Türkiye’de Mossad ajanı olmakla suçlanan kişiler Meşal'in koruma ekibinde ve Heniyye’nin ofisinde çalışıyordu

Erdoğan: Türkiye İsrail'in Gazze'deki katliamlarına göz yummayacaktır

İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından dağıtılan, Terörle Mücadele ekiplerinin Mossad ajanı olmakla suçlanan sanıkları mahkemeye sevk ederken çekilmiş fotoğrafı
İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından dağıtılan, Terörle Mücadele ekiplerinin Mossad ajanı olmakla suçlanan sanıkları mahkemeye sevk ederken çekilmiş fotoğrafı
TT

Türkiye’de Mossad ajanı olmakla suçlanan kişiler Meşal'in koruma ekibinde ve Heniyye’nin ofisinde çalışıyordu

İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından dağıtılan, Terörle Mücadele ekiplerinin Mossad ajanı olmakla suçlanan sanıkları mahkemeye sevk ederken çekilmiş fotoğrafı
İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından dağıtılan, Terörle Mücadele ekiplerinin Mossad ajanı olmakla suçlanan sanıkları mahkemeye sevk ederken çekilmiş fotoğrafı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gazze'deki Filistinlilere sırt çevirmeyeceğini, İsrail katliamlarına göz yummayacağını ve sorumlulardan hesap soracağını vurguladı. Erdoğan, iktidardaki AK Parti’nin dün İstanbul'da yaklaşan yerel seçim adaylarının isimlerini açıklamak üzere düzenlediği programda, Türkiye'nin, daha önce Bosna Hersek ve Kafkasya'daki kardeşlerimizin yanında olduğu gibi, mutlaka Filistinlilerin de yanında olacağını ifade ederek “Gazze'deki mazlum kardeşlerimize asla sırtımızı dönmeyeceğiz.” Gazze Şeridi'ndeki İsrail katliamlarından sorumlu olanların hesap vermesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye'nin vicdanlı tüm ülkelerle birlikte, zalimleri kanun önünde hesaba çekmek için elinden geleni yapacağını” söyledi.

Bu arada, geçen hafta 8 ilde düzenlenen güvenlik operasyonu kapsamında İsrail adına casusluk yaptıkları iddia edilen 34 şüpheli ile ilgili yapılan soruşturmalar sonucunda, Mossad'ın Türkiye'de yaşayan Filistinlileri ve yabancıları hedef alma planına ilişkin yeni bilgiler ortaya çıktı.

Türk hükümetine yakın gazeteler, pazar günü, çoğu Filistinli, Lübnanlı ve Suriyeli olan Mossad ajanları hakkında ayrıntılı bilgiler yayınladı. Sabah gazetesinin haberine göre  Milli İstihbarat Teşkilatı'nın MOSSAD'a karşı yaptığı kontrespiyonaj "Köstebek" operasyonunda İsrail İstihbarat Servisi Çevrimiçi Operasyon Merkezi'nin (IÇOM) kullandığı 7 farklı GSM hattının deşifre edildi. Haberde Mossad'ın Türkiye'deki Suriyeli, Filistinli ve Lübnanlılarla iletişim kurduğunu, ayrıca Hamas hareketine yakın kişilerle de iletişim kurmaya çalıştığı belirtildi. Bilgi ve belge toplamak için görevlendirilen ajanlar arasında Filistinli öğrencilere burs veren bir derneğin yöneticisi ve Gazze'den gelen yaralılara bakım sağlayan sağlık ekibinden bir kişi de bulunduğunu, tespit edilen mobil hatların Mossad'ın işe alım aşamasında ajanlarla iletişim kurmak için kullandığı numaralar olduğunu ve bu numaralar üzerinden ajanların Telegram ve WhatsApp uygulamaları ile sosyal medya platformlarına aktarıldığını belirtti.

Halid Meşal (Arşiv - Reuters)
Halid Meşal (Arşiv - Reuters)

Gazeteye göre, ajanlardan birinin (M.Z) daha önce yurtdışındaki Hamas hareketinin lideri Halid Meşal'in koruma ekibinde yer aldığı, kaçak olduğu ve arandığı yönünde bilgilerle birlikte Mossad'a bağlı Korbenik Kapitan şirketinden para aldığı ortaya çıktı. Gazete haberinde Şüphelilerden (Muhammed, A) isimli kişinin, ifadesinde (M.Z.)'nin Meşal'in koruması olduğunu söylediğini, anlaşmazlıklar nedeniyle işten ayrıldığını kendisine söylediğini, ayrıca şüphelilerden birinin kardeşinin de olduğu ortaya çıktığı ifade edildi. Sanık (Ahmed, A) Mossad'da çalışıyordu ve Hamas hareketinin siyasi büro başkanı İsmail Haniye'nin sosyal medya danışmanıydı.

Kanser hastası Filistinli hasta Ankara Esenboğa Havalimanı'na geldikten sonra sedyede (AFP)
Kanser hastası Filistinli hasta Ankara Esenboğa Havalimanı'na geldikten sonra sedyede (AFP)

Gazete, Mossad ajanlarından Hazem M.'nin İstanbul'da Fatih Sağlık Müdürlüğü'nde sağlık destek personeli olarak çalıştığını, özellikle Gazze'den getirilen yaralılarla ilgilendiğini, kısa süre önce topladığı bilgileri Mossad’a verdiğini aktardı. Gazete, yapılan incelemelerde, İstanbul’da emlak alanında çalışan emlakçının (Ahmed A) kentte iki farklı mekânın fotoğrafını çektiğini, buralardaki yabancı mülkiyet oranlarına ilişkin bir rapor hazırlayıp Mossad’a sunduğunu bildirdi. İtiraflarında, emlak başvurusu yoluyla tanıştığı kişinin kendisinden 884 dolar ve 115 euro karşılığında iki farklı yerin fotoğrafını çekip site yönetiminden orada yaşayan yabancıların oranını öğrenmesini istediğini belirtti.

Tutuklanan 7 Mossad ajanının fotoğrafları Türk medyasında yayınlandı
Tutuklanan 7 Mossad ajanının fotoğrafları Türk medyasında yayınlandı

Ayrıca İstanbul’daki bir eğitim kurumunda İdari İşler Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Kadir A.’nın Mossad’ın kullandığı cep telefonu hatlarıyla iletişim halinde olduğu ve kurumun Gazze’deki öğrencilere burs sağladığı da öğrenildi.

Cep telefonu bilgileri incelendiğinde, (Halit H.) Mossad Elektronik Harekat Merkezi’ne bağlı hatlardan biri olan cep telefonuna “Subhi, yeğenim Mahmud” adına kayıt yaptırdığı ve bazı yerleşim birimlerinin resimlerini ve kapı numaralarını gönderdiği ortaya çıktı.

Para transferleri

Hürriyet gazetesi ise tutuklanan Mossad ajanlarının Filistin vatandaşlarına ve Hamas hareketiyle bağlantılı kişilere ait bilgi, belge ve fotoğrafları Mossad’a verdiklerini, karşılığında ise paranın izini gizlemek için Western Union kanalıyla “havale” sistemini kullandıklarını bildirdi. Gazete, Filistinli Luayem M.’nin yoğun telefon faaliyetine gündeme taşıdı. Türkiye’ye yasa dışı yollardan giren 44 yaşındaki ajanlardan biri olup, Brüksel’de çalışan bir Mossad görevlisiyle karmaşık ve gizli ilişkileri cep telefonu rehberi aracılığıyla ortaya çıktığı, zanlının, “pilot” dediği “Ebu Halid Abdullah Kasım”la da derin bir ilişkisinin bulunduğu ve Türk istihbaratının son yıllarda Mossad’a karşı gerçekleştirdiği karşı casusluk faaliyetlerinde de onun izlerine rastlandığı belirtildi.

Sanık “Halid”in cep telefonları ve dijital materyallerinin incelendiğini açıklayan gazete H., çökertilen ağın bir parçası olan ve “Hamas’ı izlemekle görevli Mossad birimi görevlileri tarafından defalarca telefonla aranılan” Cemil Türk “ adına yapılan makbuzların ve çok sayıda para transferinin resimlerini de yayınladı.

İstihbarat tarafından yapılan incelemelerde, Tel Aviv’deki Hamas biriminde Mossad görevlileri tarafından yönetilen ve yönlendirilen ilgililer arasında Filistinli 24 yaşında İsra K’nin de bulunduğu ve 24 saat içinde İngiltere, Belçika, Almanya ve Estonya olmak üzere 4 farklı cep telefonuyla iletişim kurduğu ortaya çıktı.

Hürriyet’in haberine göre “Muhammed. Beyrut’ta kayıtlı Lübnan vatandaşı ve Mossad ajan ağının önemli isimlerinden biri olan B., uzun süredir Türkiye’de ikamet ediyor, sabotaj ekibinin üyesi ve çok sayıda sabıka kaydı var. Uluslararası faaliyet gösteren bir dernek tarafından derneğe gelenler hakkında kişisel bilgi formları düzenlenmiştir.

Tutuklanan bazı Mossad ajanlarının İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülürken çekilmiş fotoğrafı
Tutuklanan bazı Mossad ajanlarının İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülürken çekilmiş fotoğrafı

Gazete haberinde, "Muhammed. İsrail'de çalışan B, Beyrut doğumlu, hem Lübnan hem de Kanada vatandaşlığına sahip Cemal Hammud için Türkiye'de ikamet belgesi hazırladı ve karşılığında yüklü miktarda dolar aldı. Ayrıca sanık "Muhammed Ebu Cuud"un, Mossad görevlilerinin para transfer sitesi "Pioneer" üzerinden farklı dönemlerde 500 ile 16 bin dolar arasında değişen miktarlarda para transfer ettiği ve Mossad'ın internet üzerinden operasyon birimi adına çalıştığı ortaya çıktığı belirtildi.

Mahkeme, cuma günü Mossad adına Türkiye'de yaşayan yabancılar hakkında casusluk yaptıkları iddiasıyla aranan 46 kişiden salı günü yakalanan 34 sanıktan 15'inin tutuklanmasına karar verirken, 11 şüpheli ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 8 kişinin sınır dışı edilmesi için işlemler başlatıldı.



Mısır-Türkiye yakınlaşması sıcak bölgesel dosyalara nasıl yansıyor?

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır-Türkiye yakınlaşması sıcak bölgesel dosyalara nasıl yansıyor?

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır ve Türkiye, bölgesel ilişkilerin haritasının yeniden çizilmesine katkıda bulunabilecek bir değişimle, yıllar süren gerginliğin ardından kayda değer bir yakınlaşmaya tanıklık ediyor. Dünyanın gözü ise bu gelişen ortaklığa ve bunun Libya, Suriye ve Gazze gibi bölgedeki sıcak meselelerin yanı sıra Afrika Boynuzu ve Doğu Akdeniz'deki gerilimler üzerindeki potansiyel etkisine çevriliyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Şubat ayında Mısır'a yaptığı benzer bir ziyaretin ardından Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin geçtiğimiz çarşamba günü Ankara'ya yaptığı ilk resmi ziyaret, Kahire ile Ankara arasındaki yakınlaşmayı pekiştirdi ve on yıllık gerginliğin ardından ilişkileri ‘yeni bir döneme’ soktu.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, bu ziyaretin ardından iki ülkenin ikili iş birliğinden bölgesel iş birliğine geçtiğini ve bunun Mısır Cumhurbaşkanı'nın ziyareti sırasında 4 Eylül'de Ankara'da iki ülke tarafından düzenlenen Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin ilk ortak bildirisinin şartlarına da yansıdığını belirtti. Uzmanlar, iki ülkenin ya da bölgenin tanıklık ettiği kritik dosyaların önümüzdeki dönemde yaklaşımlar, anlayışlar ve geniş ve alışılmadık ortak destek için bir yol bulabileceğine işaret ettiler ki bunların başında Kahire ve Ankara'nın bu konudaki etkisi ve dengesi göz önüne alındığında Libya dosyası geliyor.

Libya'nın doğu ve batıda iki hükümet arasında bölünmüş olması ve her iki hükümetin de Mısır ya da Türkiye tarafında güçlü bağlara sahip olması, Mısır-Türkiye yakınlaşmasının bir sonucu olarak çatışan iki hükümet arasındaki uçurumun kapatılması şansını artırıyor.

Bir Türk askeri üssüne ev sahipliği yapan ve Mısırlı barış gücü askerlerini kabul etmeye başlayan Somali, Etiyopya'nın yılbaşından bu yana ayrılıkçı bir bölgede (Somaliland) liman kurma girişimini giderek daha fazla reddediyor. Ankara iki taraf arasında arabuluculuk yapmak için devreye girerken, Türkiye'nin Mısır ile iyi ilişkileri olan Suriye ile temasları da artıyor.

Diğer yandan iki ülke arasında İsrail'in Gazze Şeridi'nde yaklaşık bir yıldır devam eden savaşına karşı ortak tutum ile Nisan 2023'ten bu yana Sudan'da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmayı durdurma arzusu var.

Yaklaşımlar

4 Eylül'de Stratejik İşbirliği Konseyi'nin yeniden kurulmasına ilişkin ortak bildiri yayınlandı. Mısır ve Türkiye'nin ‘çevrelerinde barış, refah ve istikrarı teşvik etmeyi amaçladıkları’ belirtildi ve 36 maddeden 9'u ile Gazze Şeridi'nde iki ülke arasındaki koordinasyon ve iş birliği düzeyinin güçlendirilmesi vurgulandı.

grnhtyum
Mısır ve Türkiye Cumhurbaşkanları başkanlığında düzenlenen Mısır-Türkiye Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin ilk toplantısından (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır ve Türkiye, Suriye'nin egemenliğinin önemini vurgulayarak, çatışmaya kalıcı ve kapsamlı bir çözüm bulunması ve terörle mücadele konusundaki ortak kararlılıklarını teyit ettiler. Libya'da ise ‘Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kolaylaştırılacak bir siyasi süreci desteklemeyi dört gözle beklediklerini’ ifade ettiler.

İki ülke, Afrika Boynuzu'nda ‘barış, güvenlik ve istikrarın sağlanmasının önemi ve her ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne karşılıklı saygı’ konusunda mutabık kaldı. Ayrıca ‘Sudan'daki çatışmanın sona erdirilmesine yönelik diplomatik çabalara destek’ vurgusu yapıldı.

Yansımalar

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in Danışmanı Dr. Abdulkadir Azuz'a göre Mısır-Türkiye yakınlaşması ilişkileri ‘normalleşmeden stratejik iş birliğine taşıma’ arzusunu yansıtıyor. Azuz’a göre bu durum iki ülkenin bölgedeki ağırlığı nedeniyle çeşitli bölgesel konulara olumlu yansıyacak.

Sisi’nin basın toplantısında Ankara ile Şam arasındaki yakınlaşmayı memnuniyetle karşılamasının, Türkiye ve Suriye arasındaki meselelerin çözümünde Kahire ile Ankara arasında iş birliği olduğunu gösterdiğini belirten Dr. Azuz, “Mısır bu meselelerin birçoğunun uluslararası hukuk ilkelerine uygun olarak çözümünde önemli bir rol oynayabilir” dedi.

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde Türkiye meseleleri araştırmacısı olan Dr. Kerem Said de Mısır-Türkiye yakınlaşmasının Türkiye-Suriye yakınlaşmasını olumlu etkileyeceği görüşüne katılıyor. Said, Kahire ile Ankara'nın bölgenin iki ağır ülkesi olduğunu, bölgede geniş bir denge ve etkiye sahip olduklarını ve yakınlaşmalarının bölge için çözüm işaretleri taşıdığını belirtti.

Mısır-Türkiye yakınlaşmasından etkilenecek dosyaların başında Libya dosyasının geldiğini ve bunun seçimlerin hızlandırılması, askeri birlik ve istikrarın teşvik edilmesi temelinde ortak bir yaklaşıma yol açmasını umduklarını belirten Said, “Yakınlaşma ışığında Afrika Boynuzu'nda, özellikle de Somali'de iki ülkenin çıkarları ve bölgenin istikrarı açısından ortak düzenlemeler olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Nairobi'deki Doğu Afrika Çalışmaları Merkezi Direktörü Abdullah İbrahim, her iki ülkenin de Somali ve Doğu Afrika bölgesinde kendi çıkarları olduğunu ifade etti. İbrahim, ‘iki ülkenin çabalarını birleştirmeleri halinde Somali'nin toparlanma kabiliyetinin, güvenlik ve istikrarının artacağına, bölgenin savaş korkusundan kurtulacağına ve özellikle Doğu Akdeniz, Libya ve Filistin'deki durum gibi bölgesel krizlerin ele alınmasında niteliksel bir sıçrama yaşanacağına’ inanıyor.

Yakınlaşmanın Filistin davasının gidişatına yansıyacağına inanan Filistinli siyasi analist Eymen er-Rakab, “Mısır ve Türkiye arasındaki yakınlaşma Filistin davasına alışılmadık bir şekilde fayda sağlayacaktır. Bu, Arap ve uluslararası arenalarda destekleyici rollerin daha da güçlendirilmesini ve Filistin hakkının tüm arenalarda, özellikle de uluslararası alanda desteklenmesi için daha fazla ortak baskı uygulanmasını ve bundan taviz verilmesinin reddedilmesini gerektirecektir” ifadelerini kullandı.

Dr. Kerem Said, yakınlaşmanın Filistin devletinin kurulmasını destekleyen ortak bir vizyon ışığında ve Türkiye'nin Gazze'deki krizin insani yardım ve müzakere düzeyinde yönetilmesinde Kahire'ye verdiği kayda değer destekle ya da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Mısır'a yönelik son suçlamalarını reddetmesiyle Filistin davasının gidişatına olumlu yansıyacağına inanıyor.

Türk siyasi analist Taha Avde, “Yakınlaşma dosyaları arasında en büyük zorluk kuşkusuz Gazze dosyası olacak” dedi. Avde’ye göre Mısır ve Türkiye'nin ortak mutabakatı bu dosyadaki uluslararası çabalarını güçlendirecek. Zira Mısır ile Türkiye'nin ilişkileri ikili iş birliğinden bölgesel ortaklığa doğru ilerliyor.

Avde, “Türkiye-Etiyopya ilişkilerinin yanı sıra Doğu Akdeniz'deki Mısır-Yunanistan-Kıbrıs ilişkileri temelinde Mısır-Türkiye yakınlaşması, Kahire ile Addis Ababa arasındaki Rönesans (Nahda) Barajı krizinde ya da bir yandan Ankara, diğer yandan Atina ve Lefkoşa arasında olsun, her iki ülke için de çözümler ve hamleler getirebilir” dedi.

Libya dosyasına gelince, Libyalı siyasi analist Eyub el-Evceli, Mısır ve Türkiye'nin orada önemli oyuncular olduğunu, yeniden inşa projelerine sahip olduklarını ve yakınlaşmalarının, Merkez Bankası Başkanı’nın seçimiyle ilgili mevcut kriz de dahil olmak üzere birçok sorunun çözümünde yeni ufuklar açacağını belirtti. El-Evceli, Libya'da iki ülkeye yakın aktörlerin görüşlerini uzlaştırma, seçimlerin yapılmasını engelleyen konulara çözüm bulma ve herhangi bir çatışmayı önleme olasılığı olduğunu, ancak genel olarak Libya krizini çözmenin çok daha büyük bir mesele olduğunu ve bir gecede çözülemeyeceğini düşünüyor.

Sudanlı siyasi analist Muhammed Turşin'e göre Türkiye, Etiyopya ve Somali arasındaki arabuluculukta önemli bir rol oynayacak ve bu da Mısır'ın ve ulusal güvenliğinin yararına olacak. Ancak Turşin, ‘Türkiye'nin Rönesans Barajı üzerindeki etkisinin sınırlı olacağına’ inanıyor. Turşin, Sudan'ın barışı tesis etmesine ve kalkınma projelerini uygulamasına destek olmak için Mısır-Türkiye koordinasyonunu bekliyor.