Cumhurbaşkanı Erdoğan: F-35'ten öte artık F-16'ya kilitlenmiş vaziyetteyiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı yeni başlıyor. Bizden önceki kuşakların, bizim, bizden sonraki kuşağın yaşadığı eski Türkiye dönemini tamamen kapatıyoruz" dedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AA)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AA)
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: F-35'ten öte artık F-16'ya kilitlenmiş vaziyetteyiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AA)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AA)

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi'nde partisinin Genişletilmiş İl Seçim İşleri Başkanları Toplantısı'na katıldı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, partisinin genel merkezine ilave olarak inşa edilen Seçim Koordinasyon Merkezi'nin ülkeye, millete ve şehirlere yapılacak hizmetlerin çıtasını yükseltme iradelerinin bir sembolü olduğunu söyledi.

"Daha önemlisi ülkemizin önemli bir seçimi öncesinde burada bir araya gelişimiz sıradan bir parti programı olmanın ötesinde anlama sahiptir." değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, milletin önüne yeni hedefler, yeni vizyonlar koyarken buna uygun kadroları yetiştirmeyi ve bu kadroların işlerini yapacağı mekanları hazırlamayı da ihmal etmediklerini vurguladı.

Erdoğan, "Biz sadece AK Parti'ye 18. seçimini kazandırmak, Cumhur İttifakı'nı bir kez daha zafere ulaştırmak için çalışmıyoruz. Bununla birlikte Cumhuriyetimizin ilk asrını acısıyla, tatlısıyla geride bırakan Türkiye'nin ikinci asrının yol haritasını da oluşturuyoruz." diye konuştu.

Genel merkez ile il, ilçe, belde, mahalle, köy teşkilatlarıyla, kadın ve gençlik kollarıyla, Meclis gruplarıyla, belediye kadrolarıyla davalarına gönül veren herkesle bu şuur içinde çalışmaların yürütülmesi, bu kararlılıkla hedeflere yürünmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

İktidarlarımız döneminde gerçekleştirdiğimiz demokrasi ve kalkınma atılımları bundan sonraki vizyonlarımızın altyapısıdır. Asıl işimiz yeni başlıyor, Türkiye Yüzyılı yeni başlıyor. Bizden önceki kuşakların, bizim, bizden sonraki kuşağın yaşadığı eski Türkiye dönemini tamamen kapatıyoruz. Tek parti faşizminin, darbelerin, cuntaların, zulümlerin, koalisyonların, krizlerin, istikrarsızlıkların Türkiye'sini bir daha gelmemek üzere tarihin tozlu raflarına kaldırıyoruz. Artık devir, Türkiye Yüzyılı devridir. Hamdolsun Türkiye Yüzyılı'nın ayak sesleri gümbür gümbür geliyor. Hala eski Türkiye özlemi içinde olanların yüreğine her seçimde bir 'Acaba' hevesi dolduğunu biliyoruz. Seçim sonrası hakikatler yüzlerine tokat gibi inince kös kös yerlerine dönüyorlar. Emin olun, bu seçimde de birilerinin yüreği kıpır kıpırdır, böylece devam edecek. İstiyorlar ki, önce belediye yönetimlerini ele geçirsinler, ardından ülkeyi yeniden huzursuzluğa, istikrarsızlığa, kaosa sürükleyip, merkezi yönetime göz diksinler. Sanmayın ki belediye yönetimlerini belediyelere hizmet etmek, insanımızın hayatını kolaylaştırmak için istiyorlar. Böyle bir düşünceleri kesinlikle yok. Dertleri, belediyeler üzerinden elde edecekleri rantı, kirli ittifak ortaklarıyla birlikte yağmalamaktır. Seçim sonuçları istedikleri gibi çıkarsa, bu tabloyu programsız, projesiz, emeksiz bir şekilde iktidarın kucaklarına düşmesini sağlamaya çalışmak için de kullanacaklardır.

"CHP bölücülerle, terör örgütü mensuplarıyla işbirliğine girecek kadar rotasını kaybetmiştir"

Dünyanın, Türkiye'nin ve şehirlerin çehresinin değiştiğini, ülkedeki muhalefet anlayışının ise hiç değişmediğini ifade eden Erdoğan, "Bilhassa, ülkenin ikinci büyük partisi sıfatına sahip CHP, bırakın olumlu yönde değişmeyi, bölücülerle, terör örgütü mensuplarıyla işbirliğine girecek kadar rotasını kaybetmiştir. Üzülerek görüyoruz ki CHP'de, bölücülerin ve yapay zekanın sözü, bu partiye yıllarca emek vermiş, bu partiye gönül vermiş insanların sözünden daha fazla geçiyor." dedi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

İstanbul'da bölücü örgütün uzantılarıyla el ele, kol kola yürümekten, bölücülerin sembolleri altında ortak miting yapmaktan utanmıyorlar. Neyin karşılığında Kandil ile uzlaşıldığını, allayıp pulladıkları Kandil uzlaşısı için bu noktada bölücü örgütün uzantılarına ne vadettiklerini kimse bilmiyor. CHP'nin içine düştüğü bu vahim tablo, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bizim sorumluluğumuzu daha da artırmaktadır. Hamdolsun, 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde milletimiz o eşsiz irfanıyla ülke iradesini yeniden bize vererek, böyle bir felakete müsaade etmedi. Şimdi aynı durum, belediyeler için geçerlidir. Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle belediyelerde de bu köhne, siyaset anlayışı itibarıyla yörüngesini kaybetmiş partilere, şehirlerimizi teslim etmeyeceğiz. Bunun için hep birlikte çok çalışmamız gerekiyor.

Seçimin iki yerde kazanıldığını, bunlardan birincisinin saha, sokak, evler, iş yerleri, insanın olduğu her yer; ikincisinin ise sandık olduğunu belirten Erdoğan, "Saha çalışmalarını iyi yürütemez, oy verme günü sandığa çok sıkı sahip çıkamazsak, elimizdeki seçimi de kaybederiz. Unutmayınız, bizim siyaset anlayışımızda vatandaşa 'tıpış tıpış oy vereceksiniz' dayatmasında bulunmanın yeri asla yoktur. Hiçbir insanımız, bize oy vermeye mecbur ve mahkum değildir. Biz çok çalışarak, her bir insanımıza ulaşarak, şehrimizin her karışını alın terimizle sulayarak, gönüllere girerek sandıkta oyu alacağız." diye konuştu.

Erdoğan, bugüne kadar yaptıklarıyla, bundan sonraki projeleriyle, şehirleri en iyi kendi partilerinin yöneteceğine vatandaşları ikna edeceklerini ifade ederek, "Aksi takdirde kimse bizim kara kaşımıza kara gözümüze bakıp da oy vermez." dedi.

Teşkilatların seçim işleri ve seçim koordinasyon merkezlerinin sorumlularının bu konuda birinci derece sorumluluk sahipleri olduklarını söyleyen Erdoğan, "İl ve ilçe teşkilatlarımız, milletvekillerimiz, belediye başkan ve meclis üyesi adaylarımız, gece gündüz sahada koştururken onları siz yönlendirecek, stratejiyi siz hayata geçireceksiniz." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, şöyle devam etti:

'Ben seçimi kazanırsam, kazandıktan sonra yine AK Parti'de olacağım' diyen sirk cambazlarına asla prim vermeyiniz.  Kimi yerlerde karşımızda ahlaktan yoksun siyaset haramileri var. Meydanı siyaset haramilerine bırakmayacağız. AK Parti'den ayrılıp da bu partinin gölgesinde korsan siyaset yapmaya kalkana da kimse kusura bakmasın 'eyvallah' etmeyiz.

"F-35'ten öte artık F-16'ya kilitlenmiş vaziyetteyiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, programın ardından AK Parti Genel Merkezi girişinde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradaki yaptığı açıklamada, "Bizim şu andaki planımız, programımız, F-35'ten öte artık F-16'ya kilitlenmiş vaziyetteyiz." dedi.



Türkiye, İsrail ve Suriye'de uzlaşı arayışı

Türkiye-İsrail çatışmaları gerginliğin ötesinde, askeri çatışmanın gerisinde (AFP)
Türkiye-İsrail çatışmaları gerginliğin ötesinde, askeri çatışmanın gerisinde (AFP)
TT

Türkiye, İsrail ve Suriye'de uzlaşı arayışı

Türkiye-İsrail çatışmaları gerginliğin ötesinde, askeri çatışmanın gerisinde (AFP)
Türkiye-İsrail çatışmaları gerginliğin ötesinde, askeri çatışmanın gerisinde (AFP)

İsmail Derviş

ABD Başkanı Donald Trump'ın Ankara ile Tel Aviv arasında Suriye ile ilgili yaşanan gerilime ilişkin açıklamaları, başta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu olmak üzere herkesi şaşırttı. Netanyahu’ya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yakın bir ilişkisi olduğunu söyleyen Trump, Netanyahu’nun makul olması gerektiğini belirterek, “Türkiye ile bir problemin varsa bunu çözebilirim” dedi.

Trump'ın bu ifadeleri, ABD için İsrail'in aşılamayacak bir kırmızı çizgi olması ve tüm dünyanın ABD tarafından İsrail’e Gazze Şeridi ve Lübnan'a karşı savaşında verilen sarsılmaz desteğe tanıklık etmesinden dolayı şaşırtıcıydı. Ancak mesele Türkiye ile olası bir çatışmaya ilişkin endişelere geldiğinde, Türkiye Washington'ın bölgedeki en önemli müttefiklerinden biri olduğundan olay başka bir boyut kazandı.

Türkiye ve İsrail arasındaki anlaşmazlıklara rağmen, Ankara ve Tel Aviv arasında diplomasi dilinin hâkim olduğu stratejik ve tarihi ilişki, gerginliğin azaltılmasına ve muhtemelen bir anlaşmaya varılmasına katkıda bulunabilir.

Çatışmaları önleyecek bir anlaşmaya varılması

Suriyeli bir kaynak Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada: “Şu an bir anlaşmadan söz ediliyor, ancak bu anlaşma bir ayrılma anlaşması değil, bir çatışmasızlık anlaşması. Çünkü aslında Türkiye ile İsrail arasında Suriye'de bir çatışma yok, başka bir deyişle anlaşma, Suriye hava sahasında bir İsrail uçağı varsa, gideceği yerin bildirilmesi için sınırların çizilmesini öngörüyor” ifadelerini kullandı.

sdfrgt
Ankara ve Tel Aviv arasında, iki taraf arasında olası çatışmaların önlenmesini ve Suriye'nin orta kesimlerinde Türkiye’nin askeri üsler kurmasını garanti altına alan bir anlaşma imzalanabilir (AFP)

Suriyeli kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Genel olarak Suriye arenasında bir tür dengeye ihtiyaç var. Türkiye mevcut politikalarını sürdürerek İsrail'in Suriye topraklarını işgal etme girişimini engelleyebilir. Bunun için Şam ve Ankara hükümetleri arasında resmi bir anlaşma var. Bu da bunun her iki ülkenin de ortak çıkarına olduğu anlamına geliyor. İsrail ile Suriye'nin kuzeydoğusunda Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit eden silahlı gruplar arasında doğrudan bir temas olması halinde, Türkler de onların ulusal güvenliklerini etkileyecektir.”

Suriyelilerin Türkiye'ye güveni

Şarku'l Avsat'ın  Indepenedent Arabia'dan aktardığına göre Birleşmiş Milletler (BM) Koordinatörü Ammar Ebu Halava yaptığı özel açıklamada, “Bugün Suriyeliler olarak Türkiye'nin siyasi diplomasisine güvenmemize bir engel yok. Çünkü Türkiye Suriye halkının isteklerini boşa çıkarmadı. Türkiye ister yardım elini uzatarak ya da sınırlarının istikrarını koruyarak olsun Suriye halkına karşı herhangi bir olumsuz davranışta bulunmadı. Türkiye de istikrarlı bir ülkedir ve Suriye'nin egemenliğinden ödün vermediği sürece Suriyeliler olarak bizim için uygun olan her türlü anlaşmaya açığız” ifadelerini kullandı.

Gelecekte bir çatışma yok

Öte yandan Türkiye ile İsrail arasında Suriye'de gelecekte bir çatışma yaşanmayacağını vurgulayan gazeteci yazar ve siyaset uzmanı Firas Rıdvanoğlu şunları söyledi:

“Suriye'de Türkiye ile İsrail arasında gelecekte bir çatışma olmayacak. ABD’nin, bizzat Başkan Trump’ın İsrail'den Türkiye ile bir çözüm bulmasını istediğinde ortaya koyduğu tutumuna tanık olduk. Trump’ın bu açıklamaları, İsrail'in Suriye dosyasında Türkiye'ye karşı duruşunun ABD tarafından reddedildiğinin bir göstergesidir. Çünkü Suriye dosyasında yapılacak herhangi bir hata büyük bir savaşa yol açabilir. Suriye'deki durum, Lübnan'ın güneyinde duruma benzemez. Zira Hizbullah bölgesel olarak desteklenmiyor olabilir, ancak Şam bölgede önemli bir düğüm noktası olduğundan Suriye'deki durum farklı. Bu yüzden ABD, İsrail'in iddialarını reddetti.”

İstikrar arayışı

Rıdvanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’nin Suriye’de kurmak istediği askeri üslere gelince, Türkiye bu üsleri nereye kuracağını İsrail'in isteklerine göre değil, kendine nasıl uygun geliyorsa ona göre seçecektir. Türkiye’nin bu üsleri Suriye'nin kuzeyi, güneyi, batısı ve doğusundaki tüm sınırlarını gözetlemek amacıyla Suriye'nin merkezinde kuracağı tahmin ediliyor. Öte yandan Suriye hükümeti İsrail ile bir çatışma istemiyor. Türkiye ile İsrail arasında da Suriye’de bir çatışma yaşanmasını istemiyor. Suriye açıkça istikrar istediği ve İsrail’in de bu istikrara hizmet etmek için ne yapması gerekiyorsa onu yapması gerektiği mesajını veriyor.

Güvenlik koordinasyonu

Türkiye ile İsrail arasında güvenlik alanında kesinlikle bir koordinasyon olduğuna ve bu koordinasyonun herkes için en iyisi olduğuna inanan Rıdvanoğlu, “İsrail'in Türk hükümeti aracılığıyla Suriye'ye mesajlar göndermesi mümkün olduğu gibi Suriye'nin de Türkler aracılığıyla İsrail'e mesajlar göndermesi mümkün. Ancak Türkiye’nin Suriye'deki askeri varlığına ilişkin karar, Ankara ve Şam arasında alınması gereken ortak bir karardır ve akıllıca alınmalıdır. Genel olarak uluslararası toplum, ABD ve Avrupa, Suriye'de istikrarın sağlanması yönünde bir eğilim gösteriyor” şeklinde konuştu.

Karşı karşıya gelme korkusu

Suriyeli akademisyen ve araştırmacı Abdurrahman en-Nayif, Independent Arabia’ya yaptığı özel açıklamada, Türkiye ve İsrail arasında Suriye'de yaşanan gerilimin her geçen gün arttığını ve Suriye'nin bir kez daha askeri çatışmaya sürüklenme korkusuyla uluslararası bir rekabet alanı haline geldiğini söyledi. Bu durumun İsrail'in güneydeki kara harekâtından Suriye'nin derinliklerindeki hava saldırılarına kadar uzanan ve Türkiye'nin Suriyelilerin acı çekmeye devam etmelerine neden olacağını ve ülkede istikrarın sağlanmasını engelleyeceğini düşündüğü provokatif hamlelerinden kaynaklandığını ifade eden Nayif, “Türkiye için Suriye'nin istikrara kavuşması kendi çıkarına, zira bu kendi sorunlarının bir kısmını çözecek. Ancak Ankara ile Tel Aviv arasında askeri bir çatışma yaşanmayacak. Çünkü Türkiye bölgesel bir güç ve NATO üyesi. İsrail ise provokasyon tutkusuyla mümkün olduğunca çok şey kazanmayı amaçlıyor” yorumunda bulundu.

dfrgt
Gözlemciler Türkiye'nin Suriye dosyasındaki en önemli aktörlerden biri olduğunda hemfikir (AFP)

İsrail'in düzenlediği saldırıların Türkiye'ye açık bir mesaj vermeyi amaçladığını düşünen Nayif’e göre bu saldırılar bölgesel barışı tehdit ediyor ve terörizmi körüklüyor. Ankara ise Suriye'nin istikrara kavuşmasını istiyor. Çünkü Suriye, özellikle Kürt meselesinde Türkiye'nin istikrarı için kilit bir faktör. Dolayısıyla Suriyeliler anlayış göstermeli, çünkü Suriye tükenmiş durumda.

Siyasette ticaret

Harmoon Araştırmalar Merkezi'nde araştırmacı olan Muhammed es-Sukkari, Beşşar Esed rejiminin düşmesi ve Şam’da yeni bir yönetimin kurulmasının Suriye dosyasındaki bölgesel aktörlerin değişmesine ve dönüşmesine katkıda bulunduğunu söyledi. Belki de en önemli değişikliklerden birinin Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana türünün ilk örneği olan İsrail ile Türkiye’nin coğrafi olarak yakınlaşması olduğunu vurgulayan Sukkari, “İsrail'in sadece çıkarları değil, Washington'daki siyasi itibarı da dahil olmak üzere çeşitli endişeleri var. Dosyayla ilgili güç dengelerini yeniden çizen bu itibar, siyaseti ticarete benzer bir durum olarak gören Trump'ın yaklaşımını etkileyebilir ve Suriye dosyasında İsrail ve Türkiye de dahil olmak üzere ittifaklarını geleneksel politikalardan uzaklaşarak bölgesel değişkenleri maksimize eden etkileşimli politikalara doğru yeniden formüle etmesine neden olabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Trump'ın son açıklamalarının İsrail'in artık Suriye'deki tek güç olmadığının ve Türkiye'nin Suriye içindeki ağırlığını arttırarak yeni angajman kuralları çizebileceğine dair işaretler taşıdığına dikkati çeken Sukkari, “Ancak bu kez durum sadece İsrail'in değil, Türkiye'nin de işine geliyor. Bu da iki tarafı çatışmak yerine koordinasyon kurmaya itiyor. Washington'ın Suriye'de İsrail ve Türkiye arasındaki angajman kuralları meselesini çözmek istediğine ve Trump'ın yeni politikasına (bölgede barış) hizmet etmediği için yeni bir savaşa sürüklenmek istemediğine inanıyorum. Tüm bu gerçekler, ABD'nin arabuluculuğuyla Suriye meselesinde ve İsrail ile Türkiye’nin yeni varlığının niteliği konusunda siyasi bir anlaşmaya varma olasılığının arttığını gösteriyor. Mümkün olan en yüksek kazanımları elde edebilecek gerilimin sürekli tırmandırılması bağlamı dışında arabuluculuk dosyası çözüme kavuşturulmadan kuralların belirlenmesi zor olabilir. Türkiye'nin şüphesiz Suriye'nin orta kesimlerinde askeri üsler kurmaktan ziyade Şam ile Türkiye'nin nüfuzunu arttıracak bir ortak savunma anlaşması imzalamayı istiyor” ifadelerini kullandı.

Diğer oyuncular

Öte yandan siyasi uzman Nureddin el-Baba, Suriye'de Türkiye ile İsrail arasında tansiyonun düşeceğini ve öngörülebilir bir gelecekte bir çatışmaya dönüşmeyeceğini düşünüyor. Türkiye’nin Suriye'de askeri üsler kurmasının Türkiye ile İsrail arasında değil, Suriye ile Türkiye arasında bir anlaşmanın yapılmasını gerektirdiğini ifade eden Baba, “Temelde iki taraf arasında bir anlaşma imzalanana kadar iki taraf arasında bir çatışma yok ve her iki taraf da gelecekte çatışma niyetinde değil” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye ve İsrail arasında Türkiye'den daha fazla arabuluculuk yapabilecek taraflar olduğunu söyleyen Baba, bu tarafların kimler olduğunu söylemekten kaçındı.

Türk akademisyen ve siyasi uzman Tuşkan Tarık, Ankara ile Tel Aviv arasında olası çatışmaların önlenmesini ve Türkiye tarafından Suriye'nin orta kesimlerinde askeri üsler kurulmasını garanti altına alan bir anlaşma imzalanmasının mümkün olduğunu söyledi. Türkiye ve İsrail arasında Suriye konusunda koordinasyon olduğuna dikkat çeken Tarık, Türkiye'nin Suriye ve İsrail arasında arabulucu rolü oynayabileceğini belirtti.

Türkiye'nin Suriye dosyasındaki en önemli aktörlerden biri olduğu, Şam'ın Türkiye'nin ülkedeki rolünden memnuniyet duyduğu, Türkiye ile stratejik bir ittifak kurmak istediği konusunda hemfikir olan gözlemciler, Ankara ve Tel Aviv arasında doğrudan askeri bir çatışma olmayacağını ve silahların başaramadığını diplomatik yollarla başarabileceklerini vurguladılar.