Arabistanlı Lawrence öldürüldü mü?

Arabistanlı Lawrence öldürüldü mü?
TT

Arabistanlı Lawrence öldürüldü mü?

Arabistanlı Lawrence öldürüldü mü?

Arabistanlı Lawrence olarak tanınan ve Birinci Dünya Savaşı’nın sembol isimlerinden biri olan Thomas Edward Lawrence hakkında ortaya atılan bir iddia kafalarda soru işareti bıraktı.

Bir film yapımcısı, Arapların Osmanlı Devleti’ne karşı isyan başlatmasına yardımcı olan ve hayatı filme alınan Lawrence’ın öldürülmüş olabileceğini iddia etti.

Yüzlerce kez savaşla burun buruna gelen Lawrence, 19 Mayıs 1935 günü Dorset'da önüne çıkan iki çocuğa çarpmamak için direksiyonu kırdığı sırada motosikletinin kontrolünü kaybederek 46 yaşında hayatını kaybetti.

Eski İngiltere Başbakanı Winston Churchill, Lawrence’ın ölümü hakkında, “Lawrence’ın vefatıyla birlikte dönemimizin en önemli şahsiyetlerinden birini kaybettik” ifadelerini kullanmıştı.

Lawrence’ın Dorset konutu yakınlarındaki Wareham’daki büyükannesini ziyaret eden 60 yaşındaki film yapımcısı Mark Griffin, 20’li yaşlarında iken söz konusu kaza ile ilgi bölge halkından bilgi toplamaya başladığını ifade etti. Mark Griffin şimdi ise Lawrence’ın ölümüyle ilgili yapılan resmi soruşturma kapsamında yeni bir delil bulduğunu iddia ediyor. Griffin, Lawrence’ın ölüm nedeninin motosiklet kazasının ötesinde bir suikast olabileceğini belirtti.

Lawrence’a pek çok kişinin düşmanlık beslediği birçok teori bulunurken, ölümüyle ilgili bir önemli teoride suikast düzenlenebileceği olduğu belirtiliyor. İddiaya göre Lawrence, Churcill’in kendini İstihbarat Teşkilatı’na başkan olarak atama planlarına önemli şahsiyetlerin itiraz etmesinin ardından İngiliz İstihbaratı üyelerinin emriyle öldürüldü.

Sinema yönetmeni ve yapımcısı olan Griffin, Daily Mirror gazetesine verdiği röportajda, “Beni, Lawrence’ın ölümünü araştırmaya iten çok sayıda çelişki vardı. Ölüm haberi bize ulaştığında çoğumuz bunun doğru olduğuna inanmadık. Lawrence’ın suikasta uğramış olabileceğine ve üzerinin örtüldüğüne dair çok fazla delil var” dedi.

Griffin, Lawrence’ın hayatının son 2 yılına odaklanan bir film üzerinde çalıştığını bildirirken, filmin 2020 yılında yayına gireceğini ifade etti. Griffin, çoğu kişinin olay yerinde siyah bir aracın hızlı bir şekilde seyrettiğini söylemesi üzerine Lawrence’ın ölümü hakkındaki gerçeği araştırmaya başladı. Mark Griffin, “Motosikletin gidonu ve yakıt deposunda siyah boya lekeleri bulundu. Bu, ancak siyah bir aracın çarpması sonucunda oluşabilir” dedi.

Griffin gazeteye verdiği demeçte, “Motosiklete ait fotoğraflarda bir araç tarafından sağ taraftan darbe aldığı açıkça görülüyor. Kazadan sonra motosiklet, George Brough tarafından muayene edildi. Brough, 1985'te soruşturmada kanıt sunması istendiğini ancak aracın ağır hasar gördüğünü söylemeyeceğinin bildirildiğini ifade etti. Bu, bir cismin motosiklete çarptığı anlamına geliyor. Söz konusu durum akıllara ‘Bunu neden örtbas etmek istediler?’ sorusunu getiriyor” dedi.

Griffin ayrıca istihbarat servisinin, medyanın olay hakkında hemen yayın yapmasını yasakladığını da iddia ediyor. Ünlü yapımcı, “O dönemde Lawrence emekli olmuştu. Sivildi. Neden konuyu kapatmak istediler?” diye sordu.

Yapımcı Griffin, Arabistanlı Lawrence’ın ölümünün 85. yıldönümü anısına filmin 2020 yılında vefatı hakkındaki sır perdesini kaldıracağını söyledi. Film hakkında konuşan yönetmen, “Gerçekleri bilmek şaşırtıcı olacak ve sanırım çoğunluk ortaya çıkan karşısında şoka uğrayacak” dedi.



Amerika, Avrupa'da insan haklarının "gerilemesinden" üzüntü duyuyor

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bazı Avrupa ülkelerinde kötüleşen insan hakları durumuna ilişkin raporu (Reuters)
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bazı Avrupa ülkelerinde kötüleşen insan hakları durumuna ilişkin raporu (Reuters)
TT

Amerika, Avrupa'da insan haklarının "gerilemesinden" üzüntü duyuyor

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bazı Avrupa ülkelerinde kötüleşen insan hakları durumuna ilişkin raporu (Reuters)
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bazı Avrupa ülkelerinde kötüleşen insan hakları durumuna ilişkin raporu (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın dün yayınladığı yıllık rapora göre Washington, özellikle ifade özgürlüğü konusunda olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde insan hakları durumunun "kötüleşmesinden" duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Dışişleri Bakanlığı, ABD Başkanı Donald Trump'ın yeni dış politika önceliklerini ortaya koyması beklenen dünya insan hakları raporunda, Almanya, İngiltere ve Fransa'da “insan haklarının geçen yıl kötüleştiğini” ifade etti.

Raporda Fransa ile ilgili olarak “ifade özgürlüğüne yönelik ciddi kısıtlamalar olduğuna dair güvenilir bilgiler” yer aldı. Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre raporda antisemitik eylemlerin artması da kınandı.

Washington, Birleşik Krallık'ta çocukları daha iyi korumayı amaçlayan yeni bir internet güvenliği yasası hakkında endişelerini dile getirdi.

Geçen hafta, ismini açıklamak istemeyen üst düzey bir ABD'li yetkili, ABD hükümetinin “siyasi veya dini belirli seslerin sansürlenmesi veya marjinalleştirilmesi olarak gördüğümüz konular hakkında ortaklarımız ve müttefiklerimizle açık müzakereler yapmayı” planladığını doğruladı.

Dünyadaki insan hakları durumunu ortaya koyan bu yıllık rapor, birçok hükümetin tepkisini çekiyor.

Kongre'nin talebi üzerine hazırlanan rapor, birçok uzman tarafından referans olarak kabul ediliyor.

Demokrat Başkan Joe Biden'ın önceki yönetimi döneminde hazırlanan raporun bir kısmı, Dışişleri Bakanlığı tarafından Trump yönetiminin önceliklerini içerecek şekilde değiştirildi ve yeniden yapılandırıldı. Bu öncelikler arasında, çeşitlilik programlarını veya kürtajı destekleyen politikalara karşı çıkmak yer alıyor.

Raporda, “Bu yılki raporlar, sahada ve ortaklar tarafından daha yararlı ve erişilebilir olması ve temel yasal yetkiye daha iyi yanıt vermesi ve yönetim kararlarıyla uyumlu olması için basitleştirildi” denildi.

Demokrat muhalefet milletvekilleri ve sivil toplum örgütleri, raporun Trump'ın politikalarıyla uyumlu olduğu ve dünya çapındaki insan hakları ihlallerinin gerçek resmini yansıtmadığı konusunda endişelerini dile getirdiler.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Trump yönetiminin yakın müttefiki El Salvador konusunda "ciddi insan hakları ihlallerine işaret eden güvenilir bir bilgiye sahip olmadığını" iddia ediyor. Bu ülke, halkı terörize eden çetelere karşı yürüttüğü amansız mücadele ve terörle mücadele merkezi nedeniyle, özellikle sivil toplum kuruluşları tarafından eleştiriliyor.

Buna karşılık, ABD hükümeti, ilişkilerinin son derece gergin olduğu iki ülke olan Güney Afrika ve Brezilya'yı eleştirdi.

Washington, "Güney Afrika'daki insan hakları durumunun son bir yılda önemli ölçüde kötüleştiğini" belirterek, Pretorya'nın "ülkedeki etnik azınlıkların haklarını ihlal ederek, mülklere el koyma konusunda endişe verici bir adım attığını" değerlendirdi.

Brezilya'ya gelince, ABD Dışişleri Bakanlığı, “mahkemelerin ifade özgürlüğünü ve demokratik diyaloğu, demokrasiye zararlı gördüğü, elektronik içeriğe erişimi kısıtlayarak aşırı ve orantısız aldığı önlemleri” kınadı.

ABD Hazine Bakanlığı'nın, mevcut Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva'ya karşı darbe girişiminde bulunmaktan yargılanan eski Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro'ya karşı "sansür ve zulmün mimarı" olarak bilinen Brezilya Yüksek Mahkemesi Yargıcı Alexandre de Moraes'e yaptırım uygulaması dikkat çekici.

Şubat ayında, ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Münih Güvenlik Konferansı'nın açılışında Avrupa'da “ifade özgürlüğünün gerilediğini” belirtti. De Vance, "Avrupa ile ilgili olarak beni en çok endişelendiren tehdit Rusya, Çin veya başka bir dış güç değil, iç tehdit. Avrupa bazı temel değerlerinden uzaklaşıyor” ifadelerini kullandı.

J.D. Vance, “İngiltere ve Avrupa'nın çeşitli yerlerinde ifade özgürlüğünün gerilediğinden korkuyorum" şeklinde konuştu.