İranlı bir komutan, birliklerinin, ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanlığı’nın Hürmüz Boğazı’ndaki seyrüsefer güvenliğini koruma misyonlarının bir parçası olarak bu ay sortilere başlayan F-35 hayalet savaş uçaklarını 7/24 izlediklerini söyledi.
Washington ve Tahran’ın gerilimi hafifletmeye ve nükleer anlaşma görüşmelerini canlandırmaya çalıştıklarına dair haberler servis edilirken, ABD, İran’ın gemilere ve petrol tankerlerine yönelik büyüyen tehditlerine karşılık Körfez sularındaki askeri varlığını güçlendiriyor. Üç bin ABD askerinin, her gün dünya petrol üretiminin yaklaşık beşte birinin geçtiği önemli bir koridor olan Hürmüz Boğazı’nı geçmesi bekleniyor.
Hürmüz Boğazı’nda ticari gemilerin korunmasına yönelik yürütülen operasyonlar kapsamında bu hafta F-35 ve F-16 uçakları havalandı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken salı günü, ABD’nin tutuklu takası anlaşmasına rağmen tartışmalı nükleer programı zemininde İran’a baskı yapmaya devam ettiğini açıkladı.
İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) bağlı Fars Haber Ajansı’na konuşan İran Ordusu Hava Savunma Operasyonları Odası Yardımcısı Rıza Hoca, boğaz üzerinde geçtiğimiz günlerde bir dizi F-35 uçağının uçtuğuna işaret ederek “Havalandıkları andan itibaren radarımız tarafından izlendi” dedi.
Hoca ‘ülkenin güneyinde konuşlanmış tüm radarların bu uçakları 7/24 izlediğini’ söyledi ancak radar tespitinden kaçabilen bu uçakların nasıl izlendiğini açıklamadı.
Hoca “Körfez bölgesindeki, Hürmüz Boğazı’ndaki ve Umman Körfezi’ndeki tüm yabancı güçlerin sortileri radar sistemlerimiz tarafından izlenmekte ve gerektiğinde uyarılmaktadır” dedi.
Hoca “Dinleme cihazlarımız tarafından bildirilip radarlarımız tarafından bildirilmeyen herhangi bir hava çıkışı bilmiyorum” dedi.
Askeri sanayide artış
Devlete bağlı İran İslam Cumhuriyeti Haber Ajansı’nın (IRNA) aktardığına göre Silahlı Kuvvetler Sosyal Refah Birimi İcra Direktörü Macid bin er-Rıza, İran’ın füze üretiminin yüzde 64 arttığını kaydetti.
Sürat teknesi türlerinin üretiminin de yüzde 40 arttığını belirten İranlı general “Savunma sanayimiz, deniz füzeleri ve ilgili cihazların üretiminde büyümeye tanık oluyor” dedi.
Savaşın gölgesi
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, DMO’nun terör listesinde yer almasını eleştirerek bu güçlerin bölgesel rolünü ve balistik füzeler ile insansız hava araçları (İHA) geliştirme programlarını savundu. İran’da düzenli orduya paralel olarak görülen bu güçlere karşı Batılı güçlerin ‘davranışlarını’ kınadı.
Reisi, Tahran’da DMO komutanlarının yıllık konferansının ikinci gününde yaptığı açıklamada “Güvenlik için oluşturulan DMO, ordu, Besic vb. güçler tarafından savaşın gölgesi uzaklaştırılıyor” dedi.
İran Cumhurbaşkanı, üstü kapalı olarak, eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin 2013’teki seçimler ve Reisi’ye karşı kazandığı 2017 seçimleri için yürüttüğü kampanyalar sırasında kullandığı sloganlardan birine atıfta bulunuyordu.
Reisi “Dolayısıyla bugün İslam Cumhuriyeti prestije, güce ve saygıya sahiptir ve düşmanlar, füze ve İHA üretiminin etkili caydırıcılığı nedeniyle İran’ı tehdit etme fikrinden uzaklaşmışlardır (...) Bu bir parti veya siyasi figür ile ilgili değildir” dedi.
Yurt içindeki muhaliflerini eleştirmenin yanı sıra Batılı güçlere sert eleştirilerde bulunmayı da ihmal etmeyen Reisi, bu konuda daha önceki açıklamalarını yineleyerek “DMO’nun bölgesel varlığı ve Suriye, Irak ve Afganistan’daki halk güçlerinin yakınlaşmasındaki rolü olmasaydı, ABD üretimi DEAŞ tüm Avrupa’ya hakim olacaktı” dedi.
ABD’nin adını anmadan, “Bu güçleri neden terör listesine aldınız?” diye sordu. Ayrıca Reisi, ABD eski Başkanı Donald Trump’ın DMO’nun dış operasyonlardan sorumlu komutanı Kasım Süleymani’yi ortadan kaldırma kararının nedenlerini de sordu.
ABD, Nisan 2019’dan bu yana DMO’yu terör listesinde tutuyor. Batılı güçler, özellikle Avrupa ülkeleri, geçtiğimiz aylarda, İran’ın Rusya’ya İHA sağlaması ve ülkeyi sarsan son halk protestolarını şiddet kullanarak bastırması sebebiyle DMO’yu kara listeye alarak benzer bir adım atma olasılığını tartışmışlardı.
Bu, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) patlak vermesinden iki yıl sonra, DMO komutanlarının ilk genel konferansıydı. Reisi’nin konferansın yapılacağı karargâha gelmesi ve DMO’nun üst düzey liderlerinin de arkasından yürüyüp onlara Süleymani’nin kızının eşlik etmesi dikkat çekti.
DMO komutanlarının konferansı, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in konuşmasıyla başladı. DMO’nun ‘terörle mücadele’ noktasında dünyadaki en büyük askeri kurum olduğunu belirten Hamaney, bu güçlerin askeri rolünün yanı sıra ekonomik ve kültürel faaliyetlerde de genişlemesine verdiği desteği yineledi. Hamaney, ‘düşmanların’ ‘masadaki askeri seçeneği’ kullanmaktan geri adım attığını da söylemeyi ihmal etmedi.
Hamaney ayrıca ABD, İsrail ve İngiliz istihbarat servislerini ülkede kriz çıkarmaya çalışmakla suçladı. Hamaney’in açıklamalarını yineleyen Reisi, Batıyı son iki yıldır ‘komplo ve fitne çıkarmakla’ suçlayarak, “Düşmanlar, ülkenin ilerlemesini durdurmak için umutlarını geçen sonbahardaki isyanlara bağlamışlardı” dedi.
Reisi, İngiltere eski Dışişleri Bakanı David Owen’ın bu hafta başlarında The Guardian gazetesine verdiği bir röportajda yaptığı açıklamalardan hareketle İngiltere’yi hedef aldı.
Owen, İngiltere’nin İran’da seçimle göreve gelen Başbakan Muhammed Musaddık’ı deviren 1953 darbesindeki öncü rolünü kabul etmesi çağrısında bulunarak, bunun ‘İngiltere’nin güvenilirliğini artıracağına ve İran’daki reform hareketini destekleyeceğine’ inandığını ifade etmişti. 1977’den 1979’a kadar İngiliz diplomatik servisini yöneten Owen, ‘insan hakları ve (İranlılar için) refah açısından mollaların yönetiminin Şah’ın yönetiminden daha kötü olacağı konusunda uyardığını ve ne yazık ki bu öngörüsünün çıktığını’ söylemişti.
Owen’in açıklamalarına karşılık Reisi “1953’te DMO olsaydı, bu ihaneti yapmaya cesaret edemezdiniz” dedi.
Nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmak için yapılan müzakerelerin aksamasından Batılı güçleri sorumlu tutan Reisi, “Hesaplamada hata yapıp müzakere masasını terk ettiler ancak İran halkından yenilgi aldılar” dedi. Reisi “Rejimin temeline karşı harekete geçmek istemediklerinden değil, bunu yapamadıklarından” dedi.
Öte yandan İran Cumhurbaşkanı, tutuklu takası ile ilgili şu anda devam eden müzakerelere değinmedi. İran, Evin Cezaevi’nde tutuklu bulunan dört ABD’linin ev hapsine geçirilip bir otele yerleştirilmesine izin vermişti. Serbest bırakılması planlanan beşinci ABD’li ise zaten ev hapsinde bulunuyordu.