Kral Faruk Müzesi, Mısır’daki son kraliyet ailesinin tarihine ışık tutuyor

Kraliçe Neriman’ın Odası
Kraliçe Neriman’ın Odası
TT

Kral Faruk Müzesi, Mısır’daki son kraliyet ailesinin tarihine ışık tutuyor

Kraliçe Neriman’ın Odası
Kraliçe Neriman’ın Odası

Mısır’daki kraliyet ailesinin son hükümdarı Kral Faruk, 1930’larda Kahire’nin yaklaşık 30 kilometre güneyinde bulunan muhteşem havası, geniş bahçeleri ve Nil manzarasına sahip Hilvan şehrinde gezinirken Nil kenarında verdiği çay molasında burayı satın almaya karar verdi. 1939’da 2 bin cüneyh gibi cüzi bir rakama satın alım gerçekleşti.

Kahire yakınlarında bir kışlık saray yapılmasını isteyen Kral Faruk çalışmaların 1942’den önce tamamlanması için işi o dönem Kraliyet İşleri Bakanı olan Mustafa Fehmi’ye emanet etti. Ancak Kral, Hilvan’daki kışlık saraya yalnızca iki defa gidebildi.

Kral Faruk için yaptırılan bu saray, 3 katlı ve iki tarafı Nil nehrine bakıyor. Muhteşem bir çeşmesi olan geniş bir bahçeye sahip. Saray adeta Hilvan’da geçmişe açılan bir pencere. Şehir 1960’larda kükürt kaynaklarının keşfedilmesiyle sanayi kentine dönüşerek fabrika bacalarından çıkan dumanlara boğulmadan önce soyluları ve prensleri kendine bağlayan ılık bir havaya sahipti.

Eski eserlere yönelik bilinçlendirme kampanyasının öncülerinden biri olan arkeolog Muhammed Halil, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Hilvan Mısır’ın diğer kışlık bölgelerine nazaran Kahire’ye daha yakındı. Bu yüzden soylu aileler ve prensler için tercih ediliyordu. Sokaklar halen bu prenslerin isimlerini taşıyor. Hatta Mısır hidivi (vali) İsmail Paşa'nın annesi Hoşyar Kadınefendi’ye atfedilen ‘Izba el-Valide’ olarak isimlendirilen bir bölge var” ifadelerini kullandı.

Müze yetkilileri, günlük olarak müzeye düzenlenen okul gezileri kapsamında Kral Faruk’un günlük hayatı hakkında bilgi edinmek için gelen tarih bölümü öğrencilerine hoş bir karşılama düzenliyorlar. Kral Faruk’un renk ve tasarım zevki, onun Firavun medeniyetine olan sevgisini gözler önüne seriyor. Kral Faruk için yapılan saraydan dönüştürülmüş olan müzede Firavun dönemine ait otantik parçaların kopyaları bulunuyor. Üç katlı müzenin birinci katı hizmetçiler için ayrılmış. İkinci katına gelindiğinde ise ziyaretçileri Fransız sanatçı Charles Cordier’in 1874'te bronzdan yaptığı “Arp çalan Firavun Kadın” heykeli karşılıyor. Girişte ise sanatçı Mahmud el-Sayed tarafından müzeye bağışlanan oturma odası takımı bulunuyor. Koridorun duvarını Kral Faruk’un tahta gelişinin yıldönümünü kutlayan 1936 tarihli ve üzerinde “Antik ve modern Mısır’ın kralı Majesteleri Faruk'un tahta geliş yıl dönümü kutlu olsun” yazılı deri bir tablo süslüyor. Bunu Kral Faruk'un modern tarzda tasarlanmış meşe ağacından yapılma yatak odası takımı takip ediyor. Duvarda ise Kral Faruk’un çocukluğunu resmeden bir yağlıboya tablosu asılı duruyor.

Yan odada basit meşe mobilyalarla dekore edilmiş, Kral Faruk’un ikinci eşi Kraliçe Neriman’ın odası bulunuyor. Odadaki beşik ise, 1952 yılında gerçekleşen Hür Subaylar Devrimi’nden birkaç ay önce doğan Veliaht Prens ikinci Ahmed Fuad’a ait. Kral Faysal'ın sarayından getirilen beşik, üzerinde Kral Faruk'un kraliyet sembolünü taşıyor.



Netflix'in zirvesindeki dizinin yıldızı: Bu karakteri oynamak zorundaydım

22 Mayıs'ta seyirciyle buluşan 5 bölümlük Sirens, 91 ülkede en çok izlenen 10 dizi listesine girmeyi başardı (Netflix)
22 Mayıs'ta seyirciyle buluşan 5 bölümlük Sirens, 91 ülkede en çok izlenen 10 dizi listesine girmeyi başardı (Netflix)
TT

Netflix'in zirvesindeki dizinin yıldızı: Bu karakteri oynamak zorundaydım

22 Mayıs'ta seyirciyle buluşan 5 bölümlük Sirens, 91 ülkede en çok izlenen 10 dizi listesine girmeyi başardı (Netflix)
22 Mayıs'ta seyirciyle buluşan 5 bölümlük Sirens, 91 ülkede en çok izlenen 10 dizi listesine girmeyi başardı (Netflix)

Netflix'in Sirens dizisinin fragmanı yayımlandığında bir izleyici, "Bu, Meghann Fahy'in bir plajda aklını kaybedip yine de harika göründüğü üçüncü dizi" yorumunu yapmıştı. Son dönemde rol aldığı The White Lotus, The Perfect Couple ve Sirens dizilerinin ortak noktası olan lüks sahil mekanları ve aşırı zengin karakterler, aktrisin de dikkatinden kaçmamış.

Hollywood Reporter'a konuşan Fahy, "Sanırım izleyiciler zenginlerin güzel yerlerdeki kötü davranışlarını izlemeyi seviyor" diyerek gülüyor ve ekliyor: 

Açıkçası Sirens'tan sonra biri bana bu üç diziyi peş peşe yaptığımı söylediğinde fark ettim. Sonra da 'Vay canına, sanırım biraz başka şeyler denemeliyim' dedim.

Sirens, Netflix'te yayına girdiğinden beri büyük ilgi görüyor. İki haftadır platformun en popüler yapımlar listesinde yer alan dizi, bu hafta 18,2 milyon izlenmeye ulaştı. Molly Smith Metzler tarafından yaratılan Sirens, 71 ülkede en çok izlenen dizi konumunda.

Meghann Fahy, bir sete ilk kez 2009'da Gossip Girl'de dizinin elit dünyasından pek de etkilenmeyen Devyn karakteriyle adım atmıştı. Yıllar sonra, yine göz alıcı bir sahil kasabasında geçen Sirens dizisinde bu kez bambaşka bir Devon karakterine hayat veriyor. 

Bu yeni Devon da pahalı elbiselere ve gösterişli tavırlara kapılan biri değil. Aksine, işçi sınıfı kökenli bu karakter, toplumun ayrıcalıklı kesimiyle arasına koyduğu mesafeyle dikkat çekiyor. 

Sirens'ta kardeşi Simone'u House of the Dragon'ın yıldızı Milly Alcock canlandırıyor. Simone'un hayırsever patronu Michaela Kell'i Oscar ödüllü Julianne Moore oynuyor ve onun milyarder eşi Peter Kell'e Altın Küre ödüllü Kevin Bacon hayat veriyor.

"Biri beni çimdiklesin"

Fahy, Gossip Girl setindeki ilk gününden Sirens'a kadar geçen sürede oyunculuğunu ne kadar geliştirdiğini düşündüğünde duygusallaşıyor:

Kariyerimin en heyecanlı anı Gossip Girl setiydi. Şimdiyse Julianne Moore, Kevin Bacon ve Sirens'ta babamı canlandıran Bill Camp gibi isimlerle çalıştığımı söyleyebiliyorum... Bu, tam anlamıyla 'Beni biri çimdiklesin' anı.

Dizinin merkezinde iki kız kardeşin ilişkisi var. Fahy ve Milly Alcock, bu bağı sette başlamadan önce New York'ta birlikte vakit geçirerek kurmuş. 

Fahy, "Ben de gerçek hayatta onun ablası gibi hissediyorum. Dizide Devon'ın Simone'a duyduğu o korumacı tavrı, Milly'ye karşı da hissediyorum" diyor. Zaten Milly Alcock'u House of the Dragon'dan önce hayranlıkla takip ettiğini söyleyen Fahy, çekimlerden önce birçok kez baş başa vakit geçirdiklerini, aralarındaki bağın çok doğal şekilde oluştuğunu anlatıyor.

"Şimdiye kadar oynadığım her şeyden çok farklı"

Fahy, Devon karakterini canlandırmaktan da büyük keyif aldığını anlatıyor: 

Senaryoyu okuduğum anda, 'Bu karakteri oynamalıyım' dedim. Kariyerimde daha önce bu kadar sevdiğim bir karakter olmamıştı ve şimdiye kadar oynadığım her şeyden çok farklıydı. 'Umarım bana bu alanda da şans verirler' diye düşündüm. Çünkü bu sektörde şöyle bir şey var: Daha önce yapmadığın bir şey teklif edildiğinde herkes biraz tereddüt ediyor. Daha önce seni nerede gördülerse, yine orada görmek istiyorlar.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, Tudum