YSK Başkanı Ahmet Yener: Deprem bölgesi de tüm Türkiye de 31 Mart 2024 seçimlerine hazır

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ahmet Yener, "Deprem bölgesi de tüm Türkiye de 31 Mart 2024 seçimlerine hazır. Martta deprem bölgesine gidip, geldiğimiz son noktanın tespitini yapacağız" dedi

YSK Başkanı Ahmet Yener (AA)
YSK Başkanı Ahmet Yener (AA)
TT

YSK Başkanı Ahmet Yener: Deprem bölgesi de tüm Türkiye de 31 Mart 2024 seçimlerine hazır

YSK Başkanı Ahmet Yener (AA)
YSK Başkanı Ahmet Yener (AA)

Yener, Anadolu Ajansının (AA) "Seçim 2024 Özel" yayınında, 31 Mart'ta yapılacak Mahalli İdareler Genel Seçimleri'ne ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Yargıtay ve Danıştay üyelerinden oluşan YSK'de, TBMM'de grubu bulunan 6 siyasi partinin de temsilcisinin bulunduğunu belirten Yener, siyasi parti temsilcilerinin, kurulun tüm toplantılarına katıldığını, görüşlerini ifade ettiğini ancak oy verme haklarının olmadığını söyledi.

Yener, YSK'nin, yaptığı toplantılar sonucunda kararlarını oy çokluğuyla aldığını ifade ederek, YSK'den sandık kuruluna kadar tüm aşamalarda siyasi partilerin temsilcilerinin yer aldığını, seçim süreci ve sistemin işleyişinin siyasi partilerle eş güdümle devam ettiğini vurguladı.

"Geçen yıl mayıs ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçimi ikinci tura kalınca 15 gün gibi kısa sürede ikinci seçimi yaptınız. Bu nasıl bir tecrübeydi?" sorusu üzerine Yener, bu durumun, Türk siyasi hayatında ilk kez gerçekleştiğini hatırlattı.

İkinci tura kalan adaylar kesinleştikten sonra öncelikli olarak oy pusulalarının basılması gerektiğini kaydeden Yener, 16 Mayıs sabahı itibarıyla oy pusulalarının basımına başladıklarını dile getirdi.

(AA)
(AA)

Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nin, hem yurt içinde hem de yurt dışında gerçekleştiğini, yurt dışındaki oy verme işleminin, 20 Mayıs 2023 tarihinde başlayıp 24 Mayıs 2023 tarihinde sona erdiğini anlatan Başkan Yener, şöyle konuştu:

Yani 16 Mayıs ila 19 Mayıs arasında 3 günlük bir sürede Azerbaycan'dan Amerika Birleşik Devletleri'ne, Kırgızistan'dan Çin'e, Özbekistan'dan Avustralya'ya, Türkmenistan'dan Almanya'ya, Mısır'dan Brezilya'ya kadar geniş bir coğrafyada oy pusulalarının basılması, diplomatik kargoların hazırlanması, uçuş planının yapılması gibi bir süreci Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle organize edip olağanüstü bir çalışmayla oy pusulalarının basımı ve ilgili merkezlere dağıtımı gerçekleşmiştir. 73 ülke, 151 temsilcilik, 16 merkez olmak üzere 167 nokta ve 46 gümrük kapısında bu işlemin gerçekleştirilmesinin ne kadar zor olduğunu ve bu işlemin gerçekleştirilmesi için nasıl bir çalışma gerektiğini kamuoyunun takdirlerine bırakıyoruz. Ayrıca yurt dışındaki ve gümrükteki oylar kullanıldıktan sonra 24 ve 27 Mayıs arasında yine 3 günlük sürede yurt dışından ve gümrüklerden ülkeye transferi de yine aynı şekilde planlanıp gerçekleştirilmiştir.

"Oy pusulalarının yurt dışına ulaştığı an rahat nefes aldığımız an"

Yener, oy pusulalarının gönderilmesi ve tekrar gelmesinde Dışişleri Bakanlığı personeli ile 6 günlük yoğun bir süreç yaşadıklarını belirterek, "Süreçte en önemlisi, bu oy pusulalarının gönderilmesi. Çünkü 20 Mayıs itibarıyla oy pusulaları basılıp gönderilmemiş olsa oy verme işlemi başlayamayacağı için seçimler de doğal olarak başlayamayacaktı. 3 günlük süre bizim için çok yoğun ve stresli bir ortamdı. İlk olarak oy pusulalarının yurt dışına ulaştığı an rahat nefes aldığımız andır." yanıtını verdi.

YSK Başkanı Yener, "YSK, 14 ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde Cumhuriyetimizin ilk yüzyılının son seçimlerini gerçekleştirdi. 31 Mart 2024'te de Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının ilk seçimlerini gerçekleştirecek. Yani bizler Cumhuriyetimizin ilk yüzyılının son seçimlerini ve ikinci yüzyılının ilk seçimlerini yapma şerefine nail oluyoruz. Bu da bizim için ayrı bir gurur kaynağıdır." dedi.

(AA)
(AA)

Seçimlere katılacak siyasi parti sayısı 35

Yerel seçimlerle ilgili 1 Ocak'ta seçim takviminin işlemeye başlamasıyla 2 Ocak'ta seçime katılacak siyasi parti sayısını 36 olarak ilan ettiklerini anımsatan Yener, sonradan Yenilik Partisi'nin seçimlere katılmayacağı kararını açıkladığını söyledi.

Ahmet Yener, "Şu an itibarıyla 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleşecek olan seçimlere katılacak siyasi parti sayısı 35'tir. Ayrıca bizim ilan ettiğimiz listede Büyük Türkiye Partisi olarak ismi geçen siyasi partimiz, süreç içerisinde ismini Ocak Partisi olarak değiştirdiği için bundan sonraki süreçte ve ilanlarımızda Büyük Türkiye Partisi'nin ismi, Ocak Partisi olarak geçecektir." diye konuştu.

Seçim takvimi süreçleri

Seçim takvimi süreçlerini de aktaran Ahmet Yener, takvim uyarınca, 4-17 Ocak arasında muhtarlıklarda askıda kalan seçmen listelerinde hata bulunması halinde seçmenlerin bu süre içerisinde ilçe seçim kurullarına müracaat ederek varsa yanlışlıkları giderebileceğini, bugünden sonra kayıtlarda herhangi bir düzenleme ya da düzeltme yapılmasının yasal olarak mümkün olmadığını bildirdi.

Siyasi partilerin aday listelerinin ve bağımsız aday olmak isteyenlerin başvurularını seçim kurullarına vermelerinin son gününün 20 Şubat 2024 saat 17.00 olduğunu belirten Yener, 27 Ocak'ta siyasi partilerin birleşik oy pusulasındaki yerlerinin belirlenmesi için kura çekileceğini anlattı.

Geçici aday listelerinin 23 Şubat'ta, kesin aday listelerinin ise 3 Mart'ta ilan edileceğini aktaran Yener, siyasi partilerin sandık kurulları için bildirecekleri isimler için son tarihin ise 24 Şubat olduğunu belirtti. Yener, seçim propagandasının 21 Mart'ta başlayacağını ve 30 Martta sona ereceğini kaydetti.

"Güvenlik tedbirlerinin alınması için tüm çalışmalarımız yapılmıştır"

YSK Başkanı Ahmet Yener, sorular üzerine seçim güvenliğine ilişkin de bilgi verdi.

Seçim güvenliğini sadece seçim günü olarak görmediklerini, seçim öncesi iş ve işlemlerle ilgili de seçim güvenliği hazırlıklarının yapıldığına işaret eden Başkan Yener, sandık kurullarında da yer alan siyasi parti temsilcilerinin tutulan tutanakları ıslak imza altına almasının ve bu tutanaklara ilişkin yasal itiraz, şikayet müesseselerinin bulunmasının, seçim güvenliğini sağlayan unsurlardan olduğunu vurguladı.

Yener, kurul olarak, gerekli tüm teknik hizmetlerin alınması, eksikliklerin giderilmesi için tüm kamu kurum ve kuruluşları ve belediyelerle yazışmaları yaptıklarını belirterek, oy verilen sandık alanlarından matbaalara kadar gerekli tüm yerlerde güvenlik tedbirlerinin alınması için tüm çalışmaların yürütüldüğünü bildirdi.

"Üzerimize düşen tüm tedbirleri aldık"

Başkan Ahmet Yener, YSK'nin, seçim günü verilerin girildiği, 7 gün 24 saat anlayışıyla sürekli izlenen, internete kapalı güvenli ağda hizmet veren Seçim Bilişim Sistemi'nin (SEÇSİS) kullandığını hatırlattı.

Yener, "SEÇSİS'de kullanılan donanım ve yazılımlarda mümkün olduğu kadar yerli ve milli ürünler tercih edilmekte, yabancı bir ürüne ihtiyaç duyulması halinde açık kaynak kodlu ürünler tercih edilmektedir. Ayrıca SEÇSİS, tüm parçalarıyla bağımsız kurumlar tarafından siber güvenlik testlerinden geçilmekte ve bu siber güvenlik testlerinin sonucunda alınan raporlar uyarınca gerekli çalışmalar, güncellemeler yapılmaktadır." bilgisini verdi.

Ahmet Yener, seçim öncesinde seçime katılma yeterliğine sahip siyasi partilerle deneme testleri yaptıklarını belirterek, şöyle konuştu:

Sanal ortamda test seçimleri yapılmakta. Veri akışında bir problem olup olmadığı konusunda bu testlerde alınan raporlar sonucunda siyasi partilerimizin varsa eksikliklerinin giderilmesi çalışmaları yapılmaktadır. 31 Mart 2024 tarihine kadar da yine siyasi partilerimizle deneme testlerimiz de gerçekleşecektir. 2023 yılındaki seçimler, Yüksek Seçim Kurulu teknik ekibinin ve HAVELSAN teknik ekibinin yapmış olduğu yeni veri merkezinde gerçekleşmiş ve 2023 seçimleri, oldukça başarılı bir şekilde yeni hizmete alınan veri merkezimizde sorunsuz olarak yapılmıştır. Biz üzerimize düşen tüm tedbirleri aldık. Siyasi partilerimizle de gerekli deneme testlerimizi yaptık. Bir sorun olacağını şu an itibarıyla düşünmemekteyiz.

"Seçmen kütükleri 9 veriyle kontrol ediliyor"

Seçmen kütükleri konusunda 2008'den beri Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğünün MERNİS sistemiyle entegre olarak çalışıldığını belirten Yener, yurt içi ve yurt dışı seçmen kütüğünün de 298 sayılı yasanın 33 ve 35. maddesindeki hükümler çerçevesinde Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nden alınan verilerle güncellendiği bilgisini paylaştı.

Bir kişinin seçmenlik sıfatını taşıyabilmesi için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması ve 18 yaşını ikmal etmiş olması gerektiğini vurgulayan Yener, "Seçmen kütükleri bizim '9 veri' dediğimiz veri ile kontrol edilmektedir. Bir kişinin birden fazla kaydının olup olmadığı, kamuoyunda mükerrerlik, 'ölü seçmenlere oy kullandırıldı', 'vatandaş olmayan kişiler oy kullandı' gibi algılar gerçeği yansıtmıyor. Her dönem için 9 bilgiyle bir kişinin kayıtlarının gerçek olup olmadığını kontrol etmekteyiz. Bunlar adı, soyadı, anne adı, baba adı, doğum yılı, doğum yeri, nüfusa kayıtlı olduğu il, nüfusa kayıtlı olduğu ilçe, adres numarası gibi bilgilerle sistem kendisini test etmektedir. Ayrıca bunun yanı sıra yaş kontrolü dediğimiz kontrolü yapmaktayız." ifadelerini kullandı.

Kısıtlı ya da hükümlülere, silah altında bulunanlara yönelik de kontrollerin sağlandığını, kamu hizmetinden yasaklı olup olunmadığı gibi bilgilerin de kontrol edildikten sonra kişinin seçmen niteliğine haiz olup olmadığının belirlendiğini anlatan YSK Başkanı Yener, "Kurulumuza bugüne kadar mükerrer ya da ölü seçmen kaydıyla ilgili olarak herhangi bir müracaat olmamıştır." dedi.

Yener, 4-17 Ocak tarihleri arasında vatandaşların kontrolü için askıda kalan seçmen listelerinin ayrıca yasal hükümler uyarınca seçimlere katılma yeterliliğine haiz tüm siyasi partilerle de paylaşıldığını belirterek, "Yani sistem ve seçmenlerin bilgilerinin doğru olup olmadığı siyasi partilerimizle paylaşılmakta ve varsa siyasi partilerimizin de kendileri açısından eksik gördükleri bir kayıt, hata, yasal prosedürler işletilerek kurul önüne kadar gelmekte ve varsa bir eksiklik ya da yanlışlık bunlar da kurul kararıyla düzeltilmektedir." şeklinde konuştu.

(AA)
(AA)

"Parlamentonun bu konuda bir yasal düzenleme yapması gerekir"

YSK Başkanı Ahmet Yener, "Türkiye ne zaman elektronik oya geçecek?" sorusuna şu cevabı verdi:

Elektronik seçimin Türkiye'de 298 sayılı yasa hükümleri uyarınca yurt dışı seçimler için uygulanması mümkün. Yasada bu konuda düzenleme var ancak bugüne kadar uygulanmamış. Bunun dışında Yüksek Seçim Kurulunun yapmış olduğu milletvekili, Cumhurbaşkanlığı ve mahalli idareleri seçimleri için elektronik oylama ile oy kullanmaya imkan veren bir yasal düzenleme söz konusu değil. Öncelikle parlamentonun bu konuda bir yasal düzenleme yapması gerekir. YSK olarak 14 ve 28 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleşen seçimlerden sonra bu konuda bir takım beyanatlarımız oldu. Bu beyanatlarımızdan sonra Ankara Üniversitesi Rektörümüzün bu konuya duyarlı yaklaşımı ile Ankara Üniversitesinin değerli hocalarıyla iki toplantı gerçekleştirdik ve süreç içerisinde de elektronik oylama ile ilgili olarak Ankara Üniversitesi ile bilgi paylaşımımız devam edecektir.

Cumhurbaşkanlığı, milletvekili ve mahalli idareler seçimlerinin yanı sıra siyasi partilerin il, ilçe ve büyük kongreleri ile odalar ve baroların seçimlerinin de YSK'nin gözetim ve denetiminde yapıldığını hatırlatan Yener, elektronik oylamanın, yasal bir düzenlemeyle pilot olarak siyasi partilerin veya odaların seçimlerinde uygulanıp, uygulamanın sonuçlarının değerlendirilebileceğini belirtti.

Yener, elektronik oylamanın hem getirisinin hem de götürüsünün olduğunu anlatarak, "'Getirisi nedir?' diyecek olursak, geçersiz oy oranının düşmesini sağlayabilir. Engelli seçmenlerin daha rahat oy kullanmasını sağlayabilir. Ama götürüsü dediğimiz husus özellikle hacklenme olayı, siber saldırı, manipüle edilebileceği gibi hususlar tartışılıyor. Dünyadaki örneklerde de bunun gündeme geldiğini görüyoruz." diye konuştu.

Yüksek Seçim Kurulunun 2014'te, elektronik seçimle ilgili yurt dışındaki uygulamalarla ilgili gözlemde bulunduğunu ancak daha sonradan bu konuda bir çalışma yapılmadığını ifade eden Yener, "Biz kurul olarak genel seçimlerden sonra akademik ve bilimsel çevrelerle ve bu konuya duyarlı teknolojik birimler ile gerekli çalışmaları yaptıktan, parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerimizle de görüşmeleri gerçekleştirdikten sonra, yurt dışındaki örnekleri de inceleyip bunun ülkemizde uygulanmasına ilişkin bir yol haritası çizmeye çalışacağız. Ama elbette ki yurt dışındaki seçimler haricinde bunun diğer seçim türleri konusunda uygulanıp uygulanmayacağındaki son takdir parlamentonundur.

(AA)
(AA)

"Martta deprem bölgesine gideceğim"

Başkan Yener, sorular üzerine, Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaşandığı illerdeki seçim hazırlıklarını hakkında da bilgi verdi.

31 Mart 2024'teki yerel seçim hazırlıklarıyla ilgili geçen hafta iki kurul üyesi, genel müdür ve genel müdür yardımcısının Hatay'a gittiğini hatırlatan Yener, "Hatay'da eksiklik bulunup bulunmadığı, gelinen aşamada hangi durumda olduğumuza yönelik çalışmalar yapıldı. İlerleyen süre içerisinde de tıpkı 2023'te gerçekleşen seçimler gibi personelimizin, kurul üyelerimizin ve benim deprem bölgesine gidip son durumun ne olduğuna bakıp konteyner, teknik donanım konusunda geldiğimiz son noktanın ne olduğunun tekrar bir tespitini yapacağız." dedi.

Bölgedeki okulların durumunu takip ettiklerini ifade eden Yener, seçime kısa bir süre kala bölgedeki okulların son durumunu tespit edip, konteyner ihtiyacı olması halinde bunların giderilmesini sağlayacaklarını söyledi. Yener, şöyle konuştu:

Aynı şekilde seçmenlerimizin kayıt olması ve oylarını rahatlıkla kullanabilmeleri için 2023'te gerçekleşen seçimlerdeki tedbirleri aynen bu seçimlerde de uygulamaktayız. Yani deprem bölgesinde yaşayıp diğer illerimize göç eden vatandaşlarımız, bu seçim döneminde bölgelerine dönmek istedikleri zaman, diğer bölgedeki seçmenlerimizde aradığımız elektrik, su, telefon faturası, kira sözleşmesi gibi belgeleri aramadan belirtmiş oldukları adreslere tescil işlemleri gerçekleştirilmekte. Seçmen kağıtlarının dağıtılmasında da yine 2023'te yapıldığı gibi gerekli tedbirler alınarak seçmen bilgi kağıtlarının da taşınması sağlanacaktır. Deprem bölgesi de tüm Türkiye de 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleşecek olan seçimlere hazır. 31 Mart 2024 tarihine kısa bir süre kala, mart ayı içerisinde tüm deprem bölgesinde tekrar bir inceleme yapacağız ve o anda, son haftalarda bölgeden, ilçe seçim kurullarımızdan, il seçim kurullarımızdan bize yansıyan bir talep olursa bunları da en kısa zamanda gerçekleştireceğiz. Şu an itibarıyla zaten, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile zaten temas halindeyiz. Bir sıkıntı olacağını şu an için öngörmüyoruz.

Yener, 31 Mart'ta gerçekleşecek seçimlerin tüm siyasi partilere, bağımsız adaylara ve Türk halkına hayırlı olmasını dileyerek, "Bu bir demokrasi şöleni. Bu şölende yarışanlar siyasi partilerimiz. Biz sadece bu yarışı yönetmekle görevliyiz. 2023'te olduğu gibi 2024'te de sağ duyunun hakim geleceğini ve sorunsuz bir seçim sürecinin yaşanacağına inanmaktayız." ifadelerini kullandı.



Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi
TT

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan, 19 Haziran 2025 tarihli mektubunda PKK’nin Fesih Kongresi’ne atıfla “varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketinin sona erdiğini” belirtti. Demokratik siyaset ve toplumsal barış vurgusu yapan Öcalan, “silahların gönüllüce bırakılmasını” talep etti. TBMM çatısı altında kurulacak komisyonun önemine dikkat çeken Öcalan, “Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmelidir” dedi.

İşte Öcalan’ın çağrısından öne çıkan bölümler:

“27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim”

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim. Tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘Kürdistan Devriminin Yolu’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir.

“Varlık tanındı, ana amaç gerçekleşti”

Öcalan, mektubunda PKK’nin kuruluş amacına işaret ederek bu amacın gerçekleştiğini belirtti:

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

“Silahları bırakın, mekanizmaları kurun”

Barış sürecinin somutlaşması için atılması gereken adımlara dikkat çeken Öcalan, mektubunda şunları kaydetti:

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır.

“Kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim”

Abdullah Öcalan, bireysel özgürlüğü kolektif özgürlük bağlamında ele alarak şu değerlendirmeyi yaptı:

Ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir.

“Demokratik Modernite Güçleri yeni evreye hazırlanmalı”

Öcalan, mektubunun son bölümünde yeni bir stratejik döneme işaret ederek şu çağrıyı yaptı:

Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim. Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Mektubun tamamı şöyle:

Değerli yoldaşlar

Komünalist yoldaşlık hareketimizin geldiği aşamayı, yaşadıkları somut durumu, sorun ve çözüm yollarına ilişkin kapsamlı bir mektupla tekraren de olsa açıklayıcı ve yaratıcı yanıtlar vermeyi, sizlere karşı etik bir görev saymaktayım.

27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim.

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim.

Gelinen nokta oldukça değerli ve tarihi nitelikte sayılmak durumundadır. Bu arada köprü ilişkide bulunan yoldaşların çabası aynı değerde ve takdire şayandır.

Tüm yaşanan gelişmeler sonunda tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘’Kürdistan Devriminin Yolu’’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir. Sadece Kürt tarihsel toplumu için değil, bölgesel ve küresel toplum için de tarihsel toplumsal bir içerik taşıdığına inanmaktayım. Tarihi manifesto geleneğinin başarılı bir örneğini teşkil ettiğinden kuşku duymamaktayım.

Tüm bu gelişmelerin İmralı’da gerçekleştirdiğim görüşmeler neticesinde yaşandığını açıkça belirtmek durumundayım. Görüşmelerin özgür irade temelinde yürütülmesine azami dikkat gösterilmiştir.

Varılan aşama, yeni adımlarla pratiğe geçmeyi gerekli kılmaktadır. Bu aşamanın ve gerekli adımların da tarihi nitelikte olduğunun önemle belirtilmesi, anlaşılması ve gereklerine bağlı kalınması, yol alınması açısından kaçınılmazdır.

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Miadını doldurma bu anlamdadır. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

Siyaset boşluk tanımayacağına göre, boşluk, Barış ve Demokratik Toplum başlıklı program, ‘’demokratik siyaset’’ stratejisi ve temel taktik olarak bütüncül hukukla doldurulmak durumundadır. Tarihsel nitelikte ve kader belirleyici bir süreçten bahsediyoruz.

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Kısır mantıklı, önce sen-ben kısırlığına düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Atılan adımların boşa çıkmayacağını biliyorum. Samimiyeti görüyor ve güveniyorum.

Dolayısıyla daha da pratik ve somut kilit açıcı adımlara geçilmeye çalışılmaktadır. Benim tarafımdan ileri sürülen tezlerin belli başlı olanları şunlardır:

Herkesin üzerine düşeni yapması, Barış ve Demokratik Toplum hedefine ulaşılması, pozitif entegrasyonalist bir perspektifle mümkündür. Tüm anlatılanlardan çıkarılan sonuç: PKK ulus devletçi bir amaçtan vazgeçmiş, bu temel amaçtan vazgeçişle birlikte temel savaş stratejisinden de vazgeçmiş, varlığını sona erdirmiştir. Gelinen tarihi noktanın daha da ileriye götürülmesi beklenmektedir.

Gerek TBMM ve komisyon için anlam ifade edecek, gerek kamuoyundaki şüpheleri giderecek ve sözümüzün gereğini karşılayacak şekilde silahların bırakılmasını, ilgili çevre ve kamuoyuna açık olarak temin etmeniz doğal karşılanmalıdır. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır. Silah bırakmaya ilişkin detaylar belirlenecek ve hızlıca hayata geçirilecektir.

Meclisin çatısı altında bulunan DEM, diğer partilerle birlikte bu sürecin başarıya ulaşması için üzerine düşeni yapacaktır.

Bu arada tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir şart olarak benim özgür kalma durumuma gelince; biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir. Bu eğilimin gereğine bağlı kalınacağı tabidir. 

Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.

Son günlerde bölgede yaşanan gelişmeler, attığımız bu tarihi adımın önemini ve aciliyetini açıkça teyit ediyor.

Sürece yönelik her türlü eleştiri ve önerilerinizi, katkılarınızı dört gözle beklediğimi belirtmeliyim. Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim.

Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Daimi yoldaşça selam ve sevgiyle kalın.

19 Haziran 2025 / Abdullah Öcalan

Independent Türkçe