Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye kendi 5. nesil savaş uçağını üretme yolunda çok kritik bir eşiği geride bıraktı

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye, kendi 5. nesil savaş uçağını üretme yolunda çok kritik bir eşiği daha geride bıraktı. Bugün milli muharip uçağımız KAAN ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi" dedi

Recep Tayyip Erdoğan (AA)
Recep Tayyip Erdoğan (AA)
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye kendi 5. nesil savaş uçağını üretme yolunda çok kritik bir eşiği geride bıraktı

Recep Tayyip Erdoğan (AA)
Recep Tayyip Erdoğan (AA)

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisince Zafer Meydanı'nda düzenlenen mitingde konuştu.

Erdoğan, partisince Zafer Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Afyonkarahisar'ın milli mücadelede vatanın istiklali, milletin bekası için canını ortaya koyarak borcunu ödemiş bir şehir olduğunu belirtti.

Kocatepe'de destan yazan, istiklalin düğümünü çözen Afyonkarahisar için ne söyleseler eksik kalacağını ifade eden Erdoğan, şahsı ve Cumhur İttifakı adına kente teşekkür borçlarının olduğunu söyledi.

Mayıs ayında yapılan seçimlerde cumhurbaşkanlığında ve milletvekilliğinde yüzde 64 gibi rekor bir oyla kendilerine destek verdiği için Afyonkarahisarlılara teşekkür eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Dün milli mücadelede vatan müdafaasıyla destan yazan Afyon, bugün de milli iradeye sahip çıkarak yeni bir destana daha imza attı. Rabb'im muhabbetimizi, dayanışmamızı daim eylesin. Biliyorsunuz, biz partimizi kurarken nereden yola çıktık? Afyonkarahisar'dan yola çıktık. Hamdolsun bugüne kadar girdiğimiz tüm seçimlerde sizlerin güçlü ve sarsılmaz desteğini hep yanımızda hissettik. Bizi yalnız bırakmadınız, önümüze çıkartılan engelleri sizlerle birlikte aştık. Demokrasimizi, vesayetçilere karşı birlikte koruduk, emperyalistlerin oyunlarını sizlerle bozduk. Terör örgütlerinin başını sizlerle ezdik, Türkiye Yüzyılı'nın temellerini yine sizlerle attık.

"Afyon'un yeni bir destanla yine farkını göstereceğine inanıyorum"

31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri'ne 38 günün kaldığını ve bir kez daha sandık başına gidileceğini anımsatan Erdoğan, şunları söyledi:

Tıpkı 14-28 Mayıs seçimlerinde olduğu gibi yine çok kritik tercihlerde bulunacağız. Afyon'un 31 Mart seçimlerinde yeni bir destanla yine farkını göstereceğine inanıyorum. Merkezi ve ilçeleriyle Afyon bir kez daha tercihini AK Parti'den ve Cumhur İttifakı'ndan yana yapacaktır, buna inanıyorum. Milli Mücadele'yi nasıl Cumhuriyetimizle taçlandırdıysak, birer yıl arayla yaşadığımız seçimlerle de Türkiye Yüzyılı'nın başladığını tüm dünyaya müjdeliyoruz. Cumhuriyetimizin ilk yüz yılı, kuruluş ve sonrasında yaşadığımız sancıların asrıydı. Geçtiğimiz 21 yılda, ülkemize kazandırdığımız demokrasi ve kalkınma atılımlarıyla bu ilk asrın eksiklerini önemli ölçüde telafi ettik. Türkiye Yüzyılı adını verdiğimiz Cumhuriyetimizin ikinci asrı ise sadece yükselişin değil ülkemizi ve milletimizi zirvede hak ettiği yere çıkartmanın asrı olacaktır.

"Memnuniyet esaslı yönetimlerle şehirlerimizi geleceğe hazırlayacağız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Yüzyılı yürüyüşlerini şehirlerdeki belediyecilik hizmetlerini de kapsayacak şekilde gerçekleştirmek istediklerini dile getirdi.

Vatandaşların önüne "gerçek belediyecilik" dedikleri bir programla çıktıklarına dikkati çeken Erdoğan, bu programın öncelikle afetlere dayanıklı, dirençli, sağlam yerleşim yerleri inşa etmek üzerine kurulu olduğunu ifade etti.

Türkiye Yüzyılı şehirlerini yeni nesil dijital teknolojilere uygun altyapılarla yöneteceklerine işaret eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

Çocuklar, yaşlılar, engelliler, gençler ve kadınlar başta olmak üzere vatandaşlarımızın tamamının hayatına dokunan hizmetler, elbette bizim vazgeçilmez adımlarımız olacaktır. Bunun için tüm unsurlarıyla aile müessesesini güçlendireceğiz. Evlatlarımızı çağın her türlü sapkın akımlarından koruyacak, milli ve manevi değerlerimize teçhiz edilmiş nesiller yetiştirecek bir anlayışla programlarımızı hayata geçireceğiz. Şehirlerimizi çevreye ve tabiata duyarlı, estetikle biçimlenmiş, tarihi, kültürel ve doğal zenginlikleri korunmuş, huzurlu, güvenli yerleşim yerleri olarak geliştireceğiz. Katılımcı, kaliteli, memnuniyet esaslı yönetimlerle şehirlerimizi geleceğe hazırlayacağız. Türkiye Yüzyılı bayrağını, siyasi, ekonomik, askeri her alanda yükseltirken şehirlerimizin de buna ayak uydurmasını sağlayacağız. Önümüzdeki 31 Mart seçimlerinde milletimizin tercihini gerçek belediyecilikten yana yaparak Türkiye Yüzyılı vizyonumuza destek vereceğine inanıyorum.

Muhalefetin parti içi iktidar kavgaları dışında hiçbir şeyle ilgilenmediğini, dün baş tacı ettiğini bugün yerin dibine sokmaktan çekinmediğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Türkiye'nin sorunlarına çare olacak, şehirlerimizin sıkıntılarını giderecek doğru düzgün tek bir önerileri dahi yok. Milletten ve siyasetin temel değerlerinden öyle kopuklar ki belediye başkan adaylarını dahi vatandaşa değil, nereye soruyorlar? Yapay zekaya soruyorlar. Yapay zeka kimi uygun görürse, kimi seçerse, bunlara neyi emrederse bu acemiler de milletin karşısına 'işte adayımız' diyerek onu çıkarıyorlar. Sonra bir de utanmadan millete, 'adaylarımıza tıpış tıpış oy vereceksiniz' dayatmasında bulunuyorlar. Ne diyelim, Allah bunlara akıl fikir, CHP'li kardeşlerimize de sabır versin. Bırakın yeni projelerle milletin huzuruna çıkmayı adaylarını bile ellerine, yüzlerine bulaştırmadan belirleyemeyenlerden ne ülkeye hayır gelir ne de genel başkanı oldukları partiye hayır gelir. Nitekim bir önceki seçimlerde yaptıkları gibi gittiler Kandil güdümünde siyaset yapanlarla iş tuttular, al gülüm ver gülüm pazarlığa giriştiler. Hatalarından ders almak yerine sırf şahsi kariyerleri için bölücü örgütün uzantılarıyla demlenmeyi tercih ettiler.

(AA)
(AA)

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde milletin sandıkta verdiği mesajı okumayanların 31 Mart'ta bu sefer milletin tokadını yemekten kurtulamayacaklarını söyledi.

Kelime oyunlarıyla gerçekleri gizleyebileceklerini zannedenlerin, milletin ferasetini hafife almanın ne demek olduğunu 31 Mart'ta sandıklar açılınca bir kez daha göreceğini belirten Erdoğan, "Biz de kelime hokkabazlıklarının arkasına saklanmaya çalışılan hakikatleri insanımıza anlatmaktan geri durmayacağız." diye konuştu.

"Milletimizin bağrına basacağına yürekten inanıyoruz"

"AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak rakiplerimizin bu içler acısı haline bakıp da asla rehavete katılmıyoruz" diyen Erdoğan, bu tablonun sorumluluklarını daha da arttırdığını ve kendilerine oy verenlerle birlikte siyasi tercihi farklı vatandaşlara da el uzatmaya, onların da hislerine tercüman olmaya, sesine kulak vermeye, beklentilerini karşılamaya çalıştıklarını vurguladı.

Sadece seçim beyannamelerini değil, milletin huzuruna çıkaracakları başkan adaylarını tespit ederken de bu hassasiyetle hareket ettiklerini aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:

Kuşatıcı, kucaklayıcı, nitelikli, vizyoner ve toplumun tüm kesimlerini temsil eden adaylar olmasına özellikle dikkat ettik. Milletimizin de belediye başkan adaylarımızı bağrına basacağına yürekten inanıyoruz. Şimdi burada öyle bir ses vermenizi istiyorum ki Ege'den Akdeniz ve Karadeniz'e kadar duymayan kalmasın.

Alandakilere "31 Mart'ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için hazır mıyız? 31 Mart'ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için kararlı mıyız? 31 Mart'ta gerçek belediyeciliği tercih ediyor muyuz? Bunun için seçim gününe kadar kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Büyük ve güçlü Türkiye vizyonumuza sıkı sıkıya sahip çıkmaya var mıyız? Seçim akşamı Afyon ile birlikte Türkiye haritasını Cumhur İttifakı'nın renkleriyle boyamaya var mıyız?" diye soran ve "Evet" yanıtını alan Erdoğan, "Rabb'im hepinizden razı olsun." dedi.

"Belediyecilik hesap kitap işidir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim meydanının er meydanı olduğunu vurgulayarak, "İster genel seçim ister yerel seçim olsun milletimiz, karşısına çıkan adaylara bakar, sandıkta da kararını ortaya koyar. Adayları değerlendirirken tabii sadece boyuna posuna bakmayıp, bu adayların şehrine ve kendi hayatına ne gibi katkısı olacağının, eser ve hizmet konusunda nasıl performans sergileyeceğinin hesabını yapar." dedi.

Türk siyasetinde geçmişte kaldığını ümit ettikleri ama hala kalıntılarına şahit oldukları kötü alışkanlıklar bulunduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

Milletimizin karşısına çıkan adaylardan bazıları öyle hesapsız, kitapsız, öyle ölçüsüz vaatlerle kendini göstermeye çalışıyor ki bazen insan şaşıp kalıyor. Türkiye bir önceki seçimlerde, her konuda atıp tutan, sonra da verdiği sözleri inkar eden zübük siyasetçi tiplerini gördü, tanıdı. Eski Türkiye'de ülkemizin hazine değerindeki yıllarını heba ve imkanlarını çarçur edenleri de en iyi sizler biliyorsunuz. Aynı şekilde belediyelerde de şehrine yıllar kaybettiren başkanlar oldu. Halbuki belediyecilik hesap kitap işidir, bütçeniz bellidir, ihtiyaçlar bellidir, imkanlar bellidir, hepsini bir araya getirip en ideal eser ve hizmet planlamasını yaparsınız. Hükümet olarak biz de elinde doğru dürüst programı, projesi olan belediyeleri, bakanlıklarımız vasıtasıyla destekleriz. Afyon'dan 81 vilayetimizdeki vatandaşlarımızın tamamına sesleniyorum. Her konuda atıp tutan adayları kendi haline bırakın. Varsın onlar kendi tiyatrolarını çevire dursunlar, Afyon'da başka, Ankara'da başka konuşanlardan bu şehre hayır gelmez. Siz, sandıktan şehrinize aşkla hizmet edecek, eser kazandıracak adayları çıkarmaya bakın. Günümüzde vakit en kıymetli hazine haline geldi.

(AA)
(AA)

"Ülkemizin de şehirlerimizin de kaybedecek tek bir günü yoktur"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK gençler ve AK kadınlarla gurur duyduğunu belirterek, "Biz buralara sizlerle geldik. Ülkemizin de şehirlerimizin de kaybedecek tek bir günü yoktur. Kimin geçmişte ne olduğu değil, asıl bugün nerede durduğu önemlidir. Şehirlerimize herhangi bir eser veya hizmet kazandırmak yerine sırf bize kaybettirmek amacıyla ortaya dökülen enaniyet abidelerine itibar etmeyin." dedi.

Partiyi kurduklarında hangi heyecan ve azimle yola çıktılarsa bugün de aynı şekilde yola devam ettiklerini vurgulayan Erdoğan, yolunu kaybedenlerin, yolunu değiştirenlerin, yolunu şaşıranların tercihlerinin kendilerini ilgilendirdiğini, bunları, nazarıdikkate almadıklarını sadece işlerine odaklandıklarını, Türkiye Yüzyılı'nın hazırlıklarını yaparken en büyük güç kaynaklarının 21 yılda ülkeye ve şehirlere kazandırdıkları olduğunu kaydetti.

Erdoğan, partisince Zafer Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, bugün Türk savunma sanayinin gurur günlerinden birinin daha yaşandığını, Milli muharip uçağı KAAN'ın ilk uçuşunu bu sabah başarıyla gerçekleştirdiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "KAAN'ı görüyorsunuz değil mi? Daha neler gelecek neler? İnsansız uçakları yaptık mı? Akıncı'yı yaptık mı? Daha durun bakalım, neler gelecek neler? Kızılelma'yı yaptık mı? Bu Kızıl Elma var ya F16'nın taşıdığı bombayı taşıyor. Eyvallah, daha yapacağız." ifadelerini kullandı.

KAAN'ın F16 gibi olduğunu dile getiren Erdoğan, "Böylece Türkiye, kendi 5. nesil savaş uçağını üretme yolunda çok kritik bir eşiği daha geride bıraktı. Ne demişlerdi? 'Yapamazlar.' Bu özgüven fukaralarına, 'parçası kalorifer peteğine benziyor' diyen hazımsızlara, ilk andan itibaren KAAN projesini baltalamaya çalışan işbirlikçilere rağmen milli muharip uçağımız hamdolsun bugün göklerle buluştu. Rabb'im emeği geçen herkesten razı olsun. Dosta güven düşmana korku salan KAAN'ımızın diğer testlerini de süratle tamamlamak için çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Önümüzdeki dönemde savunma sanayinde milletimize yeni müjdeler vermeyi sürdüreceğiz." diye konuştu.

Erdoğan, daha sonra kentte, 21 yılda yapılan güncel rakamla 139 milyar lira tutarındaki yatırımları anlattı.

Eğitimde 3 bin 54 adet yeni derslik inşa edildiğini, ikinci devlet üniversitesi olarak Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesinin kurulduğunu belirten Erdoğan, 11 bin 217 kişi kapasiteli yüksek öğrenim yurt binaları yaptıklarını kaydetti.

Erdoğan, 59 spor tesisi yapıldığını, sosyal yardımlarda Afyonkarahisarlı ihtiyaç sahibi vatandaşlara toplam 5 milyar lira tutarında kaynak aktarıldığını ifade etti.

Sağlıkta yatak kapasitesi 1885'i bulan 23 hastane dahil 53 sağlık tesisi yapıldığını belirten Erdoğan, Bolvadin ve Emirdağ Devlet Hastaneleriyle birlikte 9 sağlık tesisinin yapımının sürdüğünü dile getirdi.

(AA)
(AA)

"Afyon-Uşak yolu onarımını seneye inşallah tamamlıyoruz"

TOKİ'nin 10 bin 456 konutu tamamlayıp vatandaşların hizmetine sunduğunu aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

1820 sosyal konutun yapımına devam ediyoruz. Afyon'daki 11 millet bahçesinden üçünü bitirdik, beşinin yapımı, üçünün projelendirmesi sürüyor. Kentsel dönüşümde, şehrimizde riskli yapı olarak belirlediğimiz 2 bin 159 bağımsız bölümün dönüşümünü gerçekleştirdik. İktidara geldiğimizde Afyon'da sadece bir adet atık su arıtma tesisi varken bugün 16 adet atık su arıtma tesisiyle belediye nüfusunun yüzde 86'sına hizmet veriyoruz. Fakat ulaştırmada 2002 yılına kadar Afyonkarahisar'a 54 kilometre bölünmüş yol yapılmıştı. Biz bunu 592 kilometreye çıkardık. Afyon'u Denizli, Uşak, Burdur, Isparta, Kütahya ve Konya ile bölünmüş yollarla bağladık. Yapımı süren pek çok yol projemiz var. Ayrıca Afyon-Uşak yolu onarımını seneye inşallah tamamlıyoruz. Şehir sınırları içerisindeki demir yollarının tamamını yeniledik, gar binasını restore ettik. Ankara-Afyonkarahisar-İzmir yüksek hızlı tren hattının yapımı devam ediyor. Etap etap hizmete girecek bu hattın tamamı bittiğinde Afyonkarahisar-Ankara arası 1,5 saate, Afyonkarahisar-İstanbul arası 3,5 saate Afyonkarahisar-İzmir arası iki saate düşecek. Tarım ve ormanda, Afyonkarahisar'a 43 baraj, 28 gölet, 56 içme suyu tesisi, 95 sulama tesisi, 2 arazi toplulaştırma projesi, 232 taşkın koruma tesisi, 3 yer altı depolama ve 4 atık su arıtma tesisi kazandırdık.

Son 20 yılda inşa edilen sulama projeleriyle Afyonkarahisar'da 732 bin dekar araziyi sulamaya açarak yıllık 5,5 milyar lira zirai gelir artışı sağladıklarını ifade eden Erdoğan, yapımı süren 8 barajla 25 bin dekar araziyi daha suya kavuşturacaklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Afyonlu çiftçilerimize 41 milyar lira tutarında tarımsal hibe desteği verdik. Sanayi ve teknolojide Afyon'a 3 yeni organize sanayi bölgesi, bir teknopark, bir araştırma geliştirme merkezi kurduk. İstihdamı desteklemek için Afyon'daki işverenlere toplam 3 milyar lira tutarında prim teşviki verdik. Enerjide 137 bin abonesi bulunan ilimizin 19 ilçe ve beldesine doğal gaz arzını sağladık. Önümüzdeki dönemde Bayat, Kızılören ve Hocalar'ın da aralarında olduğu 14 ilçe ve beldemize doğal gaz arzını sağlayacağız." dedi.

Daha sonra yapılan yatırımlara ve hizmetlere ilişkin video gösterildi.

Konuşmasına devam eden ve yerel seçimlere 38 gün kaldığını hatırlatan Erdoğan, "31 Mart akşamı Afyon ne diyecek? Ben size güveniyorum. Size inanıyorum." diye konuştu.

Şehre yapılan yatırımların anlatmakla bitmediğini dile getiren Erdoğan, "Mevlana Hazretleri ne güzel söylemiş, 'Kamil odur ki koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser.' Biz de milletimizin gönlünde eserlerimizde, hizmetlerimizde, projelerimizde, hoş bir seda bırakmak için çalıştık, çalışıyoruz. Unutmayın Ziya Paşa ne diyor, 'Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.' Eser ve hizmet yarışında kimse bizimle boy ölçüşemez." ifadelerini kullandı.

(AA)
(AA)

Erdoğan, ilerleyen yıllarda ülkenin tamamıyla birlikte, Afyonkarahisar'ı da yeni yatırımlarla güçlendirmeyi, kalkındırmayı sürdüreceklerini belirtti.

İl ve ilçe belediye başkan adaylarını belirlerken, gelecekte Afyonkarahisar'ı ulaştırmak istedikleri hedeflere en büyük katkıyı verecek isimler olmasına özellikle hassasiyet gösterdiklerini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

Biz de her zaman adaylarımızın yanında yer alacak, belediye başkanlarımızı destekleyeceğiz. Kardeşlerim unutmayın, şu anda Cumhur İttifakı iktidar mı? Bir belediye düşünün ki kiminle hareket edecek? Cumhur İttifakı'yla. Demlenenler varsın demlensin. Biz işimize bakacağız. Sizlerin adaylarımıza merkezde ve ilçelerde, beldelerde çok güçlü destek vereceğinize inanıyorum.

"31 Mart'ta gerçek belediyecilikle yola devam diyor muyuz? Cumhur İttifakı'na destek veriyor muyuz?" sorularına alandakilerin verdiği "evet" yanıtının ardından Erdoğan, "Rabb'im hepinizden razı olsun." dedi.

Mitingden notlar

Miting alanında, "Hazırız, kararlıyız", "Türkiye Yüzyılının mimarı, Afyonkarahisar sana sevdalı" yazılı pankartlar ile AK Parti ve Türkiye Yüzyılı amblemleri yer aldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından ilçe belediye başkan adaylarını alfabetik sıraya göre çağırarak tanıttı.

Mitinge, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Afyonkarahisar Belediye Başkan adayı Hüseyin Ceylan Uluçay, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile milletvekilleri katıldı.

Erdoğan, mitinglerde kullandığı tırın içerisinde yer alan haritada, Afyonkarahisar'ın üzerini raptiyeyle işaretledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mitingin ardından Afyonkarahisar Valiliğine ziyarette bulundu. Erdoğan, ziyarette Vali Kübra Güran Yiğitbaşı'ndan kentte yürütülen çalışmalar hakkında bilgi aldı.



Erdoğan bir kez daha 'Kürt sorununu' nihai olarak çözmeye çalışıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
TT

Erdoğan bir kez daha 'Kürt sorununu' nihai olarak çözmeye çalışıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)

Ömer Önhon

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli 1 Ekim 2024 tarihinde Kürt yanlısı Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) eş başkanlarıyla tokalaşması anlık bir olaydan ziyade halen tartışılmakta olan yeni bir sürecin başlangıcıydı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) yeni yasama yılının ilk gününde, MHP'nin 77 yaşındaki lideri Bahçeli'nin girişimiyle gerçekleşen bu tokalaşma, Türkiye'nin terör örgütü olarak sınıflandırılan PKK başta olmak üzere Kürt gruplarla yüzyıllardır süren mücadelesinde sembolik bir andı. Bahçeli'nin bu girişimi, kronik ve çetrefilli ‘Kürt sorununu’ ele almaya yönelik daha geniş kapsamlı bir girişimin işareti gibi görünüyordu. Olası bir 'uzlaşı süreci' olarak bu çabalar son derece hassas siyasi ve sosyal dinamiklere temas ediyor.

Bahçeli'nin önerisi

Bahçeli, bu önemli siyasi hamleden üç hafta sonra PKK'nın hapisteki kurucusu Abdullah Öcalan'a çağrıda bulunarak, serbest bırakılması karşılığında örgütün feshedildiğini TBMM’den ilan etmesini istedi. Bahçeli'nin daha önce Öcalan'ın idam edilmesi çağrısında bulunduğunu hatırlayacak olursak, bunun önemi daha iyi anlaşılacaktır. Öcalan 1999 yılında Kenya’nın Nairobi'de düzenlenen bir operasyonda Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ajanları tarafından yakalandı ve şu an Marmara Denizi'ndeki İmralı Adası'nda tek kişilik bir hücrede çarptırıldığı ömür boyu hapis cezasını çekiyor. Bahçeli, Öcalan'ın bu başvuruyu yapması halinde, tutukluluğunun şekli ve süresinin gözden geçirilmesi için yasal bir düzenleme yapılabileceğini, ancak bunun nasıl yapılacağı konusunda birçok şüphe ve endişe olduğunu belirtti.

İronik bir şekilde, aşırı sağcı Ülkü Ocakları’nın meclis çatısı altında doğrudan temsil eden MHP’nin lideri olan Bahçeli, 2016 yılına kadar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın en katı muhaliflerinden biriyken ve hatta onu ülkeye ve Türk milletine ihanet etmekle suçlarken, şimdi Erdoğan'ın en sadık müttefiki ve ortağı haline geldi.

Birkaç gün süren sessizliğin ardından Erdoğan, Bahçeli'nin önerisini desteklediğini açıklayarak bu konuda anlaşmazlığa düştükleri yönündeki spekülasyonlara son verdi. Gerçekten de Bahçeli'nin Erdoğan'ın onayı olmadan PKK'nın feshedilmesi karşılığında Öcalan'ın serbest bırakılmasını önermesi pek olası değil.

Acı bir deneyim

Cumhurbaşkanı Erdoğan da 2012-2015 yılları arasında benzer bir süreç başlatmış, ancak bu süreç onu temkinli davranmaya iten acı bir deneyimle sonuçlanmıştı. Tanınmış gazeteci Mehmet Yılmaz'a göre Cumhurbaşkanı Erdoğan artık arka planda kalmayı tercih ediyor. Çünkü kısmen Öcalan'ın PKK'yı kontrol edebildiğine ve dolayısıyla somut sonuçlar elde edilebileceğine şüpheyle yaklaşıyor. Bu yüzden Erdoğan, temkinli davranıyor ve aktif olarak devreye girmeden önce Öcalan'ın silah bırakma çağrısı yapması ve diğer PKK’lı liderleri taahhütlerini yerine getirmeye hazır olduklarının sinyalini vermesi gibi somut gelişmeleri bekleyip siyasi sermayesini riske atmaktan kaçınıyor.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) yasal aracı rolünü oynaması, Bahçeli'nin meşhur tokalaşmasını açıklıyor. DEM Parti’nin TBMM’de 57 sandalyesinin olması, onu TBMM’deki en büyük üçüncü siyasi parti yapıyor. DEM Parti, bir yandan Bahçeli ile (ve dolayısıyla hükümetle), diğer yandan da PKK ve onun Suriye’deki uzantılarıyla iletişim kurabiliyor.

Nitekim, hükümetin de onayıyla, DEM Partili vekiller Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder, 28 Aralık'ta İmralı cezaevinde Abdullah Öcalan ile görüştü. Ertesi gün, Öcalan'ın Bahçeli ve Erdoğan tarafından başlatılan yeni modele olumlu katkıda bulunacak güce ve iradeye sahip olduğunu, bu çabaların demokratik bir dönüşüm getirebileceğini vurguladığı ve Türkiye'deki tüm siyasi partileri olumlu katkıda bulunmaya çağırdığı aktarıldı. DEM Parti heyetinin içinde bulunduğumuz ocak ayı içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’la tekrar bir araya gelmesi bekleniyor.

İhtiyatlı ilerleme

Türk halkı, PKK terörüne ve Kürt ayrılıkçılığına karşı aşırı duyarlı olmaya devam etse de Devlet Bahçeli tarafından başlatılan operasyona karşı bir muhalefet dalgası oluşmadı. Öyle ki en muhafazakârlar bile barış ihtimaline bir şans vermek istiyor gibi görünüyor.

Bunlar arasında ana muhalefet lideri Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) üst düzey isimleri de yer alıyor. CHP’li liderler, sürece itiraz etmeyeceklerini belirtirken diğer yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi gündemine hizmet eden herhangi bir planı desteklemeyeceklerini de açıkça ifade ettiler. TBMM’nin sürece öncülük etmesi ve sürecin merkezi haline gelmesi gerektiğini vurguladılar.

Normalde böyle bir girişime doğal muhalefetin MHP'den gelmesi beklenirdi. Ancak esasen tüm süreci bu partinin lideri Devlet Bahçeli yönlendiriyor. Dolayısıyla böyle bir itiraz artık geçerli değil.

Türk halkı PKK terörüne ve Kürt ayrılıkçılığına karşı aşırı duyarlı olmaya devam ediyor.

Bu yeni gidişat, on yıl önce Türk güvenlik teşkilatlarının Abdullah Öcalan ile gizli görüşmeler yürüttüğü benzer bir süreci anımsatıyor. Görüşmeler ilerledikçe Erdoğan görüşmeleri alenen tanıdı ve Kürt milletvekillerinin Öcalan'ı İmralı Adası’nda ziyaret etmelerine izin verdi. Bunu kısa süre sonra Öcalan'ın yaptığı çatışmaların durdurulması çağrısı izledi. Bu çağrı, tutuklu PKK üyelerinin serbest bırakılmasına, Türkiye'nin PKK'ya yönelik askeri operasyonlarının durdurulmasına ve Kürtçenin kullanılmasına izin verilmesi gibi girişimlere yol açtı.

Ancak Kürt meselesinin ele alınması için başta Halk Savunma Birlikleri (YPG) ve Demokratik Birlik Partisi (PYD) olmak üzere PKK'nın Suriye’deki uzantılarıyla da görüşmeler yapılması gerekiyor. Türk yetkililer ile eski PYD lideri Salih Müslim başta olmak üzere Suriyeli Kürt grupların temsilcileri, 2012-2015 yılları arasında görüşmeler gerçekleştirdi.

xascdfgtrh
Abdullah Öcalan mahkemeye çıkarıldığında, 1991 (AP)

Her ne kadar Türkiye daha sonra iki taraf arasında sahada herhangi bir iş birliği olduğunu reddetse de YPG, DEAŞ’ın türbeyi tahrip etme tehdidine karşı Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu I. Osman'ın dedesi Süleyman Şah'ın türbesini Suriye'nin İşme bölgesinden Türkiye sınırına yakın bir yere taşınmasında Türk ordusuyla birlikte çalıştığını öne sürüyor. Bu iş birliğinin potansiyelinin farkına varan Öcalan, daha sonra bundan ‘İşme Ruhu’ olarak bahsetti.

Değişen dinamikler

Türkiye’de on yıl önce çok farklı bir siyasi tablo hakimdi. 2014 yılındaki cumhurbaşkanlığı ve 2015 yılındaki genel seçimler için Erdoğan'ın oya ihtiyacı vardı. Kürtleri silah bırakmaya ve siyasi sürece katılmaya teşvik ederek onların desteğini kazanmak istediği oyu kazanma hedefine ulaşmanın anahtarıydı. 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kürt yanlısı Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Başkanı Selahattin Demirtaş yüzde 10'un biraz altında oy alarak üçüncü oldu. HDP 2015 yılında yüzde 13'ün biraz üzerinde oy alarak dördüncü parti oldu ve TBMM’deki 550 sandalyeden 80'ini kazandı. Bu sonuç HDP’yi Bahçeli’nin lideri olduğu MHP ile aynı düzeye çıkardı. Demirtaş, etkisi katlanarak arttığı için uluslararası basın tarafından ‘Kürtlerin Obama'sı’ olarak adlandırıldı.

Ancak Temmuz 2015'te PKK ile barış görüşmeleri çöktü. Demirtaş, Erdoğan ve iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AK Parti) oy kazanmak için askeri operasyonları yeniden başlatmakla suçladı. Erdoğan bu eleştiriyi haddini aşmak olarak değerlendirdi. Demirtaş, 2016 yılında ‘şiddete teşvik’ suçlamasıyla tutuklandı ve o zamandan beri cezaevinde.

Asıl soru, Suriye'deki yeni yönetim ve YPG'nin geleceği sorusu olmaya devam ediyor.

2015 yılındaki genel seçimler, Türkiye'nin siyasi manzarasını dramatik bir şekilde yeniden şekillendirdi. Kürt seçmenler desteklerini HDP'ye kaydırarak HDP'yi meclise taşıdı ve AK Parti'nin 2002 yılından bu yana ilk kez meclis çoğunluğunu kaybetmesine neden oldu.

Koalisyon hükümeti kurma girişimleri başarısız oldu ve yeniden seçimlere gidilmesi gerekti. Ancak yeniden seçimlere gidilme sürecinde geçen altı ay boyunca hem PKK hem de DEAŞ tarafından terör saldırıları gerçekleşti. Bu kaos ortamı, seçmenlerin TBMM’de çoğunluğu yeniden ele geçiren AK Parti'yi yeniden desteklemesine neden oldu. Siyasi mülahazalar, bu kez Bahçeli'nin liderlik ettiği mevcut sürecin temel taşı olmaya devam ediyor.

Popülerliği artırma

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın popülaritesi son zamanlardaki ekonomik krizlerin ve seçimlerde AK Parti'yi geride bırakan CHP'nin başarılarının ağırlığı altında geriledi. Ancak Erdoğan'ın Türkiye sayesinde olduğunu iddia ettiği Suriye'deki Esed rejiminin çöküşü, anketlerdeki konumunu yeniden güçlendirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yakaladığı bu ivmeyi koruması için yeni siyasi zaferlere ihtiyacı var. Bu yüzden başta PKK olmak üzere Kürt milislerin silah bıraktığı bir uzlaşı sürecinin başlamasını istiyor ki ekonomik krize odaklanılabilsin.

Öte yandan asıl soru, Suriye'deki yeni yönetim ve YPG'nin geleceği sorusu olmaya devam ediyor. Yeni bir anayasanın hazırlanması ve Suriye'nin kuzeydoğusunda yarı özerk bir Kürt özerk yönetiminin kurulması ihtimalinin hem Türkiye hem de uzlaşı süreci açısından önemli sonuçları olacak.

Ankara, YPG meselesinin iç uzlaşı çabalarından tamamen ayrı olduğunu öne sürmeye çalışsa da Suriye’deki Türkiye destekli gruplar Münbiç ve Tişrin Barajı çevresinde YPG'ye karşı askeri operasyona devam ettiği için gerçekler iki dosya arasında yakın bir bağ olduğunu ortaya koyuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllar süren çatışmalardan sonra Şam'daki nüfuzu, Bahçeli'nin güvenilirliği, Öcalan'ın istekliliği ve Türk halkının kabulü gibi faktörlerin bir araya gelmesinin ‘Kürt sorununu’ nihai olarak sona erdirmek için bulunacak ender bir fırsat sunacağını umuyor. Tüm bu faktörlerin bunu gerçekleştirmek için bir araya gelip gelmeyeceğini ise zaman gösterecek.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.