Yazar Selim İleri: Türkan hanımın oyunculuğu sonsuz bir şefkate işaret ediyordu

Yazar Selim İleri: Türkan hanımın oyunculuğu sonsuz bir şefkate işaret ediyordu
TT

Yazar Selim İleri: Türkan hanımın oyunculuğu sonsuz bir şefkate işaret ediyordu

Yazar Selim İleri: Türkan hanımın oyunculuğu sonsuz bir şefkate işaret ediyordu

"37. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı"nın onur yazarı Selim İleri, "Türkan Şoray, yalnız sinemada bir kimliği canlandırmadı, yaşatmadı. Çoğu kez o kimliğin yerine geçti ve o kimliği yaşadı." dedi.

Anadolu Ajansı'nın (AA) global iletişim ortağı olduğu, bu yıl "Hayatı Edebiyatla Kuşatmak" ana temasıyla ziyaretçilerini ağırlayan "37. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı"nda "Arkadaşım Selim" başlıklı söyleşi, TÜYAP İstanbul Fuar Merkezi'nin Karadeniz Salonu'da gerçekleştirildi.

Yönetimini Faruk Şüyün'ün üstlendiği oturumda fuarın "Onur Yazarı" Selim İleri ve Türkan Şoray konuşmacı olarak yer aldı.

"Türkan hanımın oyunculuğu sonsuz bir şefkate işaret ediyordu"

51 yıllık yazarlık hayatında yaklaşık 70'e yakın esere imza eten İleri, fuarın temasına değinerek, "Aslında edebiyat sinemayı da kuşatan bir alan ve benim ilk yazarlığım 'Cumartesi Yalnızlığı' adlı bir kitapla başlamıştı. Kitaba adını veren hikaye, kaybettiğimiz bir şairimizin şiiriyle ilgilidir ama onun kadar da Türkan Şoray'ın 'Acı Hayat' filminden izdüşümlerle dolup taşar." diye konuştu.

Şoray'ın 1966 yılında "Çalıkuşu" adlı filmde "Feride" karakterini canlandırdığını hatırlatan İleri, şöyle devam etti:

"Çalıkuşu birkaç kez filme alındı ama ilk yapılan 'Çalıkuşu' güzelliğiyle, diğerlerinden daha üstün kalır. O filmde de Munise ile Feride'nin son sahneleri hala gözümün önünde. Herhalde yazdıklarımda o sahnenin de çok etkisi oldu. Reşat Nuri Bey, elbette çok büyük bir şefkati anlatıyordu bize ama Feride'nin Munise'den ayrılış sahnesinde Türkan hanımın oyunculuğu aynı şekilde sonsuz bir şefkate işaret ediyordu. Sonra seyrettiğim birçok filmden de yola çıkarak söylüyorum ki Türkan Şoray, yalnız sinemada bir kimliği canlandırmadı, yaşatmadı. Çoğu kez o kimliğin yerine geçti ve o kimliği yaşadı."

İleri, Şoray'la sadece "Seni Kalbime Gömdüm" adlı çalışmayı beyaz perdeye aktarabildiklerini anlatarak, "O dönemde Türkan Hanım kendi filmlerini yeni seslendirmeye başlamıştı. Bir küçük stüdyoda daha vizyona girmeden filmi seyrettik ve ilk defa kendi sesiyle beyaz perdedeydi. Benim için unutulmayacak bir an olmuştu." ifadelerini kullandı.

"Vesikalı Yarim" filminin Şoray'ın filmografisinde en önemli eserlerinden biri olduğunun altını çizen Selim İleri, şunları kaydetti:

"O filmde Türkan Hanım çok genç bir insan. Halbuki çok uzun yıllar acıyı yaşamış bir insan gibi o karakteri canlandırmıştı. Onu o zamanlar ben de fark etmemiştim ama yıllarca o filmin bende izi kaldı. Oradaki canlandırdığı kişiyi, özellikle filmin son sahnesinde ayrılıp gidişi, Beyoğlu'na karışması tekrardan, beni uzun yıllar inanılmaz şekilde etkiledi."

"Selim Bey, anlattığı karakterin adeta ruhunun labirentlerinde dolaşıyor"

Yeşilçam'ın ünlü oyuncularından Türkan Şoray da Selim İleri hakkında eğer bir kitap yazacak olsa başlığının "Ruh İkizim Selim Bey" olabileceğine işaret ederek, "Çünkü Selim Bey'le uzun süren dostluğumuz döneminde zaman zaman yalnızlıklarda buluşmamız, hüzünlerde buluşmamız belki bunun nedeni." ifadelerini kullandı.

Şoray, sinema ile edebiyat alanının bir bütün olduğu yorumunda bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sinema ile edebiyat birbirinden ayrılmaz demiştim. İki sanat dalı da insanı ve hayatı anlatır. Sinema belki görsellikle ama edebiyatta yazar bunu kalemle dile getirir. Selim Bey'in sinema duygusu da o kadar kuvvetli ki yazdığı senaryolar 'Bir Demet Menekşe' o da çok güzel bir filmdi. Tabii biz Selim Bey'le o kadar güzel senaryolar hazırladık ki bir türlü hayata geçiremedik."

Selim İleri'nin eserlerinde kendine has bir üslubu, anlatımı olduğuna dikkati çeken Şoray, şöyle konuştu:

"Selim Bey'in beni ve sanırım okuyucularını da kendine çeken tarafı, anlattıklarında yalnızlıklar içinde bireylerin zaafları, tutkuları, iç hesaplaşmalarıdır. Selim Bey, anlattığı karakterin adeta ruhunun labirentlerinde dolaşıyor. Onun kitaplarını okuduğumda son sayfayı çevirdiğim zaman müthiş hüzün içinde kalıyorum. Bir de kitaplarında hep anılar ön planda oluyor. Sonra geçmişe bağlı. Geçmiş zamanları bize anımsatıyor birçok romanında."

Ünlü oyuncu, İleri'nin vefakar bir insan olduğuna da işaret ederek, şöyle devam etti:

"Mesela geçmişteki yazarları yeni nesillere tanıtması gibi. Ayrıca müthiş tutkulu. Sevdiğini gerçekten çok seviyor ama daha çok da yazmaya olan tutkusu ve inanılmaz alçak gönüllü, mütevazı. Eminim ki buraya bile terleyerek gelmiştir. Bir de Selim Bey'in zaman zaman çocuksu, muzip tarafı var. Biraz da içine kapanık bir hali var. "

Faruk Şüyün ise İleri'yle 41 yıldır arkadaş olduğunu, fuarın onur konuğu olduğunu duyduktan sonra da "Arkadaşım Selim" adlı bir kitap hazırladığını söyledi.

Şüyün, ayrıca kitabın yakın zamanda ilk baskısının yapılarak, okuyucularla buluşacağını aktardı.

Yaklaşık bir saat süren etkinliğin sonunda konuşmacılar, katılımcıların sorularını cevapladı.



Efsanevi yönetmen hakkında dikkat çeken iddia: "Hitler ölünce ağladı"

Stellan Skarsgard, yönetmen Ingmar Bergman'ın "Hitler öldüğünde ağlayan" bir "Nazi" olduğunu iddia etti (AP)
Stellan Skarsgard, yönetmen Ingmar Bergman'ın "Hitler öldüğünde ağlayan" bir "Nazi" olduğunu iddia etti (AP)
TT

Efsanevi yönetmen hakkında dikkat çeken iddia: "Hitler ölünce ağladı"

Stellan Skarsgard, yönetmen Ingmar Bergman'ın "Hitler öldüğünde ağlayan" bir "Nazi" olduğunu iddia etti (AP)
Stellan Skarsgard, yönetmen Ingmar Bergman'ın "Hitler öldüğünde ağlayan" bir "Nazi" olduğunu iddia etti (AP)

Kevin E. G. Perry Kültür ve Yaşam Haberleri Yazarı 

Stellan Skarsgård, yönetmen Ingmar Bergman hakkında bir iddiada bulunarak "Hitler ölünce ağlayan bir tek onu tanıyorum" dedi.

74 yaşındaki Dune yıldızı, çığır açan yönetmenle İsveç tiyatrosu ve televizyonunda defalarca birlikte çalışmıştı.

2007'de 89 yaşında hayatını kaybeden Bergman, 1957 yapımı Yedinci Mühür (Det sjunde inseglet) ve 1966 yapımı Persona gibi klasikler sayesinde tüm zamanların en etkili sinemacılarından biri kabul ediliyor. Yönetmenin 1972 yapımı Çığlıklar ve Fısıltılar'ı (Viskningar och rop), Akademi Ödülleri'nde En İyi Film dalında aday gösterilmişti.

Çek Cumhuriyeti'nde düzenlenen Karlovy Vary Film Festivali'nde konuşan Skarsgård, Bergman'ın çalışmalarının büyüklüğüyle Nazi inançlarını birbirinden ayırmanın mümkün olduğunu savundu.

Variety'nin haberine göre Skarsgård, "Bergman'la aramdaki karmaşık ilişki, onun pek de iyi bir adam olmamasıyla ilgili" dedi.

İyi bir yönetmendi ama yine de bir insanı pislik olduğu için kınayabilirsiniz. Caravaggio da muhtemelen pisliğin tekiydi ama harika resimler yaptı.

Skarsgård, Bergman'ın 1983 yapımı İsveç TV filmi Hustruskolan'da (Eşler Okulu) ve August Strindberg'in Rüya Oyunu (Ett drömspel) adlı eserinin 1986 yapımı sahne prodüksiyonunda rol aldı.

Skarsgård, "Bergman manipülatif biriydi" diye devam etti. 

Savaş döneminde Nazi'ydi ve Hitler ölünce ağlayan bir tek onu tanıyorum.

Biz onu mazur görmeye devam ettik ama onun başkalarına karşı çok tuhaf bir bakış açısı olduğunu hissediyorum. Bazı insanların değersiz olduğunu [düşünüyordu]. Başkalarını manipüle ederken bu hissediliyordu. İyi biri değildi.

Bergman geçmişte Nazilerle aynı inançları paylaştığını yaşamının ilerleyen dönemlerinde kabul etmiş ancak Holokost'un gerçeklerini öğrendikten sonra bunları onaylamadığını söylemişti.

Yönetmen, 1936'da Almanya'ya yaptığı bir öğrenci değişim gezisinde Hitler'i konuşurken görmüş. İsveç'in II. Dünya Savaşı'nda iddia ettiği kadar tarafsız olup olmadığını inceleyen bir kitap yazan yazar Maria-Pia Boethius'a konuşan Bergman şöyle demişti:

Hitler inanılmaz derecede karizmatikti. Kalabalığı heyecanlandırdı.

Bergman "Benim gördüğüm Nazizm eğlenceli ve genç duruyordu" diye eklemişti.

En büyük tehdit, nefret edilen Bolşeviklerdi.

Yönetmen, Nazi inançlarından ancak toplama kamplarının görüntülerini gördükten sonra vazgeçtiğini söylemişti. "Toplama kamplarının kapıları açıldığında ilk başta gözlerime inanmak istemedim" demişti. 

Gerçek ortaya çıktığında korkunç bir şok yaşadım. Acımasız ve vahşi bir şekilde aniden masumiyetimden koparıldım.

Independent Türkçe, independent.co.uk/arts-entertainment