Dünya Bankası, petrol dışı sektörün desteklenmesiyle, KİK ülkeleri için 2024 yılında yüzde 3,6 büyüme bekliyor

Suudi ekonomisinin esnek bir mali politika altında gelecek yıl yüzde 4,1 oranında toparlanması tahmin ediliyor

Körfez ülkelerindeki son ekonomik gelişmelere ilişkin Dünya Bankası raporunun lansmanı (Şarku’l Avsat)
Körfez ülkelerindeki son ekonomik gelişmelere ilişkin Dünya Bankası raporunun lansmanı (Şarku’l Avsat)
TT

Dünya Bankası, petrol dışı sektörün desteklenmesiyle, KİK ülkeleri için 2024 yılında yüzde 3,6 büyüme bekliyor

Körfez ülkelerindeki son ekonomik gelişmelere ilişkin Dünya Bankası raporunun lansmanı (Şarku’l Avsat)
Körfez ülkelerindeki son ekonomik gelişmelere ilişkin Dünya Bankası raporunun lansmanı (Şarku’l Avsat)

Dünya Bankası (WB), Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerindeki ekonomik büyümeye, petrol dışı sektörlerin öncülük edeceğini açıkladı.

Bununla birlikte, ekonomiyi çeşitlendirme çabaları daha fazla reform gerektiriyor.

KİK ekonomilerinin 2023’te yüzde 1 büyümesi, ardından 2024’te yüzde 3,6 ve 2025’te de yüzde 3,7’ye yükselmesi bekleniyor.

Dünya Bankası, Körfez ülkelerindeki son ekonomik gelişmelere ilişkin son raporunda, bu yıl kaydedilen zayıflığı esas olarak petrol sektöründeki düşüşe bağladı.

Söz konusu raporda, küresel ekonomik yavaşlamanın yanı sıra OPEC+’nın devam eden üretim kesintileri nedeniyle 2023 yılında yüzde 3,9 daralmasının beklendiği de ifade edildi.

Bununla birlikte, KİK ülkelerindeki petrol dışı sektörlerin 2023’te yüzde 3,9, orta vadede ise yüzde 3,4 büyümesi bekleniyor.

Bu, petrol sektörü faaliyetlerindeki düşüşün telafi edilmesine yardımcı olacak.

Bunun nedenleri arasında, sürdürülebilir özel tüketim, istikrarlı stratejik yatırımlar ve destekleyici maliye politikası gibi çeşitli faktörler yer alıyor.

Raporda ayrıca, KİK ülkelerindeki ekonomik çeşitlendirme çabalarının meyve vermeye başladığı, ancak daha fazla reform ihtiyacının devam ettiği belirtildi.

Petrol dışı sektörler büyümenin lokomotifi

Rapor hakkında yorum yapan Dünya Bankası KİK Ülkeleri Direktörü Safaa El Tayeb El-Kogali, “Olumlu bir ekonomik büyüme yolunu sürdürmek için bu ülkelerin makroekonomilerini akıllıca yönetmeye devam etmeleri, yapısal reformları taahhüt etmeleri ve petrol dışı ihracatlarını artırmaları gerekiyor” dedi.

Ancak, Ortadoğu’daki mevcut çatışma gibi, bölge ve özellikle KİK ülkelerinin beklentileri açısından büyük riskler oluşturan, olumsuz etki yaratabilecek riskler var.

Bu riskler, küresel petrol piyasalarında oynaklığın artmasına neden oldu.

Dünya Bankası’nın kıdemli ekonomisti Halid Hamud ise şu değerlendirmeyi yaptı:

“Körfez ülkelerindeki petrol dışı sektörlerin performansı, 2023 yılının büyük bölümünde petrol üretiminde yaşanan düşüşe rağmen, 2023 yılında gözle görülür bir iyileşme kaydetti. Ekonomik çeşitlendirme çabaları ve petrol dışı sektörlerin geliştirilmesi, KİK ülkelerinde çeşitli sektörlerde ve coğrafi bölgelerde iş fırsatları yaratılmasına büyük katkı sağlamıştır.”

Suudi kadınların katılımında niteliksel sıçrama

Dünya Bankası, raporun özel bölümünde Suudi kadınların işgücüne katılımındaki dikkate değer artışa odaklandı.

Raporda, tüm yaş grupları ve eğitim seviyelerindeki Suudi kadınların ekonominin çeşitli sektörlerinde iş fırsatı bulduğu, istihdama katılım oranlarının 2017 yılından bu yana ciddi oranda arttığı ve en önemlisi bu artışın işsizliğin azalmasına yol açtığı vurgulandı.

Bu olumlu gelişmenin, daha fazla kadının işgücüne katılmasını kolaylaştıran, Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu hedefleri doğrultusunda başlatılan etkili bir reform kampanyası da dahil olmak üzere, çeşitli faktörlerden kaynaklandığı ifade edildi.

Rapora göre, Suudi Arabistan’da özel sektördeki işgücü istikrarlı bir oranda büyüyerek 2023’ün başlarında 2,6 milyon işçiye ulaştı.

Suudi kadınların işgücüne katılımı altı yılda iki kattan fazla arttı. Bu oran, 2017’nin başında yüzde 17,4 iken, 2023’ün ilk çeyreğinde yüzde 36’ya çıktı.

Dünya Bankası kıdemli ekonomisti Johannes Koettl ise KİK ülkelerinde kadınların işgücüne katılımındaki gözle görülür artışa övgüde bulundu.

Koettl, Suudi Arabistan’ın birkaç yıl içinde kadınların ekonomik olarak güçlenmesini teşvik etme konusundaki başarılarının etkileyici olduğunu, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve dünya için dersler sağladığını söyledi.

KİK ülkeleri için ekonomik beklentiler

Suudi Arabistan’da ise petrol sektörünün 2023 yılında yüzde 8,4 daralması bekleniyor.

Bu, OPEC Plus ittifakı kapsamında üzerinde anlaşmaya varılan petrol üretimine uygulanan kısıtlamaları yansıtıyor.

Ancak petrol dışı sektörler, daha esnek maliye politikası, güçlü özel tüketim ve artan kamu yatırımlarıyla desteklenen yüzde 4,3’lük büyüme sayesinde daralmanın şiddetini hafifletecek.

Suudi Arabistan’daki büyümenin, petrol ve petrol dışı sektörlerdeki genişlemeyi yansıtacak şekilde 2024’te yüzde 4,1 oranında toparlanması bekleniyor.

Katar’da ise reel GSYİH büyümesinin 2023’te yüzde 2,8 olarak kaydedilmesi ve orta vadede bu hızla devam etmesi bekleniyor.

İnşaat sektöründeki zayıflığa ve sıkı para politikasına rağmen, artan turist sayısı ve düzenlenen büyük organizasyonlar sayesinde hidrokarbon dışı sektörlerde yüzde 3,6 ile güçlü bir büyüme kaydedileceği tahmin ediliyor.

2023 yılı boyunca 14 büyük spor etkinliğinin daha düzenlenmesi, Katar’ın küresel bir spor merkezi olarak konumunun güçlendirilmesine katkıda bulunacak.

Buna petrol ve gaz sektörünün 2023 yılında yüzde 1,3 oranında büyümesi eşlik edecek.

Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) gelince, Dünya Bankası, zayıf küresel aktivite, durgun petrol üretimi ve zor finansal koşullar nedeniyle ekonomik aktivitenin 2023’te yüzde 3,4 olarak kaydedilmesini bekliyor.

OPEC Plus’ın petrol üretim kotalarında ek kesintiye gitmesinin ardından, BAE’deki petrol GSYİH büyümesinin 2023’te yüzde 0,7 olması ve kota kısıtlamalarının hafifletilmesiyle 2024’te önemli ölçüde toparlanması bekleniyor.

Petrol dışı üretimin, turizm, emlak, inşaat, ulaştırma ve imalat sektörlerindeki güçlü performans ve artan sermaye harcamaları sayesinde yüzde 4,5 oranında artarak, 2023 yılında ekonomik aktiviteyi desteklemesi bekleniyor.

Bahreyn’de de ekonomik büyümenin, petrol sektörünün zayıf performansı nedeniyle 2023’te yüzde 2,8 ile istikrar kazanacağı tahmin ediliyor.

Ülkede petrol ve gaz sektörünün 2023-2024 döneminde yüzde 0,1 oranında hafif bir büyüme kaydetmesi beklendiğinden, petrol dışı sektör büyümenin ana lokomotifi olmayı sürdürecek.

Hidrokarbon dışı sektörler ise turizm ve hizmet sektörlerindeki toparlanma ve altyapı projelerinin devam etmesiyle desteklenerek yaklaşık yüzde 4 oranında büyümeye devam edecek.

Kuveyt’te ise petrol üretimindeki düşüş, sıkılaşan para politikası ve küresel ekonomik aktivitedeki yavaşlama nedeniyle, ekonomik büyümenin 2023’te keskin bir şekilde yavaşlayarak yüzde 0,8 olması bekleniyor.

OPEC Plus üretim kotalarının ve küresel talebin azalması nedeniyle Petrol GSYİH’sının 2023 yılında yüzde 3,8 oranında azalacağı tahmin ediliyor.

Al-Zour rafinerisindeki artan faaliyetlerin desteğiyle, üretim kotalarındaki kısıtlamaların hafifletilmesiyle 2024 yılında toparlanma yaşanacak.

Petrol dışı sektörün ise özel tüketim ve gevşek maliye politikasının desteğiyle 2023 yılında yüzde 5,2 oranında büyümesi bekleniyor.

Dünya Bankası, OPEC Plus’ın üretim kesintileri ve küresel ekonomik aktivitedeki yavaşlama nedeniyle Umman ekonomisinin 2023’te yavaşlamasını bekliyor.

Ancak artan enerji üretimi ve geniş yapısal reformlar sayesinde ekonominin orta vadede iyileşeceğini tahmin ediyor.

Petrol üretiminin azalmasıyla birlikte, genel büyümenin 2023’te yüzde 1,4 olarak yavaşlaması bekleniyor.

Rapora göre, petrol dışı sektörler ise inşaat sektöründeki toparlanma ile yenilenebilir enerji ve turizm yatırımlarının etkisiyle yüzde 2’yi aşan büyümeyi destekleyecek.



Çin’den Suudi Arabistan, Mısır, Fas ve Türkiye'de elektrikli otomobil üretim hedefi

Çin'in merkez doğusunda bulunan Jiangsu eyaletinin Suzhou şehrindeki Taikang Uluslararası Konteyner Terminali’nde gemilere yüklenmeyi bekleyen binlerce BYD elektrikli araç, 8 Şubat 2024 (AFP)
Çin'in merkez doğusunda bulunan Jiangsu eyaletinin Suzhou şehrindeki Taikang Uluslararası Konteyner Terminali’nde gemilere yüklenmeyi bekleyen binlerce BYD elektrikli araç, 8 Şubat 2024 (AFP)
TT

Çin’den Suudi Arabistan, Mısır, Fas ve Türkiye'de elektrikli otomobil üretim hedefi

Çin'in merkez doğusunda bulunan Jiangsu eyaletinin Suzhou şehrindeki Taikang Uluslararası Konteyner Terminali’nde gemilere yüklenmeyi bekleyen binlerce BYD elektrikli araç, 8 Şubat 2024 (AFP)
Çin'in merkez doğusunda bulunan Jiangsu eyaletinin Suzhou şehrindeki Taikang Uluslararası Konteyner Terminali’nde gemilere yüklenmeyi bekleyen binlerce BYD elektrikli araç, 8 Şubat 2024 (AFP)

Şerif Muhammed

Ortadoğu ve Kuzey Afrika pazarı, Çinli şirketlerin bölgede elektrikli araç üretmesi için cazip bir coğrafya olsa da bu yükselen trendin arkasında başka bir neden daha yatıyor; o da artan gümrük vergileri. Avrupa Birliği (AB) geçtiğimiz temmuz ayında, mevcut yüzde 10'luk gümrük vergisinin yanında Çin'de üretilen elektrikli araçlara, otomobil üreticilerinin Pekin'den aldıkları sübvansiyonların yüzdesine bağlı olarak, yüzde 17,4 ila 37,6 arasında ek gümrük vergisi getirme planını açıkladı.

Kasım ayında yapılacak oylamanın ardından uygulamaya geçecek olan bu geçici korumacı hamle, AB otomobil modellerinin Avrupa pazarlarında ABD’li SAIC ya da Çinli Geely gibi üreticilerle rekabet edebilmesini sağlamayı amaçlıyor. Dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi olan Çin'de teknoloji, kaynak ve enerji maliyetlerinin düşük olması, Çinli otomobil üreticilerine, elektrikli otomobilleri genellikle Çinli muadillerinden çok daha yüksek fiyatlı olan Mercedes-Benz ve Volkswagen gibi Avrupalı devlere karşı avantaj sağlıyor.

Ancak AB’nin gümrük vergileri, BMW ve Tesla da dahil olmak üzere Çin’de araç üreten Batılı otomobil üreticileri için de maliyetleri arttırıyor. Bu yüzden söz konusu hamle, Çin'in yanı sıra Avrupa ve ABD’de bazı çevreler tarafından muhalefetle karşılandı.

“ABD'nin Çin’de üretilen elektrikli araçlara uyguladığı ve şu an yüzde 100 olan gümrük vergisi oranlarını dört katına çıkarması Çinli otomobil üreticilerini gelişmekte olan pazarlara doğru itiyor.

Çinli otomobil üreticiler, doymuş bir iç pazar ve yurtiçindeki ekonomik yavaşlama nedeniyle yurtdışına açılırken, gümrük vergilerinden kaçınmanın bir yolu olarak elektrikli araçları Batı ülkelerinden uzak yerlerde üretmeye yöneliyor.

Çin'in merkez doğusundaki Jiangsu eyaletinde bulunan BYD fabrikasındaki elektrikli araç montaj hattında çalışan iki işçi, 6 Temmuz 2020 (AFP)Çin'in merkez doğusundaki Jiangsu eyaletinde bulunan BYD fabrikasındaki elektrikli araç montaj hattında çalışan iki işçi, 6 Temmuz 2020 (AFP)

AlixPartners Otomotiv ve Sanayi Eş Başkanı Andrew Bergbaum, Al Majalla’ya yaptığı açıklamada gümrük vergilerinin Çin'den ithal edilen ürünlerin satışını azaltacağını, ancak Çin'de fabrika kurulmasını hızlandıracağını düşünüyor. Avrupa’nın fazla üretim kapasitesine sahip doymuş bir pazar olduğunu belirten Bergbaum, “Gelişmekte olan pazarlar daha büyük yatırım fırsatları sunuyor. Yakında aralarında Çinli şirketlerin de olduğu otomobil üreticileri tarafından dünyanın farklı yerlerinde en az dokuz yeni elektrikli araç fabrikası kurulacak” dedi.

Suudi Arabistan’ın sanayileşme ve ihracat için sunduğu fırsatlar

Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın küresel üretim portföyünün bir parçası olması muhtemel. Bölge, yılda 4 ila 5 milyon ünitelik bir pazara sahip ve bu da onu tek başına cazip kılıyor.

“Suudi Arabistan, 2030 Vizyonu çerçevesinde 2026 yılında 150 bin ve dört yıl sonra 500 bin elektrikli araç üretme hedefi de dahil olmak üzere ekonomisini çeşitlendirmeye çalışıyor.

Suudi Arabistan'ın elektrikli otomobil satışları açısından büyük bir pazar olduğunu ve on yılın sonunda yılda bir milyon araca yaklaşacağını belirten Bergbaum, Suudi Arabistan'ın kendi tedarikçi tabanını ve gerekli altyapıyı oluşturmaya çalıştığını vurguladı.

Suudi Arabistan’ın ayrıntılı yatırım politikasının da onu cazip bir ülke kıldığını ifade eden Bergbaum, “Suudi Arabistan, 2030 Vizyonu çerçevesinde 2026 yılında 150 bin ve dört yıl sonra 500 bin elektrikli araç üretme hedefi de dahil olmak üzere petrol gelirlerine bağımlı olan ekonomisini çeşitlendirmeye çalışıyor” dedi.

Lucid Group Suudi Arabistan'daki ilk otomobil fabrikasını açtı (Lucid Group)Lucid Group Suudi Arabistan'daki ilk otomobil fabrikasını açtı (Lucid Group)

Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF), önümüzdeki yıl üretime başlayacak ve ülkede otomotiv sektörüne öncülük edecek elektrikli otomobil üreticisi Ceer'i kurmak için Tayvan merkezli Foxconn ile ortak bir girişim başlattı.

Rhodium Group'un Çin Kurumsal Danışma Ekibi'nde kıdemli araştırmacı olan Gregor Sebastian, Körfez ülkeleri arasındaki en zengin ülke olan Suudi Arabistan’ın lüks otomobil sektörü için büyük bir endüstriyel potansiyele sahip olduğunu, ancak işgücü maliyetinin elektrikli araç endüstrisi için bir engel oluşturabileceğini düşünüyor.

“Çin'in en büyük otomobil üreticisi olan BYD, Türkiye'de yılda 150 bin araç kapasiteli elektrikli ve şarj edilebilir hibrit araç üretim tesisi için imza attı.

Öte yandan BYD ile Türkiye arasında, 2026 yılının sonlarında üretime başlaması ve 5 bin kişiye doğrudan istihdam sağlanması planlanan 1 milyar dolarlık bir otomobil fabrikası kurulması için anlaşmaya varıldığı açıklandı.

Geçtiğimiz ay duyurulan anlaşmaya göre Çin'in en büyük otomobil üreticisi olan BYD, temmuz ayında elektrikli araç üretimini yılda bir milyon araca çıkarmak için 5 milyar dolarlık bir teşvik paketi açıklayan Türkiye'de, yılda 150 bin araç kapasiteli elektrikli ve şarj edilebilir hibrit araç üretim tesisi için imza attı. Bir diğer Çinli elektrikli araç üreticisi Chery de Türkiye’de bir fabrika kurmak için Türk yetkililerle görüşmelerini sürdürüyor.

Mısır ve Fas da bu alanda birer cazibe merkezi

Bergbaum, Mısır ve Fas gibi Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki diğer ülkelerin de gelişen otomotiv endüstrilerine sahip olduklarını, bu nedenle altyapı, tedarik tabanı ve eğitimli işgücünün halihazırda bulunduğunu belirterek, bu ülkelerin üretim için cazibe merkezleri olduklarını vurguladı. Bergbaum’a göre Mısır’ın para biriminin son aylarda değer kaybetmesi ve göreceli olarak istikrarlı bir ülke olması, bazı yabancı şirketleri cezbedebilir. Ortadoğu'nun en kalabalık nüfusuna sahip olan ülke, bir kez daha baş gösteren likidite kriziyle mücadele ederken para birimi lira mart ayında neredeyse yüzde 40 değer kaybederek 2022 yılından bu yana dördüncü devalüasyonunu gördü.

“Mısır temiz enerjiye olan bağımlılığını artırmaya ve elektrikli araç yatırımları için cazip olabilecek sanayisini geliştirmeye çalışıyor.

Mısır aynı zamanda temiz enerjiye olan bağımlılığı arttırmak ve özel sektör yatırımları için cazip olabilecek sanayi sektörünü canlandırmak istiyor. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı habere göre hükümetin son birkaç yıldır Çinli bir şirketle yerel olarak elektrikli otomobil üretmek üzere ortaklık kurma girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı.

Mısır merkezli otomobil şirketi GV Investments geçtiğimiz mayıs ayında, Mısır'da elektrikli araç modellerinin montajı ve üretimi için Çinli FAW Group ile bir anlaşma imzaladı. General Motors’un (GM) ortağı Al-Mansour Automotive de Mısır'da batarya ile çalışan araçlar üretmeyi planlıyor.    

Fas'ın Tanca kentinin doğusundaki Renault-Nissan fabrikasında otomobil parçalarının montajından bir kare, 12 Mart 2018 (AFP)Fas'ın Tanca kentinin doğusundaki Renault-Nissan fabrikasında otomobil parçalarının montajından bir kare, 12 Mart 2018 (AFP)

Öte yandan otomotiv sektörü geçtiğimiz yıl yaklaşık 14 milyar dolar değerinde olan ülke ihracatının büyük bölümünü üreten Fas'ta bir Renault-Nissan fabrikası bulunuyor. Fabrika yılda yaklaşık 400 bin otomobil üretim kapasitesine sahip, ancak henüz Çinli otomobil şirketlerini ağırlamış değil.

Çin'in Avrupa'ya açılan kapısı Fas

Kuzey Afrika ülkelerinden Fas, şu sıralar elektrikli batarya üreticilerinin ilgisini çekmeye çalışıyor. Çinli otomobil aküsü üreticileri Hailiang ve Shinzoom tarafından her biri 900 milyon dolardan fazla değerde iki fabrika ve diğer benzer projeler kurulacak.

“Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinin Avrupa'ya yakınlığı, burayı Avrupa pazarlarına elektrikli araç ihracatı için potansiyel bir merkez haline getiriyor.

İç talep ve düşük işletme maliyetleri, bölgenin Avrupa'ya yakınlığı ve AB ile ticaret anlaşmaları gibi bazı Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi ülkelerindeki elverişli koşullar, bölgeyi Avrupa pazarlarına elektrikli araç ihracatı için potansiyel bir merkez haline getirirken, gümrük vergilerinden kaçınmak için bir arka kapı olarak da görülebilir.

Elektrikli araçlar son on yılda Avrupa'da yaygın olarak kullanılmaya başlarken, son yıllarda Almanya ve Fransa gibi ülkelerde yıllık satış rakamları yüz binlerle ifade ediliyor.

AB’nin önümüzdeki on yılın ortalarına kadar benzinle çalışan otomobilleri aşamalı olarak kullanımdan kaldırma planı, Avrupa'daki elektrikli araç satışlarının yaklaşık dörtte birine hâkim olan Çinli otomobil üreticilerini bölgeye yönlendirebilir.

AB’nin ABD merkezli Tesla ile kıyasıya rekabet eden BYD'ye uygulamaya hazırlandığı yüzde 17,4'lük yeni gümrük vergisi, Çinli şirketin Türkiye'deki yeni fabrikasını Avrupa pazarlarına ihracat yapmak için kullanabileceği spekülasyonlarına yol açtı. Son iki yılda satılan toplam elektrikli otomobillerin yaklaşık yüzde 9'unu Türkiye'de satan BYD, fabrikayı Avrupa'ya hitap etmek için kullanma niyetinde olup olmadığına dair herhangi bir açıklamada bulunmadı. Ancak Türkiye'nin Avrupa Birliği ile yaptığı gümrük anlaşması yoluyla kıtaya önemli bir otomobil ihracatçısı olması, Türkiye’de fabrika açma hamlesini cazip kılıyor.

Otomobil ihracatının büyük çoğunluğunu Akdeniz'in diğer yakasındaki Avrupa ülkelerine yapan Mısır ve Fas'ın da AB ile ticaret anlaşmaları bulunuyor.

“Rhodium Group'tan Gregor Sebastian: Çinli otomobil şirketlerinin Çin dışındaki ülkelerde üretim yapma ve Avrupa'ya ihraç etme eğilimi ters etki yaratabilir.

Bloomberg'in haberine göre FAW Group'un Mısır'daki üretiminin 2025'in ilk çeyreğinden itibaren, önümüzdeki beş yıl içinde Avrupa pazarları da dahil olmak üzere çeşitli noktalara ihraç edilmesi planlanıyor. 

Riskli bir hamle

Rhodium Group'tan Gregor Sebastian’a göre bu hamlenin tüm yararlarına rağmen Çinli otomobil şirketlerinin Çin dışındaki ülkelerde üretim yapma ve Avrupa'ya ihraç etme eğilimi ters etki yaratabilir.

Avrupa Komisyonu’nun bu konuyu yakından inceleyeceğine inandığını ifade eden Sebastian, “Avrupa Komisyonu’nun daha önce Çin'deki üretim faaliyetlerine karşı önleyici vergiler uygulamak zorunda kaldığı durumlar oldu. Bu vergiler, denizaşırı elektrikli araç fabrikaları sadece montaj için kullanılsa ve batarya ve şasi gibi temel bileşenler Çin'den ithal edilse bile uygulanabilir” şeklinde konuştu.

Sebastian, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Elektrikli otomobil sektörünün en öne çıkan sektör olduğu açık, ancak Avrupa yeni sübvansiyon düzenlemelerinin tamamını Çin'in güneş ve rüzgâr projelerini engellemek için kullandı. Ayrıca değerlendirmemize göre BYD gibi şirketler, bu yeni gümrük vergileriyle bile Avrupa'ya karlı bir şekilde ihracat yapabilir. Bu durum, en azından mevcut jeopolitik koşullar altında, Çinli otomobil üreticileri için gümrük vergilerini aşmayı gereksiz hale getiriyor.”

Sebastian, ABD pazarını dışarıya daha kapalı hale getirebilecek olan ABD Başkanı Donald Trump'ın yeniden seçilme ihtimalinin yüksek olmasının, Çin'i AB ile büyük ölçekli bir ticaret savaşından uzaklaştıracağı değerlendirmesinde bulundu.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.