Akdeniz'de Mısır ile Türkiye arasındaki deniz sınırlarını çizme şansı nedir?

Erdoğan’ın Kahire’yi ziyaret etmesi bekleniyor

 Mısır, Akdeniz’deki sondaj çalışmalarını genişletmek için çalışıyor (Mısır Petrol Bakanlığı)
Mısır, Akdeniz’deki sondaj çalışmalarını genişletmek için çalışıyor (Mısır Petrol Bakanlığı)
TT

Akdeniz'de Mısır ile Türkiye arasındaki deniz sınırlarını çizme şansı nedir?

 Mısır, Akdeniz’deki sondaj çalışmalarını genişletmek için çalışıyor (Mısır Petrol Bakanlığı)
Mısır, Akdeniz’deki sondaj çalışmalarını genişletmek için çalışıyor (Mısır Petrol Bakanlığı)

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ay Mısır’a yapacağı ziyarete ilişkin bilgilere paralel olarak, iki ülkenin Doğu Akdeniz’deki deniz sınırlarını çizmeyi başarma şansına ilişkin sorular gündeme geldi. Bu, Kahire ile Ankara arasında yıllar süren kopukluğun ardından yaşanan mevcut yakınlaşmaya rağmen henüz çözülemeyen sorunlardan biri.

Bloomberg Ajansı’nın haberine göre geçtiğimiz yıl Mısır-Türkiye ilişkilerini normalleştirme hızının artması ve Sisi ile Erdoğan’ın geçen eylül ayında Yeni Delhi’deki G20 zirvesi toplantılarının oturum aralarında görüşmesinin ardından, Erdoğan 14 Şubat’ta Kahire'yi ziyaret etmeyi planlıyor. Bu, 10 yıldan fazla bir süre sonra Erdoğan’ın Mısır’a yapacağı ilk ziyaret olacak.

Mısır, son on yılda başta Kıbrıs ve Yunanistan olmak üzere bölge ülkeleriyle ikili ilişkilerini güçlendirerek, Doğu Akdeniz bölgesindeki katılımını genişletmeye çalıştı. Bu çerçevede üç ülkenin liderleri arasında defalarca görüşmeler yapılırken, 2019 yılında Mısır, Yunanistan, Güney Kıbrıs, İtalya, Ürdün, Filistin ve İsrail’in katılımıyla Doğu Akdeniz Gaz Forumu kuruldu.

Mısır, Ağustos 2020’de, Yunanistan yetkilileri ile birkaç yıl süren kapsamlı görüşme ve müzakerelerin ardından, iki ülke arasında serbest ekonomik bölgenin belirlenmesi de dahil olmak üzere deniz sınırlarını çizmek için bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma, dönemin Dışişleri Bakanı Samih Şukri tarafından ‘iki ülkenin ümit verici petrol ve gaz rezervlerinden faydalanmak için ilerleme kaydetmesine olanak sağlayacak’ bir anlaşma olarak nitelendirildi. Türkiye ise bu anlaşmaya karşı çıktı.

Şarku’l Avsat’a konuşan El-Ehram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden araştırmacı Dr. Kerem Said’e göre Mısır-Türkiye mutabakatı, deniz sınırlarının çizilmesine ilişkin düğümlerin çözümüne destek olabilir. Said, Mısır’ın Yunanistan ile deniz sınırlarını çizdiği sırada, her ne kadar Türkiye ile siyasi anlaşmazlıklar yaşasa da net bir şekilde Türk haklarını dikkate aldığını söyledi.

Said değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Ticaret hacmini yıllık 11 milyar doların üzerine çıkaran Mısır ve Türkiye’deki yetkililer arasında sorunların aşılması ve ikili ilişkilerin güçlendirilmesi arzusu var. Türkiye’nin sorunları, çeşitli taraflar için kazan-kazan çözümleri arayarak ele alma yaklaşımı, bu dosyadaki birçok karışıklığı çözecek fikir birliğine ulaşılmasına yardımcı olacaktır.”

Enerji Mühendisliği Öğretim Görevlisi Dr. Ramazan Ebu el-Ala ise ‘Türkiye ile sınırın çizilmesi meselesinin, kısa sürede tamamlanması oldukça zor olan çeşitli boyutları olduğu’ görüşünde. Zira Mısır ile Kıbrıs arasında 2003’ten sonra imzalanan deniz sınırı çizme anlaşmasının ve Kıbrıs ile İsrail arasında imzalanan sınır çizme anlaşmasının yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.

Türkiye, deniz sınırlarının belirlenmesinde temel hukuki referans sayılan 1982 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni imzalamayı reddetti. Bu sözleşme, diğer ülkeler gibi Yunan adalarına, Türkiye’den sadece birkaç kilometre ve Atina’dan yaklaşık 500 kilometre uzaklıktaki ıssız kayalık masifler de dahil olmak üzere, tam ekonomik bölge hakkı veriyor.

ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu’nun 2010’da yaptığı bir araştırmaya göre, Akdeniz’e kıyısı olan Mısır, Lübnan, Suriye, Filistin, Türkiye ve İsrail’in paylaştığı Şam Havzası’nın toplam doğal gaz rezervi 3. 450 milyar metreküp ve petrol rezervi 1,7 milyar varil olarak belirlenmiş ve bu, bölgede deniz enerjisi keşif sahalarının genişletilmesine ilgiyi artırmıştı.

Ebu el-Ala, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, tüm ülkeler için adaletin sağlanması amacıyla sınırların çizilmesine yönelik açık bir mekanizma ile tüm ülkelerin mutabakata varması gerektiğini ve bu meselenin sadece Mısır ve Türkiye ile sınırlı olmadığını söyledi. BM Sözleşmesi’ne göre adil bir şekilde sınırların çizilmesinin, birden fazla ülke tarafından paylaşılan ve uluslararası alanda tanınan birçok bölge oluşturacağına işaret etti.

Türkiye, uluslararası alanda tanınan Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile deniz sınırlarını çizmek üzere bir anlaşma imzalamıştı. Ancak anlaşma Mısır ile başta Kıbrıs ve Yunanistan olmak üzere birçok ülke tarafından deniz sınırlarıyla çatıştığı için reddedildi. El-Ehram Merkezi’ndeki araştırmacı, Türk-Yunan yakınlaşmasının ve Ankara’nın komşularıyla olan anlaşmazlıkları ortadan kaldırmaya geri dönmesinin, Mısır’ın, Ankara ile Atina arasında arabulucu bir rol oynayıp, üç ülke arasında ortak çıkarlara hizmet edecek şekilde deniz sınırının çizilebileceğini söyledi. Ancak Dr. Ramazan Ebu el-Ala, Libya ile deniz sınırlarının çizilmesi konusunda bile tartışma ve müzakere için daha fazla zaman gerektiren temel farklılıklar olduğuna dikkat çekiyor. Ramazan Ebu el-Ala gelecekte çatışma yaşanma ihtimalini ortadan kaldırmak için Libya, Yunanistan, Türkiye ve Mısır sınırları arasındaki temas noktalarının yeniden tanımlanması gerektiğini vurguluyor.



Rapor: İsrail, Türkiye tarafından denetlenen Suriye üslerini vurarak bölgesel çatışma riskini artırdı

 İsrail'in Suriye'nin orta kesimindeki Hama askeri havaalanına düzenlediği hava saldırısının ardından hangarın dışında yıkımı inceleyen bir adam (AFP)
 İsrail'in Suriye'nin orta kesimindeki Hama askeri havaalanına düzenlediği hava saldırısının ardından hangarın dışında yıkımı inceleyen bir adam (AFP)
TT

Rapor: İsrail, Türkiye tarafından denetlenen Suriye üslerini vurarak bölgesel çatışma riskini artırdı

 İsrail'in Suriye'nin orta kesimindeki Hama askeri havaalanına düzenlediği hava saldırısının ardından hangarın dışında yıkımı inceleyen bir adam (AFP)
 İsrail'in Suriye'nin orta kesimindeki Hama askeri havaalanına düzenlediği hava saldırısının ardından hangarın dışında yıkımı inceleyen bir adam (AFP)

Reuters'a konuşan dört kaynak, İsrail'in bu hafta hava saldırıları düzenlemesinden önce Türkiye'nin, planlanan ortak savunma anlaşmasının bir parçası olarak asker konuşlandırabileceği Suriye'deki en az üç hava üssünü incelediğini söyledi.

Bombardıman, aralık ayında eski Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesinden sonra İslamcıların liderliğinde yeni bir hükümetin kurulduğu Suriye konusunda iki güçlü bölgesel ordu arasında potansiyel bir çatışmaya işaret ediyor.

Türkiye tarafından denetlenen üç bölgeye çarşamba akşamı yapılan ve ağır bombardımanı da içeren İsrail saldırıları, Ankara'nın Suriye'de artan askeri varlığının, İsrail'i tehdit etme amacı taşımadığı konusunda Washington'a güvence verme çabalarına rağmen gerçekleşti.

 İsrail'in Suriye'ye düzenlediği son baskınlardan biri (Reuters)İsrail'in Suriye'ye düzenlediği son baskınlardan biri (Reuters)

Esed'in yerine geçen İslamcılar, sınırında bir İslamcı varlığından korkan ve Türkiye'nin ülkede artan etkisini sınırlandırması için ABD'ye baskı yapan İsrail'i endişelendirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Esed'e karşı muhalif güçlerin uzun süredir destekçisi olan Ankara, Suriye'nin merkezinde yeni Türk üsleri ve ülkenin hava sahasını kullanabilecek potansiyel bir ortak savunma anlaşması da dahil olmak üzere, yeniden yapılandırılmış bir Suriye'de kilit bir rol oynamaya hazırlanıyor.

 İsrail'in 2023 yılında Suriye'ye düzenlediği saldırılardan (Arşiv- Reuters)İsrail'in 2023 yılında Suriye'ye düzenlediği saldırılardan (Arşiv- Reuters)

Bölgedeki bir istihbarat yetkilisi, iki Suriyeli askeri kaynak ve konu hakkında bilgi sahibi bir başka Suriyeli kaynak, hazırlıkların bir parçası olarak Türk askeri heyetlerinin son birkaç hafta içinde Suriye'nin Humus vilayetindeki T4 ve Palmira hava üsleri ile Hama vilayetindeki ana havaalanını ziyaret ettiğini söyledi.

Adlarının açıklanmaması kaydıyla konuşan kaynaklar, daha önce haber verilmeyen bu ziyaretleri değerlendirdi.

Bölgedeki bir istihbarat yetkilisi, Türk ekiplerinin iki üste pistlerin, hangarların ve diğer altyapının durumunu değerlendirdiğini belirtti.