Suriye ve Filistin savaşsız nasıl görünürdü?

Kimyasal saldırının ardından Suriyeli iki çocuk
Kimyasal saldırının ardından Suriyeli iki çocuk
TT

Suriye ve Filistin savaşsız nasıl görünürdü?

Kimyasal saldırının ardından Suriyeli iki çocuk
Kimyasal saldırının ardından Suriyeli iki çocuk

Bangladeşli karikatürist Murşid Abdullah Mişo, Suriye ve Filistin başta olmak üzere savaşın kurbanlarına ait görüntüleri yeniden yorumlayarak savaşa karşı tepkisini ortaya koyuyor. Hayal gücü ve umutla çizdiği resimleri sosyal medyada paylaşan Abdullah’ın çizimleri büyük ilgi gördü.
Abdullah’ın tasarımlarında iki farklı çizim yer alıyor. Birincisinde savaşın gerçek yüzü görülürken, ikincisinde bu insanların savaşsız hayatlarının nasıl olacağı tasvir ediliyor. Fikir, genç ressamın zihninde, bu yılın başlarında Suriye ve Gazze'den gelen görüntülerle karşılaştığında belirmiş. Şarku’l Avsat’a e-posta ile verdiği demeçte Abdullah, “O görüntüleri zulmü reddeden gözlerimin önünden uzaklaştırmak için uzun süre mücadele ettim. Görüntüler aklımdan çıkmadı. Birkaç gün boyunca uyuyamadım” ifadelerini kullandı.
Abdullah’ın resim sevgisi onun çektiği bu sıkıntıyı üzerinden atmasına yardımcı oldu. Özellikle 25 Şubat akşamı resimlerde gördüğü insanların normal bir hayat sürüyor olsalar nasıl görüneceklerini düşünen Abdullah’ın aklına “Eğer bu resimleri görmek istemiyorsam, savaş olmasaydı onları nasıl görürdüm?” sorusu geldi. Kendi sorusunu yanıtlayan Abdullah, “Onları gülümserken ve mutlu görmek istiyorum” diyerek zihnindeki resmi tuvale yansıttı.
Abdullah bundan sonrasını şöyle anlatıyor:
“Önce ağlayarak oğlunu taşıyan bir babanın halini mutlu bir ana dönüştürmek için çizdim. Çizdiğim resmi gazeteci ve şair Enk Han’a gösterdim. Resme baktıktan sonra, ‘Sadece nasıl çizeceğimi biliyorum. Karanlık hüznün üstünü nasıl örteceğimi’ şeklinde şiirsel bir cümle sarf ettiğini hatırlıyorum.”
“Mutluluk zor bir meydan okuma haline geldi”
Abdullah “Küresel Mutluluk Mücadelesi” adlı Facebook sayfasında 9 resim yayınladı. Neden bu ismi seçtiğiyle ilgili olarak ise Abdullah, “Mutluluk zor bir meydan okuma haline geldi. Bu yüzden “Küresel Mutluluk Mücadelesi” projemi başlattım” şeklinde konuştu.
Projesine olumlu tepkiler alan genç ressamın çalıştığı ve Güney Asya'nın önde gelen animasyon dergilerinden biri olan eNAMAD, bu bireysel girişimi, bir basın projesi olmamasına rağmen geçtiğimiz Temmuz ayında düzenlenen büyük sergide yayınladı. Ressam resimlerin sergilenmesinin ardından “En İyi Karikatürist Ödülü”nü aldı.
“Savaşın kurbanları ne olup bittiğini anlamıyorlar bile”
Siyaseti, savaştaki “insan” kadar önemsemediğini belirten ressam, “Savaşın kurbanları her zaman sıradan insanlardır. Bu proje, dünyanın savaş olmadan nasıl görüneceğini gösterme çabasıdır. Bu seçimin savaş ya da siyasetle hiçbir ilgisi yok. Savaşın kurbanları ne olup bittiğini anlamıyorlar bile. Dünyanın onlara bu şekilde davranmasını hak etmiyorlar” ifadelerini kullandı.
Resimler sessiz çocukların hayatlarını aktarıyor. Onlarında akranlarıyla birlikte oynaması ya da bir babanın oğluna masal anlatması gerektiğini söylüyor. Abdullah, “Bu resimler günlük yaşantının savaş sırasında kaybolup gittiğini gösteriyor. Birçok ülkede savaşın yaşandığı bir zamanda herkes yaşamayı hak ediyor” şeklinde konuştu.
“Resimler insanların kalplerine dokundu”
Resimlerin bu kadar ses getireceğini beklemeyen Abdullah, popülerliği umursamadığını ifade etti. Ancak proje için aldığı olumlu mesajların öz güvenini artırdığını kaydeden Abdullah, “Resimler insanların kalplerine dokundu. Bazıları ağladı. Bazıları dualarında beni andı. Bazıları onları umutlandırdığımı yazdı. Bangladeşliler dünyaya verilen olumlu mesajla gurur duydular. Ülkemden ve birkaç ülkeden gelen insanların yanı sıra “BuzzFeed” ve “BoredPanda” gibi dünyanın önde gelen animasyon platformlarından sevgi ve takdir mesajları aldım. Kendimi şanslı görüyorum. Birçok sanatçı, hayatları boyunca çalışmalarına yönelik övgüleri duyma şansına sahip olamadı” dedi.
“Değişim zaman ve sabır gerektirir”
Projesini gelecekte yaklaşık 30 resim içerecek şekilde geliştirmeyi düşünen ressam, “Sanat, kalbimizi titretir. Her sanatçının, başkalarına yardım etmesi ve zihinlerindekini açığa vurmalarına katkıda bulunmaları gerekir. Değişim bir günde olmaz. Zaman ve sabır gerektirir” ifadelerini kullandı.
“Dünya için ilham kaynağı olmaktan gurur duyuyorum”
Abdullah, resimlerini nasıl yorumladığı ile ilgili bir soruyu şu şekilde yanıtladı; “Resimler için çok uğraştım. Dil engeli vardı. Ancak, “mutluluk” mücadelesini omuzlarında taşıyan sanatçılardan övgüler yağdı. Bazıları da benzer şeyler çizmeye başladı. Dünya için ilham kaynağı olmaktan gurur duyuyorum.”
2012 yılından bu yana profesyonel çizimler yapan Abdullah, eNAMAD dergisinde editörlük yapıyor. Konuşmasının sonunda resim çizmeye devam edeceğini söyleyen Abdullah, Ay’ın yüzeyinde bile resim yapabileceğini dile getirdi.



İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
TT

İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)

Bilim insanları ilk kez bir Antik Mısırlının tüm genomunu diziledi. Yaklaşık 4 bin 500 yıl önce yaşayan adamın kalıntıları, antik uygarlıktan gelen en eski genetik veriyi de sunuyor.

Uzmanlar, bölgenin sıcak iklimi DNA'nın kolayca bozunmasına yol açtığı için Antik Mısır'dan genetik kayıtlar bulmanın epey zorlu bir iş olduğunu söylüyor. Ayrıca bu toplumda yaygın olan mumyalama da yumuşak dokuları muhafaza etmesine karşın DNA'nın düzgün bir şekilde korunmasını engelliyor.

Bugüne kadar Antik Mısır'dan sadece üç kişinin genomunun bir kısmı dizilenmişti. Ayrıca bu kişiler uygarlığın daha geç dönemlerinde yaşamıştı. 

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (2 Temmuz) yayımlanan çalışmadaysa, bu örneklerden en az bin yıl daha önceye ait bir genom ilk kez tamamen dizilendi. 

Kahire'nin güneyindeki Nuwayrat köyünde 1900'lerin başında bulunan kalıntılar, kayaya oyulmuş bir mezarın içine yerleştirilmiş bir çömlek kabın içindeydi.

Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Dr. Adeline Morez Jacobs liderliğindeki araştırmacılar, 4 bin 500 ila 4 bin 800 yıl önce yaşamış kişinin kemiklerini inceledi. Ayrıca dişinden aldıkları örneklerle genomunu dizileyen ekip, Antik Mısırlı hakkında eşsiz bilgiler elde etti.

VFDGH
Adamın kalıntılarını içeren çömlek 1902'de keşfedilmişti (Garstang Arkeoloji Müzesi/Liverpool Üniversitesi)

İlk piramitler inşa edilirken yaşayan kişinin kalıntıları, 44-64 yaşında ölen bir erkek olduğuna işaret ediyor. Makalenin yazarlarından Joel Irish, MÖ 2855 ila 2570'de hayatını kaybeden adam hakkında "Öldüğünde muhtemelen 60'lı yaşlarındaydı, ki bu o dönem için inanılmaz derecede ileri bir yaş" diyor.

Bilim insanları kişinin genetik materyalinin yüzde 80'inin beklendiği gibi Kuzey Afrika kökenine sahip olduğunu tespit etti. Ancak yüzde 20'si, Batı Asya ve Mezopotamya bölgesindeki insanlara dayanıyordu.

Araştırmacılar Antik Mısır ve Mezopotamya halkları arasında bir ilişki olduğunu uzun zamandır düşünüyordu. Arkeolojik bulgular bu etkileşime güçlü kanıtlar sunsa da bugüne kadar genetik bir veri elde edilememişti. 

Harvard Üniversitesi'nden Iosif Lazaridis, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında "Bu örnek bize, bu kadar erken bir tarihte Mısır'da çoğunlukla Kuzey Afrikalı soyundan gelen ancak Mezopotamya'dan da bir miktar soy katkısı olan insanlar olduğunu söylüyor" diyor: 

Bu coğrafi açıdan mükemmel derecede mantıklı.

Araştırmacılar bulunan kemiklerde artrit ve osteoporoz belirtilerinin yanı sıra yaşamının büyük bölümünde aşağı baktığını ve öne doğru eğildiğini gösteren işaretler tespit etti. Ayrıca kollarını uzun süre önünde tuttuğunu, ağır malzemeler taşıdığını ve sert yüzeylere oturduğunu gösteren bulgulara rastlandı. 

Ekip bu verilere dayanarak bu kişinin ağır işçilik yaptığı ve muhtemelen çömlekçi olduğu sonucuna vardı. Irish çömlekçi çarkının da Mısır'a bu dönemde geldiğini söyleyerek ekliyor:

Öte yandan bir çömlekçiye genellikle böyle üst sınıf bir cenaze töreni düzenlenmez. Belki de olağanüstü yetenekli ya da başarılı olduğu için sosyal statüsü yükselmişti.

Bilim insanları Antik Mısır ve Mezopotamya ilişkisine ışık tutan yeni çalışmanın sadece tek bir genom örneğine dayandığına ve daha fazla kanıt bulmayı beklediklerine değiniyor. Bu sayede iki bölgede yakın zamanda ortaya çıkan yazının kökenlerini ve farklı toplumlar arasındaki göçleri daha iyi anlamayı umuyorlar.

Makalenin ortak yazarı Dr. Linus Girdland-Flink "Bu, insan genetik varyasyonu bulmacasının sadece bir parçası: Bugüne kadar yaşamış her insan ve onların genomu bu bulmacanın benzersiz bir parçasını oluşturuyor" diyerek ekliyor:

Hiçbir zaman herkesin genomunu dizileyemeyeceğiz ancak insanlık tarihinde bugün kim olduğumuzu şekillendiren önemli olayları doğru bir şekilde yeniden yapılandırmak için dünyanın dört bir yanından yeterince çeşitli örnek toplamayı umuyoruz.

Independent Türkçe, CNN, New Scientist, Nature