ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol: Ürün ihraç ettiğimiz ülke sayısını 86'ya çıkardık

Fotoğraf: Özge Elif Kızıl - AA
Fotoğraf: Özge Elif Kızıl - AA
TT

ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol: Ürün ihraç ettiğimiz ülke sayısını 86'ya çıkardık

Fotoğraf: Özge Elif Kızıl - AA
Fotoğraf: Özge Elif Kızıl - AA

ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, "Ürün ihraç ettiğimiz ülke sayısını 86'ya çıkardık. ASELSAN'ın bu yıl yeni ihracat sözleşmeleri açısından 1 milyar dolara yaklaşma hedefi var." dedi.

Turkcell'in katkılarıyla gerçekleştirilen Anadolu Ajansı Teknoloji Masası'nın konuğu olan ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, şirketin geliştirdiği ürünler ve yatırımları ile ilgili açıklamalarda bulundu.

ASELSAN olarak denizin derinliklerinden uzayın derinliklerine kadar her alanda her platforma kritik sistemler geliştirdiklerini belirten Akyol, "Bir taraftan da sivil dünyaya da hizmet etmeye çalışıyoruz. 2023 çok önemli başarılarla geçti. 2024 yılına da milletimizin beklediği önemli projelerde güzel gelişmeler katederek girdik." diye konuştu.

- "ASELFLIR-500 rakiplerine oranla yüzde 30 daha iyi performans gösteriyor"

Akyol, İHA kameralarına Kanada tarafından uygulanan ambargoları anımsatarak, "O dönem Savunma Sanayii Başkanlığımızın liderliğinde bir geliştirme projesi başlattık. Önce ambargoyu bertaraf edecek bir kamera yapmak daha da ötesinde dünyada bu alandaki en iyi kamerayı da yapabilmek üzere yola çıkmıştık. Geldiğimiz noktada İHA kameramız ASELFLIR-500'ü tamamladık. Artık operasyonel olarak Silahlı Kuvvetlerimizin kullanımına da girdi." ifadelerini kullandı.

ASELFLIR-500'ün rakiplerine oranla yüzde 30 daha iyi performans sergilediğine dikkati çeken Akyol, kameranın lazer işaretlemedeki başarısıyla da güdümlü mühimmatların daha hassas vuruş kabiliyeti kazanmasını sağlamış olduğunu vurguladı.

Akyol, "Bugün gururla şunu söyleyebiliriz; bu kamera artık gökyüzünün yıldızları SİHA'larımızın dünyadaki en nitelikli kamerası olarak hem Silahlı Kuvvetlerimizin hizmetine girmiş hem seri üretim safhasında önemli bir aşama katetmiş hem de artık dost ve müttefik ülkelere ihraç edilebilecek bir noktaya gelmiştir." şeklinde konuştu.

Hava savunmada alçak, orta, yüksek irtifa olarak katmanlı bir mimari olduğunu belirten Akyol, Türkiye'nin yaptığı yatırımlarla artık uçtan uca katmanlı hava savunmayı tamamlama noktasına geldiğinin altını çizdi.

Akyol, ASELSAN'ın alçak irtifada KORKUT sistemi olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kendisine yönelen dron, seyir füzesi ve benzeri tüm tehditleri parçacıklı mühimmatlarla önce tespit edip sonra onları engellemeye dayalı bir teknoloji. Bu envantere kazandırdığımız ve seri üretimini devam ettirdiğimiz bir sistem. Bunun bir üstünde HİSAR-A diye isimlendirdiğimiz bu sefer biraz daha irtifanın arttığı artık füzelerin devreye girdiği bir sistem var. Burada da Roketsan ile güzel bir işbirliğimiz var. Füzeleri onlar bize sağlıyorlar, biz de bütün sistemi bir araya getirerek alçak irtifalı HİSAR-A'yı tamamlayıp envantere kazandırdık.

Bir üstünde de HİSAR-O'muz var. Orta menzilde. Bunun da envantere kazandırıldığını ve seri üretime devam edildiğini söyleyebilirim. Şimdi de uzun menzilli hava savunma sistemimiz SİPER'i Türk Silahlı Kuvvetlerimizin envanterine kazandırıyoruz. Böylece çok alçak irtifadan yüksek irtifaya kadar katmanlı hava savunmasını 2024 yılında tamamlamış oluyoruz."

- "Türkiye dünyadaki sayılı ülkelerden biri haline gelecek"

Hava savunmasının mobilitesinin de önemli olduğunun altını çizen Akyol, bu anlamda hibrit hava savunma olarak adlandırdıkları GÜRZ sistemini de birkaç yıl içinde envantere kazandıracaklarını söyledi.

Akyol, "Böylece hem irtifa bazında bütün katmanları hem de fonksiyon bazında değişik fonksiyonları da envantere almış ve hava savunma alanında çözüm sağlayabilen dünyada belki 5-6 ülkeden biri haline gelmiş olacağımızı da söyleyebilirim." dedi.

Bu yıl gemilerin muhasım denizaltıların çok uzak mesafelerden tespit edilmesini sağlayan düşük frekans aktif sonar DÜFAS'ı tamamladıklarını anımsatan Akyol, EYP ve mayın ile mücadele kapsamında da YENER sistemini bu sene tamamlayıp Türk Silahlı Kuvvetlerine teslim ettiklerini anlattı.

Akyol, TOLUN mühimmatını tamamladıklarını söyleyerek, "Aynı anda bir uçaktan 8 tane atılabilmesi, bir motoru olmadığı için çok maliyet etkin bir mühimmat olması ve motoru olmadığı halde süzülerek 100 kilometreden fazla bir menzile gidebilmesi üç tane stratejik konu olarak ön plana çıkıyor." şeklinde konuştu.

Gelecek planlamaları ile ilgili bilgi veren Akyol, giderek artan dron tehditlerini engellemek için dronları radyo dalgası yayarak durdurabilen bir teknoloji üzerine çalışmalarına devam ettiklerini söyledi.

ASELSAN'ın lazer silahı GÖKBERK'ten bahseden Akyol, lazerin kaynağını da yerli olarak geliştirdiklerini vurguladı. Akyol, otonominin, üzerinde çalıştıkları önemli başlıklardan olduğunu aktararak, "Deringöz isminde yeni bir ürün üzerine çalışıyoruz. Geçtiğimiz günlerde ilk dalışını yaptık. Yapay zeka destekli otonom sürüş algoritmalarına sahip. Denizin altına 600 metreye kadar dalabilen sonarları olan, su altında haberleşme ve su altında keşif gözetleme kabiliyetine sahip bir ürün." diye konuştu.

- ASELSAN'dan 400 milyon dolarlık yatırım

ASELSAN'ın Ankara'da 400 milyon dolarlık yeni bir yatırıma başladığının altını çizen Akyol, yatırımla beraber binin üzerinde ilave nitelikli istihdamı Türkiye'ye kazandıracaklarını anlattı.

- "Bütün çalışmalarda yapay zeka robotlarını kullanır duruma geldik"

Ahmet Akyol, ASELSAN'ın geliştirdiği bütün ürünlerde ve sistemlerde yapay zeka fonksiyonunun mutlaka bir gereksinim olarak konulmasını iç işleyişlerine dahil ettiklerini belirterek, ürünlerde yapay zekayı etkin kullanmanın öncelikleri olduğunu söyledi.

Karar vericilerin yapay zeka destekli algoritmalarla işini kolaylaştırmak ve büyük veriyi işlemek üzere komuta kontrol sistemlerinde yapay zekayı etkin olarak kullandıklarını aktaran Akyol, "Gerek insansız kara, deniz araçlarında gerek otonominin olduğu diğer sistemlerde yapay zeka destekli algoritmalarla burada fark yaratmaya çalışıyoruz. ASELSAN içerisindeki bütün çalışmalarda yapay zeka robotlarını kullanır duruma geldik. Bunu içerideki süreçlerimizde adım adım yaygınlaştırıyoruz." dedi.

Akyol, çip teknolojisinin çok kritik olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Çip teknolojisinin askeri ve sivil boyutu var. Bizim açımızdan askeri boyutunda bağımsızlık stratejik öncelik. Bu amaçla Bilkent Üniversitesi ile ortak bir şirketimiz var. Yine ASELSAN'ın İstanbul'da MKR-IC ve TÜYAR isimli iki ayrı çipe odaklanmış alt şirketi var. Bu üç alt şirketle ve kendi bünyemizdeki çip tasarım ekiplerimizle buraya önemli miktarda kaynak ve yatırım yapıyoruz. Özellikle radar ve elektronik harpte kullanılan son derece stratejik olan galyum nitratta, transistör seviyesinde millileştirmeyi tamamladık.

Bir radarda yaklaşık 1000'den fazla çip bulunuyor. Bu çipleri kendimiz tasarlıyoruz. 2024 itibarıyla bu çipleri Ankara'da seri üretebilme imkanına kavuştuk. Alt transistörlerini Bilkent Üniversitesi ile ortak şirketimizde, üstündeki çip seviyesi üretimleri de ASELSAN'da çoklu adetlerde yapabilecek duruma geldik. Binlerce çipi seri ürettiğimizi söyleyebilirim. Bu, askeri alandaki bağımsızlığımız açısından önemli."

- "Türkiye'nin ihracat başarısına önemli bir katkı sunuyoruz"

Akyol, kuantum alanında da bir dizi proje yürüttüklerini ifade ederek, kuantumun bir taraftan radar, lidar boyutuna, diğer taraftan da kuantum anahtar dağıtım sistemleri, kuantum kriptoloji konusuna yatırım yaptıklarını söyledi.

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi ile kurdukları KUANTAL laboratuvarına değinen Akyol, "Gebze Teknik Üniversitesi ile de kuantum alanında işbirliğimiz var. Normalde radar sinyalini göndererek radarda tespit imkanı varken, kuantum foton kaynaklarıyla bir radar yapılabilmesi bir teori şu anda. Teori aşamasındayken biz buna yatırım yapıyoruz. Bunu çok erken safhada Türkiye'ye kazandırmak istiyoruz. Başarılı aşamalar sağlandı ama bu uzun bir yolculuk." diye konuştu.

Akyol, güvenli haberleşmede kuantum sistemleri çıktığında kuantum anahtar dağıtımının önemli bir konu haline geleceğine işaret ederek, "Konvansiyonel sistemlerin yaptığı kriptolojinin kuantum bilgisayarlarıyla bertaraf edilmesi çok kolay. Dolayısıyla burada kuantuma dayanıklı algoritmalar, kriptoloji önemli bir konu haline geliyor." dedi.

Yurt dışından bilim adamlarının, çalışanların Türkiye'ye dönüşü için "Next Big Move to Türkiye" programları olduğuna değinen Akyol, "Her yıl çağrılara çıkıyoruz. 2023 yılında 27 arkadaşımızı ASELSAN'a döndürdük. Türk milletine gurur veren, Türk devletine güç veren ve mühendislerimize heyecan veren bu çalışmalara arkadaşlarımız katılmaktan gurur duyuyorlar." ifadesini kullandı.

- "Ürün ihraç ettiğimiz ülke sayısını 86'ya çıkardık"

Akyol, 2023'te yeni ihracat sözleşmeleri açısından kendi iç rekorlarını kırdıklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"2023'te 601 milyon dolarlık yeni ihracat sözleşmesini, 30 farklı ülkeyle imzalamış olduk. İlk defa geçen yıl 16 yeni ürünü ihraç etme başarısına ulaştık. Ürün ihraç ettiğimiz ülke sayısını 86'ya çıkardık. ASELSAN'ın bu yıl yeni ihracat sözleşmeleri açısından 1 milyar dolara yaklaşma hedefi var. Sözleşmelerin hacimleri artırıyor ve dolayısıyla ihracat tutarı da artacak. Türkiye'nin ihracat başarısına önemli bir katkı sunuyoruz. Doğrudan satışları artırmak için de ekiplerimiz dünyanın dört bir yanında.

16 noktada dünyanın çeşitli yerlerinde ofislerimiz var. Geçen yıl Şili'de büyük rakiplere karşı tank modernizasyon ihalesi kazandık. Şili'deki ofisimizi açacağız. Yeni ofisler planladık. Yeni ofislerle ilgili önümüzdeki dönem Özbekistan, Umman var, Endonezya, Nijerya gelebilir. NATO'ya ihracat için de özel birim kurduk. Bu, yüksek standartta ihracat yapabilme kabiliyetinizi gösteriyor. Bütün NATO unsurlarıyla çalışıyoruz ve burada da önemli bir gelişmeyi bekliyoruz."

- "Sağlıkta, kent güvenliğinde, sivil güvenlik alanında, enerjide ve ulaşımda ürünlerimiz var"

Ahmet Akyol, Körfez ülkelerinin, coğrafi ve kültürel yakınlık ile pazar büyüklüğü açısından stratejik öncelikleri arasında olduğunu aktararak, ASELSAN'ın Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman ve diğer bölge ülkelerinde geçmiş dönemde başarılı çalışmalarının olduğunu hatırlattı.

Körfezdeki ofisleri tekrar canlandırdıklarını ve olmayanları eklediklerini anlatan Akyol, "Temaslar, toplantılar adım adım devam ediyor ve sözleşmeler yavaş yavaş başladı. Geçtiğimiz aylarda Abu Dabi ofisimizi açtık. Katar'da 30'dan fazla çalışanımız var. Suudi Arabistan'da zaten ofisimiz vardı, biraz büyüttük. Belki Umman'ı ekleyeceğiz yakında. Ürdün'de fabrikamız var." diye konuştu.

Akyol, askeri teknolojilerdeki yetkinliklerinin sivil alanlara da aktarılmasının ASELSAN'ın temel misyonlarından biri olduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:

"Bu hem Türkiye'deki kritik alanlarda millileşmeyi sağlayacağı gibi ASELSAN'ın büyümesine de ciddi katkı sağlayacak bir alan. Sağlıkta, kent güvenliğinde, sivil güvenlik alanında, enerjide ve ulaşımda ürünlerimiz var. Yeni çıkardığımız mobil röntgen cihazını Hacettepe Üniversitesi'nde envantere aldık. Bu alanda geçtiğimiz dönemde ventilatörler üretmiştik, 6 binden fazla satışı oldu. Ani kalp durmalarına karşı müdahale cihazını ürettik, satışı 10 bin 500'ü geçti, ihracatı da oluyor. Sağlık alanında önemli bir boşluğu doldurmayı hedefliyoruz.

Bir başka alan ise ulaşım. İstanbul'da bizim mühendislerimizin geliştirdiği yüzde 100 milli sinyalizasyon sistemi kullanılıyor. Bir taraftan metro sinyalizasyon yaparken bir taraftan da Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının tren setlerini akıllı hale getirip bu sinyalizasyonla birleştiriyoruz. COBALT isimli yazılımımızla da bu sistemi uçtan uca yönetiyoruz. Kendi sinyalizasyon sistemimizi yapabilen dünyada 5 ülkeden 1'i olduk."

- "İstanbul'da bu yıl ASELSAN Girişimcilik Merkezi'ni açacağız"

Türkiye'nin bütün il ve ilçelerinde yaklaşık 200 bin kameralık bir kent güvenlik sistemlerinin kullanımda olduğunu dile getiren Akyol, "Jandarmamız ve emniyetimiz bunu kullanıyor. Sadece kamera değil, bunun arkasındaki bütün görüntü işleme algoritmaları, yapay zeka destekli sistemler, analizler, uçtan uca büyük verinin entegrasyonu dahil kullanılıyor. Bunu biraz daha uca yaymak için polis ve jandarmamızın yaka kameralarını da yaptık. Görev sahalarında bunu yaygınlaştırıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığına bu alanda bize yol açtıkları için teşekkür etmek isterim." ifadelerini kullandı.

Akyol, ASELSAN'ın her yıl etrafındaki ekosistemle birlikte büyüdüğünü belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu ekosistemde bugün itibarıyla 3 bin 400 yerli paydaş bulunuyor. Girişimciliği çok kritik görüyoruz. İstanbul'da bu yıl ASELSAN Girişimcilik Merkezi'ni açacağız. Çalışmalarımız bitmek üzere. Sadece mevcut tedarik ekosistemindeki firmalara değil, bizim bir ihtiyacımız olduğunda bunu bir girişim üzerinden yapmayı bir model olarak tasarladık. Türkiye'nin değişik yerlerinde 17 alt iştirakimiz var.

ASELSAN'ın Konya'da silah ve uzak komuta silah sistemleri üzerine devasa bir tesisi var. Sivas'ta optik tesisimiz var. Bu sene de Malatya'yı açtık, içinin kurulumu yapılıyor, nisan, mayıs ayında üretim başlayacak. Adıyaman'da TUSAŞ, ASELSAN, Roketsan bir araya gelerek konnektör kablo alanında bir fabrikayı tesis ediyoruz. Bir taraftan Anadolu'daki ekosisteme can vermek, bir taraftan yüksek teknolojide odaklanma sağlamak, bazen de ticari olarak bir alanın daha özel geliştirilmesini sağlamak gibi yurt içinde ve zaman zaman yurt dışında iştirak çalışmalarımız var."



Suudi Arabistan-Türkiye ilişkilerinde ekonomik ısınma

Görsel: Shutterstock
Görsel: Shutterstock
TT

Suudi Arabistan-Türkiye ilişkilerinde ekonomik ısınma

Görsel: Shutterstock
Görsel: Shutterstock

Turki el-Harbi

Suudi Arabistan-Türkiye ilişkilerinde son yıllarda yaşanan soğukluk, iki ülke arasındaki ticaret hacmini kısıtladı. Ancak 2023 yılına gelindiğinde ilişkiler eski haline dönerken daha da iyiye gitmesi için bir başlangıç noktası oluşturdu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki hükümet, iki ülke arasındaki ihracat hacminin azalmasının ardından özellikle yükselen enflasyon ve Türk lirasındaki gerileme çerçevesinde Suudi Arabistan'a yönelik düşmanca tutumunu bir kenara bıraktı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz yıl Riyad'a yaptığı ziyaret sırasında, iki ülke arasındaki bağların güçlendirilmesinde en önemli faktör olan ekonomik faktörü temel alarak ilişkileri güçlendirmeye çalıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu girişiminde, Türk milliyetçiliğinin ve Araplar üzerindeki üstünlüğünün geri gelmesinin yanı sıra Türkiye'yi turizm ya da iş için ziyaret eden Arapları, özellikle de Körfez ülkelerinden gelenleri dışlama çağrısında bulunan aşırı sağcı partilerin yönlendirdiği ırkçı bir akımla karşı karşıya.

Pozitif iş birliği ve iyimserlik

Dünya son aylarda münferit olaylara tanık oldu. Türkiye’deki bu aşırı sağcı partiler, Türkiye'nin Suudi Arabistan ile kısa sürede inşa ettiği güven ve dayanışmayı yok etme riski oluşturuyor.

Riyad, döviz rezervlerini arttırmak amacıyla geçtiğimiz yıl TCMB’ye 5 milyar dolarlık bir mevduat sağlayarak Türkiye'nin ekonomik toparlanmasına katkıda bulundu.

Ankara, gerek Suudi Arabistan'ın stratejik konumuna duyduğu ihtiyaçtan gerek Ortadoğu ve Afrika'nın en zengin ülkelerinden biri ve güvenilir bir dost olmasından dolayı Riyad'ın Türk ekonomisinin gidişatı üzerindeki etkisinin boyutunu, özellikle de bu yıl yavaş yavaş toparlanmaya başladığı ekonomik kriz sırasında net bir şekilde anladı.

Riyad, döviz rezervlerini arttırmak amacıyla geçtiğimiz yıl Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na (TCMB) 5 milyar dolarlık bir mevduat sağlayarak Türkiye'nin ekonomik toparlanmasına katkıda bulundu. TCMB, 24 Temmuz'da söz konusu mevduatı kapatarak Suudi Arabistan Kalkınma Fonu'na iade etti.

Suudi Arabistan, Türkiye'nin ilişkileri geliştirme girişimini olumlu karşıladı. Sonuncusu geçtiğimiz temmuz ayında Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan'ın ziyareti olmak üzere, aralarında bakan ve yatırımcıların da bulunduğu kalabalık bir heyeti Türkiye'ye gönderdi. Ziyaret sırasında, iki ülke arasında çeşitli alanlarda ve bölgesel ve uluslararası konularda iş birliğini derinleştirmek amacıyla bir koordinasyon konseyi kurulmasına yönelik bir mutabakat zaptı imzalandı.

dcdev
Suudi Arabistan Savunma Bakan Yardımcısı Halid bin Hüseyin el-Bayari, Cidde'de Baykar Genel Müdür Haluk Bayraktar ile İHA üretimi ve teknoloji transferi anlaşmasının belgelerini değiş tokuş ederken, 18 Temmuz 2023 (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)

En önemlisi geçtiğimiz şubat ayında düzenlenen ve her iki ülkeden bin 240'tan fazla işadamının katıldığı Suudi Arabistan-Türkiye İş Forumu olmak üzere, Suudi Arabistan'ın uluslararası şirketlerle yaklaşık 1 trilyon 800 milyar dolarlık yatırım fırsatları belirlediği çeşitli etkinlikler düzenlendi. Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Halid bin Abdulaziz el-Falih, bu yatırım alanlarının en büyük faydalanıcısının Türk şirketleri olacağını söyledi.

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve Suudi Arabistan Genel Dış Ticaret Dairesi: Türkiye'nin Suudi Arabistan'a ihracatı 2022 yılında sadece 800 milyon dolarken 2023 yılında yüzde 100'ün üzerinde bir artışla 2,6 milyar dolara ulaşırken, Riyad ile Ankara arasındaki ticaret hacmi 7 milyar dolara yükseldi.

Ticaret Bakanı Ömer Bolat tarafından gelecek yılın ‘Suudi Arabistan'la altın yıl’ olarak nitelendirdiği açıklamalarından da anlaşıldığı üzere Ankara, Riyad'la ilişkilerin gelecekte daha da güçleneceği konusunda iyimser. Bolat'a göre iki ülke, ticaret hacmini kısa vadede 10 milyar dolara, uzun vadede ise 30 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor.

Türkiye ile iş birliğinin güçlendirilmesi sadece Suudi Arabistan ile sınırlı kalmayıp, Türkiye ile stratejik ortaklık geliştirme sürecine katılan komşu Körfez ülkelerini de kapsıyor. Bu çerçevede ilk adım olarak geçtiğimiz temmuz ayında iki ülke arasında serbest ticaret anlaşması için müzakereler başlatıldı. Anlaşmanın başarılı olması halinde hem mal hem de hizmetlerden oluşan yerli ürünler için ek bir avantaj sağlayacak ve bunların hem Türkiye hem de Körfez ülkelerindeki yerel pazarlara akışı kolaylaşacak. Ayrıca yatırımların teşvik edilmesine ve korunmasına katkıda bulunacak ve böylece iki taraf arasındaki ticari alışveriş oranı da aratacak.

Bayraktar, iki ülke arasındaki bağları güçlendiriyor

Ankara son yıllarda insansız hava aracı (İHA) sektöründe uzmanlaştı ve Bayraktar İHA üretimi Türkiye'nin en önemli sektörlerinden biri haline geldi. Baykar şirketi tarafından üretilen Bayraktar İHA’nın etkinliği, birden fazla alanda test edildi.

Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı geçtiğimiz yıl Baykar şirketi ile İHA üretiminde kullanılan sistemlerin ve teknolojinin transfer edilerek İHA endüstrisinin yerelleştirilmesini içeren bir satın alma sözleşmesi imzaladı.

İki ülke arasında derinleşen ilişkiler çerçevesinde Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı ve Baykar şirketi, geçtiğimiz yıl, İHA üretiminde kullanılan sistemlerin ve teknolojinin Suudi Arabistan devletine ait savunma şirketi Suudi Arabistan Askeri Sanayii’ne (SAMI) transfer edilerek İHA endüstrisinin yerelleştirilmesini içeren bir satın alma sözleşmesi imzaladı. Sözleşmeye iki ülke arasında savunma alanında yapılan diğer anlaşmalar eşlik etti.

xascdfve
Görsel: Al Majalla

SAMI CEO’su Velid Ebu Halid'e göre bu tür sözleşmeler, Suudi Arabistan 2030 Vizyonu çerçevesindeki savunma harcamalarının yüzde 50'sinin yerelleştirilmesi hedefine katkıda bulunuyor.

Türkiye'de bir milyon Suudi turist

Diğer taraftan turizm, özellikle Türk lirasının değer kaybettiği bir dönemde Türkiye’nin gelirlerinin büyük bir bölümünü oluştururken turistler ülkeye döviz girişinin önemli bir kaynağı olmaya devam ediyor.

Suudi Arabistan dünyada Türkiye'ye en çok turist gönderen ülkeler arasında birinci sırada, Arap dünyasında ise ikinci sırada yer alıyor. Türkiye Turizm ve Kültür Bakanlığı'na göre Türkiye'ye gelen Suudi turist sayısı geçtiğimiz yıl yüzde 70 artışla 784 bini geçti.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra  merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.