayarak İsrail'in bir savaş suçunu başka bir suç işleyerek unutturmasına izin vererek gerçek barışa ulaşılamayacağını belirtti, "Batı dünyası İsrail'in savaş suçlarıyla aralarına artık mesafe koymalıdır" dedi.

Bakan Fidan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca İstanbul'da düzenlenen "Uluslararası Stratejik İletişim Zirvesi"nde (Stratcom Summit’23) açılış konuşması yaptı.

Fidan, uluslararası sistemin ve jeopolitik denklemin dönüşüm geçirdiğini, stratejik rekabetin Soğuk Savaş'ın bitişinden bu yana en yüksek seviyesine ulaştığını söyledi.

Teknolojik gelişmelerin de etkisiyle devletler arasındaki rekabetin sadece konvansiyonel olmaktan çıktığına dikkati çeken Fidan, dezenformasyon ve siber saldırıların birer tehdit unsuru olarak öne çıktığı bireylerin de devletleri tehdit edebildiği bir uluslararası düzen içerisinde olduklarını belirtti.

Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Fidan, dezenformasyonun hakikati bulanıklaştırdığı bir dünyada yaşandığını ifade ederek "Geçmişte Afganistan ve Irak'a müdahalenin yolunu açan ve bölgemizi kaosa sürükleyen kurumsallaşmış dezenformasyon, bugün Gazze'de iş başında. Halbuki bizim devlet anlayışımız devletlerin her ne şartta olursa olsun, gerçekleri söylemesi esasına dayanmakta, devletleri de güvenilir yapan işte bu gerçektir. Bu noktada devletlere düşen görev hakikatin yitirilmesi krizine son vermektir." değerlendirmesinde bulundu.

İletişim teknolojileri, kuantum ve yapay zeka gibi çığır açıcı inovasyonların hasım ellerde kötü amaçla kullanılabildiğine dikkati çeken Fidan, yapay zekanın bu konuda çok çarpıcı bir örnek teşkil ettiğini söyledi.

Fidan, Türkiye olarak hibrit tehditlere karşı önlemler aldıklarını, güvenlik konseptlerini bütüncül bir yaklaşımla ele alarak gerekli tüm hazırlıkları yaptıklarını belirtti. Bakan Fidan şöyle devam etti:

"Dışişleri Bakanlığımız da Türkiye'nin milli güvenlik sisteminin bir parçası olarak bu çabalara güçlü bir şekilde iştirak etmektedir. Bakanlığımdaki yeniden yapılanma çalışmaları kapsamında dijital çağın sunduğu imkanlardan yararlanarak stratejik iletişime özel bir ağırlık vermekteyiz. 260 misyonla dünyanın en büyük beşinci diplomatik ağına sahip bir teşkilat olarak kendimizi ve altyapımızı zamanın ihtiyaçlarına göre yenileyecek kapasiteye fazlasıyla sahip durumdayız."

Fidan, terör gruplarının sosyal medyanın yaygınlaşmasından faydalandığını, haberleşme sistemleri, siber saldırı yazılımları ve yapay zeka kullanımıyla taktik hazırlıklar yaptıklarını aktardı.

"Milli güvenliğimizi tahkim edecek her adımı atacak her önlemi de alacağız"

Terörizmle mücadelede geçmişin yöntemlerinin, bugünün ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma geldiğini söyleyen Fidan, Türkiye'nin terörle mücadele stratejisini çağın gereklerine göre sürekli geliştiren bir ülke olduğunu kaydetti.

Fidan, terörle mücadele çabalarında zaman zaman yalnız kaldıklarını belirterek "Zaman zaman dost ve müttefiklerimizi terör örgütleriyle aynı safta gördük. Bu kapsamda emperyal güçlerin maşası haline gelmiş ve vekil örgütlerle de mücadele etmek durumunda bırakıldık yine de doğruları söylemekten asla geri durmadık, durmayacağız. DEAŞ'la mücadele kisvesi altında PKK'ya ve uzantısı YPG'ye başta Amerika olmak üzere müttefiklerimizin verdiği desteğin büyük bir stratejik hata olduğunu her zaman ve her platformda dile getirdik. Bugün bir kez daha bu kürsüden vurgulamak isterim; Türkiye için yaşamsal bir tehdit olan bu konuda milli güvenliğimizi tahkim edecek her adımı atacak her önlemi de alacağız." diye konuştu.

Bakan Fidan, bazı Batılı ülkelerin, düzensiz göçle mücadelede Türkiye'den daha fazla çaba beklentisi içerisinde olduğunu gördüklerini aktararak "Bu ülkelere izninizle şunu açık bir şekilde sormak istiyorum; bir terör örgütüne değil de müttefikiniz Türkiye'ye destek verseydiniz terörle mücadeleye seferber ettiğimiz beşeri, siyasi, ekonomik ve askeri imkanları düzensiz göçle mücadeleye sevk etmemiz daha kolay olmaz mıydı?" ifadelerini kullandı.

"Şartlar oluştuğunda barış görüşmelerine yeniden ev sahipliği yapma irademiz de bakidir"

Fidan, Ukrayna Savaşı'nda da bir yandan cephe hattında muharebeler yaşandığını, diğer yandan ise siber saldırılar ve enformasyon faaliyetlerinin de yoğun olarak kullanıldığını aktardı.

Bu tehditlerin bertaraf edilmesinin en etkili yolunun "savaşın bir an önce müzakereler yoluyla sona erdirilmesi" olduğunu vurgulayan Fidan, Türkiye'nin başından beri Ukrayna'nın egemenliği, bağımsızlığı ve Kırım dahil toprak bütünlüğüne siyasi ve stratejik destek verdiğini hatırlattı.

Hakan Fidan, Türkiye'nin Karadeniz Tahıl Girişimi'yle küresel düzeyde gıda piyasasının istikrarsızlığa sürüklenmesini engellediğini belirterek "Şartlar oluştuğunda barış görüşmelerine yeniden ev sahipliği yapma irademiz de bakidir. Yalnız açıkça ifade edelim; bu, tek başına başarılacak bir iş değil. Çatışmaların sona erdirilmesini destekleyen ülkelerin birlik ve eş güdüm içinde hareket etmesi, barışa giden yolu hızlandıracaktır. Unutmamalıyız ki savaşın uzaması hibrit tehdit yöntemlerinin adeta cazibesini artıracaktır." dedi.

Hibrit sınamalar ve dezenformasyon

Dezenformasyonun, bugün "hibrit sınamaların en sık başvurulan yöntemlerinden biri olduğunu" kaydeden Fidan, "İsrail'in 7 Ekim olayları sonrasında Gazze'de ve Batı Şeria'da işlediği savaş suçları bağlamında iki tür dezenformasyonla" karşı karşıya kaldıklarını aktardı.

Fidan, "Birincisi, birçok Batılı basın yayın kuruluşunun Filistinlilerin maruz kaldığı insani dramı yok sayan tarafgir tutumudur. Diğeri ise 7 Ekim olaylarıyla sınırlı olmayan, İsrail'in gerçekleri perdeleyerek bütün dünyayı inandırmaya çalıştığı kurumsallaşmış dezenformasyondur. İsrail'in bu dezenformasyonunun şu anki kriz özelindeki amacı, 6 bini çocuk olmak üzere 14 binin üzerinde sivil Filistinliyi Orta Çağı hatırlatan bir hunharlıkla katletmesini meşru müdafaa kisvesi altında aklamaktır." değerlendirmesinde bulundu.

İsrail'in bu nedenle hastaneleri vurup suçu başkasına attığını ve vurduğu sağlık merkezlerinin altında tüneller aradığını vurgulayan Fidan, "Ancak İsrail'in kurguladığı bu hikayenin esas odağı, işgali örtbas edip Kudüs'te, Batı Şeria'da ve Gazze'deki eylemleriyle iki devletli çözümü fiilen imkansız hale getirmektir." ifadelerini kullandı.

Fidan, Türkiye'nin çabalarını iki kulvarda yürüttüğünü, birinci kulvarda "tam ateşkesin sağlanması ve insani yardımların kesintisiz bir şekilde Gazze'ye girişini" hedeflediklerini, ikinci kulvarda ise "iki devletli çözüm temelinde kalıcı bir barışın sağlanması çabalarına geri dönülmesi" bulunduğunu dile getirdi.

İkili ve çok taraflı temelde yoğun bir diplomasi trafiği içinde olduklarını belirten Fidan, "İsrail Filistin sorununa tek geçerli çözüm yolunun başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü olan bir Filistin devletinin hayat bulması olduğu genel kabul görmekte." dedi.

"Bu tarihi adaletsizliğe bir son vermeliyiz"

Dışişleri Bakanı Fidan, bunun da yeterli olmadığını vurgulayarak "Sadece ezberleri tekrarlayarak, İsrail'in bir savaş suçunu başka bir suç işleyerek unutturmasına izin vererek gerçek barışa ulaşmak mümkün değil. Geçtiğimiz günlerde 20. vefat yıldönümünü idrak ettiğimiz Filistinli büyük düşünce insanı Edward Said'in söylediği gibi kolay formülleri, hazır klişeleri, muktedirlerin söylediklerini veya yaptıklarını yumuşak başlılıkla teyit etmeyi bir kenara bırakmamız gerekmekte. Dolayısıyla yeni söylemler ve yöntemlerle kalıcı çözümü hayata geçirmeliyiz. Bu tarihi adaletsizliğe bir son vermeliyiz. " diye konuştu.

Bakan Fidan, barışın ancak bölgesel sahiplenme temelinde bir garantörlük mekanizması ile korunabileceğini açıkladıklarını belirterek bu fikrin tartışılmaya başlandığını görmelerinin kendilerini memnun ettiğini söyledi.

"Batı dünyası İsrail'in savaş suçlarıyla aralarına artık mesafe koymalı"

Batılı hükümetlerin "katliamlara sessiz kalmaları" ve "anlamlı bir ateşkes çağrısında dahi bulunmamalarının ahlaki ve siyasi çöküşe işaret ettiğini" vurgulayan Fidan, bu durumun uluslararası hukuka olan itimadı tamamen ortadan kaldırma riskini beraberinde getirdiğini aktardı.

Bakan Fidan, "Batı dünyası İsrail'in savaş suçlarıyla aralarına artık mesafe koymalıdır. İsrail'e verilen koşullu koşulsuz her türlü destek daha fazla Filistin'in, Filistinlinin öldürülmesi için açık bir çektir." ifadelerini kullandı.

"Kur'an ı Kerim'e yönelik saldırıların güya ifade özgürlüğü olarak kabul edildiği günümüz Avrupa'sında, Filistin bayrağına ve barış çağrılarına tahammül edilememesini tarih unutmayacaktır." diyen Fidan, gerçek barışın adalet, uluslararası işbirliği ve hakikatle mümkün olduğunu vurguladı.



PKK'nın kendisini feshettiğini açıklamasının ardından bir grup bugün silahlarını imha etti

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

PKK'nın kendisini feshettiğini açıklamasının ardından bir grup bugün silahlarını imha etti

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

PKK yaklaşık 50 yıldır sürdürdüğü silahlı eylemlerine sembolik silah bırakma töreni ile son verdi. 

PKK kurucusu Abdullah Öcalan'ın çağrısı üzerine PKK'lı ilk grup bugün Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne bağlı Süleymaniye'de "silah bırakma" töreni düzenledi. DEM Parti'nin verdiği bilgilere göre, aralarında KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Besê Hozat'ın bulunduğu 15 kadın 15 erkek toplam 30 PKK'lı silahlarını yakarak imha etti. 26 Kalaşnikof, 1 Kanas, 1 M4, 1 RPG ve 1 Bixi olduğu bildirilen silahlar bir kazana konularak yakıldı.  

Abdullah Öcalan'ın çağrısı üzerine bir grup PKK'lı, gerçekleştirdiği törenle silahlarını imha etti. "Barış ve Demokratik Toplum Grubu" adlı grup, Öcalan'ın çağrısı üzerine bugün Süleymani kırsalında bulunan Casene Mağarasında tören düzenledi.   

Törende, "Bundan sonra özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelemizi, demokratik siyaset ve hukuk yöntemiyle yürütmek amacıyla ve demokratik entegrasyon yasalarının çıkarılması temelinde silahlarımızı özgür irademizle imha ediyoruz" açıklaması yapıldı.  Törende açıklamayı KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat okudu, Kürtçe açıklamayı ise Nedim Seven adlı PKK yöneticisi okudu.

MHP Lideri Bahçeli: PKK’nın kurucu önderliği sözünü tuttu

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, PKK'nın silah bırakmasının ardından yaptığı ilk açıklamada, "PKK’nın kurucu önderliği sözünü tutmuş, taahhüdünün ardında durmuş, küresel ve bölgesel tehditleri zamanında görmüştür. Hakikaten hem Türkiye’miz hem de bölgemiz açısından fevkalade önemde günler yaşanmaktadır" dedi.

Türkiye'nin ve mücavir bölgelerin yepyeni ve ümit dolu bir döneme girdiğini belirterek, bölücü terör örgütü PKK'nın fesih ve silah bırakma kararını ve bu kapsamda yaşanan tarihi gelişmeleri "Terörsüz Türkiye" hedefinin bir miladı olarak nitelendirdi.

MHP Lideri Bahçeli Pervin Buldan ve Ahmet Türk ile görüştü

Bahçeli, terör örgütü PKK'nın silahları yakması üzerine DEM Parti İmralı heyetinde yer alan Ahmet Türk ve Pervin Buldan'ı arayarak teşekkür etti.

csdfgh
Fotoğraf: AFP

Töreni izleyen gazeteciler arasında yer alan Independent Türkçe Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek; grubun açıklamasına ilişkin dakikaları şöyle paylaştı: 

11.22 PKK’lı grup alana girdi. 11.31'de Bese Hozat Türkçe açıklamayı okudu. 11.42'de silahlar bırakıldı, 11.43'te silahlar yakıldı. 11.45'te alanı terk ettiler.

11.50: Silah bırakan PKK'lı gruptan açıklama geldi

"Barış ve Demokratik Toplum Grubu” olarak açıklanan grubun açıklaması şöyle:

Halkımıza ve Kamuoyuna;

Demokratik değişim ve dönüşüm sürecine ivme kazandırmak üzere oluşan Barış ve Demokratik Toplum Grubu olarak; burada bulunan ve tarihi demokratik eylemimize tanıklık eden herkesi saygıyla selamlıyoruz. Kürt varlığına yönelik inkar ve imha amaçlı saldırılara karşı savaşmak amacıyla farklı tarihlerde PKK’ye katılmış ve silah kuşanıp farklı bölgelerde mücadele etmiş biz kadın ve erkek özgürlük savaşçıları, bugün buraya Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 19 Haziran 2025 günü açıklamasında dile getirdiği çağrıya cevap olarak buraya geldik. Gelişimiz aynı zamanda Önder Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025 günü açıkladığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı, 5-7 Mayıs günlerinde yapılan PKK 12. Kongre kararları temelindedir. Barış ve Demokratik Toplum sürecinin pratik başarısı için bir iyi niyet ve kararlılık adımı olarak ve bundan sonra özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelemizi, demokratik siyaset ve hukuk yöntemiyle yürütmek amacıyla ve demokratik entegrasyon yasalarının çıkarılması temelinde sizlerin huzurunda silahlarımızı özgür irademizle imha ediyoruz.

Attığımız bu adımın başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm halkımıza, Türkiye ve Ortadoğu halklarına ve tüm insanlığa hayırlı olmasını, barış ve özgürlük getirmesini diliyoruz. Önder Abdullah Öcalan’ın “Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum” ifadesine yürekten katılıyor ve bu tarihi ilkenin gereğini yerine getiriyor olmaktan büyük gurur ve onur duyuyoruz.

Biliyoruz şimdiye kadar hiçbir şey kolay, bedelsiz ve mücadelesiz olmadı; tersine her şey her gün ağır bedeller ödeyerek ve dişle-tırnakla mücadele ederek kazanıldı. Elbette bundan sonrası da zorlu bir mücadele ile olacak. Bu gerçeği çok iyi biliyoruz, bu temelde yeni başarılar ve demokratik kazanımlar elde etmek üzere, Önder Abdullah Öcalan’ın fikir ve paradigmasına yürekten inanıyor, kendimize ve yoldaşlar topluluğu olarak kolektif gücümüze güveniyoruz.

Dünyada faşist baskı ve sömürünün arttığı, bölgemiz Ortadoğu’nun kan gölüne döndüğü ve halkımızın barış içinde özgür, eşit ve demokratik bir yaşama her zamankinden daha fazla ihtiyacının olduğu bu ortamda attığımız bu tarihi adımın büyük önemini, doğruluğunu ve aciliyetini görüyor ve hissediyoruz. Umuyoruz ki herkes, kadınlar ve gençler, işçi ve emekçiler, sosyalist ve demokratik güçler, tüm halklar ve insanlık da attığımız bu barış ve demokrasi adımının tarihi değerini görür, anlar ve takdir eder.

Bunlar temelinde halkımızın yaşadığı acının sorumlusu olan tüm bölgesel ve küresel güçleri, halkımızın son derece meşru ve demokratik ulusal haklarına saygı göstermeye, barış ve demokratik çözüm sürecine destek vermeye davet ediyoruz. Başta kadınlar ve gençler, işçi ve emekçiler olmak üzere tüm halkları, demokratik ve sosyalist güçleri, aydın, yazar, akademisyen, hukukçu, sanatçı ve siyasetçileri attığımız bu tarihi adımı doğru anlayarak, bizimle, halkımızla dayanışmaya çağırıyoruz. Yine Önder Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun demokratik siyasi çözümü için daha aktif mücadele etmeye, küresel düzeyde demokratik, sosyalist enternasyonal mücadeleyi ve dayanışmayı geliştirip, güçlendirmeye çağırıyoruz.

Halkımızı ve tüm siyasi güçlerini, yaşadığımız tarihi sürecin özelliklerini ve Önder Apo’nun geliştirdiği Barış ve Demokratik Toplum sürecini doğru anlayarak, her alandaki eğitsel, örgütsel, eylemsel görevleri başarıyla yerine getirmeye, demokratik yaşamı geliştirmeye çağırıyoruz.

fgrthy
Fotoğraf: Chanel 8

Zulüm ve sömürü son bulacak, özgürlük ve dayanışma kazanacaktır. Barış ve Demokratik Toplum süreci mutlaka başarıya ulaşacaktır.

11.30:  PKK'nın silah imha töreni bitti

Silahlarını imha eden 30 kişinin arasında komuta düzeyinde 4 PKK yöneticisinin de olduğu öğrenildi. Görüntüler servis edilecek. Tören, Süleymaniye’ye bağlı Surdaş nahiyesi sınırlarındaki Casene Mağarası’nda yapıldı

11.20: Buldan: Rahat uyu yoldaş Sırrı

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti Üyesi Pervin Buldan, X hesabından yaptığı açıklamada süreç görüşmelerinde aktif rol alan ve hayatını kaybeden İmralı Heyeti Üyesi ve TBMM Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’i andı. “Hayırlı bir Cuma” diyen Buldan, “Biliyorum izliyorsun, görüyorsun, mutlu ve huzurlusun. Rahat uyu yoldaş Sırrı. Bugün silahlar teslim edilecek. Artık gençlerin ölmediği, annelerin ağlamadığı bir gelecek var önümüzde. Barış sana armağan olsun” ifadelerini kullandı.

11.15 : PKK'nın silah imha töreni başladı

Bir grup PKK mensubu şu dakikalarda silahlarını imha ediyor

10.55: Irak, KDP ve KYB temsilcileri alanda

Süleymaniye Valisi Heval Ebubekir, KDP lideri Mesud Barzani’nin temsilcisi Heyman Hewrami, Irak Kürdistan Bölgesi İçişleri Bakanlığı’ndan Tuğgeneral Tariq Ahmed, Kürdistan Yurtseverler Birliği ve Irak İçişleri Bakanlığı temsilcileri törene katılan isimler arasında yer alıyor.

10.46: PKK Süleymaniye'nin Surdaş bölgesindeki Cesane Mağarası'nda silah bırakacak

Cesane Mağarası’na giden yol kapatıldı.

10.30: Heyetler tören alanında

DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır, HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş ile milletvekillerinin de bulunduğu heyet tören alanına vardı.

10.10: Alana doğru hareketlenme başladı

Gazeteciler, siyasetçiler ve sivil toplum örgütleri temsilcileri, Süleymaniye’nin Dukan kasabasından araçlarla törenin düzenleneceği alana doğru hareket etmeye başladı. Töreni izlemek için Dukan'a gelen yüzlerce gazeteci de otel önündeki bekleyişini sürdürüyor.

ferty6u7

Neler yaşandı?

PKK lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı Adası’nda 27 Şubat’ta yaptığı çağrının ardından PKK, 5-7 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirdiği kongrede fesih ve silah bırakma kararı aldı.

Bu karar kapsamında terör örgütü PKK, yaptığı duyuruda bir grup örgüt mensubunun 11 Temmuz günü Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) Süleymaniye kentinde düzenlenecek törenle silah bırakacağını bildirdi.

KCK, 7 Temmuz günü yaptığı açıklamada, güvenlik" nedeniyle silah bırakmanın yapılacağı tören alanına gazetecilerin alınmayacağı, törenin canlı yayınlanmayacağı duyurmuştu. Açıklamada, gazetecilerin silah bırakma törenini kurulacak ekranda takip edileceği bildirilmişti.

Kimler katılacak?

Öte yandan; Süleymaniye’nin Raperin ilçesinde gerçekleştirilecek olan sembolik törende 33 ila 44 kişilik bir grup, belirlenecek bir noktada silahlarını imha edecek.

Rudaw'da yer alan habere göre; törene katılması beklenen isimler şunlar:

KCK yöneticileri Bese Hozat ve Mustafa Karasu,

Mesud Barzani'nin temsilcisi Hemin Hawrami,

Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani'nin temsilcisi Dilşad Şahab

Irak İçişleri Bakanlığı temsilcisi,

Kürdistan Bölgesi İçişleri Bakanlığı temsilcisi Tuğgeneral Tarık Ahmed

Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) temsilcisi

Halkın Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Partisi) Eş başkanları

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) heyetleri.

Independent Türkçe