Bakan Şimşek: Uyguladığımız politikalarla rezervlerimiz güçlendi ve ülke risk primimiz düştü

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, uygulanan politikalarla yatırımcı güveni artarken, rezervlerin güçlendiğini ve ülke risk priminin düştüğünü belirtti

Mehmet Şimşek (AA)
Mehmet Şimşek (AA)
TT

Bakan Şimşek: Uyguladığımız politikalarla rezervlerimiz güçlendi ve ülke risk primimiz düştü

Mehmet Şimşek (AA)
Mehmet Şimşek (AA)

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, uygulanan politikalarla yatırımcı güveni artarken, rezervlerin güçlendiğini ve ülke risk priminin düştüğünü belirterek, "Bugün açıklanan verilere göre TCMB brüt rezervleri Eylül 2014'ten bu yana en yüksek seviyesi olan 134,5 milyar dolara ulaşmıştır. Mayıs ayında 700'ün üzerinde olan Türkiye’nin risk primi bugün 330'lar seviyesine geriledi." ifadesini kullandı.

Bakan Şimşek, sosyal medya hesabından paylaşım yaptı.

Enflasyonu düşürmekte kararlı olduklarını vurgulayan Şimşek, fiyat istikrarının sürdürülebilir yüksek büyümenin ön koşulu olduğunu bildirdi.

Uygulanan politikalarla yatırımcı güveni artarken, rezervlerin güçlendiğini ve ülke risk priminin düştüğüne işaret eden Şimşek, bugün açıklanan verilere göre, TCMB brüt rezervlerinin eylül 2014'ten bu yana en yüksek seviyesi olan 134,5 milyar dolara ulaştığına dikkati çekti.

"Yatırımı, üretimi ve ihracatı desteklemekte kararlıyız"

Şimşek, mayısta 700'ün üzerinde olan Türkiye'nin risk priminin, bugün 330'lar seviyesine gerilediğinin altını çizerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

Dezenflasyon sürecinde yatırımı, üretimi ve ihracatı desteklemekte de kararlıyız. Bu çerçevede, Eximbank'ın sermayesi güçlendirilirken, ihracatçıların finansmana erişimini desteklemek için günlük reeskont kredi limitini 10 katına çıkararak 3 milyar liraya yükselttik. İhracat ve döviz kazandırıcı hizmetler için reeskont kredi faizlerine üst sınır getirerek, iskonto oranını azami yüzde 25,9'da sabit tuttuk. TCMB yeni YTAK (Yatırım taahhütlü avans kredisi) programı ile nitelikli yatırımları desteklemek için yıllık 100 milyar lira olmak üzere 3 yıl boyunca toplam 300 milyar lira limit tahsis etmiştir.



İsrail ekonomisi kan kaybediyor: Dibe vurdu

Yardım kuruluşlarından gıda desteği almak isteyen İsrailliler, uzun kuyruklar oluşturuyor (AFP)
Yardım kuruluşlarından gıda desteği almak isteyen İsrailliler, uzun kuyruklar oluşturuyor (AFP)
TT

İsrail ekonomisi kan kaybediyor: Dibe vurdu

Yardım kuruluşlarından gıda desteği almak isteyen İsrailliler, uzun kuyruklar oluşturuyor (AFP)
Yardım kuruluşlarından gıda desteği almak isteyen İsrailliler, uzun kuyruklar oluşturuyor (AFP)

Fransız haber ajansı AFP, yaklaşık bir yıldır süren Gazze savaşının İsrail ekonomisine büyük yük bindirdiğini yazıyor. 

Analizde, İsrail'de "yoksulluğun Hamas'la çatışmaların yaşandığı bölgelerden uzaktakileri de tehdit ettiği" belirtiliyor. 

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun tartışmalı yargı reformlarına karşı düzenlenen geniş çaplı protestolarla ekonominin zayıfladığı, ardından Hamas'ın 7 Ekim'deki Aksa Tufanı operasyonuyla başlayan Gazze savaşıyla durumun daha da kötüleştiği ifade ediliyor. 

Kudüs İbrani Üniversitesi'nden ekonomist Jacques Bendelac, çatışmaların devam etmesi halinde resesyon riskine dikkat çekerek, İsrail ekonomisinin durumuna ilişkin şu değerlendirmeleri paylaşıyor: 

İsrail ekonomisi sağlam olabilir fakat çok uzun süren bu savaşa dayanmakta artık zorlanıyor.

Resmi verilere göre, 2023'ün 4. çeyreğinde yüzde 21 oranında küçülen İsrail'in gayri safi yurtiçi hasılası (GSYİH), bu yılın ilk üç ayında yüzde 14 oranında toparlandı. Ancak büyüme ikinci çeyrekte yüzde 0,7'yle durgunlaştı. 

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Gazze'de devam eden savaş nedeniyle İsrail'in kredi notunu ağustosta "A+"dan "A"ya indirmişti. 

Kuruluşun açıklamasında, savaşın 2025'e kadar sürebileceği ve diğer cephelere yayılma riski taşıdığı değerlendirmesi yapılmıştı. 

Ekonomist Bendelac, yüksek yaşam maliyetleri ve ekonomik yavaşlamanın "kaçınılmaz olarak yoksulluğun artmasıyla sonuçlandığını" belirtiyor. 

AFP'nin analizinde, özellikle turizm, inşaat ve tarım sektörlerinin "peşi sıra kan kaybettiğine" dikkat çekiliyor. 

Tel Aviv'de gökdelen projelerinin ve ulaşım altyapı çalışmalarının yarım kaldığı belirtilirken, turizmin "dibe vurduğu" yorumu paylaşılıyor.

İsrail Turizm Bakanlığı'nın verilerine göre ocak-temmuzda ülke 500 bin turisti ağırladı. Ancak bu rakam, bir önceki yılın aynı dönemindeki turist sayısının sadece dörtte birine denk geliyor. 

Gazze savaşı nedeniyle Tel Aviv yönetimi, Filistinlilere verdiği çalışma izinlerini de askıya almıştı. 

İsrailli işçi hakları örgütü Kav LaOved, savaştan önce yaklaşık 100 bin Filistinliye çalışma izni verildiğine, bu kişilerin inşaat, tarım ve sanayi sektörlerinde önemli bir istihdam oluşturduğuna işaret ediyor. 

Örgüt, savaşla birlikte sadece 8 bin Filistinli işçinin gerekli görülen fabrikalarda çalışmak üzere bu yasaktan muaf tutulduğunu bildiriyor. 

İsrail'deki bazı bölgelerde yardım örgütleri, halka gıda desteği de sağlıyor. Pitchon-Lev adlı sivil toplum kuruluşunun kurucusu Eli Cohen, savaşın başından bu yana faaliyetlerini iki katına çıkardıklarını söylüyor. 

Cohen, ülke çapında yaklaşık 200 bin aileye destek sağladıklarını belirtirken, son dönemde Hizbullah'la İsrail ordusu arasındaki çatışmaların artmasıyla, Lübnan sınırındaki İsraillilerin de gıda yardımı için başvuru yaptığını ifade ediyor.

Independent Türkçe, AFP, Reuters