Türkiye 2022 yılında en çok turist ağırlayan 5. ülke oldu

Ernst & Young tarafından hazırlanan Turizm Sektörü Değerlendirmesi 2023 raporuna göre, 2022 yılında Türkiye, Fransa, İspanya, ABD, İtalya'dan sonra en çok ziyaretçi ağırlayan 5. ülke oldu

2023 yılının ilk yarısında İstanbul ziyaretçi sayısında son 5 yılın rekorunu kırdı (AA)
2023 yılının ilk yarısında İstanbul ziyaretçi sayısında son 5 yılın rekorunu kırdı (AA)
TT

Türkiye 2022 yılında en çok turist ağırlayan 5. ülke oldu

2023 yılının ilk yarısında İstanbul ziyaretçi sayısında son 5 yılın rekorunu kırdı (AA)
2023 yılının ilk yarısında İstanbul ziyaretçi sayısında son 5 yılın rekorunu kırdı (AA)

Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi Ernst & Young (EY) turizm ve konaklama sektörüne ilişkin hazırladığı Turizm Sektörü Değerlendirmesi 2023 raporunun sonuçlarını açıkladı.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, söz konusu raporda, turizm endüstrisi alanında değişen dinamiklerin ve trendlerin öncelikleri etkilediği belirtilirken, 2023 yılının, sürdürülebilirlik, teknoloji, kültürel deneyimler, sağlık ve güvenlik trendlerinin küresel turizm alanında birleştiği anlamına geldiği vurgulandı.

Rapora göre, sürdürülebilir ve çevre dostu seyahat seçeneklerine giderek daha fazla öncelik verildi, karbon ayak izini azaltan uçuşlar, yeşil konaklama ve ekolojik açıdan bilinçli turist faaliyetlerinin seyahat tercihlerinde belirleyici rol oynadı.

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin yayımladığı verilere göre, Atlanta Hartsfield-Jackson Uluslararası Havalimanı 2023 yılı ekim ayında 5,36 milyonun üzerinde tarifeli koltukla uluslararası yolcular için dünyanın en yoğun havalimanı oldu. Dubai Uluslararası Havalimanı listede ikinci sırayı alırken, İstanbul Havalimanı yolcu trafiğinde yedinci sırada yer aldı.

Türkiye'nin turizm gelirleri 2023 yılının ilk yarısında yıllık bazda yüzde 27 artışla 21,7 milyar dolara yükseldiği belirtilen raporda, İstanbul'da 10 Haziran’da Inter Milan ile Manchester City arasında oynanan Şampiyonlar Ligi finali, ev sahibi şehre yaklaşık 75 milyon avro (80 milyon dolar) ekonomik katkı sağladığı kaydedildi.

Türkiye, en çok ziyaret edilen 5. ülke

Raporda, Türkiye'nin, toplam 51 milyon ziyaretçi ile 2022 yılında en çok turist ağırlayan 5. ülke olduğu bildirilirken, 2023 yılının ilk yarısında bu rakamın 2022 ilk yarısına göre yüzde 21 artarak 22 milyon olarak yansıdığı açıklandı.

2023 yılının ilk yarısında ziyaretçilerin geliş amacının yüzde 76,2'lık oranla "seyahat, eğlence, spor ve kültürel faaliyetler", yüzde 16,6'lık oranla "akraba ve arkadaş ziyareti" olarak kaydedilen raporda, Türkiye’ye “alışveriş" için gelenlerin oranının ise önceki yıllarla benzer biçimde yüzde 3’te sabit kaldığı belirtildi.

Raporda, 2023 ilk yarısında Türkiye’yi en çok ziyaret eden turist grubunu önceki yıla göre yüzde 34 artarak 5,2 milyon kişiye ulaşan Rus ziyaretçilerin oluşturduğu vurgulandı. Rusya'dan gelen ziyaretçilerin toplam ziyaretçi sayısının yüzde 13'ünü, ikinci sıradaki Almanya'dan gelen turistlerin ise yüzde 12'sini oluşturduğu bildirilen raporda, İngiltere'den gelen ziyaretçi sayısının da önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12 artış göstererek 3. sırada yer aldığı aktarıldı.

İstanbul, en çok ziyaret edilen şehir

İstanbul'un, 2023 yılının ilk yarısında 11 milyon 524 bin yabancı ziyaretçiyi ağırladığı belirtilen raporda, 2023'ün ilk yarısında İstanbul'u ziyaret eden yabancı ziyaretçi oranının bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 16,22 artış gösterdiği kaydedildi.

Öte yandan İstanbul'a gelen ziyaretçi sayısında yine önceki yıllarla benzer biçimde Rusya, Almanya, İran, ABD ve Suudi Arabistan, İngiltere ilk sıralarda yer aldı. İstanbul 2022'de tek başına 16,02 milyon yabancı turisti ağırlarken, en fazla yabancı ziyaretçi yine Rusya'dan geldi. Rusya'dan gelen turistler toplam ziyaretçilerin yüzde 9,33'ünü, ikinci sırada Almanya yüzde 7,72'ünü ve üçüncü İran ise (yüzde 6,85) takip etti.

Raporda, 2022 yılında İstanbul'u 12,82 milyon yabancı ziyaretçiyle Akdeniz kıyısında yer alan ve tatil köyleriyle tanınan Antalya takip ederken, listenin üçüncü sırasında, 4,64 milyon yabancı ziyaretçiyle hem Bulgaristan hem de Yunanistan’a sınırı olan Edirne, dördüncü sırasında ise Bodrum, Marmaris ve Fethiye ilçeleriyle ünlü Muğla yer aldı.

Sağlık turizmi yüzde 88 arttı

Türkiye’de sağlık turizmine olan ilginin artmaya devam ettiği belirtilen EY raporunda, 2023 yılının ilk yarısında sağlık hizmeti amacıyla Türkiye'yi 746 bin 290 kişinin ziyaret edildiği kaydedildi.

Raporda sağlık turizminden elde edilen gelirin 1 milyar 33 milyon dolarına ulaştığı açıklanırken, TÜRSAB'ın, Türkiye'nin 2023 yılında bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 30 artışla 1,8 milyonun üzerinde sağlık turistini ağırlayacağını öngördüğü ifade edildi.

2022 yılında da sağlık turizminde 2021’e göre yüzde 88 artış yaşandığı ve bu durumun sağlık hizmetleri gelirine de yüzde 23 artış olarak yansıdığı ifade edilen raporda. 2022'de 2,12 milyar dolar gelir elde edilirken 1 milyon 258 bin 382 ziyaretçinin Türkiye’de sağlık hizmeti aldığı aktarıldı.

Türkiye kruvaziyer turizminin önde gelen ülkelerinden biri oldu

Raporda, son yıllarda yapılan yatırımlarla Türkiye kruvaziyer turizminin önde gelen ülkelerinden biri haline geldiği ve 2023 yılının ilk yarısında kruvaziyer yoluyla Türkiye'yi 483 binden fazla kişinin ziyaret ettiği açıklandı.

Söz konusu dönemde limanlara yanaşan kruvaziyer gemi sayısının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 32 (420 gemi), yolcu sayısının ise yüzde 107 (31.057 yolcu) arttığı kaydedilirken, Kuşadası'nın, 191 sefer ile en fazla kruvaziyerin yanaştığı ilçe olduğu ve 258 bin 719 ziyaretçiyi ağırladığı belirtildi.

Kuşadası'nı 115 bin 760 ziyaretçi ve 72 sefer ile Galataport (İstanbul) takip etti.

Seyahat ve turizm sektörünün katkısı yükseliyor

Rapora göre, 2022 yılında dünya genelinde seyahat ve turizm sektörü, küresel gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) yüzde 7,6 katkıda bulundu.

Söz konusu rakam, 2021 seviyesine göre yüzde 22 artış, 2019 seviyesine göre ise yüzde 23 düşüş gösterdiği belirtilen raporda, rakamın 2023'te 9,5 trilyon dolarına, 2033'te ise 15,5 trilyon dolarına ulaşacağının öngörüldüğü kaydedildi.

Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi’ne göre ise 2022’de Avrupa'da seyahat ve turizmin GSYH’ye katkısı 2021'e göre yüzde 40 artışla 579,2 milyar doları olarak gerçekleşti. Ancak 2022'de bu oran 2019'a göre hâlâ yüzde 7,2 daha düşük seviyede kaldı.

Raporda, Türkiye'nin turizm gelirlerinin GSYH’ye katkısının son üç yılda yüzde 2,1'den yüzde 5,1'e yükseldiği vurgulanırken, Türkiye'de 2022 yılında bir önceki yıla göre paket tur harcamalarının yüzde 83,4, seyahat hizmetleri harcamalarının ise yüzde 82,1 arttığı açıklandı.



İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
TT

İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)

Ortadoğu'da İsrail ile İran arasındaki çatışma şiddetlenirken, dünya bu gerilimin olası ekonomik yansımaları konusunda endişe duyuyor. Bu hayati bölgede yaşananlar sadece çatışan ülkeleri değil, aynı zamanda birkaç kilit kanal aracılığıyla tüm küresel ekonomiyi etkiliyor; finansal ve ticari istikrarı tehdit ediyor.

cshy
Tahran'da İsrail hava saldırılarının hedef aldığı bir binanın enkazında çalışan arama-kurtarma ekipleri (AFP)

İsrail-İran çatışmasının küresel ekonomi üzerindeki temel etkileri neler?

* Enerji fiyatları... Enflasyonu ateşleyecek bir kıvılcım

Ortadoğu küresel enerjinin can damarıdır ve petrol ve gaz tedarikinin büyük bir kısmı Hürmüz Boğazı gibi hayati önem taşıyan su yollarından geçmektedir. İster petrol tesislerine doğrudan saldırılar isterse seyrüsefere yönelik tehditler yoluyla olsun, bu kaynakların kesintiye uğraması kaçınılmaz olarak petrol ve gaz fiyatlarında bir artışa yol açacaktır. İran, dünya petrolünün yaklaşık yüzde 3'ünü ve gazının yüzde 7'sini üreterek küresel enerji piyasasında önemli bir oyuncu konumunda.

tyu7
Tacoma'daki American Oil and Refining Company (EPA)

Enerji fiyatlarındaki bu artış bölgeyle sınırlı kalmayacak, doğrudan küresel enflasyona dönüşerek tüm mal ve hizmetleri etkileyecek. Küresel olarak artan üretim ve nakliye maliyetleri, merkez bankalarının enflasyonu kontrol altına almak için daha uzun süre yüksek faiz oranlarını sürdürmesini zorlaştıracak ve bu küresel ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açacak.

* Tedarik zinciri kesintisi: Ticaret darboğazı

Küresel tedarik zincirleri büyük ölçüde Ortadoğu'daki hayati deniz yollarına dayanır ve herhangi bir aksama dalga etkisi yaratır:

Hürmüz Boğazı ve Kızıldeniz'e yönelik tehdit: Hürmüz Boğazı, dünya ham petrolünün yaklaşık yüzde 20'sinin geçtiği hayati bir tıkanma noktasıdır. Bu boğazı kapatmaya yönelik herhangi bir tehdit, hatta boğazdaki gemilere yönelik tehditler, nakliye şirketlerini gemilerini Afrika'daki Ümit Burnu çevresine yönlendirmeye zorlayacaktır. Bu yönlendirme basit bir değişiklik olmayıp, nakliye sürelerinde ve maliyetlerinde büyük bir artış anlamına gelmekte, malların varışını geciktirmekte ve son tüketiciye ulaşma fiyatlarını yükseltmektedir. Daha yüksek navlun sigortası primleri şirketler üzerindeki mali yükü artırmakta ve bu da genel maliyetlere yansımaktadır.

Bu transferler limanlar ve küresel dağıtım ağları üzerinde büyük lojistik zorluklar yaratır. Bu da belirli malların kıtlığına ve temel bileşenlerin endüstrilere tesliminde gecikmelere yol açarak küresel üretim zincirlerini sekteye uğratabilir.

u7ı8
Hürmüz Boğazı'ndan geçen bir petrol tankeri (Reuters)

Analiz firması Kpler tarafından yayınlanan verilere göre, geçen hafta İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının ardından navlun oranları yükseldi. Arap Körfezi'nden Çin'e giden tanker navlunlarının cuma günü yüzde 24 artarak varil başına 1,67 dolara yükseldiği belirtildi. VLCC (Çok Büyük Ham Petrol Taşıyıcısı) navlunlarındaki artış yıl başından bu yana görülen en büyük günlük hareketi yansıtıyor ve bölgede algılanan risk düzeyini vurguluyor.

Kpler'deki analistler, deniz savaşı risk primi şu ana kadar değişmemiş olsa da, aşırı istikrarsızlık devam ettikçe navlun oranlarının daha da yükselmesini bekliyor.

* Çalkantılı gökyüzü

Mevcut çatışma ortamı, hava sahasının kapanmasının ardından yolcularını ve mürettebatını korumak için acil önlemler almak zorunda kalan küresel havayolu şirketlerini uçuşlarını yeniden yönlendirmeye ya da iptal etmeye zorladı. Bu da yolcular için büyük aksaklıklara ve zorlukla toparlanan seyahat ve turizm sektörü üzerinde doğrudan bir etkiye neden oldu. Bu durum, daha fazla yakıt tüketimi gerektiren daha uzun rotalar nedeniyle operasyonel maliyetlerde artışa yol açarak bilet fiyatlarına yansıyabilir ve özellikle ekonomik zorluklarla mücadele eden şirketler üzerinde ek mali baskı yaratabilir.

tyu7
Tel Aviv yakınlarındaki Ben Gurion Havalimanı'nda boş bir giden yolcu salonu (EPA)

* Finansal piyasalar ve yatırımcı güveni: Volatilitenin dehşeti

Jeopolitik gerilimler finans piyasaları için bir kâbustur. Çatışmalar arttıkça yatırımcılar altın ve ABD doları gibi güvenli varlıklara yönelir, bu da borsalarda ve para birimlerinde keskin dalgalanmalara neden olur. ‘Güvenli limana sığınma’ aynı zamanda bölgeden sermaye kaçışına yol açarak bölgesel sermaye piyasalarını zayıflatabilir ve doğrudan yabancı yatırımları azaltabilir. Ülkelerin kredi itibarları da kötüleşerek borçlanma maliyetlerini artırabilir ve bütçelerine yük getirebilir.

* Yavaşlayan ekonomik büyüme: Resesyon hayaleti

Yüksek enflasyon, yüksek navlun maliyetleri ve düşük yatırımcı güveninin bir araya gelmesi, küresel ekonomik büyümede yavaşlama için bir reçetedir. Çatışmanın uzun sürmesi ve yayılması, özellikle de tedarik zincirlerinin tamamen kesintiye uğraması ve enerji fiyatlarının görülmemiş seviyelere ulaşması halinde, dünyayı bir durgunluğa, hatta bir depresyona itebilir. Bölgesel istikrara ve yakıt fiyatlarına büyük ölçüde bağlı olan turizm ve havacılık gibi sektörler bu durumdan ilk etkilenenler arasında yer alacaktır.

frgty
Almanya'nın DAX endeksi Frankfurt Borsası'nda düştü. (Reuters)

* Güvenlik harcamaları: Bütçeler üzerinde bir yük

Riskler arttıkça, bölgedeki ve dünyadaki hükümetler kendilerini savunma ve güvenlik harcamalarını arttırmak zorunda bulabilirler. Kaynakların üretken yatırımlardan güvenlik harcamalarına kayması, hükümet bütçeleri üzerinde ek bir baskı oluşturarak temel hizmetleri ve kalkınma planlarını etkileyebilir.

* Merkez bankaları altınla korunuyor

Jeopolitik gerilimler ve belirsizlik, dünyanın dört bir yanındaki merkez bankalarını, kriz zamanlarında rezervlerin değerini koruyan güvenli bir liman olarak altın rezervlerini önemli ölçüde artırmaya itiyor. Bu eğilim son üç yılda önemli ölçüde arttı ve Dünya Altın Konseyi önümüzdeki beş yıl içinde daha fazla merkez bankasının altın varlıklarını dolar aleyhine arttırmasını bekliyor.

Sonuç olarak, İsrail-İran anlaşmazlığı küresel ekonomik istikrar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu sadece bölgesel bir anlaşmazlık değil, küresel ekonominin gölüne atılabilecek ve iç içe dalgalara neden olabilecek bir taştır. Bakalım uluslararası toplum bu gerilimi kontrol altına alabilecek ve dünyayı bunun yıkıcı ekonomik sonuçlarından koruyabilecek mi?