Trump'ın adının yer aldığı gayrimenkullerin "değeri azalıyor"

Bir ekonomist, "Bu analiz, değer kaybının sorumlusunun Trump markası olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor" dedi

(Reuters)
(Reuters)
TT

Trump'ın adının yer aldığı gayrimenkullerin "değeri azalıyor"

(Reuters)
(Reuters)

Bir habere göre, çeşitli mahkeme kararları eski Başkan Donald Trump'a yüz milyonlarca dolara mal olurken, markası da New York'taki konut sahiplerine maddi kayıplar yaşatıyor.

2024 başkanlık seçiminin Cumhuriyetçi adayının, kendisine, iki oğluna ve Trump Organization ortaklarına karşı açılan bir dolandırıcılık davasında yaklaşık 350 milyon dolarlık (artı faiz) yüklü para cezası ödemesine karar verilmişti. Oğullarının her birinin de 4 milyon dolar ödemesine hükmedilmişti.

New York Times'ın haberine göre Manhattan'daki Trump markalı mülklerdeki konutların değeri, Trump'ın 2016'da başkan seçilmesinden bu yana düşüş gösteriyor.

Bir zamanlar Trump'la özdeşleşen lüks yaşam tarzını belki de en iyi özetleyen ve Trump'ın 2016 seçimlerindeki başkanlık adaylığını altın renkli yürüyen merdiveniyle duyurduğu 5. Cadde'deki Trump Tower binası da bu durumdan büyük ölçüde etkilendi. CityRealty'nin kıdemli içerik ve araştırma müdürü Ondel Hylton, bu binadaki konutların metrekare başına ortalama fiyatının 2013'ten bu yana yüzde 49 düştüğünü bildirdi. 

Gazetenin haberine göre, daha önce Trump markalı olan ancak sakinlerinin altın logonun kaldırılmasını tercih ettiği bazı binalar bu durumdan etkilenmedi hatta değerlerinde artış görüldü.

Columbia Üniversitesi'nden ekonomist Stijn Van Nieuwerburgh, Times'a yaptığı açıklamada, "Bu analiz, değer kaybının sorumlusunun Trump markası olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor" dedi.

Binadan Trump adının kaldırılması, isimle ilişkili değer kaybını gideriyor.

Habere göre, Manhattan'da hâlâ Trump markasını taşıyan diğer 7 binanın değerinin 2013'le 2023 arasında yüzde 23 düştüğü tespit edildi. Gayrimenkul verilerini izleyen bir şirket, yaptığı ayrı bir analizde bu düşüşün yüzde 17 olduğunu tahmin etti.

Eski başkanın oğlu ve Trump Organization yöneticisi Eric Trump, Times'a yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Veriler istediğiniz hikayeyi anlatmak için manipüle edilebilir ancak gerçek şu ki binalarımız dünyadaki tüm mülkler arasında metrekare başına en yüksek fiyatlara satılıyor. Bu inkar edilemez.

Eric Trump, sözlerine şöyle devam etti:

Sadece bu yıl New York'taki Trump International Hotel & Tower; Time Warner, Essex House ve şehirdeki en prestijli mülklerin fiyatlarını aşarak 17 milyon dolarlık bir daire satışı gerçekleştirdi. 

New York Times, bu yüksek fiyatlı satışa rağmen Trump markalı konutun metrekare başına 4 bin 600 dolardan fazla bir fiyata satıldığını, West Village'daki bir çatı katınınsa metrekare başına 11 bin 400 dolardan fazla bir fiyata satıldığını belirtti.

Cuma günü eski Başkan hakkında verilen yıkıcı kararın yanı sıra Elle'in eski köşe yazarı E. Jean Carroll'ın açtığı karalama davasından dolayı Trump'ın 83 milyon dolar borcu var. Ayrıca eski Başkan, Carroll'a cinsel tacizde bulunmasıyla ilgili mahkemeye yalan söylediği için de halihazırda 5,5 milyon dolar borçlu.

Trump'ın borcu bununla da bitmiyor. Eski Başkan'ın halihazırda sivil dolandırıcılık davasında mahkeme celbine uymayı reddettiği için 110 bin dolar ve soruşturmayla ilgili yayın yasağını ihlal ettiği için de 15 bin dolar daha borcu var.

Hukuki masraflarını ödediği ve bu para cezalarını da ödemek zorunda kalacağı için nakit stoku azalıyor gibi görünse de Trump, 2024 başkanlık seçimleri için kampanya yürütmeye devam ediyor.

Independent Türkçe



İsrail ekonomisi kan kaybediyor: Dibe vurdu

Yardım kuruluşlarından gıda desteği almak isteyen İsrailliler, uzun kuyruklar oluşturuyor (AFP)
Yardım kuruluşlarından gıda desteği almak isteyen İsrailliler, uzun kuyruklar oluşturuyor (AFP)
TT

İsrail ekonomisi kan kaybediyor: Dibe vurdu

Yardım kuruluşlarından gıda desteği almak isteyen İsrailliler, uzun kuyruklar oluşturuyor (AFP)
Yardım kuruluşlarından gıda desteği almak isteyen İsrailliler, uzun kuyruklar oluşturuyor (AFP)

Fransız haber ajansı AFP, yaklaşık bir yıldır süren Gazze savaşının İsrail ekonomisine büyük yük bindirdiğini yazıyor. 

Analizde, İsrail'de "yoksulluğun Hamas'la çatışmaların yaşandığı bölgelerden uzaktakileri de tehdit ettiği" belirtiliyor. 

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun tartışmalı yargı reformlarına karşı düzenlenen geniş çaplı protestolarla ekonominin zayıfladığı, ardından Hamas'ın 7 Ekim'deki Aksa Tufanı operasyonuyla başlayan Gazze savaşıyla durumun daha da kötüleştiği ifade ediliyor. 

Kudüs İbrani Üniversitesi'nden ekonomist Jacques Bendelac, çatışmaların devam etmesi halinde resesyon riskine dikkat çekerek, İsrail ekonomisinin durumuna ilişkin şu değerlendirmeleri paylaşıyor: 

İsrail ekonomisi sağlam olabilir fakat çok uzun süren bu savaşa dayanmakta artık zorlanıyor.

Resmi verilere göre, 2023'ün 4. çeyreğinde yüzde 21 oranında küçülen İsrail'in gayri safi yurtiçi hasılası (GSYİH), bu yılın ilk üç ayında yüzde 14 oranında toparlandı. Ancak büyüme ikinci çeyrekte yüzde 0,7'yle durgunlaştı. 

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Gazze'de devam eden savaş nedeniyle İsrail'in kredi notunu ağustosta "A+"dan "A"ya indirmişti. 

Kuruluşun açıklamasında, savaşın 2025'e kadar sürebileceği ve diğer cephelere yayılma riski taşıdığı değerlendirmesi yapılmıştı. 

Ekonomist Bendelac, yüksek yaşam maliyetleri ve ekonomik yavaşlamanın "kaçınılmaz olarak yoksulluğun artmasıyla sonuçlandığını" belirtiyor. 

AFP'nin analizinde, özellikle turizm, inşaat ve tarım sektörlerinin "peşi sıra kan kaybettiğine" dikkat çekiliyor. 

Tel Aviv'de gökdelen projelerinin ve ulaşım altyapı çalışmalarının yarım kaldığı belirtilirken, turizmin "dibe vurduğu" yorumu paylaşılıyor.

İsrail Turizm Bakanlığı'nın verilerine göre ocak-temmuzda ülke 500 bin turisti ağırladı. Ancak bu rakam, bir önceki yılın aynı dönemindeki turist sayısının sadece dörtte birine denk geliyor. 

Gazze savaşı nedeniyle Tel Aviv yönetimi, Filistinlilere verdiği çalışma izinlerini de askıya almıştı. 

İsrailli işçi hakları örgütü Kav LaOved, savaştan önce yaklaşık 100 bin Filistinliye çalışma izni verildiğine, bu kişilerin inşaat, tarım ve sanayi sektörlerinde önemli bir istihdam oluşturduğuna işaret ediyor. 

Örgüt, savaşla birlikte sadece 8 bin Filistinli işçinin gerekli görülen fabrikalarda çalışmak üzere bu yasaktan muaf tutulduğunu bildiriyor. 

İsrail'deki bazı bölgelerde yardım örgütleri, halka gıda desteği de sağlıyor. Pitchon-Lev adlı sivil toplum kuruluşunun kurucusu Eli Cohen, savaşın başından bu yana faaliyetlerini iki katına çıkardıklarını söylüyor. 

Cohen, ülke çapında yaklaşık 200 bin aileye destek sağladıklarını belirtirken, son dönemde Hizbullah'la İsrail ordusu arasındaki çatışmaların artmasıyla, Lübnan sınırındaki İsraillilerin de gıda yardımı için başvuru yaptığını ifade ediyor.

Independent Türkçe, AFP, Reuters